Yemen’deki Geçici Ateşkes Gerçeği, Konseyin Oluşumu ve Yetkileri

SİYASİ ANALİZLER

Yemen’deki Geçici Ateşkes Gerçeği, Konseyin Oluşumu ve Yetkileri

Geçici ateşkes, Yemen Başkanlık Konseyi için bir ön hazırlık mıydı? Amacı nedir? Ateşkes üzerinde anlaşmalarına ve İran’ın da onayına rağmen Husiler niye konseyi desteklemeye yanaşmadı?

بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم

Siyasi Analiz

Yemen’deki Geçici Ateşkes Gerçeği, Konseyin Oluşumu ve Yetkileri

7 Nisan 2022’de Suudi Arabistan’da, Cumhurbaşkanı Hadi’nin yerine Yemen Başkanlık Konseyi kuruldu. Hadi, tüm yetkilerini bu konseye devretti. Öncesinde 2 Nisan 2022’de Yemen’de savaşan tarafların, iki aylık ateşkes üzerinde anlaştığı açıklandı...

Soru şu: Söz konusu ateşkes, bu konsey için bir ön hazırlık mıydı? Ve amacı ne? Ateşkes üzerinde anlaşmalarına ve İran’ın da onayına rağmen Husiler niye konseyi desteklemeye yanaşmadı?

Bu soruların cevabını netleştirmek için aşağıdaki hususlara bir göz atacağız:

Birincisi: Ateşkes gerçeği, konseyin oluşumu ve yetkileri:

 1- “Birleşmiş Milletler Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Yemen’de iki aylık ateşkesin 2 Nisan 2022 Cumartesi günü kutsal Ramazan ayının başlamasıyla birlikte yerel saatle 19.00’da yürürlüğe gireceğini ve tarafların rızası doğrultusunda uzatılabileceğini duyurdu. Birleşmiş Milletler ve ABD, ani ateşkesi memnuniyetle karşıladı ve uzatılması çağrısında bulundu. Grundberg, “iyi niyetlerinden” ve bu anlaşmaya varmak için gerekli ödünleri vermelerinden dolayı Husilere ve uluslararası alanda tanınan hükümete teşekkür etti. Grundberg, “Ateşkes kararının ilk ve çok geç kalınmış bir adım” olduğunu söyledi. Kalıcı bir ateşkese ulaşmak, acil ekonomik ve insani önlemleri değerlendirmek, siyasi süreci yeniden başlatmak amacıyla iki aylık dönemde taraflarla olan çalışmalarını yoğunlaştırmayı planladığını belirtti...” ABD Başkanı Joe Biden, Yemen’de ateşkes kararının ilan edilmesinden sonra yaptığı açıklamada, karardan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etti. Biden, ateşkes kararının gecikmeli de olsa Yemen halkı tarafından uzun süredir beklenen bir girişim olduğunu, ama yeterli olmadığını kaydetti. İngiltere Başbakanı Boris Johnson da Cuma günü açıklanan ateşkes duyurusunu memnuniyetle karşıladı ve “tüm tarafları kalıcı bir siyasi çözüm için çalışmaya” çağırdı. Johnson Twitter paylaşımında “Artık nihayet barışı sağlamak ve insani acıları sona erdirmek için bir fırsat penceresine sahibiz” ifadelerini kullandı. (02.04.2022 France 24, AFP)

