Sudan’daki Çatışmaların İvme Kazanması
بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم
Siyasi Analiz
Sudan’daki Çatışmaların İvme Kazanması
El Arabiya Net, 4 Şubat 2025’te yayınladığı haberinde, “Sudan ordusu ve destek güçlerinin, son saatlerde El Cezire Eyaleti’nden Hartum Eyaleti’nin güneydoğusuna giriş yaptıklarını bildirdi...” 2 Şubat 2025 tarihinde Youm7 haber sitesinde yer alan habere göre, “Kahire Haber Kanalı muhabiri, Sudan ordusunun Hartum Eyaleti’nde Nil’in doğusundaki bazı köyleri kontrol altına aldığını bildirdi.” 11 Ocak 2025 tarihinde, Sudan ordusu, Cezire Eyaleti ve başkenti Vad Medeni’de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni büyük bir yenilgiye uğrattı. Hızlı Destek Kuvvetleri lideri Hamideti, kendisine ait olduğu söylenen bir ses kaydında, El Cezire Eyaleti’nde güçlerinin hezimete uğradığını kabul etti...” (13.01.2025 El Cezire) Ardından başkent Hartum, Bahri ve Umdurman’daki tüm çatışmalar, Sudan ordusunun lehine döndü. Ordu, bu şehirlerde birçok önemli mevziyi ele geçirdi ve Genelkurmay Başkanlığı üzerindeki kuşatmayı kaldırdı... Peki, bu çatışmaların bu kadar hızlı bir şekilde tırmanmasının altında yatan sebepler nelerdir? Çatışmaların böylesine hızla tırmanması, Sudan Ordusu’nun beklenmedik bir şekilde güç kazanmasıyla ortaya çıkan yerel gelişmeler midir, yoksa uluslararası güçlerin bu çatışmalarda parmağı var mı?
Yukarıdaki soruların cevabını netleştirmek adına aşağıdaki hususlara bir göz atmamız gerekiyor:
Birincisi: Sudan’daki Çatışmaların İvme Kazanması
1- Evet, Sudan’daki askeri operasyonların bu denli hızla tırmanması gerçekten göz ardı edilemez bir durum. Nisan 2023’te Sudan’daki iki güç arasında savaşın patlak vermesinden bu yana çatışmalar, toprak kontrolü açısından belirli bir kısır döngüde sürüp gidiyordu. Taraflar, ele geçirdikleri bölgeleri ellerinde tutmayı sürdürdüler ve son aylarda biri diğerine karşı yalnızca küçük ölçekte ilerleme kaydedebildi. “15 Nisan’da başlayan ve bir yılı geride bırakan savaş süresince ordu, Mart 2024’te Ulusal Radyo ve Televizyon Merkezi ile Umdurman’daki bazı bölgeleri geri alması dışında neredeyse kayda değer hiçbir ilerleme kaydedemedi. Diğer askeri üslerini koruyabilmek maksadıyla sadece savunma taktiğiyle yetindi.” (25.01.2025 Sudan El Rakoba sitesi)
2- Ancak, Eylül 2024’ten itibaren sahada önemli değişimler yaşanmaya başladı. Sudan Ordusu, yeniden organize olarak, kararlı bir şekilde harekete geçti. ‘Stratejik sabır’ ve ‘uzun soluklu mücadele’ olarak adlandırdığı taktiği bir kenara bırakarak, Hızlı Destek Kuvvetlerine karşı yeni cepheler açmaya başladı. Bu bağlamda Halfaya Köprüsü ve Beyaz Nil’in kontrolünü ele geçirerek, başkentin kalbine ve Hartum Bahri’ye giden yolu açtı. Bu gelişmelerin ardından sahadaki olaylar, son bir aydan kısa bir süre içinde daha da ivme kazandı. Sudan Ordusu, 11 Ocak 2025’te, bir yıl boyunca Hızlı Destek Kuvvetleri’nin hakimiyetinde kalan ve Sudan’ın tam ortasında bulunan El Cezire Eyaleti’nin başkenti olan Vad Medeni şehrini yeniden kontrol altına aldı. Bu gelişme, Vad Medeni’nin Sudan’ın en büyük ikinci şehri olmasının yanı sıra Sudan eyaletlerinin tam ortasında yer alması ve kontrol eden tarafa, diğer eyaletlerdeki, özellikle de başkent bölgesindeki birliklerine askerî yardım ve lojistik destek ulaştırma avantajı sağlaması nedeniyle, iki taraf arasındaki çatışmanın gidişatını değiştirebilecek bir gelişme olarak