SİYASİ VİZYON

Nijer Darbesi ve Arkasındaki Güçler

Gerçekten Afrika’da sömürgeciliğin sonuna mı gelindi, yoksa bir sömürgecilikten başka bir sömürgeciliğe mi geçiliyor? Darbeler Afrika kıtasında istikrar ve kalkınma getirir mi yoksa yeni başka darbelere mi kapı aralar? Sömürgecilikten kurtuluşun siyasi istikrar ve doğru kalkınmanın asıl yolu nedir?

Nijer Darbesi ve Arkasındaki Güçler

Afrika’da Mali ve Burkina Faso’da gerçekleşen askeri darbelerden sonra Nijer’de yaşanan son darbe bir kez daha dikkatleri bu kıtaya, Afrika’ya yöneltti. Darbeci askerler bu girişimleriyle Nijer’deki Fransız sömürgeciliğini sonlandırdıklarını söylediler. Gerçekten Afrika’da sömürgeciliğin sonuna mı gelindi, yoksa bir sömürgecilikten başka bir sömürgeciliğe mi geçiliyor? Darbeler Afrika kıtasında istikrar ve kalkınma getirir mi yoksa yeni başka darbelere mi kapı aralar? Sömürgecilikten kurtuluşun siyasi istikrar ve doğru kalkınmanın asıl yolu nedir?

Siyasi Vizyon’un bu bölümünde Nijer Darbesi özelinde sömürgeci devletlerin Afrika’daki nüfuz mücadelesini ele alacağız. Nijer Darbesi’nin kimler tarafından, kime karşı yapıldığını, darbeci askerlerin arkasındaki uluslararası gücün kim olduğunu değerlendireceğiz. Ve Afrika kıtasının ve devletlerarası mücadelenin sahası durumunda olan İslami beldelerin tümünün kurtuluş dinamiğinin ne olduğunu ortaya koyacağız.

26 Temmuz 2023 günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı General Abdurrahman Ömer Tchiani liderliğinde Nijer'de bir darbe gerçekleşti ve Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum devrildi. Hemen iki gün sonra darbe lideri Ömer Tchiani kendisini ülkenin geçici cumhurbaşkanı ilan etti. Başta Amerika olmak üzere Fransa, İngiltere ve daha başka birçok ülke darbeyi kınayıcı açıklamalar yaptı.

Nijer Sömürgeci Devletler İçin Neden Bu kadar Önemli?

Darbenin arkasında kimlerin olduğunu ortaya koymadan önce Nijer’in stratejik önemini ve darbenin uluslararası alanda bu kadar çok yankı bulmasının sebeplerini değerlendirmek gerekiyor.

Nijer, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan İslami bir beldedir. Uranyum üretiminde dünyanın üçüncü ülkesi olan Nijer’de, bu üretimi ağırlıklı olarak Fransız şirketler yapıyor. Bu sebeple zengin tabii kaynaklara sahip Ortadoğu ülkeleri ve diğer Afrika ülkeleri gibi Nijer de, Amerikalıların göz diktiği bir yerdir. Fransa bu topraklarda sömürgeciliğini devam ettirmek istiyor, Amerika ise Fransızların Nijer’den kovulmasını… Bu sebeple ülke 1974, 1996, 1999 ve 2010 yıllarında başka askeri darbelere de tanık oldu. Yapılan araştırmalara gore 1950’li yıllardan bugüne Afrika genelinde 200’den fazla bu tür darbe girişimi tespit edilmiş.

1960 yılında kendisine şeklen bağımsızlık verilene kadar doğrudan sömürge ülkesi olan Nijer’de Fransızlar günümüze kadar nüfuzlarını korumayı başardılar. Fransa, nükleer çıkarlarını güvence altına almak ve nüfuzunu sürdürmek için Nijer’de 1500 Fransız askeri bulunduruyor. Dolayısıyla siyasi ortamın kolayca Amerika'nın lehine dönüşmesi ve Fransa'nın Amerika’ya direnmeden sömürgelerini terk edip gitmesi beklenemez. Bu sebeple Fransa’nın Nijer’deki darbeyi kınaması, hatta daha da ileri giderek darbecileri ECOWAS üzerinden tehdit etmesi normal. Çünkü 2020’de Mali, 2022’de Burkina Faso’da gerçekleşen darbelerden sonra Nijer’den de çıkarsa Fransa, bu bölgedeki en kapsamlı nüfuz alanını kaybetmiş olacak.