2- Ateşkes görüşmeleri sürerken 30 Mart 2022’de Riyad’da iki hafta süren bir konferans düzenlendi. Konferansa, Körfez’in himayesinde yaklaşık 800 Yemenli şahsiyet ve Birleşmiş Milletler, Amerika, İngiltere ve diğer ülkelerden yabancı temsilciler katıldı. Konferansın sonunda Riyad’da ikamet eden Yemen Cumhurbaşkanı Abdurrabbo Mansur Hadi, yaptığı açıklamada, 7 Nisan 2022’de Başkanlık Konseyi kurulduğunu, tüm yetkilerini devrettiğini ve yardımcısı Ali Muhsin El Ahmer’i görevden aldığını duyurdu. Hadi, Yemen devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, “Geçiş süreci görevinin uygulanarak tamamlanması için Başkanlık Konseyi kurulacaktır. Anayasaya, Körfez İşbirliği Konseyi ve konseyin yürütme organına uygun olarak geri alınmayacak bir adımla tüm yetkilerimi başkanlık konseyine devrediyorum.” dedi. Hadi, Başkanlık Konseyi’nin “Cumhuriyet genelinde kalıcı bir ateşkes için Husilerle müzakere etmek ve bir geçiş aşamasını içeren nihai ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için müzakere masasına oturmakla” görevlendirildiğini söyledi.” Buna göre Başkanlık Konseyi, nihai bir çözüme ulaşmak için Husilerle müzakere yapmakla yükümlü...

3- Başkanlık Konseyi’nin önemli işlevleri arasında şu hususlar yer alıyor: “Geçiş dönemi boyunca ülkeyi siyasi, askeri ve güvenlik açısından yönetmek, devletin yüksek ulusal çıkarlarını hedefleyen dengeli bir dış politika benimsemek.” Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad El Uleymi’nin yetkileri de şunları kapsıyor: “Silahlı Kuvvetlere komutanlık yapmak, ülkeyi yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek, valileri, emniyet müdürlerini, yüksek mahkeme hâkimlerini ve merkez bankası başkanını atamak, diplomatik misyonlar kurmak, olağanüstü hâl ve genel seferberlik ilan etmek...” (11.04.2022 Aynul İhbariye) Eski İçişleri Bakanı ve Yemen Devlet Başkanı danışmanı Reşad El Uleymi başkanlığındaki 8 üyeden oluşan Başkanlık Konseyi’nde; BAE’ye yakın Güney Geçiş Konseyi başkanı Aydarus El Zübeydi, Yemen eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in yeğeni ve Ali Salih döneminde başkanlık muhafızları komutanı olan Tuğgeneral Tarık Muhammed, Yemen Islah Partisi yanlısı Marib Valisi Sultan Ali el-Arade, Islah Partisi yanlısı ve Yemen Cumhurbaşkanlığı Ofisi Müdürü Abdullah el-Uleymi Bavezir, Amalika Tugayları komutanı Abdurrahman Ebu Zur’a El Muharmi, Hadramevt Valisi Ferec El Bahseni, Sada Valiliği temsilcisi ve mevcut hükümette bakan yardımcısı Osman Mucella gibi asker ve bürokratlar yer alıyor. Başkanlık Konseyi’nin tüm üyelerinin, BAE ve cumhurbaşkanı Hadi ekibince desteklendiği, böylece konseydeki aktif görüşün İngiltere uydusu olduğu göze çarpıyor. Müzakerelere ve Husilerle varılacak herhangi bir anlaşmaya ortak etmek ve ileride itiraz edecek kimse bırakmamak amacıyla Konsey, güney güçleri temsilcilerini bünyesinde topladı. Ayrıca parlamentonun görev süresinin devam ettiği ve yeterlilik hükümetine olan güvenin yenilendiği duyuruldu. Görünen o ki, Husi grubuna meşruiyet kazandırmak ve onu ülkenin siyasi ve güvenlik bileşeninin bir parçası haline getirmek için ileride herhangi bir anlaşmanın tüm taraflarca imzalanması amaçlanıyor.

