Cezayir’deki Güçlü Protestolar
Sky News, 17 Mart 2019’da “Birkaç gündür Cezayir protestoları, yönetimin “acıtıcı sinirine” dokunuyor” başlığı altında şunları söyledi: “Cezayir’deki en büyük bağımsız sendika birliği başkanı, önümüzdeki birkaç gün içinde petrol ve doğalgaz dâhil enerji sektörlerinde genel greve gitmek için yasal adımlar attıklarını söyledi...” Buteflika, 11 Mart 2019’da adaylığını geri çekti ancak 18 Nisan’da yapılacak seçimleri de iptal etti ve seçimlerin tarihini belirlemek için bir eylem planı önerdi. Ancak halk bunu da reddetti ve bunu dördüncü dönemini uzatmanın bir hamlesi olarak algıladı. Ardından 15 Mart 2019 Cuma günü milyonlarca insan protesto gösterisinde bulundu. Bu, 22 Şubat 2019’da protestoların başlamasından bu yana gerçekleşen en büyük gösteridir. Soru ya da sorular şudur: Bu güçlü protestolar, özellikle de petrol grevi yapılması halinde yerel midir yoksa arkasında uluslararası parmaklar var mıdır? Sonra protestolar Cezayir’deki siyasal sahnede bir değişim yapabilir mi? Bu protestolara rağmen Buteflika, açıklanan son kararında da olduğu gibi bir yıl daha görevine devam edecek mi?
Soruların yanıtlarına ulaşmak için olayların seyrine, uluslararası parmaklara ve diğer hususlara şöyle bir göz atmak mümkündür:
1- Görünüşe göre protestolar, maruz kalınan zulme, iktidarın, düzenin, yetkililerin yolsuzluğuna, kamu fonlarının yağmalanmasına, yoksulluk ve yoksunlukla içinde boğuşulmasına insanların verdiği doğal ve spontane tepkidir. Çünkü yaşam koşulları kötüleşti, farklı düzeylerdeki sorunları dayanılmaz bir hal aldı. Buteflika, iktidarda despotlaştı, hatta 2008’de anayasayı değiştirdi ve Cumhurbaşkanlığını iki dönemle sınırlandıran maddeyi iptal etti. Böylece art arda dört dönem iktidarda kalmasını sağladı. Kötüleşen sağlık durumuna rağmen beşinci dönemin arayışı içerisine girdi. 2013’te kısmı felç geçirmesinden sonra normal hareket ve konuşma becerisini kaybetti. Buna rağmen bu ayın üçünde adaylık başvuru belgelerini resmi olarak sunduğunu açıkladı... Bunun üzerine insanların öfkesi patladı ve çeşitli sektörlerde barışçıl protestolar tırmandı...
2- İnsanları kandırmak için Buteflika, 11 Mart 2019’da halka yönelik bir mesaj yayımladı. Mesajında aldığı kararları duyurdu: Birincisi: “Beşinci dönem söz konusu değil. Böyle bir talepte bulunmayı asla düşünmedim. Zira sağlığım ve yaşım Cezayir halkına karşı son görevimi yerine getirmekten başka bir şeye izin vermiyor. O da, hepimizin arzu ettiği yeni Cezayir rejimi için bir çerçeve mesabesinde olacak yeni bir cumhuriyetin temellerini atmaya çalışmaktır... İkinci olarak 18 Nisan’da cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmayacak. Bunun amacı, bana yöneltmiş olduğunuz ısrarlı taleplere cevap vermektir... Üçüncü olarak devlet çalışmalarının tüm alanlardaki etkinliğini arttırma konusunda kararlıyım. En kısa zamanda hükümetin yapısında büyük değişiklikler yapmaya karar verdim... Dördüncü olarak ulusal devletin dönüşümünün başlamasına yol açacak yeni sistemin temelini oluşturacak her türlü reformu hazırlamak ve kabul etmek için gerekli tüm yetkilere sahip bir ulusal, bağımsız ve kapsayıcı bir yapı kurulacak... 2019 yılının bitiminden önce bu yapının görev süresi bitecek... Beşinci olarak ulusal konferansın ardından bağımsız ulusal seçim komisyonunun gözetiminde cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak...”[11.03.2019 Radio Cezayir] Bu mesaj, insanlara daha fazla öfkelendirdi. Zira Buteflika, onlara yaltaklanmaya çalıştı. Aday olduğu halde asla aday olmayı düşünmüyorum dedi! İnsanlar, Buteflika’nın madrabazlık ile dördüncü dönemini uzatmak istediğini ve yozlaşmış zümrenin nüfuzunu perçinlemek için seçimleri iptal ettiğini anladılar...