değerlendirildi. Sudan Ordusu’nun Vad Medeni’yi ele geçirmesi, Hızlı Destek Kuvvetleri’nde adeta bir deprem etkisi yarattı ve hareket kabiliyetlerini ciddi şekilde sekteye uğrattı. Bu hezimetle birlikte, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Hartum bölgesindeki birliklerine ikmal sağlama kabiliyeti önemli ölçüde azaldı. Diğer bir açıdan, Hızlı Destek Kuvvetleri, El Cezire, Sinar, Beyaz Nil ve Doğu Sudan’daki diğer bölgelere saldırmak için kullandığı hareket noktasını da kaybetti. Bu kayıpla birlikte tüm umutları ve hayalleri suya düştü. “Geçici Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Korgeneral Abdül Fettah El Burhan, Vad Medeni’nin kurtarılmasının ardından şehre gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, başkent Hartum ve diğer bazı şehirlerin çevresindeki Hızlı Destek Kuvvetleri’ne karşı geniş çaplı bir askeri operasyon planlandığının sinyalini verdi.” (11.01.2025 independentarabia)
İkincisi: Vad Medeni’nin ele geçirilmesinin ardından, ordu başkent bölgesinde yoğun bir saldırı başlattı.
1- “Sudan Silahlı Kuvvetleri, Hızlı Destek Kuvvetleri ile bir yılı aşkın süredir devam eden çatışmaların ardından, Hartum Bahri’nin kuzeyinde bulunan Hartum Petrol Rafinerisi’nin kontrolünü yeniden ele geçirdiğini duyurdu.” (25.01.2022 BBC)
2- “El Arabiya muhabiri, Sudan Ordusu’nun, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin bir buçuk yıldır Hartum’daki Ordu Genel Komutanlığı’na uyguladığı kuşatmayı bugün cuma günü nihayet kırdığını bildirdi. Sudan yerel basında yer alan haberlere göre, ordu birliklerinin, Hartum Bahri’nin merkezinde çıkan zorlu çatışmaların ardından Sinyal Birlikleri Kolordusu Karargâhı üzerindeki kuşatmayı da kırdığı bildirildi. (24.01.2025 El Arabiya)
3- “Sudan ordusu, müttefik güçlerin desteğiyle hem Hartum’un merkezindeki Genelkurmay Karargâhı hem de Sinyal Kolordusu Karargâhı üzerindeki kuşatmayı kırarak ve Umdurman’ın kuzeyindeki Vadi Seyidna Hava Üssü ile bu iki karargâh arasında bağlantı kurarak, başkent Hartum’da şimdiye kadarki en büyük askeri başarıyı elde etti. Ayrıca Ceyli Petrol Rafinerisi ve çevresindeki yerleşim ve askeri bölgelerin kontrolünü de yeniden ele geçirerek önemli bir avantaj elde etti. (25.01.2025 Sudan El Rakoba sitesi)
4- El Arabiya Net, 4 Şubat 2025’te yayınladığı haberinde, “Sudan ordusu ve destek güçlerinin, son saatlerde El Cezire Eyaleti’nden Hartum Eyaleti’nin güneydoğusuna giriş yaptıklarını bildirdi...”
5- 2 Şubat 2025 tarihinde, Youm7 sitesinde yer alan habere göre, “Kahire Haber Kanalı muhabiri, Sudan ordusunun Hartum eyaletindeki Doğu Nil bölgesinde birkaç köyün kontrolünü yeniden ele geçirdiğini bildirdi”
Üçüncüsü: Sudan Ordusu, Hızlı Destek Kuvvetleri’ni başkentin üç şehrinden de tamamen temizlemek ve bu şehirleri devletin sembolü olan ordunun kontrolüne geri almak amacıyla operasyonlara tam gaz devam etti. El-Burhan ise, isyancılarla herhangi bir müzakere yapılmayacağını vurguladı. Bu eylemleri derinlemesine incelediğimizde, şunları görürüz:
1- Sudan Ordusu, iki taraf arasındaki askeri dengede büyük bir değişiklik olmadığı halde uzun süredir uyguladığı “stratejik sabır” ve “uzun soluklu bekleyiş” politikasını sona erdirdi. Başka bir deyişle, bundan ordunun, Nisan 2023’te savaşın başlangıcından itibaren belirleyici müdahaleyi yapabilecek güçte olduğunu, ancak bilinçli olarak bu hamleyi yapmadığı anlaşılıyor. Bunun mutlaka bazı sebepleri olmalı!