 İkincisi: Uluslararası ve bölgesel tepkiler:

1- Suudi Arabistan ateşkes ve Başkanlık Konseyi’ni memnuniyetle karşılayarak, ülke ekonomisine destek için 3 milyar dolarlık acil mali destek sağlandığını, bunun 2 milyar dolarının Yemen Merkez Bankasının desteklenmesi kapmasında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında eşit şekilde paylaştırıldığını duyurdu. “7 Nisan 2022’de Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, “Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Uleymi ve Konsey üyeleriyle başkent Riyad’da bir araya geldi. Başkanlık Konseyi’ne desteğini vurgulayan Prens Muhammed bin Selman, “Başkanlık Konseyi’nin kurulmasının, Yemen’i savaştan barışa ve kalkınmaya taşıyan yeni bir sayfanın başlangıcı olmasına katkı sağlayacağını umduğunu söyledi...” (07.04.2022 El Arabiya) Savunma Bakan Yardımcısı Halid bin Selman, 9 Nisan 2022’de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Yemenli elitler, siyasi ve toplumsal bileşenlerce desteklenen ve desteklenmesi konusunda uluslararası toplumun hem fikir olduğu Hadi’nin bu cesur ve tarihi adımının, Yemen ve bölgede barış, güvenlik ve istikrarın temellerini atan çok önemli bir an olduğunu vurguladı. Prens Halid, Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun krizi sona erdirecek siyasi bir çözüme ulaşılana kadar Başkanlık Konseyi’ne askeri ve siyasi destek vermeye devam edeceğini de belirtti.” Suudi Arabistan, kendisine oldukça pahalıya mal olan, kendisini zayıf ve hedeflerine ulaşmaktan aciz gösteren savaşın sonuçlarından kurtulma arzusunda. Her ne kadar İngiliz yanlısı olsa da Hadi’nin kurduğu bu konseyin kuruluş amacı, Husilerle müzakere etmek ve müzakerelerin başarılı olması için tavizler verilmesini sağlamaktır.

2- BAE’ye gelince, “BAE, Yemen Cumhurbaşkanı Abed Rabbo Mansur Hadi’nin geçiş aşamasının uygulanmasını tamamlamak ve anayasa, Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi (GCC) Girişimi ve yürütme mekanizması uyarınca tam başkanlık yetkilerini devretmek için Başkanlık Liderlik Konseyi’ni oluşturma kararını memnuniyetle karşıladı... Ayrıca BAE, bu adımın Yemen ve halkı için barış, istikrar, kalkınma ve refah sağlamak için Yemenli taraflar arasında kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşılmasına katkıda bulunacağını umduğunu dile getirdi... BAE, Suudi Arabistan Krallığı’nın Başkanlık Liderlik Konseyi’ne, geçiş dönemini içeren nihai ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak için BM himayesinde Husilerle müzakereleri başlatma çağrısını memnuniyetle karşıladı. Ayrıca BAE, Krallığın Yemen için istikrar ve güvenlik sağlamada oynadığı önemli rolün altını çizdi...” (08.04.2022 El Arabiya)

3- Husi Hareketine gelince, pozisyonu belirsizdi! Ateşkesi kabul etti ve ateşkesin aktif bir unsuruydu. BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’i 3 gün boyunca Sana’da ağırladı. Bu sırada Grundberg, Ensarullah Hareketi siyasi konsey liderliğiyle bir araya geldi. Ateşkesin uygulanması ve istikrara kavuşturulmasını tartıştı. Fakat Husi Hareketi, yeni Yemen liderlik konseyine karşı farklı tutum takındı! Husi Hareketi, Hadi’nin son kararlarını reddettiğini duyurdu. Husi Hareketinin Sözcüsü Muhammed Abdüsselam, Telegram hesabından yaptığı açıklamada, “Saldırgan koalisyonun eylemlerinin Yemen’le, uzlaşmayla, barışla hiçbir ilgisi yok, aksine savaşan dağınık milisleri, dışarının ve saldırgan ülkelerin çıkarlarına hizmet edecek şekilde tek bir çatı altında toplayarak gerilimi tırmandırıyor.” dedi. Husi Hareketine konferansa katılması için davetiye gönderildi. Fakat Husi grubu Suudi Arabistan’da düzenlendiği gerekçesiyle konferansa katılmayı reddetti, tarafsız bir ülkede düzenlenmesini istedi. Husi Hareketi, konseyin oluşumu ve üyeleriyle ilgili kararı şimdilik reddetse de, ileride düzenlenecek konferanslara katılacak ve konseyle müzakereye oturacaktır. Öyle görünüyor ki konseye yanaşmamasının amacı, önümüzdeki müzakerelerde konumunu güçlendirmek içindir. Husi Hareketi, Amerikan yörüngesinde hareket eden İran ile doğrudan bağlantılıdır. Ramazan ayının başlamasıyla ileride yenilenebilecek iki aylık ateşkesi kabul etti. Bu ateşkes, konseye hazırlık ve müzakerelerin peşrevi olarak formüle edildi!

