KURUCU KADRO VE EMİRLER

PARTİ

KURUCU KADRO VE EMİRLER

Kurulduğu 1953 yılından bugüne kadar geçen sürede Hizb-ut Tahir’in üç emîri oldu. Her bir emîr vefat ettiğinde yerine diğer bir emîr seçildi. Hizb-ut Tahrir’in kurucusu ve ilk emîri Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî’dir. Nebhânî’nin vefatından sonra Şeyh Abdulkadîm Zellûm emîr seçilmiştir. Zellûm’un vefatından sonra da şu an hâlâ görevde olan Şeyh Atâ ibnu Halîl Ebu Raşta Hizb-ut Tahrir’in üçüncü emîri olarak partinin lideri seçilmiştir.

Kurulduğu 1953 yılından bugüne kadar geçen sürede Hizb-ut Tahir’in üç emîri oldu. Her bir emîr vefat ettiğinde yerine diğer bir emîr seçildi. Hizb-ut Tahrir’in kurucusu ve ilk emîri Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî’dir. Nebhânî’nin vefatından sonra Şeyh Abdulkadîm Zellûm emîr seçilmiştir. Zellûm’un vefatından sonra da şu an hâlâ görevde olan Şeyh Atâ ibnu Halîl Ebu Raşta Hizb-ut Tahrir’in üçüncü emîri olarak partinin lideri seçilmiştir.

Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî

Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî, ibnu İbrâhim ibnu Mustafa ibnu İsmâîl ibnu Yûsuf en-Nebhânî’dir. Filistin’deki Bedevî Araplardan olup Filistin’in kuzeyindeki Hayfa şehrine bağlı Safad kazasının İczim köyünde dünyaya gelmiştir. Nebhân kabilesine mensuptur. H. 1332 - M. 1914 yılında İczim köyünde dindarlığı ve takvası ile meşhur bir ilim yuvasında doğmuştur. Babası Şeyh İbrâhim, Filistin Maarif Nezâreti’nde şer’î ilimler müderrisi olarak çalışan fakih bir şeyh idi.

Takiyyuddîn en-Nebhânî henüz 13 yaşına basmadan Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Nebhânî, dedesi Şeyh Yûsuf en-Nebhânî’nin düzenlediği fıkıh meclislerine ve münazaralarına katılıyor ve buralardan istifade ediyordu. Nitekim bu ilmî oturumlarda sergilediği üstün yeteneği ve zekâsı dedesinin dikkatini çekti. Onu, şer’î eğitimini sürdürmesi için el-Ezher Üniversitesi’ne gönderdi. 

1928 yılında Ezher Lisesi’ni üstün başarı ile tamamlayıp yabancı öğrenciler için bilimsel diploma olan el-Gurabâ Diploması aldı. Ardından o zaman el-Ezher’e bağlı olan Dâru’l Ulûm Fakültesi’ne kaydoldu. Kahire’de ve Müslümanların diğer beldelerinde o zamanlar bilimsel enstitülerce düzenlenen fikrî münakaşalarda ve münazaralarda açığa çıkan fikrî derinliği, ileri görüşlülüğü, kıvrak zekâsı, kuvvetli delilleri ve üstün ikna kabiliyeti ile Nebhânî, akranlarının ve muallimlerinin dikkatini çekiyordu.

Şeyh, 1938 senesine kadar Maarif Nezâreti’nde şer’î öğretim hizmetinde çalıştı. Ardından Şer’î Kadâ görevine getirildi. Hayfa Merkezî Mahkemesi’nde başkâtip olarak başladığı vazifesinde önce müşavir (kadı yardımcısı) oldu, sonra da er-Rimle Mahkemesi Kadısı olarak terfi etti. 1948’de Yahudi eliyle Filistin’in düşmesi üzerine Şam’a gitti ve Kudüs Şer’î Mahkemesi’ne kadı olarak tayin edilmek üzere aynı sene geri döndü. Bundan sonra 1950 senesine kadar Şer’î İstinâf Mahkemesi’ne kadı tayin edildi. O zaman istifa etti ve 1952 senesine kadar Amman’daki İslâmi İlimler Fakültesi’nde lise talebelerine dersler verdi.