2- Evet, Hızlı Destek Kuvvetleri, Vad Medeni’yi kaybettikten sonra başkentte de ağır kayıplar veriyor, ancak birlikleri, çatışma bölgelerinden çekilerek, beş başkentinden dördünü kontrol ettiği Darfur’a doğru ilerliyorlar. Bu da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin, asıl gücünün kaynağı olan bölgelerden (Darfur) başkent bölgesine takviye göndermek yerine, o bölgelere geri çekildiği anlamına geliyor. Nitekim Hızlı Destek Kuvvetleri’nin üstünlüğe sahip olduğu Darfur’da çatışmalar yeniden alevlenmiş durumda. Sanki Darfur sahnesindeki hakimiyetini pekiştirmek için kontrolündeki bazı bölgeleri feda ediyor gibiler. Ordunun da Hızlı Destek Kuvvetleri’ni köşeye sıkıştırıp teslim almak yerine onlara Darfur’a yönelmeleri için koridorlar açtığı ve çekilmelerine göz yumduğu görülüyor!
3- Independent Arabia, 20 Ocak 2025 tarihli haberinde, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin, Cebel Evliya’daki kontrolü altındaki bölgelere çekilmek için Nil’in doğusundaki Menşiye ve Soba köprülerini kullandıklarını bildirdi. Batı Sudan’a ve Darfur’a giden neredeyse tek açık güzergâh bu yoldur. Yalnızca askerlerin değil, güvenlik görevlilerinin, ailelerinin ve işbirlikçilerinin de çekildiği belirtiliyor. Haberde ayrıca “Orta Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin peş peşe aldığı darbelerin, her gün büyük grupların, ordunun aşamalı planlarına uygun olarak açık bıraktığı belirli ve bilinen geçitler üzerinden Darfur’a doğru geri çekilmelerini de hızlandırdığı” kaydedildi. Haberde, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Darfur’da yoğun bir şekilde asker toplama faaliyeti yürüttüğü de ifade edildi: “Bu nedenle, kendisine bağlı Arap kabilelerinden gençleri saflarına katmak amacıyla aşiret liderlerine baskı yaparak asker toplama faaliyetlerini yoğunlaştırdı... Hızlı Destek Kuvvetleri, Telegram’da yaptığı açıklamada, Güney Darfur’un Kas ve Vaad El Fursan bölgelerindeki bazı kabilelerin kendilerine tam destek verdiklerini ve 50 bin savaşçıyı saflarına kattıklarını duyurdu.”