3- Buteflika, sokağın baskısı karşısında ülkede bir değişim yapacağını ve yolsuzlukla mücadele edeceğini göstermek amacıyla 11 Mart 2019 kararları kapsamında Ahmed Uyahya hükümetini görevden aldığını açıkladı. Sanki insanlar, yolsuzluk enstrümanlarından birini aynı cinsten başka bir enstrümanla şarlatanlık ile değiştirdiğinde kendisinden hoşnut olacak da! Fakat öyle görünüyor ki insanlar, bu şarlatanlıkların bilincindedir. Bu yüzden Buteflika’nın kararlarının ardından 15 Mart 2019 Cuma günü gerçekleşen protestolardaki kalabalıkların sayısında bir artış oldu... Bu nedenle Buteflika’nın, Dışişleri Bakanlığını koruyan, Nureddin Bedevi’yi Başbakan, Ramtan Lamamra’yı ise Başbakan yardımcılığı görevine atayan kararı, hiçbir fayda etmedi... İkili, Cumhurbaşkanı Buteflika’nın açıkladığı kararlarla insanları kandırmaya çalıştı. Nureddin Bedevi, yardımcısıyla birlikte 14 Mart 2019’da düzenlediği ortak basın toplantısında “Geçiş döneminin bir yıldan uzun olmayacağını, halkın iradesi doğrultusunda cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ertelendiğini ve liyakat sahibi isimlerden oluşacak yeni hükümetin kurulması için istişare sürecinde olduklarını” ifade etti. “Yeni bir hukuk devleti kurulması” çağrısında bulundu ve “muhalefete de katılım” çağrısı yaptı...” [14.03.2019 www.entv.dz] Ramtan Lamamra, bir gün önce 13 Mart 2019’da Cezayir devlet radyosuna verdiği demeçte “Diyalog esastır, önceliğimiz Cezayirli halkını yeniden birleştirmektir. Yeni düzen halkın iradesine dayanacaktır.”dedi. Ancak insanlar kandırılamayacak kadar uyanıktır. Görüldüğü kadarıyla Cezayir halkı aslında bu noktanın bilincindedir. Zira bunların hepsini reddettiler ve Cumhurbaşkanının görevini bırakması konusunda ısrar ettiler. Bedevi ve Lamamra’yı reddettiler ve istifalarını istediler. Diyalog çağrılarını, cumhurbaşkanının görevini uzatma ve yüzleri değiştirme söylemlerini reddettiler... Bu reddediş, 15 Mart 2019 Cuma günü milyonlarca insan sokağa ve meydanlara indiğinde daha da netleşti. Dolayısıyla rejim, açmaza girdi ve tutuklamalara başladı!