Afrika’da ABD, İngiltere ve Fransa Çekişmesine Etki Eden Faktörler Neler?

Amerika, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Batı’nın sömürgelerini miras almak isteyen büyük bir küresel güç olarak ortaya çıktı. İkinci Dünya Savaşından parçalanmış olarak çıkan Avrupa’yı kurtarması ve Sovyet tehdidine karşı koruması nedeniyle sömürge mirasına en çok kendisinin layık olduğunu düşündü. Bu hedefini gerçekleştirmek için bağımsızlık, halkların özgürlüğü ve otoriter rejimlerin sona erdirilmesi çağrılarını kullandı. Cemal Abdunnâsır gibi kuklaları aracılığıyla da “sömürgecilikten kurtuluş” hareketlerini desteklemeye başladı. Ve ABD’nin bu çıkışı Avrupa için tehdit oluşturdu.   

Bununla birlikte Sovyetler Birliği’nin Batı’nın Afrika ve Asya’daki varlığı ile rekabet eden ikinci küresel güç olarak ortaya çıkması, Doğu Avrupa ve Balkan bölgesini ele geçirmesi de Batı için ikinci bir tehdit oluşturdu. Hem ABD hem Sovyet tehdidi ile karşı karşıya kalan Avrupa için artık gücünün göstergesi saydığı sömürgecilik, hakarete, sövgüye ve aşağılanmaya varan bir kamuoyu ile karşılaştı. Zira artık durum değişti, sömürgecilikten kurtulma fikri ve sömürgecilerin tasfiye edilmesi çağrıları karşılık buldu.

Ancak İngiltere ve Fransa çıktıkları ülkelere sadece şekli bağımsızlık verdiler, yönetimlere kendi ajanlarını diktiler, kendi anayasalarını koydular, ordularını ve istihbarat servislerini inşa ettiler ve kendi politikalarını çizdiler. Amerika’ya gelince o; şekli de olsa bağımsızlıklarını kazandıkları için bu ülkelere girme fırsatı yakaladı. Belirli görevlerde yetiştirmek üzere politikacılardan ve askerlerden para karşılığında kendi hesabına çalışan kukla yöneticiler devşirdi. Bunda da başarılı oldu ancak, on yıllarca süren sömürgecilik nedeniyle Fransız ve İngiliz nüfuzunun kökünü kazımak zordu. Bu nedenle Afrika ülkelerinde uluslararası çatışma kaçınılmaz oldu. İşte Nijer’deki darbe bu çatışmanın bir sonucudur.

Nijer Darbesinin Arkasında Kim Var?

Nijer’de daha önce de Fransa’nın ajanlarının kontrolünde darbeler olmuştu. Ancak ilk defa 2010 yılında seçim çağrıları yapan Amerika tarafından Fransa’nın ajanı Muhammed Tanca’ya karşı bir darbe gerçekleştirildi ve koltuk Amerikan ajanı Muhammed Yusuf’a geçti. Böylece Amerika’nın Nijer’e girmesi için kapı sonuna kadar aralandı. 2011’den 2021’e kadar iki dönem yönetimde kalan Muhammed Yusuf, “terörle mücadele” bahanesiyle binden fazla Amerikan askerinin ve çok sayıda insansız hava aracının konuşlandırıldığı iki askeri üssün kurulmasına izin verdi. Bununla birlikte ülkede 1500 askeri bulunan Fransa’nın nüfuz alanlarına ise dokunmadı.

