HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

İslam ve Müslümanlara Hakaret Etmek İçin Fırsat Kolluyorlar

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, 05 Kasım 2019 tarihinde yapılan Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantısı'nda İstanbul Valiliği tarafından yasaklanan "İslam Siyaset Düşüncesi" panelini, Laiklerin İslam ve Müslümanlara yönelik hakaret ve saldırılarını ve Harf İnkılabını değerlendirdi.

Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantısı

İSLAM SİYASET DÜŞÜNCESİ PANELİ YASAKLANDI

Geçtiğimiz hafta perşembe günü Köklü Değişim Dergisi organizasyonunda yapılması planlanan “İslam Siyaset Düşüncesi” başlıklı panel yasaklandı biliyorsunuz. Gerekli bildirimler yapılmış olmasına rağmen, İstanbul Valiliği ve Zeytinburnu Kaymakamlığı sudan sebepleri gerekçe göstererek programa saatler kala panelin yapılmasını engelledi. Bu engelleme şunu göstermektedir; Türkiye’de gerçek mana da İslam’ın, İslam siyaset düşüncesinin konuşulmasına müsaade edilmiyor. Laik sistemin bozukluklarının konuşulmasına müsaade edilmiyor. Bu sistemlerin kokuşmuşluğunun Müslümanlar tarafından görülmesi istenilmiyor.

Biz diyoruz ki korkunun ecele faydası yok, bütün çürümüşlüğünüz elbet bir gün ortaya saçılacak, koku her tarafa yayılacak. İslam siyaset düşüncesinin bir konferansta konuşulmasına belki engel olabilirsiniz ama İslami fikirlerin yayılmasına asla engel olamazsınız. Bu fikirlerin önüne duvar örmeye çalışmayın, çünkü hiçbir güç vakti gelmiş olan fikrin karşısında duramaz. Biz İslam’ı, İslam siyaset düşüncesini, İslami hayat düzenini, İslami devleti ve Hilafeti konuşmaya devam edeceğiz. Biz asla susmayacağız ve Müslümanların susturulmasına da müsaade etmeyeceğiz inşallah… 

İSLAM’A VE MÜSLÜMANLARA HAKARET ETMEK İÇİN FIRSAT KOLLUYORLAR.

Evet, bir taraftan İslam siyaset düşüncesinin konuşulması yasaklanıyor, bir taraftan kadın çocuk demeden cami avlusunda biber gazı ile tartaklanarak Müslümanlar gözaltına alınıyor. Diğer taraftan 29 Ekim kutlamaları yapan kalabalıklar Metroda sarıklı, sakallı bir Müslümanı köşeye sıkıştırıp taciz ediyorlar. Avazlarının çıktığı kadar Onuncu Yıl Marşı’nı söyleyen bu azgınların görüntülerini hepiniz izlemişsinizdir. Görüntüler bize 28 Şubat dönemlerini tekrar hatırlattı.

Bu görüntüler Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yılları, sıkıyönetim yıllarında yaşananları hatırlattı. Bu görüntüler bize 96 yıldır hiç dinmeyen ve azalmayan bir düşmanlık ile karşı karşıya olduğumuzu gösterdi. Türkiye’de hala birileri İslam’a ve Müslümanlara hakaret etmek için fırsat kolluyorlar. Peki, bunların kalpleri neden bu kadar kinle, öfkeyle dolu? İslam’a, İslami değerlere, Müslümanların kılık kıyafetine nefretlerinin sebebi ne? Bu soruların cevabını bulmak için Cumhuriyetin kuruluş yıllarına gitmek gerekir. Çünkü Müslümanların kutsallarına, değerlerine, kılık kıyafetine saldırı ta o zaman başlamıştı.