4- Ordunun Buteflika ve iktidarına destek verdiği görüldü. Cezayir Savunma Bakan Yardımcısı ve Buteflika’ya olan güçlü bağlılığıyla tanınan Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih, “Cezayir’i acı ve sıkıntı yıllarına döndürmek isteyenler var... Cezayir’de elde ettiğimiz güvenlik ve istikrara bağlılığımızı sürdüreceğiz... Bazı gruplar Cezayir’i istikrar ve güven içinde görmekten rahatsızlar. Acı ve sıkıntı yıllarına geri dönmek istiyorlar...”diyerek göstericileri tehdit etti.” [05.03.2019 BBC, Şarku’l Avsat] 26 Şubat’ta ise Genelkurmay Başkanı Salih, aldatılan kimseler olarak nitelediği göstericilere karşı güç kullanmakla tehdit etmiş ve ülkede gösteriler düzenlenmesi için şüpheli çağrılar yapanları kınamıştı. Ancak Savunma Bakanlığı geri adım attı ve medyadan yapılan tehditleri yayınlamamasını istedi... Halka dostça davranmaya başladı. Yaptığı açıklamada Salih, “Halkın orduya olan bağlılığından ve güveninden ötürü gurur duyuyoruz. Halkımız dürüsttür, samimidir ve söylediklerimin ne anlama geldiğinin farkındadır...”dedi. [13.03.2019 Sky news] Bilindiği gibi ordu, ülkede söz sahibidir. Buteflika, Fransa yanlısı eski komutanları görevden uzaklaştırıp kendine sadık komutanları getirdi. Bu nedenle ordu ve güvenlik komutanlarının Buteflika’nın İngiliz çizgisi yanlısı haline geldikleri görülüyor. BBC’nin, 8 Mart 2019’da Genelkurmay Başkanı Ahmed Kayid Salih’i olumlu bir şekilde nitelediğini ve takdim ettiğini gördük. “Pek çoğu, Genelkurmay Başkanlığının yanı sıra Eylül 2013’te Savunma Bakan Yardımcılığına terfi eden Ahmed Kayid Salih’i Buteflika’nın sağ kolu olarak görüyor. General Tevfiklakaplı Medyen başta olmak üzere eski istihbarat başkanının, Fransa’da tedavi gördüğü sırada Cumhurbaşkanını devirmeye çalıştığı bildirildi. Ancak Kayid’in terfiinden sonra birçok üst düzey istihbarat subayını devirmeyi başardı.” Buteflika, General Tevfik’i 13 Mart 2015’te istihbarat servisi başkanlığından aldı.
5- Dolayısıyla protestolar, spontane başladı. Ancak protestoların patlak vermesinden sonra uluslararası parmaklar, çıkarlarına hizmet edecek şekilde protestolardan yararlanmaya ve müdahil olmaya çalıştı... Bunun açıklamasını yapmadan önce Cezayir’de uluslararası çatışma gerçeğini ele aldığımız 23 Eylül 2015 tarihli soru cevapta belirtilen bazı hususları hatırlatmak istiyorum: “Cezayir, önemli bir ülkedir. Komşu ülkelere nazaran Amerikan planlarına çok sert direnç göstermiştir. Bumedyen, Abdünnasır ile birlikte Amerikan ekseninde yürüyen Ben Bella’ya darbe yaptıktan hemen sonra Cezayir’de İngiliz nüfuzu iyice yerleşmiştir. Özellikle bazı zayıf Devlet Başkanları döneminde Fransa’nın zaman zaman artan çıkışları olmuştur. Bumedyen, 19 Haziran 1965 yılından 27 Aralık 1978 yılına kadar ölene dek iktidarda kalmıştır... 1999 yılından bugüne kadar hâlâ Devlet Başkanı Buteflika’dır. Buteflika’nın İngiltere ile yakın ilişkisi vardır. İngiltere’ye ziyaret eden ilk Cezayir Devlet Başkanı olmak için 2006 yılında İngiltere’yi ziyaret ederek bu yakın ilişkiyi taçlandırdı. Cezayir ordusu içindeki Fransa yanlısı bir grup -ki şuana kadar etkindirler- Buteflika’nın İngiltere ile olan sıkı ilişkisini ve ayrıca Buteflika’nın Fransız politikasıyla bağdaşmadığını biliyorlar... Böyle de olsa ordu içindeki Fransa yanlısı komutanlar, bugüne kadar onun Devlet Başkanlığını önleyemediler! İngiltere, Cezayir’deki nüfuzu konusunda Amerika’dan korktuğu kadar Fransa’dan korkmuyor. Ama yine de Fransa’nın bu çıkışlarını bitirmek gerektiğini ve bunun nüfuzunu daha da güçlendireceğini düşünüyor. Ancak İngiltere, bu konuda yavaş hareket ediyor. Çünkü Fransa ile değil, Amerika ile çatışma halindedir. Bu yüzden Fransa yanlısı subaylar, çatışma ortamı kızıştırılmadan sessiz sedasız değiştirildiler!... Buteflika, General Tevfik adıyla bilinen Fransız yanlısı İstihbarat Başkanı Tümgeneral Muhammed Lemin Medyen’i 13 Eylül 2015’de emekliliğe sevk etti. İstihbarat Başkanı sessiz sedasız ya da rejimin bünyesine zarar vermeden görevden alındı! Denilebilir ki, İngiltere’nin de desteğiyle Buteflika, görevden almalar konusunda bir ölçüde başarılı oldu. Ama yine de ordu içinde hâlâ Fransa’nın ağırlığı vardır. Çünkü ordunun kültürü ve çoğunlukla eğitimi Fransa tarafından veriliyor... Ama dediğimiz gibi Buteflika’nın orduya karşı giriştiği “çatışma” o kadar şiddetli değildi. Daha çok atletizm yarışını andıran türdendi. Sessiz ve sükûnetle rejimin temel taşlarına zarar vermeden tasfiyeler yapılıyordu...”
