SİYASİ VİZYON

Rusya Ukrayna Bataklığından Çıkabilecek mi?

Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden cereyan eden uluslararası çatışmanın boyutlarını doğru okuyabilmek için savaşın patlak verdiği döneme ve perde arkası aktörlere Siyasi Vizyon farkıyla değerlendiriyoruz.

Rusya Ukrayna Bataklığından Çıkabilecek mi?

Rusya’nın Vilnius'ta düzenlenen NATO zirvesinde İsveç’in NATO’ya kabul sürecinin netleşmesinin ardından "Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması"ndan çekildiğini açıklaması, NATO Zirvesinin hemen ardından 27-28 Temmuz tarihlerinde S.Petersburg’da Rusya’nın 2. Kez Afrika Zirvesine ev sahipliği yapması ve yine Ukrayna’nın Moskova’ya yaptığı İHA saldırısı gözleri yeniden Rusya-Ukrayna savaşına çevirdi.

Şimdi Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden cereyan eden uluslararası çatışmanın boyutlarını doğru okuyabilmek için savaşın patlak verdiği döneme ve perde arkası aktörlere Siyasi Vizyon farkıyla bakalım.

Ukrayna Rusya için neden bu kadar önemli?

NATO’ya karşı kurulan ve Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla dağılan Varşova Paktı sonrası Ukrayna, Rusya için doğu Avrupa sınır hattında tampon bölge statüsünde bulunan, stratejik konuma sahip bir ülke olarak biliniyor. Son 30 yıldır burada tam hâkimiyet kuramayan Moskova, 2014 yılında Rusya yanlısı Yanukoviç’i deviren Turuncu Devrim’e karşı önce güneydeki Kırım’ı işgal ederek topraklarına kattı. Daha sonra ise “Küçük Rusya” olarak adlandırdığı Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını ilan etmek için Ukrayna’daki Rus ayrılıkçıları kışkırttı. Referandum ile bu iki vilayeti de topraklarına ilhak etti.

Rusya artık Ukrayna için birinci tehdit konumundaydı. Rusya’nın bu pervasızca girişimlerini durdurmak için Ukrayna’nın yapabileceği tek şey NATO’ya üye olmaktı. Nitekim 2008 yılında başvurduğu NATO üyeliği için Batı’dan yeşil ışık aldı. Esasen bu karar Ukrayna’nın 15 yıl önce Rusya’ya karşı diş bilemeye başladığını gösterir. NATO liderleri, 2021 Brüksel zirvesinde 2008 Bükreş zirvesinde alınan bu kararı yenilediler. Kararda Ukrayna'nın sürecin ayrılmaz bir parçası olarak İttifaka üye olacağı, geleceğini ve tabii ki dış politikasını, dış müdahale olmadan belirleme hakkının olduğu yer almıştı. Savaş çanları artık daha şiddetli çalmaya başladı. Rusya, Ukrayna’nın NATO üyeliğini kabul edemezdi. Batılılar, Avrupa Birliği veya “NATO” üyesi olmadığı halde Kiev’i Avrupa ve “NATO” toplantılarına çağırdılar ve bu yeni durum gerilimi iyice artırdı.

Tarihler 24 Şubat 2022’yi gösterirken Rusya o devasa askeri gücüne güvenerek Ukrayna’ya saldırdı. Rus askeri güçleri o kadar hızlı ve karşı konulmadan ilerliyordu ki herkes birkaç güne Kiev’in düşeceğini söylemeye başladı. Rusya, Ukrayna’yı kışkırtan ve sahaya süren ABD’yi hesaba katmadan Kiev’e girip, Batı yanlısı yönetimi ortadan kaldıracağına gerçekten inanmıştı. Sadece Ukrayna ile değil; ABD ve Avrupa ile de savaştığını anlayınca rüyadan uyandı ama artık çok geçti.

Peki, ABD’nin Rusya’yı Ukrayna’da açmaza düşürme planının perde arkasında ne var?

Rusya-Ukrayna savaşının oyun kurucusu hiç şüphesiz ABD’dir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra oluşan tek kutuplu dünyanın egemen devleti konumundaki ABD’nin inşa etmiş olduğu küresel statükonun önündeki tehditlerden biri de Rusya ve Çin’dir. Bu sebeple ABD, Rusya’yı isteklerine boyun eğecek kadar zayıflatmak, Çin ile arasındaki bağı koparmak ya da mümkün olduğunca zayıflatmak istiyor. Nitekim savaşın başında Moskova’yı kayıtsız şartsız destekleyen Çin, Ukrayna’da Kremlin’in yaşadığı hezimeti görünce tarafsız kalmayı seçti. Yumuşak karnı olan Tayvan sorunun kaşınmaya başlaması ve yaptırım tehditleri sonrası geri adım attı ve hatta arabulucu rolüne büründü. Böylece ABD siyasi planlarını rahat bir şekilde uygulama fırsatı yakaladı.

Peki ya Avrupa’nın Ukrayna Savaşındaki Konumu nedir?