4- İran’ın pozisyonu: “Tahran, ateşkesi memnuniyetle karşıladı ve Yemen diyaloğunun dış müdahaleden uzak yürütülmesinin önemini vurguladı. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Yemen’deki ateşkesi memnuniyetle karşıladı ve ablukanın kaldırılması, dış müdahaleden uzak Yemen’deki tarafların görüşmelerinin başlatılması gerektiğini vurguladı. İran Dışişleri Bakanı, Iraklı mevkidaşı Fuad Hüseyin ile düzenlediği ortak basın toplantısında, bölge ülkeleri arasında bölgesel bir diyalog yürütmenin öneminin altını çizdi...” (14.04.2022 El Cezire) Husiler de İran’ı izledi...

5- Amerika’nın pozisyonu: ABD, Yemen’de Başkanlık Konseyi oluşumu açıklamasını memnuniyetle karşıladı:

A- ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken yaptığı açıklamada, “Yemenlilerin, çeşitli siyasi ve sivil toplum seslerini içeren etkili, demokratik ve şeffaf bir hükümet özlemlerini destekliyoruz” dedi. Hepsinden önemlisi, Yemenliler hak ve özgürlükleri savunan, adaleti, hesap verebilirliği ve uzlaşmayı teşvik eden bir hükümeti hak ediyor diye de ekledi... (08.04.2022 https://sabq.org/)

B- ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, 8 Nisan 2022’de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Yemen’de Başkanlık Konseyi oluşumu açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

C- ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, Riyad’daki Yemen Konferansı’nın açılış konuşmasında, “ABD, Yemenli tarafların kapsamlı bir barışçıl çözüme ulaşmasını destekliyor. Yemen istişareleri durumu daha istikrarlı hale getirmek için uluslararası bir taahhüdü temsil ediyor” diye konuştu.” (30.03.2022 DPA) ABD özel temsilcisi, konferansın sonunda, “İran’ın olumlu bir rol oynamasını ve Yemen yaklaşımını değiştirmesini istiyoruz. Belki de bu kritik an, İran’ın uluslararası topluma daha iyi görünebileceği bir dönüm noktası olacaktır.” dedi.” (06.04.2022 CNN)

Böylece Amerika, Hadi’nin yetkilerini konseye devretme adımını destekledi. ABD, İran’ın Yemen’de aktif bir rol oynamasına ve Husileri iktidara dahil etmeye yoğunlaşıyor. Çünkü Husiler İran desteği olmadan hayatta kalamaz.