6- Yine aynı soru cevapta şöyle dedik: “Bu, Amerika ve onun Cezayir’de siyasi hâkimiyet sağlamak ve İngiltere’nin yerine geçmek için Cezayir’e ilişkin planlarına karşı yürütülen gerçek çatışmadan tamamen farklıdır. Örneğin:
A- 91 yıllık sömürgeciliğin ardından İspanya’nın 1976 yılında Sahra’yı terk etmesinin ardından Amerika, POLİSARİO hareketi ile Sahra’nın bağımsızlığı için önemli bir fırsat yakaladı. Kuzey Afrika, özellikle Cezayir’e müdahale için Sahra sorununu bir bahane olarak kullandı. Ama Cezayir’deki “İngiliz” yanlısı yönetim, meselenin farkındaydı. Onun için POLISARIO’yu belli sınırlar içerisinde tuttu ve ajanlarıyla onu kuşattı. Çünkü Cezayir yönetimi, Amerika’nın hareketin içine sızdığını biliyordu... Bugün bile Amerika, BM Misyonu ve BM Sahra Özel Temsilcisi üzerinden POLISARIO üzerinde söz sahibidir. Ancak BM Misyonu yoluyla Cezayir üzerinde hâkimiyet sağlayamadı.
B- Amerika, terörle mücadele bahanesiyle oluşturulan özel kuvvetler “AFRICOM” için Cezayir’de bir üs kurmak istedi. Ama Cezayir bunu reddetti. Zira Cezayir ve perde gerisinden İngiltere, bu Amerikan üssünün Cezayir’in işlerine müdahale etmek anlamına geldiğini biliyordu. Bu nedenle 03 Mart 2007 tarihinde Cezayir Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Cezayir, ABD Afrika Özel Kuvvetleri “AFRICOM” karargâhına ev sahipliği yapma konusuyla pek ilgilenmiyor” denildi.
C- Amerika, 22 Mart 2012 yılındaki Mali olaylarını istismar ederek terörle mücadele konusunu bir kez körükledi. Terör bir gün Cezayir’in de başını yakabilir gerekçesiyle terörle mücadele konusunda Amerika ile Cezayir arasında işbirliği yapılmasını sağlamak amacıyla karşılıklı ziyaretler oldu. Ancak Cezayir ve “perde gerisinden de İngiltere” Amerika’nın bu planını reddetti. Bu ziyaretlerin en önemlisi, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un, Abdülaziz Buteflika ile 29 Ekim 2012’de bir araya geldiği ziyarettir... “
7- Açıkçası şu anki şartlarda İngiltere ile Fransa arasındaki uluslararası ilişkiler, daha çok spor müsabakasına andırırken, Amerika ile İngiltere arasındaki ilişkiler, daha çok uluslararası sıcak çatışmayı andırıyor... Halen bu durum devam ediyor. Amerika ve Fransa, ajanları tarafından insanların yönlendirilmesini sağlamak, dolayısıyla iktidara sızmak ve yöntem farklılığına rağmen İngiliz ajanlarının yerine geçmek umuduyla protestolardan yararlanmaya çalışıyor.