1948’de Yahudi varlığı “İsrail”in Filistin topraklarına işgalci olarak yerleşmesiyle Müslümanlar, İslâmi gruplar ve âlimler arasında Müslümanların hâli ve bu hâlden kurtuluş çareleri konusu daha fazla tartışılmaya ve konuşulmaya başladı. Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî bu konuda genel manada diğer birçok İslâmi grup ve âlimden farklı düşünüyor ve bu düşüncesini delillerle destekleyerek Müslümanları ikna etmeye çalışıyordu. Nebhânî’nin düşüncesi şu idi: “Müslümanlar siyasi olarak çöküntü içerisindedir. Bundan kurtulmaları ve yeniden siyasi güce ulaşmaları için Müslümanların siyasi çalışma yapmaları gerekir. Bunun için siyasi bir partiye ihtiyaç vardır.”

Şeyh Takiyyuddîn resmî görevlerinden istifa ettikten sonra kendini hicri 4. asırdan beri ortaya çıkan partileri, hareketleri ve örgütleri titizlikle araştırmaya verdi. Bu hareketlerin hedefleri, yöntemleri, fikirleri ve üsluplarını inceledi. Başarısızlık sebeplerini araştırdı. Kendisini bu partileri araştırmaya yönelten faktör; İslami örgütlerin varlığına rağmen Müslümanların geri getiremediği Hilafet Devleti’nin yeniden kurulması için çalışacak İslami kitleleşmenin gerekliliğine yönelik hissiyatı idi.

1948 Mart’ında Filistin toprakları üzerinde “İsrail” varlığının kurulması ve Ürdün, Mısır ve Irak’a tahakküm eden İngiliz mandasının bağrına bastığı Yahudi çeteleri karşısında Arapların zaafa düşmesi şeyhin ihsasını daha da şiddetlendirdi. Bunun üzerine Müslümanları kalkındıracak hakiki sebepleri araştırmaya başladı. Tanıdığı âlimler ile temas kuruyor, onlar ile Mısır’da buluşuyordu. Müslümanları kalkındırmak ve izzetlerini iade etmek için İslâm esasına dayalı siyasi bir hizbin kurulması fikrini arz ediyordu. Bu maksatla Filistin’in birçok şehrini dolaşıyor ve bu fikrini, âlimlerden ve kanaat önderlerinden bariz şahsiyetlere aktarıyordu. Nitekim Filistin’in farklı şehirlerinden âlimleri bir araya getiriyor, seminerler düzenliyor, sahih kalkınma metodu hakkında onlar ile diyaloglar kuruyordu. Çoğu zaman yürüdükleri yolun hatasını ve çalışmalarının akıbetini kendilerine beyan ederek İslâmi cemiyetler, milliyetçi ve vatancı siyasi partilerin aktivistleri ile tartışıyordu.

Keza Mescid-i Aksâ, Mescid-i İbrâhim el-Halîl ve diğer mescitlerin her birinde dinî münasebetler vesilesi ile verdiği hutbelerinde birçok siyasi meseleye değiniyordu. Nitekim Arap nizamlarına, Batı sömürgeciliğinin kuklaları olduklarını, Müslümanların beldelerinin pençesinde kalması için onunla işbirliği yapan maşalardan birer maşa olduklarını ifade ederek hücum ediyor, Batılı devletlerin siyasi planlarını ifşa ediyor, İslâm’a ve Müslümanlara karşı niyetlerini açığa vuruyor, Müslümanlara sorumluluklarını gösteriyor ve onları İslâm esasına dayalı partileşmeye çağırıyordu.

Faziletli âlimlerden, gözde kadılardan, bariz fikrî ve siyasi şahsiyetlerden bir topluluğu İslâm esasına dayalı siyasi bir hizbin/partinin kurulmasına ikna edinceye kadar temaslarını ve tartışmalarını sürdüren Takiyyuddîn en-Nebhânî, fikirlerinin âlimler nezdinde kabul görmesiyle birlikte H. 28 Cumâdâ es-Sâniye 1372 - M. 14 Mart 1953 Cumartesi günü Hizb-ut Tahrir’i kurdu.

Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî Hizb-ut Tahrir’i kurup siyasi çalışmalara başladığı andan itibaren dönemin Arap beldelerinin rejimleri için tehlikeli ve siyasi bir devlet adamı hâline geldi. Bu sebeple 1953 yılında kendisi istemediği hâlde Şam’a gitmek zorunda kaldı. Ancak Şam yönetimi onu kısa süre sonra sınır dışı ederek Lübnan’a teslim etti. Lübnan devleti de onu sınır dışı etmek istedi. Lakin dönemin Lübnan müftüsünün devreye girmesiyle serbest bırakıldı ve uzun bir dönem Lübnan’da yaşamaya devam etti.

1970’li yıllarda Irak’taki nusret operasyonuna büyük ihtimam gösteren şeyh, merhum Abdusselâm Ârif ve diğerleri ile temaslar için orada bulunan Şeyh Abdulkadîm Zellûm’un katılımı ile Irak’a birçok kez ziyaret yaptı. Bu ziyaretlerin sonuncusunda Irak’ta tutuklandı. O dönemde çok ağır işkencelere maruz kaldığı için sağ eli felç oldu. Irak ondan istediğini alamayınca onu Suriye sınırından kovarak sınır dışı etti.

H. 01 Muharrem 1398 - M. 11 Aralık 1977 Pazar sabahı İslâm ümmeti önde gelen seçkin şahsiyetlerinden bir simge, ilim deryası, genel manada bu asrın en meşhur fakihi, 20. yüzyılda İslâm âleminde İslâmi fikrin tartışmasız müceddidi, fakih, müçtehit âlim ve Hizb-ut Tahrir’in kurucu Emîri Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî’yi kaybetti. Şeyh Beyrut’taki el-Evzâî Mezarlığı’na defnedildi. Uğrunda tüm ömrünü harcadığı çalışmasının semerelerini -ki o Nübüvvet minhâcı üzere Râşidî Hilâfet Devleti’dir- hasat edemedi. Emaneti, halefi ve yol arkadaşı olan büyük âlim Şeyh Abdulkadîm Yusuf Zellûm’a bıraktı.

Takiyyuddîn en-Nebhânî, ümmetin yeniden tarihin mecrasını şekillendirmeye muktedir devlet adamları, yönetim adamları, fikir adamları ve siyaset adamları yeşertebilmesi için her biri birbirinden kıymetli birçok eser kaleme almıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

İslâm Nizamı

Hizbî Kitleleşme

Hizb-ut Tahrir Mefhumları

İslâm’da İktisadi Nizam

İslâm’da İçtimai Nizam

İslâm’da Yönetim Nizamı

Anayasa Tasarısı

Anayasa Mukaddimesi ve Esbab-ı Mucibesi

İslâmi Devlet

İslâmi Şahsiyet (3 Cilt)

Hizb-ut Tahrir’in Siyasi Mefhumları

Siyasi Bakışlar

Hizb-ut Tahrir’den Müslümanlara Sıcak Bir Çağrı

Hilâfet

Aydın Düşünme

Kıvrak Zekâ

Hizb-ut Tahrir’in Harekete Geçme Noktası

Topluma Giriş

Mısır’ın Silahlanması

Mısır-Suriye-Yemen Arasındaki İkili Anlaşmalar

Amerikan-İngiliz Metodu ile Filistin Meselesinin Çözümü

Eisenhower Projesi Ekseninde Siyasi Boşluk Teorisi

Bunların yanı sıra binlerce fikrî, siyasi ve iktisadi yayın kaleme almıştır. Ayrıca kitaplarının piyasada dolaşımına ve yayımlanmasına yasal yasaklama konulması sebebiyle de Hizb-ut Tahrir üyeleri adına çok sayıda kitabı yayımlanmıştır.

Şeyh Abdulkadîm Zellûm

Şeyh Zellûm H. 1342 - M. 1924 yılında el-Halîl şehrinde, dindarlığı ile meşhur, tanınmış bir ailenin oğlu olarak doğdu. İlköğretimini el-İbrahimiyye Medresesi’nde tamamladı. Sonra babası onu M. 1939 yılında on beş yaşına geldiğinde Kahire’deki el-Ezher Üniversitesi’ne gönderdi. H. 1361 - M. 1942 yılında el-Ezher Üniversitesi’nden ilk yeterlilik diploması, ardından H. 1366 - M. 1947 yılında yine el-Ezher’den Şeriat Fakültesi diplomasını aldı. Daha sonra H. 1368 - M. 1949 yılında lisans diplomasi ile birlikte şimdilerde doktora diploması olarak geçen hukuk uzmanlığı belgesini aldı.