6- İngiltere’nin pozisyonu: İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, Cuma günü, Yemen Cumhurbaşkanı Abd Rabbo Hadi’nin çeşitli sosyal ve siyasi güçlerin temsilcilerinden oluşan başkanlık konseyi kurulduğu duyurusunu memnuniyetle karşıladı. Truss ayrıca Yemen uydu kanalının bildirdiğine göre, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen ekonomisini desteklemek için 3 milyar dolarlık yardım duyurusundan memnuniyetini ifade etti...” (08.04.2022 https://alwafd.news/) “Londra merkezli Şarku’l Avsat gazetesine konuşan Birleşik Krallık’ın Sana Büyükelçisi Richard Oppenheim, Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) Riyad’daki merkezinde düzenlenen ve bugün sona eren istişarelerin sonuçlarına dikkat çekerek gelecekte, BM Yemen Özel Temsilcisi’nin himayesinde gerçekleşebilecek görüşmelerden istifade edilebileceğini vurguladı... Aynı zamanda ateşkesin başarısının gözlemcilerin değil, Yemenli tarafların elinde olduğunun altını çizdi. Richard Oppenheim ayrıca ülkesinin Yemen meselesine çözüm getirecek her türlü diyaloğu desteklediğini belirtti ve Suudi Arabistan ile Husiler arasında varılacak herhangi bir anlaşmanın nihai bir siyasi çözümün temelini teşkil edeceğini kaydetti...” (07.04.2022 https://www.dw.com/)

Üçüncüsü: Yukarıdakilerden açığa çıkıyor ki:

1- Suudi Arabistan’ın 2015’de başlayan askeri operasyonu, Amerika’nın planladığı gibi, Husileri ortadan kaldırmayı değil yerleştirmeyi amaçlıyordu. Yine 2018’de Amerika’nın talimatıyla düzenlenen Stockholm Konferansı, BAE ve desteklediği Yemen güçlerinin El Hudeyde’nin kontrolünü ele geçirmesini engelledi. Sana’ya doğru ilerlemekten ve İngiltere’nin planladığı gibi Sana’yı Husilerden temizlemekten vazgeçirdi... Bu yüzden İngiltere, Amerika ile (geçici) bir çözüm konusunda kafa yormaya başladı ve ajanı Hadi’yi bu adımı atmaya itti. Bu, konferansa katılan İngiltere’nin Yemen Büyükelçisi Richard Oppenheim’ın sözlerinden açıkça anlaşılıyor: “Husiler, KİK’in himayesinde düzenlenen istişarelere katılabilir. Bu fırsatı değerlendirmek onların elinde. Gelecekte bölgede ya da başka herhangi bir yerde KİK’in veya şu an Sana’yı seyahat etme fırsatına sahip BM Özel Temsilcisi’nin himayesinde çeşitli fırsatlar olacak. Husiler de siyasi müzakerelerin bir parçası olmalı. Zira Yemen siyasi sahnesinde önemli bir yer teşkil ediyorlar...” (07.04.2022 Şarku’l Avsat) Riyad’da düzenlenen konferansta ülkesini temsil eden İngiliz büyükelçisi, 2016’dan bu yana İngiltere’nin pozisyonunda meydana gelen değişiklikleri açıkladı. İngiltere’nin Husileri ortak etme eğiliminde olduğu görülüyor. Zira İngiltere, ajanları BAE ve finanse ettiği Yemen güçleri aracılığıyla Husileri ortadan kaldıramadı ya da Sana’dan çıkaramadı.

2- BM’nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, göreve gelmesinden yaklaşık 8 ay sonra ilk kez 11 Nisan 2022’de Sana’ya gitti ve Husi Hareketi yetkilileriyle görüştü. Ofisi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Grundberg’in, görüşmelerde kapsamlı barış sürecini ele almanın yanı sıra geçtiğimiz hafta iki aylık bir süre için ilan edilen BM ateşkes anlaşmasının uygulanması ve güçlendirilmesi amacıyla Sana’ya geldiğini duyurdu.” (11.04 2022 AP) Ziyaretinin sonunda yazılı açıklama yayımlayan Grundberg, “Sana’da Husilerin siyasi liderleriyle ateşkesin tüm unsurlarıyla uygulanmasındaki gelişmeleri ve çatışmaların siyasi çözüm yollarını görüştüğünü belirtti.” (13.04.2022 Anadolu Ajansı) Dolayısıyla BM Özel Temsilcisi, Cumhurbaşkanı Hadi’nin yetkilerini Başkanlık Konseyine devrettikten sonra müzakereye hazırlamak amacıyla Riyad Konferansı kararlarını Husilere taşımıştır. Güvenlik Konseyinin, (15 ülke) oybirliğiyle yayınladığı bildiride, “Başkanlık Konseyinin kurulmasının “istikrara ve Birleşmiş Milletler himayesinde Yemen liderliğinde kapsamlı bir siyasi çözümü doğru önemli bir adımı” temsil edeceği umudunu dile getirdi. Husi Hareketini “kapsamlı bir ateşkese ulaşmak ve kapsamlı bir siyasi çözümü müzakere etmek için Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi (Hans Grundberg) ile ortak hareket etmeye ve işbirliği yapmaya çağırdı.”( aa.com.tr)

