بسم الله الرحمن الرحيم
Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'u Teâlâ'ya, Salât ve Selâm yeryüzünün gördüğü en güzel insan olan Ahmet, Mahmut, Muhammed Mustafa'ya, Âline ve tüm ashabının üzerine olsun ve ba'd.
Filistin, İslâmî Beldelerden bir parçadır! Filistin, Müslümanların ilk kıblegahıdır! Filistin, İsrâ'nın sonu ve Miraç'ın başlangıcıdır! Filistin, kanayan yaramız ve çözüm bulmamız gereken kavgamızdır!
Filistin, Ömer RadiyAllahu anh döneminde feth edilmiş ve şanlı komutan Salâhuddîn Eyyubi Rahmetullahi aleyh döneminde ise Haçlılardan temizlenmiştir. Ve ümmet ona gereken ilgiyi göstererek, bu kutsal beldeyi canı ve malı pahasına korumuştur. Halife Abdulhamid Han gibi bir karışından bile, ne teklifle gelinirse gelinsin vazgeçilmemiştir. İşte Filistin böylesi büyük bir sevdadır.
Ama maalesef Müslümanlardan gasp edilen bu kutsal topraklara İngilizlerin yardımıyla yerleşen ve daha sonra Amerika'nın desteğiyle ayakta duran yahudi varlığı "İsrail", zulüm üstüne zulüm katmış ve katliam üstüne katliam yapmıştır. 1948 yılından beri Filistin, işgal edilmiş bir İslami belde ve esaretten kurtarılması gereken bir emanettir. Dolayısıyla onu gasıp Yahudi varlığından temizleyebilmek için Halife Ömer'lerin ve komutan Salâhuddîn'lerin torunlarına ihtiyaç vardır. Sultan Abdulhamid gibi cesur siyasetçilere ihtiyaç vardır.
O yüzden bizler bu basın açıklamamızda gasıp yahudi varlığı olan "İsrail'i" kınamıyoruz. Zira ona karşı sadece cihad edilir diyoruz.
Evet, yanlış anlamadınız!
Biz gasıp Yahudi varlığı "İsrail'i" kınamıyoruz!!!
Çünkü biliyoruz ki:
Ancak zayıf ve aciz olanlar kınar!
Gücü yetmeyen ve düşmanından korkanlar kınar!
Haddini bildiremeyen ve vatandaşlarına yapılanların hesabını soramayanlar kınar!
Kuru bir özür ile tatmin olacağını açıklayanlar kınar!
Dik bir duruş gösteremeyen ve zillete mahkûm olanlar kınar!
İşte o yüzden biz, Siyonist ve gasıp Yahudi varlığını kınamıyoruz. Zira ona karşı sadece ve sadece Cihad edilir diyoruz...
Devletlerarası sularda mazlum Gazze halkına yardım götüren Müslüman kardeşlerimize karşı yapılan bu aleni ve haddini bilmez saldırıyı işleyeni değil, bu katliama yönelik olarak önlem almayanları kınıyoruz. Zira bu, yahudinin ne ilk nede son saldırısıdır. Bu katliamlar, Ortadoğu'nun yaramaz ve aşağılık maymun seviyesinde olan, her fırsatta Müslümanları katleden, zulmü bırakın insanları, dağlara ve taşlara kadar sirayet eden Yahudi varlığı devletçiğin olağan amelleridir. Maalesef bu saldırı, Yahudi varlığının kurulduğu 1948 yılından beri işlediği katliamlara baktığımızda sadece küçük bir kısmıdır. Ve zulüm onların en iyi bildiği iştir. Çünkü onlar bizden nefret ederler. Bu konuda Rabbimizin bizleri uyarmış ve onlar hakkında şöyle buyurmuştur:
لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِّلَّذِينَ آمَنُواْ الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُواْ
"İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın." (Maide 82)
O yüzden laftan anlamayan yahudiler kınanmaz. Onlara anladıkları dilden cevap verilerek hadleri bildirilir.
Ey Müslümanlar!
Biz, bu saldırılara karşı suspus olanları kınıyoruz! Ordularını kışlalarda tutarak harekete geçirmeyenleri kınıyoruz! Yağmayacağını bildiğimiz halde gürlemekten bile aciz kalanları kınıyoruz! Sadece söz üreterek somut adımlar atamayanları kınıyoruz! Küçücük bir varlığa karşı, sahip oldukları devasa güçle cevap vermeyenleri kınıyoruz! Kendi tebaasını korumaktan bihaber olanları kınıyoruz! Müslümanların ferdi tepkisinden çekinerek, Yahudileri koruma gayreti içerisinde bulunanları kınıyoruz! Anti-semitizim yapmayın diyenleri kınıyoruz! Ellerine Müslüman kanı bulaşmış olanların o kanlı ellerini tutanları kınıyoruz! Müslümanların ilk kıblesi olan ve kutsal mekânlarından birisi olan Mescid-i Aksa'yı işgal ettiği halde Yahudi ile istihbarat antlaşması yapanları kınıyoruz! Askeri ve ekonomik işbirliği içerisinde olanları kınıyoruz! Yahudileri hoş görmeyi ve dinlerarası diyalog kurmayı tavsiye edenleri kınıyoruz! Gemideki Müslüman kardeşlerimizi katledenlere ses çıkarmayıp neden mazluma yardım götürürken zalimden izin almadınız diyenleri kınıyoruz!