Cumhuriyet ile dinin hayattan uzaklaştırılmasına en çok sevinenler Müslüman kisvesi altında Osmanlı tebaasının içine gizlenenlerdir. Müslüman isimleriyle, İslami giyimleriyle, gizli bir şekilde Yahudiliklerini devam ettiren Sabataistlerdir. Cumhuriyet ile hayattan uzaklaştırılan din, onların dini değildi, yıkılan Hilafet onların Hilafeti değildi. Bu Yahudi dönmesi Sabataist güruh Cumhuriyetin kurucu kadrolarında kendilerine yer buldular. Okullardaki eğitimin temelinin İslam düşmanlığı olmasını sağladılar. Laik eğitim sayesinde kendi çocuklarımız, bizim kültürümüze, dinimize, dinimizin emrettiği kılık kıyafete düşman edildi. İşte metro da Onuncu Yıl Marşı’nı avazının çıktığı kadar bağırarak söyleyen, bunu yaparken de Müslümanı bir genci hedef alan güruh, Yahudi dönmesi Sabataistlerin eseri olan yitik nesillerdir.

Ama biz onlara kızmıyoruz acıyoruz. Çünkü ancak iradesi olan kişiye yanlış bir iş yaptığında kızılır. İradesi olmayan, ezberletilmiş cümlelerden başka cümle kuramayan, fikir denilen şeyden nasibini alamamış, öğretilmiş gerçekliğin kölesi olan zavallılara kızılmaz, ancak acınır. Bu nedenle büyük bir şey yapıyormuş gibi metro da göğsünü gere gere 10. Yıl Marşını söyleyen laik güruh, size kızmıyoruz!  Size acıyoruz! Şu zavallı halinize acıyoruz! Perişanlığınıza acıyoruz ve en önemlisi de cahilliğinize acıyoruz!

HARF İNKILABI

1 Kasım 1928 yılında yapılan Harf İnkılabı, Devrim Kanunları içerisinde ayrı bir öneme sahiptir. Dünya’da başka hiçbir yerde görülmemiş, yapılmamış bu kötülüğün, alfabeyi terk etmenin akıl ile izah edilmesi mümkün değil gerçekten. Peki bu devrimin sebebi nedir? Neden böyle bir faciaya imza atılmıştır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu 1928 yılında bu sorulara cevap vermiş. “Kimileri Arap harflerini bırakırsak eski ulusal edebî eserlerimize veda ederiz, demişlerdi.” diyor Karaosmanoğlu, sonra da harf devriminin asıl amacını açıklıyor; “Yeni Türk nesiller açısından Eski kültür eserlerinin hiçbir değeri de yoktur, kısacası eski eserleri yeni yazıya çevirmeye de gerek yoktur."

Evet, yok edilmesi gereken bir kültür vardı, onlara göre “eski kültür”, İslami esaslara dayanan eski bir kültür... Amaçları onu yok etmekti. Yaptıkları her şeyde gerçek niyetlerini gizleyen zorbalar, harf devrimiyle güya okuryazarlığı artıracaklardı. Arap alfabesi ile eğitim ve öğretimin zor olduğunu bahane ettiler, bilim diline uzak olduğunu iddia ettiler ve bu yalanları ile halkı aldattılar. Hala da aldatmaya devam ediyorlar maalesef. Gerçek dışı bazı istatistiklerle Osmanlı dönemindeki okuryazarlığın düşük olduğunu söyleyen bunlar, yüzlerini dönüp Batı’ya ve oradaki cehalete bakmadılar bile.

Aklı olan herkes, birazcık düşünen her insan Batı mutfağında pişmiş devrim İnkılaplarının ve kanunlarının ümmeti zehirlemek için hazırlandığını görebilir. Adına devrim, bilim, çağdaşlık, ilerleme denilmesi bu devrimlerin hakikatini değiştirmiyor. Harf devriminin gerçek amacı; İslam coğrafyasına çizilen fiziki sınırlardan sonra, ümmetin diline, inancına ve hafızasına da sınır çizmektir. Harf İnkılabı, İslam’ın kaynağından öğrenilmesinin önüne geçmek ve Müslümanların İslam ile bağını zayıflatmak için yapılmıştır. Şan ve şerefle dolu olan ümmetin tarihine sünger çekip, geleceği inşa etme birikiminden uzak, hafızasız, birikimsiz, idealsiz bir nesil yetiştirmek için yapılmıştır. Cumhuriyet İnkılapları, hakkı ve hakikati dillendirip şeytani planlara karşı çıkanların lal edilme seferberliğidir. Akşam alim olarak uyuyanların sabah cahil olarak uyandıkları devrimin adıdır Harf devrimi! Dünya tarihi, halkına bu denli kötülüğün yapıldığına hiç şahit olmamıştır.