3- Başkanlık Konseyi üyelerinin tamamı İngiltere yanlısı. Amerikan yanlısı Suudi Arabistan ise konseyi onaylayan konferansın sponsorluğunu yaptı. Konferans Riyad’da düzenlendi. Husiler, konferansa katılmasa da İran ve yörüngesinde hareket eden Husiler, Konseyin onayı niteliğindeki ateşkesi kabul etti. Amerika ve İngiltere, Yemen’de tek başına söz sahibi olmak için savaş yürütse de ateşkes ve konsey konusunda anlaşma sağladı. Şimdi de bölgesel ve yerel uşakları, ateşkes ve konsey üzerinde mutabakata vardı! Bütün bunlar, ortaya çıkan beklenmedik konjonktürel nedenlerin, hem Amerika hem de İngiltere’yi Yemen’de yalnızlık sevdalarını bir kenara bırakmaya, “geçici” olsa bile bu aşamada uzlaşmacı bir çözüme yönelmeye ittiğini gösteriyor... Son aylarda yaşanan gelişmelere bakıldığında bunun nedenleri anlaşılabilir:

A- Ukrayna savaşı ve bu savaşın Amerika, Avrupa özellikle İngiltere üzerindeki etkileri, bu ülkelerin dikkatlerini büyük oranda ukrayna savaşına çekti.

B- Sana’a güçlerinin, kanatlı füzeler ile Suudi Arabistan’ın petrol tesislerini hedef alması ve bu saldırıların küresel petrol arzının geleceği üzerindeki etkileri. Hem de Ukrayna-Rusya savaşı arka planında Amerika’nın Avrupa ülkelerine Rus enerji kaynaklarına alternatif sözü verdiği bir zamanda Suudi Arabistan, büyük miktarlarda petrol pompalayabilir, dolayısıyla Rus petrolüne alternatif Avrupa petrol ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayabilir. Öte yandan, Suudi Arabistan’ın ek petrol arzı, piyasalardaki petrol fiyatlarını frenleyecek, dolayısıyla Demokrat Parti’nin Kasım 2022’de ara dönem Kongre seçimlerinde seçilme şansını artıracaktır: “Suudi Dışişleri Bakanlığı’ndan resmi bir kaynak, “Yemen’deki İran destekli Husilerin petrol tesislerine yönelik devam eden saldırıları gölgesinde küresel piyasalarda olabilecek petrol aksaklıklarının sorumluluğunun Suudi Arabistan’da olmayacağını duyurdu.” (25.03.2022 France 24) Bütün bu gelişmeler, Amerika’yı Husiler ile Suudi Arabistan arasındaki gerginliği yatıştırmaya itti...

C- ABD’nin, Uzak Doğu ve Kuzey Çin Denizi’nde Çin ile çatışma üzerine yoğunlaşması...

D- Hadi’nin, 2012’de seçildiğinden bu yana peş peşe krizler yaşayan Yemen’e otoritesini empoze edememesi ve bunun da performansını etkilemesi...

E- Bu savaşın yaklaşık yedi yıldır devam etmesi, Amerika ve İngiltere liderliğinde savaşan taraflardan hiçbirinin amacına ulaşamaması...

