Amerika Yıkılana Kadar Bizim Düşmanımızdır!
20 Ocak 2018 tarihinde Zeytin Dalı isminin verildiği Afrin Harekâtı’nın başlamasıyla uzun zamandır dillendirilen Türkiye-ABD arasındaki suni gerginlik, iki ülkenin yöneticilerinin görüşme trafiği ile yeniden “gerçek ve kadim” stratejik müttefiklik noktasına dönüştü. Önce 11 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster ile telefonda görüştü. 14 Şubat’ta Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli Brüksel’de ABD Savunma Bakanı James Mattis ile yüz yüze görüştü. Hemen iki gün sonra 16 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’u kabul etti ve son olarak 17 Şubat’ta iki ülke Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Tillerson bir araya geldi. Yapılan bu görüşmeler sonrasında her iki ülke ortak bir açıklama yaptılar. Ortak açıklamada “Türkiye ve ABD’nin, müttefik ve stratejik ortak olarak, birbirlerinin güvenliklerine ve savunmalarına karşılıklı ve tartışmasız bağlılıklarının teyit edildiği ve yine terörizme karşı ortak mücadele kararlılığının da teyit edildiği” ifade edildi. Yine açıklamada “Türkiye ve ABD, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve ulusal birliğinin muhafazasına olan bağlılıklarını teyit etmekle birlikte, Suriye krizi için yalnızca siyasi bir çözümün söz konusu olabileceğini, bunun için Cenevre Süreci çerçevesinde işbirliklerini yoğunlaştırmayı kabul ettiklerini” ifade ettiler.
Hizb-ut Tahrir Türkiye olarak yapılan tüm görüşmeler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, özelde Türkiye halkı genelde ise Ortadoğu ve tüm İslam âleminin maslahatına olacak bazı hatırlatmaları yapmayı üzerimize şeri ve siyasi bir borç biliyoruz.
Türkiye’yi tehdit eden PKK ve PYD/YPG gibi örgütlerin arkasında ABD, Rusya, İngiltere, “İsrail” ve bazı Avrupa devletlerinin olduğu ortadadır. Zira 5000 tır, 2000 kargo uçağı askeri mühimmatı bu örgütlere teslim eden ABD’dir. O halde terörü bitirmek isteyen iradenin, bunları destekleyen ABD ile ilişkisini kesmesi mi, yoksa ABD ile uzun vadeli stratejik ortaklığı teyit etmesi mi doğrudur? Türkiye yöneticileri ABD’nin dost mu yoksa düşman mı olduğunu sadece miting meydanlarında değil aynı zamanda resmi görüşme ve açıklamalarda da Türkiye Devleti adına açıkça söylemelidirler. Biz Müslüman Türkiye halkı adına açıkça şunu söylüyoruz: Amerika yıkılana kadar bizim düşmanımızdır!
Şam Devrimi süresince ABD’nin kayığına binen Türkiye yöneticileri, Suriye halkını ve devrimini felakete sürükledikleri gibi kendilerinin de felakete sürüklendiğini görmemektedirler. Zira Türkiye Fırat Kalkanı ile Halep’e ihanet edip rejime nasıl teslim ettiyse, şimdi de devrimin son kalesi olan İdlib’in rejime teslim edilmesine ortak olmaktadır. Rejimin Afrin’e girme isteğine Türkiye’nin şartlı cevabı bunun işaretidir. Nasıl olurda, PYD’/YPG’ye karşı daha kötü olan Rejimi tercih edebilirsiniz?
Ey Yöneticiler! Nasıl ki Amerika’nın maşası PYD/YPG Türkiye için tehdit ise Esed rejimi de öyledir. Çünkü Esed rejimi öldürmekte sınır tanımayan terörist bir varlıktır. Aynı zamanda rejime can suyu olan ve PYD/YPG’yi besleyip sırtını sıvazlayan aynı mihraktır yani ABD’dir. Amerika terörün başıdır ve İslam’ın düşmanıdır. Eğer samimi iseniz ABD ile kurduğunuz ilişkilere bir bakın, İncirlik ve tüm Amerikan üslerini kapatın ve artık Müslümanlara yalan söyleyip onları aldatmayı da bırakın!
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
PDF'i indirmek için tıklayınız
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!