- Amerika’ya gelince, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Robert Palladino, 5 Mart 2019’da yerel televizyon kanalı El-Hurra’da gösterilerle ilgili kendisine yöneltilen soruyu, “Cezayir’deki gösterileri takip ediyoruz ve bunu yapmaya devam edeceğiz. ABD, Cezayir halkını ve onun barışçıl gösteri düzenleme hakkını desteklemektedir.”şeklinde cevaplandırdı.” [06.03.2019 BBC] Bu açıklama, Amerika’nın Cezayir’deki gösterilere verdiği ilk tepkidir. Bu tepki, Amerika’nın bu gösterileri lehine kullanmak istediğini gösteriyor. Buteflika, seçimlerin iptal edildiğini açıkladıktan sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino düzenlenen haftalık basın toplantısında, “Cezayir’de, tüm Cezayirlilerin iradesini, barışçıl ve müreffeh bir gelecek isteklerini yansıtan diyaloğa dayalı yeni bir yol çizme çabalarını destekliyoruz. Cezayirlilerin barışçıl bir şekilde görüşlerini ifade etme haklarına saygı duyuyoruz. Cezayir seçimlerinin ertelendiğine dair haberleri yakından takip ediyoruz. Cezayir halkının, tüm dünyada olduğu gibi, özgür ve adil bir seçimlerde oy kullanma haklarını destekliyoruz.”ifadelerini kullandı. [12.03.2019 Reuters, Shorouk] Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Buteflika’nın kararları hakkında yorum yapmadı. Amerika’nın Buteflika’nın kararlarını görmezden gelmesi, bu kararları desteklemediği ve seçimlerin iptal edilmesini reddettiği izlenimini veriyor.
Buteflika’nın kararlarının ardından Amerikan gazetelerinin, Buteflika ve kararları karşıtı bir tavır sergiledikleri görüldü. New York Times gazetesi, muhalefetin tutumundan bahsetti. Cumhurbaşkanı Buteflika’nın niyetini sorguladı ve protestoculara yönelik mesajını aldatmaca olarak nitelendirdi. Washington Post gazetesi ise Cumhurbaşkanı Buteflika’nın gayri resmi şekilde görev süresini uzattığı, iktidarı halefine devretmekten ve alan açmaktan kaçındığı konusunda uyarıda bulundu. Böylece Amerika’nın konumundan, Buteflika’nın tarafında yer almadığı, protestolar yoluyla Cezayir’e sızıp etkinliğini artırmak için protestolardan yararlanmaya çalıştığı anlaşılıyor. Yukarıda belirttiğimiz gibi bunun için gayret sarf etti ve etmeye de devam ediyor. Her ülkede yaptığı gibi meydana gelen her olayı istismar etmenin gayreti içerisindedir. Halklara olan düşkünlüğünden ötürü bunu yapmıyor, çünkü Mısır, Irak, Suriye, Somali, Afganistan ve başka ülkelerde ya doğrudan müdahale ya darbeler ya da kendi adına müdahale eden ortak veya ajan ülkeler yoluyla halkları ezmeye çalıştı.