Dördüncüsü: Böylelikle Darfur, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin hâkim olduğu ve halk desteğini arkasına aldığı bir sonraki savaşın sahnesi olmaya hazırlanıyor:
1- “Hızlı Destek Kuvvetleri Sözcüsü, yaptığı açıklamada, dün (Cumartesi) Kuzey Darfur eyaletindeki Halef, Drişki ve Mao bölgelerini tamamen ele geçirdiklerini duyurdu... (20.01.2025 independentarabia)
2- Ayrıca “Kuzey Darfur’un başkenti El-Faşir’de, Hızlı Destek Kuvvetleri ile ordu, silahlı direniş grupları, polis ve yerel savunma birliklerinden oluşan Sudan ortak güçleri arasında şiddetli çatışmalar çıktı.” (25.03.2022 France 24)
3- “Batı cephesinde ise, ordu ve “ortak güçlere” El-Faşir şehrini terk etmeleri için 48 saat süre tanıyan ve uyarılarda bulunan Hızlı Destek Kuvvetleri, bu sürenin ardından şehre çok yönlü bir saldırı başlattı. 24 Ocak sabahında, ordu ve ortak güçlerle başlayan çatışmaların altı saatten fazla sürdüğü bildirildi. (25.01.2025 independentarabia)
4- Tüm bunlar, Sudan’da hızla gelişen saha olaylarının tek bir yöne doğru; ordunun ülkenin büyük bölümünde yeniden kontrol sağlaması ve batı bölgesinin, özellikle de Darfur’un, Hızlı Destek Kuvvetleri’ne bırakılması yönünde ilerlediğini gösteriyor. Bu eğilimin tamamlanması durumunda ülke fiilen bölünmenin eşiğine gelecektir. El Faşir hariç Darfur’un geniş bölgelerini kontrol eden Hızlı Destek Kuvvetleri, aslında El Cezire ve başkent bölgesindeki birliklerine yardım gönderebilecek durumdaydı ancak tüm tehditkâr açıklamalara ve boş sözlere rağmen bu bölgelerden Darfur’a doğru çekilmeyi yeğledi. Bu tablo, Sudan’da sahadaki hamleleri yöneten ve Sudan’ı kendi oyun alanı gibi görüp, piyonlarını istediği gibi hareket ettiren uluslararası bir gücün perde arkasında olduğunu ortaya koyuyor!
Beşincisi: Bu baş döndürücü saha dönüşümlerinin, Washington’dan arka arkaya gelen yeni tutum ve açıklamalarla eş zamanlı olarak gerçekleşmesi de gözlerden kaçmıyor:
1- “7 Ocak’ta, yeni yönetimin göreve başlamasına sadece günler kala, görev süresi sona eren Biden yönetimi, Hızlı Destek Kuvvetleri’ni Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde ‘soykırım’ yapmakla suçladı. Bu suçlama doğrultusunda, Hızlı Destek Kuvvetleri liderlerine ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden bu kuvvetleri finanse ettiği düşünülen yedi şirkete mali yaptırımlar uyguladı. Ancak daha üzerinden günler bile geçmeden 16 Ocak’ta, aynı ABD yönetimi, Sudan Genelkurmay Başkanı ve ülkenin fiili yöneticisi Orgeneral Abdül Fettah El Burhan’a, “istikrarsızlığı körüklemek ve Sudan’daki demokratik geçişi engellemek” suçlamasıyla yaptırımlar uyguladı ve bu kapsamda El Burhan’ın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm varlıklarını dondurdu.” (26.01.2022 BBC)
2- Böylelikle Sudan sahnesindeki dönüşümlerin, Amerika’daki dönüşümlerin doğrudan bir yansıması olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor. Amerika, Sudan dosyasına el atıp, taraflara da yaptırım uyguladığında, Sudan’daki savaşın tarafları, yeni bir hakimiyet haritasına göre yeniden pozisyon almaya başladı. Amerika, politikalarını sessizce gözden geçiriyor. Biden yönetiminden yeni yönetime geçiş süreci, bu gözden geçirmeleri zorunlu ve kaçınılmaz hale getirmiştir... Görünüşe bakılırsa, yeni ABD Başkanı Trump, yakıcı sorunlara, Amerika’nın çıkarlarını güvence altına alacak ve kendi prestijini yükseltecek çözümler bulmak için yeni bir yaklaşım benimsemiş durumda. Yahudi varlığı ile normalleşme süreci için elinde İbrahim Anlaşmaları gibi güçlü bir koz olduğuna inanıyor. Bu anlaşmaları genişletmek ve Sudan’ı da bu sürece dahil etmek istiyor. Henüz göreve başlamadan önce Gazze Anlaşması’nda kilit bir rol oynadı. Şimdi de güçlü bir konumda görünmek ve bir barış yapıcı olarak anılmak istiyor. Washington’daki bu yeni bakış açısı, Sudan ve Sudan’daki savaşı da kapsıyor. Başkan Trump, Yahudi varlığı ile normalleşmesi için Sudan’ın İbrahim Anlaşmaları’na katılmasını arzuluyor. Eski Amerikalı diplomat ve Afrika uzmanı David Shinn, Trump’ın yeni yönetiminin özellikle de Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Sudan dosyasına olan yoğun ilgisi nedeniyle Sudan üzerindeki çabaları daha da artıracağını öngörüyor. Shinn, Trump’ın ilk döneminde Sudan’a büyük önem verildiğini ve bu dönemde Sudan ile Yahudi varlığı arasında “İbrahim Anlaşmaları” kapsamında normalleşme sağlandığını ifade etti.” (25.01.2025 El Hurra)
3- Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf’un açıklaması da bunu doğruluyor: “Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf, Amerika’nın Sudan politikasını yeniden değerlendirmek için bir vizyon ve programının bulunduğunu açıkladı. Bakan, bu değerlendirme sürecinin yeni yönetimin göreve başlamasından sonra başlayacağını belirterek, “Yeni Amerikan yönetimiyle temas kurmak için henüz erken” diye de ekledi. (23.01.2025 Eş Şark) Sudan Haberleri gazetesi 25 Ocak 2025’te, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdülati ile Amerika Birleşik Devletleri ile Mısır arasındaki stratejik ilişkileri güçlendirme çerçevesinde bir araya geldiğini aktardı. Görüşmede bakanlar, Sudan’daki olayların seyrini ele aldılar. Çatışan taraflara, düşmanlıklara son verilmesi ve insani yardımın kapsamının genişletilmesi için baskı yapılması gerektiğini vurguladılar.”
Altıncısı: Bu bilgiler ışığında, Sudan’daki saha gelişmelerinin, Trump tarafından planlanıp sevk ve idare edilmesi ve aşağıdaki amaçlara yönelik olması muhtemel:
1- Sudan’ın doğu ve merkez bölgelerinin El Burhan komutasındaki ordunun, Darfur bölgesinin ise Hızlı Destek Kuvvetleri ve Hamideti’nin kontrolünde olması temelinde ülkenin iki ABD ajanı arasında bölünmesine uygun ortam hazırlamak için Amerikan planını hızlandırmak. Böylece Sudan’da iki ayrı yapı ortaya çıkacak ve bu durum, Hamideti’nin Darfur üzerindeki kontrolüyle dayatılıyor... Bu planı daha önce 19 Aralık 2023 tarihli soru-cevapta dile getirerek şöyle demiştik: “Bütün bunlar Amerika’nın bölünmeye uygun ortam hazırladığını gösteriyor... Amerikan çıkarlarının gerektirdiğine göre bölünme için sadece uygun ortam hazırlıyor... Amerikan çıkarları, Güney Sudan’dan sonra yeni bir ayrılığı daha gerektirdiğinde, bu ayrılığı gerçekleştirmek için Darfur’da Hızlı Destek Güçleri silahlı güce sahip siyasi bir muhalefet olmalıdır… Görünen o ki henüz bu ayrılığın zamanı gelmemiştir... Aksine, şu an ayrılık için uygun ortam hazırlanıyor...” Daha önce söylediklerimiz bunlar ve şu an Amerika’nın çıkarları, Darfur’un da tıpkı Güney Sudan’da olduğu gibi hızla Sudan’dan koparılması yönünde ivme kazanmış görünüyor... Trump’ın bu planı başarıyla uygulaması durumunda, son derece tehlikeli sonuçlar doğuracaktır... Bu nedenle ümmet, Trump’ın planına karşı durmalı ve Güney Sudan’ın ayrılışında olduğu gibi sessiz kalmamalıdır!
2- Sudan, Trump’ın Yahudi varlığı ile normalleşme trenine binmeye zorlanıyor ve hazırlanıyor. Daha önce 27 Mart 2023 tarihinde Sudan ile normalleşme hakkındaki görüşmelerimizi söylemiş ve normalleşme hakkında şunları ifade etmiştik: “Normalleşme, şeran haramdır. Çünkü Müslümanların göz bebeği olan Filistin’i gasp eden, gece gündüz Filistin halkına saldıran, evlerini yıkan, çocuklarını öldüren, mallarına el koyan varlığı tanımak anlamına gelir. Buna rağmen “Sudan Egemenlik Konseyi, Abdül Fettah el-Burhan’ın Hartum’da Eli Kohen ile görüştüğünü ve özellikle güvenlik ve askeri iş birliğini geliştirme konusunu ele aldıklarını duyurdu. Sudan Dışişleri Bakanlığı ise “Tarafların ilişkileri normalleştirme konusunda mutabık kaldıklarını” belirtti... (02.02.2023 SUNA) ABD Başkanı Trump’ın, selefi Biden’ın izlediği kademeli yaklaşımı bırakıp kararlı adımlarla normalleşme sürecini hayata geçirmeye çalıştığı görülüyor.