M. 1949 yılında el-Halîl’e döndü ve öğretim alanında çalıştı. Ardından iki seneliğine Beytüllahim okullarına tayin edildi. Sonra 1951 yılında el-Halîl’e geçti ve Usâme ibnu Munkiz okulunda öğretmen olarak çalıştı.

Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî ile buluşması 1952 yılında oldu. Onunla koordinasyon kurmak, ders almak ve münakaşa etmek üzere Kudüs’e gidip gelirdi. Çalışma başlar başlamaz, Hizb-ut Tahrir’e katıldı ve 1956 yılından vefatına kadar Hizb-ut Tahrir’de liderlik üyesi görevinde bulundu. Kendisi, usta bir hatip ve insanlar tarafından sevilen biri idi. Cuma günleri namazdan önce, Mescîd-i İbrahimiyye’nin Yusufiyye diye bilinen kısmında dersler veriyor, halkın çoğu hazır bulunuyordu. Ardından cumadan sonra Mescîd-i İbrahamiyye’nin Sahn diye bilinen kısmında hutbeler veriyor, bu hutbelerde yine halkın çoğu hazır bulunuyordu. Hem 1954 yılında hem de 1956 yılında milletvekilliği seçimleri ilan edilince bağımsız aday oldu. Lakin devletin (Ürdün Devleti’nin) sonuçlara hile karıştırmasından dolayı kazanamadı. Ardından Şeyh tutuklanarak el-Cifr-us Sahrâvî Hapishanesi’ne konuldu. Allah kendisine kurtuluş verinceye kadar orada senelerce kaldı.

Şeyh gerçekten kurucu Emîr Nebhânî’nin sağ kolu, sadağının bir oku idi. Onu büyük görevlere gönderir, o da hiç tereddüt etmeksizin daveti, ehlinin, çocuklarının ve hayatın geçici metasının önüne geçirirdi. Nitekim onu bir gün Türkiye’de, ertesi gün Irak’ta, ardından Mısır’da, daha sonra Lübnan’da ve Ürdün’de görmek mümkündü. Bu fedakârlığından uzun yıllar çocuklarının yüzünü göremediği söylenir. Bir aracının vasıtasıyla uzun yıllar göremediği kızı ile kısa bir telefon görüşmesi sağlanır lakin kızının da kendisinin de bu telefon görüşmesinde ağlamaktan başka bir şey yapamadıkları söylenir.

Şeyh, Nebhânî’den aldığı emaneti hakkıyla yüklendi ve onu yüksekten daha yükseğe taşıdı. Davetin kulesini daha da yükseltti. Çalışma alanını, Orta Asya ve Güneydoğu Asya Müslümanlarına varacak kadar genişletti. Hatta davetin sesinin, Avrupa’da ve diğer bölgelerde yankılanması onun döneminde oldu.

Büyük âlim, seksen yaşına kadar daveti taşımaya ve liderliğini yapmaya devam etti. O, ecelinin yaklaştığını hissedercesine, ömrünün üçte biri yani yaklaşık yirmi beş senesini müessis emîrin sağ kolu ve bir o kadar da hizbin emîri olarak yükünü kaldırmada tükettiği bu davetin üzerinde bulunduğundan mutmain olduğu hâlde sanki Allah Subhanehû’nun huzuruna çıkmayı arzuladı. Bunun için Hizb’in emîrliğinden ayrılmayı ve kendisinden sonraki emîrin seçimini görmeyi arzuladı. Öyle de oldu. Zira H. 14 Muharram-ul Harâm 1424 – M. 17 Mart 2003 Pazartesi günü hizbin liderliğinden ayrıldı.

Bundan yaklaşık kırk gün sonra Hizb-ut Tahrir’in Emîri büyük âlim Şeyh Abdulkadîm Yusuf Zellûm, H. 27 Saferu’l Hayr 1424 - M. 29 Nisan 2003 Salı gecesi yaklaşık seksen yaşında iken Beyrut’ta vefat etti.