- Fransa’nın tutumu ise tereddütlüydü. Kimi zaman Buteflika’nın yanında, kimi zamanda karşısında yer aldı. İngiltere’ye meydan okumadan sızmak için fırsat kolluyor. Cezayir’de olanları sanki içsel bir olaymış gibi özenle takip etti. Çünkü kendisini eski kolonilerinin vasisi gibi görüyor! Fransa Dışişleri Bakanlığından 4 Mart 2019’da yapılan açıklamada “Fransa, Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın Nisan’da Cezayir’de yapılacak seçimlere katılma kararını not etmiştir ve oylamanın mümkün olan en iyi koşullarda gerçekleşmesini umuyor. Kimi lider olarak seçeceğine karar vermek ve kendi geleceğini belirlemek Cezayir halkına kalmıştır.”denildi. [04.03.2019 Reuters]Fransa’nın Avrupa ve Dışişlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jean Baptiste Lemoyne, 5 Mart 2019’da France Radio International’a verdiği demeçte “Cezayirli yetkililer gençlerin gösteri yapmasına izin vermeye davet edildi. Gençlerin sükûnetle kendilerini ifade ettiklerini gördük, bırakalım etsinler”dedi. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Abdülaziz Buteflika’nın 5.dönem için adaylığını geri çekme kararından memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Macron, “Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın beşinci dönem için adaylığını geri çekme kararı Cezayir tarihinde yeni bir sayfa açıyor” dedi ve “makul bir süre içerisinde bir geçiş dönemi yaşanması”çağrısında bulundu. Macron “Bu geçiş sürecinde Cezayir’e eşlik etmek için dostlukla ve saygıyla her şeyi yapacağız.”ifadelerini kullandı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın 5. dönem için adaylığını geri çekme ve Cezayir siyasi sisteminde yenilik yapmak için adımlar atma kararından memnuniyet duyduğunu belirtti.” [12.03.2019 Radio Cezayir]
Burada Fransa’nın, sanki protesto hareketini destekliyormuş gibi anlaşılıyor ama aynı zamanda Buteflika’yı kışkırtmak da istemiyor ve dolayısıyla kararını memnuniyetle karşılıyor! Bunun nedeni şu iki şeyden kaynaklanıyor: Birincisi, uygun bir şekilde müdahale edip yönetimi kızdırmak istememesinden. İkincisi, Buteflika’ya karşı ABD tarafındaymış gibi algılanmak istememesinden. Çünkü Fransa, Avrupa’nın bir parçasıdır ve Cezayir’de gerektiğinde İngiltere’nin yerini alamazsa, Amerikan nüfuzuna karşı İngiliz nüfuzunun devamından yanadır.
Fransız basınına gelince, 2 Mart 2019’da Fransız gazetelerinin yorumlarını aktaran France 24, Libération gazetesinin şöyle dediğini bildirdi: “Cezayir gençliği, sosyal adalete aç ve özellikle de Cumhurbaşkanı Buteflika’yı bilenler değişim arzuluyorlar... Cezayir gençleri, bilmedikleri bir geçmişin sonuçlarına neden katlanmak zorunda olduklarını anlamıyorlar. Dinamik ve canlı bu gençler, hayali bir cumhurbaşkanının arkasına saklanan bir rejimin dayatması siyasi hegemonyadan çok daha iyisini hak ediyorlar.”Günlük Le Figaro gazetesi ise, Cezayir’deki gösterilere ayırdığı sayfaya “Cezayir rejimine karşı azgın dalga” başlığını atarak, ”Özgürlük Öncüleri Partisi Genel Başkanı Ali Bin Filis, önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı Rachid Nekkaz, eski Başbakan Ahmed Benbitur ve Abdülaziz Buteflika’nın birinci döneminde istifa eden kültür bakanı Abdülaziz Rahabi gibi bazı siyasi ve partisel şahsiyetlerin gösteriye katıldığına dikkat çekti...” [02.03.2019 France 24]
8- İngiltere’ye gelince, herhangi resmi bir açıklama yapılmadı... BBC, protestolara odaklanmaksızın kısaca özet geçti. İngiliz gazetelerinin, Buteflika’nın icraatlarını eleştirmemesi, protestocuları desteklememesi, İngiltere’nin Buteflika’nın tarafında yer aldığını, desteklediğini ve düşmesini istemediğini gösterir. Bu nedenle İngiltere, medyası aracılığıyla halkı provoke etmeye, olayları abartmaya, Mısır, Türkiye ve Sudan’daki protestolar da olduğu gibi protestolar, muhalif hareketler, açıklamaları, özellikle de kendi yanlısı bariz şahsiyetler üzerine odaklanmaya, rejimlerin eylemini ve baskısını eleştirmeye kalkışmadı. İngiltere’nin bu tür girişimlerini Cezayir’de göremedik. Bu, Cezayir’de politik nüfuz sahibinin İngiltere olduğunu, Buteflika ve zümresinin eylemlerinden müsterih olduğunu teyit eder. Art niyetli politikası gereği İngiltere, sanki olaylar umurunda değilmiş gibi bir portre çiziyor ve ajanlarını korumak için art niyetli politikası nedeniyle ön planda yer almak istemiyor!