Nijer Demokrasi ve Sosyalizm Partisi’nin kuruluşundan bu yana dost ve yol arkadaşı olan Muhammed Yusuf ile Muhammed Bazoum bu süreçte birlikte hareket ettiler. Nitekim Muhammed Yusuf, kendi politikasını izleme sözü veren, yani hem Amerika’yı takip edip hem de Fransa ile uyumlu hareket eden Muhammed Bazoum’u destekledi. Muhammed Yusuf, kendisi gibi Nijer nüfusunun yarısına denk gelen Hausa aşiretinden olan Abdurrahman Ömer Tchiani’yi, askeri teamüllere aykırı bir şekilde, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanlığı’na atadı. Bu atama ordu komutanlarını öfkelendirdi ve karşı darbe girişimlerinde bulundular. Tchiani, 2015’te Yusuf’a karşı bir darbeyi, 2021’de ise Bazoum’a karşı bir başka darbeyi engelledi.

Buna karşılık Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum, her geçen gün ordu ve yönetim üzerindeki nüfuzunu artıran Ömer Tchiani’yi tecrit etmek istedi. Yönetim ve parti üzerindeki otoritesi devam eden, ülkedeki enerji kaynaklarına hâkim olan Muhammed Yusuf’un yetkilerini de sınırlamak istedi. Dolayısıyla son zamanlarda bu üç unsur arasında anlaşmazlıklar ortaya çıktı.

Muhammed Bazoum, Muhammed Yusuf ve Ömer Tchiani arasındaki bu anlaşmazlık bir iç çatışmaya ve darbeye dönüştü. Ömer Tchiani’nin liderlik ettiği darbeciler Muhammed Bazoum’u vatana ihanetle suçladılar ama aynı tarafın kuklası olduğu için onu tutuklayıp hapse atmayı ertelediler. Amerika, Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ve Niamey'deki büyükelçi aracılığıyla meseleden bir çıkış yolu bulmak için çabalıyor. Ancak bu durum darbecilerin Amerikan kuklası olduğu gerçeğini gizlemiyor.

Nijer’de Bundan Sonra Ne Olacak?

Nijer’de gerçekleşen darbeden en çok etkilenen Fransa'dır. Çünkü darbeciler Amerika'ya sadık askerlerden oluşuyor. Darbeciler, AB ülkeleri ve özellikle Fransa’dan gelen tepkiler üzerine darbeyi meşrulaştırmak için halk kitleleriyle birlikte öfkelerini sömürgeci Fransa’ya yönelttiler. Başkent Niamey’de yapılan protesto gösterilerine binlerce kişi katıldı. Fransa’nın Nijer topraklarından kovulmasını istediler.

Önümüzdeki süreçte Amerika oradaki krizi yönetmek için çalışacak ve bunu Fransız nüfuzuna karşı kullanıp kendi nüfuzunu güçlendirecektir.

ABD’nin önünde iki seçenek var; Ya Bazoum'u makamına iade ederek meseleyi çözmeye çalışacak ki bu çok zor görünüyor. Ya da darbecilere geçiş dönemini bitirmeleri ve yeni bir seçim yapmaları için baskı yapacak. Belki de darbeciler katıksız bir Amerikan kuklası olduğu için eski Cumhurbaşkanı Yusuf’u tekrar geri dönmek üzere aday gösterecekler. Böylece Muhammed Yusuf’un Nijer Demokrasi ve Sosyalizm Partisi ve ülkenin yarısını oluşturan aşireti üzerindeki nüfuzunu kullanarak tüm hırsızlık ve yolsuzluklar örtbas edilmiş olacak.

Bu yönetici ve askerlerin, Fransa ya da Amerika için çalışmaları hiçbir şeyi değiştirmiyor. Müslüman olmaları da bir şeyi değiştirmiyor. Çünkü İdeolojik İslami fikirden yoksun oldukları için ülkelerinin ve halklarının çıkarlarını düşünmüyorlar. Ülkelerinin nasıl kurtulup kalkınacağını bilmiyorlar. Oturdukları koltuk karşılığında şu veya bu sömürgeciye hizmet ediyorlar. İnsanlar ise fikrî çöküntü nedeniyle bilinçsizce ve farkında olmadan bu zalimlere destek veriyor. Böyle olunca da, Afrika topraklarında huzur, güven ve sükûnet sağlanmıyor. Huzur, güven ve sükuneti sağlayacak olan ancak İslam’dır, İslami yönetim olan Raşidi Hilafettir.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.