Esas kınanması gereken bütün İslami beldelerdeki yöneticileri kınıyoruz! Zira yönetici olmanın vakıası tebasını korumayı gerektirir.
الإمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ "İmam, çobandır ve güttüğünden mesuldür." (Buhari)
Ayrıca, elleriyle güçleri yettiği halde, parmaklarını bile kıpırdatmayanları kınıyoruz! Dilleriyle güçleri yettiği halde, lafı geveleyip duranları kınıyoruz! İmanın en zayıfı olan kalpten buğz etmeyi, en erdemli tepki olarak ortaya koyanları kınıyoruz! Aynen Rasulullah'ın dediği gibi...
مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أَضْعَفُ الإيمَانِ
"Sizden kim bir münker görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle (ona karşı) buğz beslesin. Bu da imanın en zayıf noktasıdır." (Müslim, Ahmed b. Hanbel)
Ey Müslümanlar! Filistin meselesinin köklü çözümünü ortaya koymamız elbette mümkündür. Bilinmelidir ki, her tür sorunun köklü çözümü mutlak olarak Allah azze ve celle'nin sunduğu şer'i çözümdür. Bu da Kur'an'a ve Sünnet'e başvurarak, Şer'i hükmün bunlardan alınmasında ve buna muhalefet edilmemesinde yatmaktadır.
İşte Filistin meselesi, hayat-memat meselesi olan İslâmî bir meseledir. Hayat- memat meselesi ise, bu toprağın Allah yolunda Cihad edilerek kâfir Batı'nın ve Yahudilerin elinden geri alınmasını gerektirir.
Bu konuda Allah'u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا
Size ne oluyor da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu beldeden çıkar, bize katından bir veli, koruyucu gönder ve bize katından bir yardımcı gönder.' diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?! (en-Nisa 75)
Ve biz biliyoruz ki; bu gasıp varlığa hak ettiği cevabı verecek olan ancak İslami bir otoritedir. Zira o, Allah Azze ve Celle'nin hükümlerini uygulamaktan başka hesap yapmaz. Tek bir Müslüman için bile savaşmaktan asla geri durmaz. Müslümanlara yapılan zulmü karşılıksız bırakmaz. Çünkü bir Müslüman'ın kanının dökülmesi, tebasından birine zulüm edilmesi ona çok ağır gelir. Ve şanlı İslam tarihinde bunun birçok örneği vardır. Bunu en iyi bilen bir Müslüman kadına yaptıklarından dolayı Rasulullah Sallallah'u Aleyhi ve Sellem tarafından Medine'den sürgün edilen Kaynuka Yahudileridir.
Bu vahim vakıadan sonra bugün İslâmî Beldelerdeki yöneticilerin, artık hiçbir şekilde samimiyetleri kalmamıştır. Çünkü onlar, Allah'ı, Allah'ın Rasulü'nü ve Müminleri bırakıp onlara düşman olan Amerikalıları, İngilizleri ve Yahudileri dost edinmişlerdir. Halbuki Rableri onlara şöyle buyurmuştu:
لاَّ يَتَّخِذِ الْمُؤْمِنُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُوْنِ الْمُؤْمِنِينَ وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ فَلَيْسَ مِنَ اللّهِ فِي شَيْءٍ
Müminler, Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Her kim bunu yaparsa, artık hiçbir şekilde onun Allah ile bağı kalmamıştır. (Âl-i İmrân 28)
Yüce Rabbimizden, bu hain saldırıda İnşaAllah şehit olan kardeşlerimizin şahadetlerini kabul buyurmasını, yaralı olan kardeşlerimize acil şifalar vermesini, Müslüman kanı akıtan yahudileri de en kısa zamanda kahhar ismiyle kahretmesini niyaz ediyoruz. Ve yine Rabbimizden Müslümanları koruyup kollayacak, İslami hükümleri hayata hâkim kılacak olan, Hz. Ömer gibi adaletli, Mutasımlar gibi çağrılara icabet etmede gecikmeyen, Abdulhamidler gibi siyasi basiretli Halifeleri en yakın zamanda Müslümanlara nasip etsin diyoruz.
Ve son olarak İslam Ümmetinin başı sağ olsun diyoruz.
Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!