Rusya-Ukrayna savaşının kaybedenleri kim diye sorduğumuzda birincisi Rusya ikinci olarak da Avrupa’yı sayabiliriz. Bu savaşın ekonomik olumsuzluklarından en fazla Avrupa ülkeleri etkilendi. İlk başta savaşın durdurulması için Fransa ve Almanya ciddi girişimlerde bulunsa da sonunda savaşı yönlendiren ABD’nin planlarına uymak zorunda kaldılar. Avrupa ülkeleri daha birkaç yıl önce Fransa öncülüğünde NATO’nun varlığını sorgularken, Avrupa Ordusu planları yaparken bugün NATO’nun genişlemesi için çalışır duruma geldi. Oysa Macron,  7 Kasım 2019’da “The Ekonomist” dergisine konuşmuş ve“Şu anda yaşadığımız hal NATO’nun beyin ölümüdür. ABD ile NATO müttefikleri arasında stratejik karar alma süreçlerinde hiçbir şekilde koordinasyon yoktur” açıklamasında bulunmuştu.

ABD, NATO’nun yerine Avrupa Ordusu planları yapan Fransa’nın bu düşüncelerini sekteye uğratmak, Avrupa’yı kendi egemenliği altında tutmak, NATO’yu güçlendirmek ve Rusya’yı zayıflatmak için Ukrayna savaşını çıkardı. Bu savaş ABD’nin Çin’i korkutup kuşatma altına almasına da fayda sağladı. Avrupa’nın tahıl ambarı konumundaki Ukrayna’da baş gösteren savaş temel gıda maddelerine ulaşımı sekteye uğrattığı gibi Rusya’dan ithal ettiği doğalgaza erişimi de kısıtladı. Yaşanan enerji ve gıda krizleri ABD’nin Avrupa’ya göstermiş olduğu bir sopadır. ABD bu savaşla Avrupa’nın NATO’ya muhtaç olduğunu onlara hissettirdi. Nitekim Avrupa, Finlandiya ve İsveç’in birliğe dahil edilmesi için mesai harcadı. Bugün Avrupa, ABD’nin oluşturduğu toplu durum ile hem NATO’ya tam destek veriyor hem de Ukrayna’ya akıttığı paralarla kamburu sırtında taşıyor.

Rusya, Neden Hedefe Koyuldu?

Aslında bu sorunun cevabı söz ile fiil arasındaki farkı da görmemiz açısından oldukça önemlidir. Bazen ülke liderleri ABD karşıtlığını halkını konsolide etmek için kullanır. Onların “Ey Amerika haddini bil!” diye meydanlarda kahramanca (!) haykırdıklarını görebilirsiniz. Ya da ABD’yi Büyük şeytan ilan ettiklerini de görebilirsiniz. ABD, sözlere değil eylemlere bakar. Şayet uluslararası ilişkilerde ABD stratejisine ve siyasi planlarına aykırı davranmıyorsanız dilediğinizi söyleyebilirsiniz. Ancak bu küresel sistemin dışına çıkmak isterseniz bu yönde adım atarsanız işte o zaman ABD’nin gerçek yüzüyle karşılaşırsınız. Rusya tam da öyle yaptı: ABD egemenliğindeki küresel sisteme tehdit oluşturacak adımlar attı. Çin ürünlerinin doğrudan Avrupa’ya taşınması için Çin’e kara yolu koridoru açtı. “İpek Yolu” projesi çerçevesinde Çin ile işbirliği yaptı. Ayrıca, dolar stokunu azaltmaya ve ABD tahvillerini elinden çıkarmaya başladı. Dış ticaretini büyük ölçüde dolardan özgürleştirdi. Amerika, Rusya’nın kendi ekonomik hegemonyasına meydan okuduğunu, diğer ülkeleri de cesaretlendirdiğini gördü. Özellikle Çin ile ticari sözleşmelerinin çoğunu dolar yerine yerel para birimi ile yaptı.

Bu, Amerika için karşılıksız bırakılamayacak açık bir tehdit apaçık bir meydan okumaydı. ABD bu meydan okuma karşısında Ukrayna kartını ileri sürdü ve Rusya’yı içinden çıkılması güç bir açmaza sürükledi. Rus liderliği birkaç gün içinde Kiev’i ele geçirmeyi planlarken bugün hem Moskova semalarında ve Kremlin Sarayı’nın tepesinde uçuşan İHA saldırılarını savuşturmakla, hem de Rusya’nın Uluslararası imajını korumakla boğuşuyor. ABD, Ukrayna cephesindeki ortağı İngiltere ve peşine taktığı müttefikleriyle büyük devlet niteliğini korumaya çalışan Rusya’yı nüfuz bölgelerinden yoksun kılıp, alt lige düşürmek için aktörleri sahaya sürmeye devam ediyor.

Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra Batının fikirlerini ve kapitalist sistemini alıp uygulayan Rusya, ABD’nin Ukrayna’daki tuzağından en az hasarla kurtulabilmenin yolunu arıyor.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.