Kendi teliflerinden ve onun döneminde Hizb-ut Tahrir’in yayımladığı kitaplardan ve kitapçıklardan bazıları şunlardır:

Hilâfet Devleti’nde Maliye

Genişletilmiş ve Düzeltilmiş Yönetim Nizamı

Demokrasi Küfür Nizamıdır

Klonlama, Organ Nakli ve Diğer Hususların Şer’î Hükmü

Hizb-ut Tahrir’in Değiştirme Metodu [Minhâc]

Hizb-ut Tahrir’in Târifi

İslâm’ı Yok Etmeye Yönelik Amerikan Kampanyası

Bush’un Müslümanlara Yönelik Haçlı Saldırısı

Mali Piyasalardaki Sarsıntılar

Hadâratlar Çatışmasının Kaçınılmazlığı

Şeyh Atâ ibnu Halîl Ebu Raşta

Hizb-ut Tahrir Mezalim Divanı Başkanı, H. 11 Saferu’l Hayr 1424 - M. 13 Nisan 2003 tarihinde, usul âlimi ve mühendis Şeyh Atâ ibnu Halîl Ebu Raşta’nın Hizb-ut Tahrir’in Emîri olarak seçildiğini ilan etti.

Atâ ibnu Halîl ibnu Ahmed ibnu Abdulkadîr el-Hatîb Ebû er-Raştâ H. 1362 - M. 1943 yılında, Filistin diyarındaki el-Halîl bölgelerinden Ra’nâ adındaki küçük bir köyde, halkı dindarlığı ile meşhur mütedeyyin bir aile içerisinde doğdu. Henüz küçük yaşta iken Filistin trajedisine, İngiltere’nin desteği ve Arap yöneticilerin ihaneti ile meydana gelen 1948’deki Yahudi işgaline tanık oldu. Bundan sonra ailesi ile birlikte el-Halîl civarındaki mülteci kamplarına taşındı.

İlk ve orta öğrenimini mülteci kampında tamamladı. Ardından 1959 yılında el-Halîl’deki el-Huseyin bin Alî okulundan ilk lise diplomasını ve 1960’ta el-Kudüsu’ş Şerîf’teki el-İbrahimiyye okulundan genel lise diplomasını alarak lise öğrenimini tamamladı. Ardından yine 1960 yılında Kahire Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne girdi ve oradan 1966’da inşaat mühendisliği lisans diploması aldı. Mezuniyetinden sonra bazı Arap ülkelerinde mühendis olarak çalıştı. Nitekim inşaat mühendisliği çalışmaları alanında “Nicelikler Hesabının Çözümü ile Yapıların ve Yolların Kontrolü” isimli kitabını yazdı.

Hizb-ut Tahrir’e 1950’lerin ortasında orta öğrenimi sırasında katıldı ve zalimlerin zindanlarında iken Allah yolunda birçok eziyete maruz kaldı. Fakat Hizb’in tüm idari teşkilat kademelerinde; dâris, üye, müşrif, mahalliye nakibi, vilayet meclisi üyesi, mutemed, resmî sözcü, Emîrin Bürosu üyesi olarak çalıştı. Sonra da 11 Saferu’l Hayr 1424 - M. 13 Nisan 2003 itibariyle hizbin emîrliğini omuzlarına aldı.

Kendi teliflerinden ve onun döneminde Hizb-ut Tahrir’in yayınladığı kitaplardan ve kitapçıklardan bazıları şunlardır:

Bakara Suresi’nin Tefsiri

Usulu’l Fıkıh Etütleri

İslâm’ın Bakış Açısından Ekonomik Krizlerin Vâkıası ve Çözümü

Arap Yarımadası ile Körfez’de Yeni Haçlı Saldırısı

Sanayileşme Siyaseti ve Sınai Devletin İnşası

İslâmi Nefsiyetin Dinamikleri

Siyasi Meseleler/İşgâl Edilmiş Müslüman Beldeler

Genişletilmiş ve Düzeltilmiş Siyasi Mefhumlar

Hilâfet Devleti’nde Nizami Öğretimin Esasları

Yönetimde ve İdarede Hilâfet Devleti’nin Cihazları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.