9- Sorulara ilişkin racih olan görüş özetle şöyledir:
A- Protestolar, doğal, spontane, siyasi ve ekonomik zulme bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü iktidar ve para Buteflika ve çetesinin tekelindedir. Kriterleri doğrultusunda anayasada reforma kalkıştılar. Hastalığına, hareket edememesine ve konuşamamasına rağmen dördüncü dönemini beş yıl daha uzatmak istedi! Buteflika ve çetesi yolsuzluk ve zimmete para geçirmekle suçlanırken, insanlar yoksulluk, pahalılık, işsizlik, zayıf alım gücü olarak bilinen temel ve zorunlu ihtiyaçları satın alamama gibi geçim sıkıntısı ile boğuşmaktadır. Hâlbuki Cezayir, özellikle petrol ve doğalgaz gibi kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Yabancı şirketler, yöneticiler ve Buteflika’nın yandaşları ile işbirliği halinde bu servetleri yağmalarken, insanlar geçim sıkıntısı ve sefaletle boğuşmaktadır...
B- Buteflika, ölene kadar sahneden inmeme konusunda ısrarcıdır. Ordu ve ayrıca İngiliz siyasi elitinin de desteğine sahiptir. Cezayir’de politik nüfuz sahibi İngiltere, rejimi ve adamlarını koruma arzusundadır. Rejimin İngiliz yanlısı olması, Kuzey Afrika’da Amerika ile mücadele etmesi için oldukça önemlidir... Amerika’nın Libya’daki ajanı Hafter karşısında duran Cezayir, ABD destekli POLİSARİO Cephesi’ni de çevrelemeye çalışmaktadır...
C- Fransa’nın Cezayir’de politik, kültürel ve ekonomik sömürgeci çıkarları var. Cezayir’deki eski sömürgecilik duyguları hâlâ depreşiktir. 1965’teki Bumedyen darbesinden bu yana siyasi nüfuzunu artıran İngiltere ile Fransa, sömürgecilik emelleri ve nüfuzunu artırmak için rekabet eden Amerika karşısında durma konusunda hemfikir. Ayrıca her türlü format ve devletçikleriyle Batılı sömürgecilik boyunduruğundan kurtulmak isteyen, İslam’ın, İslam devletinin ve uygulanmasının özlemiyle yanıp tutuşan Müslüman ülke halkının karşısında durmaları konusunda da hemfikirler. Zira Cezayirlilerin çoğu, adaletin, hakkın ve iyiliğin İslam’da olduğunun, İslam dışında adalet ve iyiliğin olmadığının bilincindedir. Fransa yanlıları, 1992’de bir darbe yaptılar, kötülük ve yolsuzluğa neden oldular. Kurtuluş Savaşı’nda 2,5 milyon Cezayirliyi katleden efendileri Fransa gibi yüz binlerce insanı katlettiler... Fransa’nın bazı adamları da protestolarda yer aldı ve protesto dalgasını destekledi ama dediğimiz gibi dikkatli bir şekilde...
D- Amerika, Cezayir’e sızmaya çalışıyor. Cezayir’deki koşulları ve protestoları istismar ediyor. Zulüm ve despotizme karşı olduğunu, halka hakkını savunduğunu iddia ediyor. Oysa zulüm, despot ve tiranlık zerre kadar Amerika’nın umurunda değil. Dahası tüm dünyada bunların sponsorluğunu yapıyor. Arap ülkeleri dâhil olmak üzere özellikle İslam ülkelerinde zorba ve despot rejimleri destekliyor. Suudi Arabistan’daki Selman ve oğlunun rejimini, Mısır’da Es Sisi rejimini ve Irak rejimini doğrudan desteklerken, müttefikleri ve ajanları aracılığıyla da dolaylı olarak Suriye rejimine destek vermiştir. Cezayir halkını savunmak umurunda değil. Aksine Cezayir ve Kuzey Afrika’da etkisini genişletmek, özellikle oradan Güney Sahra ve Batı Afrika’ya yönelmek, Fransa nüfuzunun yerine geçmek için Cezayir’de AFRICOM güçleri için bir üs kurmak istiyor. Cezayir’in zenginliğini ele geçirme arzusundan başka Libya’nın batısını kontrol etmek isteyen ajanı Hafter’e Cezayir’in engel teşkil etmesinden rahatsızdır.