F- Son olarak, Amerika ve İngiltere’nin içinde bulunduğu koşulların bu ülkeleri uzlaşmaya mecbur etmesi:

- Amerika, İngilizlerin Yemen’deki siyasi çevrelerde var olan güçlü etkisinin ve birleşip Marib’de çok şiddetli bir şekilde Husiler ile savaşan ve Yemen’in kuzeyini kontrol etmelerini engelleyen kuzeydeki bazı kabileler üzerindeki nüfuzunun farkında. BAE destekli milisler de, güneydeki kontrollerini hemen hemen neredeyse tamamen sağlamlaştırmış durumda. Diğer bir deyişle Amerika, artık Husilerin Yemen’in tamamını kontrol altına alamayacaklarını düşünüyor. O yüzden 2014’ten önce kayda değer hiçbir etkisi olmayan Amerika, Yemen’de İngilizler ile nüfuz paylaşımını kabul etti.

- İngiltere ise 2015’de Selman ve oğlunun iktidara gelmesiyle Suudi Arabistan’daki etkisini kaybetti. Suudi Arabistan artık Amerika için çalışmaya başladı. Dolayısıyla İngiltere’nin kuklaları zayıfladı. Bu yeni gerçeklik, bu büyük bölgesel değişiklikler karşısında, özellikle de buna Amerika’nın İran’ın bölgedeki rolünü genişletmesi eklendiğinde, İngiltere’yi kontrolü altındaki Yemen’de uzlaşmaya mecbur etti. Bu sebeple Yemen’de Amerikalılarla nüfuz paylaşımını kabul etti. Her iki taraftaki (Amerika ve İngiltere) bu kanaat, Yemen’de siyasi çözüme elverişli bir ortam yarattı.

 4- Buna göre ateşkes, bu alınan karar ve konseyin kuruluşu, Amerikan-İngiliz mutabakatıyla gerçekleşti. Ajanlar ve yörünge ülkeler, bu mutabakata tabidir... Ancak unutulmaması gereken bir şey var. Sömürge ülkeleri genellikle sömürülen ülkelerde sadece kendilerinin söz sahibi olmalarını arzularlar ve mecbur kalmadıkça da uzlaşmaya gitmezler. Bu nedenle geçici olarak uzlaşmaya giderler. Her biri, kendi sinsi yöntemiyle diğerinin altından halıyı çekmek için çalışır... Dolayısıyla bu uzlaşı, yukarıda belirtilen nedenler ile uyumlu ve orantılıdır. Her halükarda Amerika ve İngiltere’nin izlediği bu uzlaşı kalıcı değil. Gizli yöntemlerle da olsa aralarındaki çatışma, bu uzlaşının gerektirdiği koşullar değişinceye ve yeniden çatışma sesleri yükselinceye kadar devam edecektir. Sömürgeci ülkeler, zamana oynarlar. Etkide yalnızlık amaçlarına hemen ulaşamazlarsa, zamana bırakırlar, amaçlarına ulaşmak için girişimlerde bulunurlar...

5- Yemen, Amerika ile İngiltere ve bölgesel ve yerel kukla güçleri arasında uluslararası çatışmanın bir konusudur. Zarar gören Yemen halkıdır, bu çatışmanın yakıtı ve kurbanıdır. Çatışma, kıtlık, yoksulluk ve her yönüyle koşulların kötüleşmesine neden olmaktadır. Yemen halkının Allah’a dönmek, sadece O’na tevekkül etmek, tüm bu kuklalar ve efendilerini reddetmek, Allah’ın Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafette tecelli eden yönetimini kurmak için samimi insanlarla çalışmak dışında kurtarıcısı yoktur.

وَمَنْ يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاً*وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً  Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. [Talak 2-3]

H.19 Ramazan 1443

M.20 Nisan 2022

PDF'i indirmek için tıklayınız

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.