Yapılan kötülüğün ne boyutta olduğunu Peyami Sefa’nın şu sözlerinden size aktarayım: “Dünyanın hiçbir yerinde Milli Kütüphane’ye giden bir gencin, değil kütüphanedeki bir kitabı, yalnızca o kitaptaki herhangi bir sayfayı, o sayfadaki herhangi bir satırı, o satırdaki herhangi bir cümleyi, o cümledeki herhangi bir kelimeyi, o kelimedeki herhangi bir harfi anlamaması mümkün olsun! İşte biz harf devrimiyle bunu yaptık”

Bizim kütüphanelerimiz Osmanlı dönemi ve daha önceki döneme ait eserler ile dolu, ama okuyabilmek ve anlayabilmek için dil öğrenmek lazım. İşte siz o dili bizden kopardınız aldınız. Bizi, bu halkı bir gecede cahil bıraktınız. Harf devrimi ile kalkınacağız dediniz ama bu halkı cahilliğe sürüklediniz.

Şimdi size soruyorum!

Müslüman halka dikte ettiğiniz bu yeni alfabeyle hangi bilimsel buluşa, hangi keşfe imza attınız? Gelecek nesillere heykel dikmenin ötesinde hangi eseri bırakabildiniz? Sizin kurduğunuz bu sistemde siyaset yapanlarda sizin yolunuzu takip ediyorlar. Daha yeni Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ardahan’da bir araziyi sit alanı ilan etti. Yani korumaya aldı. Neden peki o araziye düşen tepelerin gölgesi Mustafa Kemal silueti oluşturuyormuş. İşte siz 90 küsur yılda ancak gölgeye tapan bir devlet inşa edebildiniz gerisi yok. Sizin ufkunuz ancak gölgeleri kutsamaya ulaşır. Batıyı taklit etmekten, onlara benzeme arzusunun dışında başka daha nasıl bir ufka sahip olabilirsiniz ki?

Kur’an alfabesiyle Müslümanlar her alanda, bilimde, ilimde coğrafyada, keşifte yazdıklarıyla ve yaptıklarıyla dünyaya lider oldu bunu herkes biliyor. Onların hayallerinin kıyısından geçmekten aciz olan sizler, batıya kul köle oldunuz. Aradaki fark budur.

Şimdi söyleyin! Kim cahil, kim alim, kim medeni, kim gerici? Kim aydınlık geleceğe yürüyor, kim karanlık dehlizlerde yüzüyor? Elbette, muhakkak ki biz, bu halkı, Müslümanları sizin o karanlık dehlizlerinize terk etmeyeceğiz.  Elbette biz, onları elinden tutup çıkaracağız. Bunu Batılı demokrasi ile değil, bunu laik cumhuriyet ile değil İslam ile yapacağız, Kur’an ile yapacağız bunu İslami bir siyaset ile yapacağız. Bunu Hilafet ile yapacağız.

YENİ VERGİ PAKETİ

Gün geçmiyor ki yeni bir vergi paketiyle, yeni bir vergi yükü ile karşılaşmayalım. Vergide Adalet ilkesi ile yola çıkan hükümet, üzerinde aylardır çalıştığı vergi paketini tamamlayarak meclise yolladı. Meclis onayından tek seferde geçen bu paket yine halkın sırtına yeni yükler yüklüyor. Hatırlanacağı üzere 10 Nisan 2019 tarihinde açıklanan “Yeni Ekonomi Programı”’nın ana konularından biriside “Vergide adalet” ilkesiydi. Az kazanandan az, çok kazanandan ise daha çok vergi alınmasıyla ilgili bir düzenlemeden bahsedilmişti. İşte bu çalışma tamamlandı.