E- Cezayir halkına gelince, neler olup bittiğinin farkındadır. İnsanların “Washington’a hayır, Paris’e hayır, cumhurbaşkanını biz seçeriz.” şeklinde attığı slogan, yabancı müdahaleler ve amaçlarının farkında olduklarını gösteriyor. Bunun farkındalar. Ajanlar ve suçlarına karşı deneyime sahipler. Sömürgeci ülkelerin rolünün ve bunların rejim ile yozlaşmış ajanların arkasında durduklarının bilincindeler. Değişim için çabalıyorlar ve İslam’ın geri dönüşünü arzuluyorlar. 1991 yılında halk, İslam’ı iktidara getireceğiz diyenlere yüzde 84 oranında oy vermişti... Camilerde kılınan Cuma namazının ardından insanların yürüyüşlere katılması, onlarda İslami duyguların ön plana çıktığının göstergesidir. Protestolara katılan laikler, Müslümanların namaz için akın akın camilere gittiklerini gördükleri için buna mecburen boyun eğmişlerdir.
F- Bu hareketliliğin nasıl sonuçlanacağı beklentisine gelince, Cezayir’de aktif siyasi elit ve karar vericiler, çoğunlukla İngiliz yanlısıdır... Fransa’nın adamları ise zayıf ve azınlıktadır. Zira Buteflika, 20 yılı aşkındır iktidarı boyunca onların çoğunu hassas pozisyonlardan ve karar alma mekanizmalarından dışlamıştır. Şu an arzuladıkları asgari şey, yönetimde İngiliz ajanlarının yerine geçmek değil, önemsiz bazı pozisyonlarda onlara ortak olmaktır. Hatta bu bile ağırlık elde etmek için bindikleri mevcut protesto dalgasındaki başarı boyutuna bağlıdır...
Amerika ise kayda değer siyasi sınıftan yoksundur ve genellikle bu gibi durumlarda orduya başvurur. Ordu ise şuan rejimi destekliyor... Başka bir deyişle mevcut protestoların, rejimin politik yanlılığını İngiltere’den Fransa ya da Amerika’ya değiştirmesi büyük olasılıkla pek mümkün gözükmüyor.
G- Buteflika’nın devam edip etmemesine gelince, şu anda gerçekte ülkeyi o yönetmiyor, kendisi gibi İngiltere yanlısı zümresi yönetiyor. Özellikle petrol ve gaz grevi beklentisiyle protestolarda bir artış yaşandığında, genellikle sinsilik, aldatma ve habis yöntemine başvuran İngiltere’nin, rengi atmış ve paslanmış Buteflika’yı devirip, daha parlak ve dili daha keskin yeni yüzlü başka bir Buteflika getirmesi uzak ihtimal değil!
H- Fakat bütün bunlar, trajediyi hafifletmeyecek, rejim, Allah ve Rasûlü’nden uzak olduğu, kötülük ve yolsuzluk kaynağı olan Batılı sistemleri hakem kıldığı sürece geçim sıkıntısını ortadan kaldırmayacaktır... Aksine bu sorunun çözümü ve trajedinin ortadan kaldırılması Allah’ın Şeriatını referans almaktan geçer... Büyük çoğunluğu Müslüman olan protestocular, İslam’ı ve İslam Devletini “Nübüvvet metodu üzere Hilafeti” davaları haline getirmelidir. Dünya ve ahiretin izzeti, iyi bir yaşam elde etme, ülkenin dört bir yanına adalet ve iyiliği yayma bundadır. Sefalet ya da geçim sıkıntısı olmayacaktır. Dahası bu, dünyada izzet, ahirette kurtuluştur.
فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى * وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكاً“Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” [Taha 124]
H.14 Recep 1440
M.21 Mart 2019
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!