Yedincisi: Tüm bu gelişmeler, Sudan olaylarındaki tabloyu ve olayların arkasında Washington’un olduğu gerçeğini daha da netleştiriyor. Sudan halkı ve tüm Müslümanlar, bu savaşın on binlerce cana mal olduğunu, 12 milyondan fazla Sudanlıyı yerinden ettiğini, bir zamanlar “dünyanın gıda sepeti” olarak görülen bir ülkede tarım sistemini çökerttiğini, ekonominin temel taşlarını tamamen felç ettiğini anlamalıdır. Tüm bu felaketlerin nedeni, ajanlar arasındaki anlamsız savaştır. El Burhan, Hamideti ve yandaşları, Amerika’nın çıkarlarına hizmet etmek, Sudan’daki etkisini sağlamlaştırmak ve Avrupa yanlısı güçlerin etkisini bertaraf etmek adına -ki öyle de olmuştur- böylesi bir savaşa girişmişlerdir. Taraflar, Müslüman kanının kutsallığını umursamadılar. Taraftarlarının, bu suç dolu süreci durdurmaları gerekiyordu. Ancak tarafların birbirine karşı güç toplaması ve kan zorbalığı, gözlerini kör etti de İslam’da Müslüman kanı dökmenin ne kadar büyük bir haram olduğunu fark edemediler: Buhari’nin, Ukbe ibn Amir’den rivayet ettiği hadise göre,
فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ ﷺ يَقُولُ: «ِإذَا الْتَقَى الْمُسْلِمَانِ بِسَيْفَيْهِمَا فَالْقَاتِلُ وَالْمَقْتُولُ فِي النَّارِ. قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ هَذَا الْقَاتِلُ فَمَا بَالُ الْمَقْتُولِ؟ قَالَ: إِنَّهُ كَانَ حَرِيصاً عَلَى قَتْلِ صَاحِبِهِ “Ben, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i şöyle buyururken işittim: “İki Müslüman kılıçlarıyla karşılaşırsa ölen de öldüren de Cehennemdedir.” Ben de “Ya Rasûlullah! Öldürenin durumu belli, ama ölen niçin cehennemdedir? diye sordum. Rasûlullah: “Çünkü o, arkadaşını öldürmek istiyordu” buyurdu.” Peki, bu savaş Amerika ve yandaşlarının çıkarına ise nasıl olur? O zaman daha kötü ve daha acı olur.
Son olarak ey Sudan halkı! Halkına asla yalan söylemeyen Hizb ut-Tahrir, sizlere bir çağrıda bulunuyor:
Sizler, Hicri 31 yılında Halife Osman’ın daveti üzerine İslam’ı yücelten ve yüzyıllar boyunca onun sancaktarı olan nesillerin mirasçılarısınız.
Ve sizler, hacılara hizmet için Mîkat’ta “Ebyar Ali” kuyularını kazdıran ve ardından kafirlerle savaş meydanında şehadet şerbetini içerek iki iyilikten birine nail olan Ali bin Dinar’ın torunlarısınız...
Sizleri şu suç üçlemesine karşı durmaya çağırıyoruz: “Güney Sudan’ın koparılmasından sonra Darfur’un da ayrılmasıyla ülkenin parçalanmasına... Mübarek Toprak işgalcisi ve orada bozgunculuk çıkaran Yahudi varlığıyla normalleşmeye... Müslümanlar arasında ateşi harlanan bu günahkâr savaşa...”
Hadi bu şeytani suç üçlemesini boşa çıkarın ve ülkenin, silahlarını sömürgeci kâfirlere çeviren tek bir ordusu haline gelin! İşte büyük kurtuluş budur.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24] İcabet edecek misiniz?
H.07 Şaban 1446
M.06 Şubat 2025
PDF'i indirmek için tıklayınız
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!