Bu pakete şöyle yüzeysel baktığımızda, zengin ve kazancı çok olanların daha fazla vergi verecek olması mantıklı gelebilir. Ancak “Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi” ilkesi ilan edildiği zaman, oluşturulan tablo, halkın üzerindeki vergi yükünün azalacağı ile ilgiliydi. Yani vatandaş vergi ile alakalı birtakım indirimler ya da istisnalar beklemişti. Hatta Hazine ve maliye bakanı Berat Albayrak’ın söylemleri de bu yöndeydi. Peki ne oldu, sadece daha önce unutulmuş, korunmuş olan zenginlere, çok kazananlara cüzi bir vergi artışı yapıldı, halkın sırtındaki vergi yükünün hafifletilmesi unutturuldu. Hani çok kazanandan çok ama aynı zamanda az kazanandan da az vergi alınacaktı. Az kazanan hatta hiç kazanamayan çok vergi vermeye devam ediyor. Halkın şikâyeti zaten mevcut vergilerin çok olması değil miydi? Siz ne yaptınız peki? Her zaman yaptığınızı yaptınız yalan söylediniz, kandırdınız.

Sizin indirim yaptığınız tek şey nedir biliyor musunuz? Bankaların kredi faiz indirimi... Siz faiz indirimi yaparak halkı daha da faiz ve borç batağının içine çekiyorsunuz. Vergi de eşitlik ve adalet dediğiniz şey sizin en küçük yalanınız. Asgari ücretli bir işçinin maaşından yapılan kesintiler, neredeyse aldığı ücretin yarısı kadar. Şimdi siz zenginlere yüklediğiniz binde üçlük yeni vergi ile eşitlik ve adalet sağladık diyeceksiniz. Futbol kulüplerinin ve dev şirketlerin vergi borçlarını sileceksiniz, küçük esnafın vergi borcundan dolayı arabasına, evine tedbir koyacaksınız sonra da utanmadan adalet sağladık diyeceksiniz. Zengin iş adamlarının 1,4 milyar TL’lik borçlarını Varlık Fonları ile kapatacaksınız, sonra da öğrencilerin burs borçlarına haciz göndereceksiniz.

Bu mudur sizlerin eşitlik ve adalet anlayışınız? Aylardır boş beleş vaatler ile halkı oyalayıp, ortaya koyduğunuz adil vergi projesi bu kadar mıdır? Daha ne zamana kadar halktan aldığınız vergiler ile onu sömürmeye devam edeceksiniz?

Kıymetli Müslümanlar!

Ne yazık ki vergi yükleri artık dayanılmaz noktalara ulaşmış durumda. Bu hükümet daha ne kadar paket çıkarırsa çıkarsın ne kadar güncelleme yaparsa yapsın nafile. Üretime, Sanayiye ve Tarıma gerekli yatırımlar yapılmadığı müddetçe, ülkeyi ithalata muhtaç ettikleri sürece kalkınmayı gerçekleştiremezler. Kamu harcamalarını gariban vatandaşın üzerine vergi yükleri ile yükledikleri müddetçe asla bir kalkınma sağlayamazlar. Asla eşit ve adil olamazlar. Oysaki, İslam’ın Ekonomi politikası tüm bu sorunları çözecek projelere sahiptir. Sadece Zekât müessesesi milyonlarca yoksul ve fakirin asli ihtiyaçlarını karşılamaya yetecektir. Faiz belası kökünden çözülecek ve insanlar borç bataklığından kurtulacaktır. Tüm tarım arazileri halkın kullanımına sunulacak ve üretim teşvik edilecektir. Topraklarımızın altındaki kaynaklar kapitalist şirketlerin tekelinden kurtarılacak ve değeri tüm halkın maslahatına sunulacaktır.

Ancak tüm bunlar ancak ve ancak İslam’ın hayata hâkim olması ile İslam İktisat Nizamının uygulamaya konulması ile gerçekleşebilir. O halde bunun için İslam’ı hayata hâkim kılmak için durmayın sizde çalışanlarla birlikte çalışın.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
05.11.2019

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.