Asıl Kimden Özür Dileyeceklerini Yakında Bilecekler

BASIN AÇIKLAMALARI

Asıl Kimden Özür Dileyeceklerini Yakında Bilecekler

 "1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felâket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum." şeklindeydi.

Bir haftadır topluma "aydın" olarak lanse edilen  gazeteci ve yazarların çoğunlukta olduğu bir grup tarafından bir bildiri yayınlanarak, "özür diliyorum" başlığı altında  bir kampanya başlatıldı. Bildiride ön plana çıkarılan ifade "1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felâket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum." şeklindeydi.

Bu bildiriden önce, "ABD devlet başkanlığını 20 Ocak'ta devralacak olan Obama ile birlikte ABD senatosunda "sözde Ermeni soykırımı" yasa tasarısının tekrar gündeme gelebileceği, dolayısıyla Türkiye'nin ABD ve AB ile ilişkilerinin olumsuz etkileneceği", senaryoları sık sık gündeme getirilmekteydi. Bu utanç verici bir girişimin altında, konunun tartışmaya açılarak ileride "sözde" soykırım iddialarının topluma kabul ettirileceği bir kamuoyu oluşturmak ve sahte iddialardan yola çıkılarak, Müslüman Türkiye halkını, geçmişteki şanlı tarihine küfrettirme amacı yatmaktadır. Nitekim, bu aydın bozuntusu taifenin selefleri de, sömürgeci Kafir Batı'ya hayran olup, kendi toplumlarına yabancılaşarak Osmanlı Hilafet Devleti'nin yıkmak için çalışmışlar, bu amaçla Batı'nin müfsid, batıl ve fitneci fikirlerini topraklarımıza taşımışlardı.

Öte yandan şüphesiz "sözde soykırım iddiaları"nı kabullenen bu meş'um bildiriye zemin oluşturan asıl unsur başta, uygulanan demokratik-laik küfür sistemi olmakla birlikte, Ermenistan'ın Rus nüfuzundan çıkarılması ve Türkiye ile ilişkiler geliştirilerek Ermenistan'a bir giriş kapısı açılmasını hedefleyen Amerika'nın talepleri doğrultusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Eylül ayında "futbol maçı diplomasisi" biçiminde gerçekleştirdiği zelil Ermenistan ziyaretiydi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün söz konusu bildiriye verdiği tepki de beklendiği gibi "Türkiye herkesin görüşlerini rahatça açıklayabileceği özgür bir ortamdır" şeklindeydi. Dolayısıyla asıl tepki aydın geçinen kendilerindeki aşağılık kompleksini bu müslüman halka da benimsetmeye çalışan bu taifeye değil, onlara bu ortamı sağlayan, demokratik-laik küfür yönetimine olmalıdır.

Bu mevcut küfür yönetimleri, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın vaadi ve Rasul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdesiyle yakında kurulacak İkinci Raşidi Hilafet ile nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını ve Batı hayranı bu sözde aydın taifesi "karanlık zümre" de asıl kimden özür dileyeceklerini bilecektir.

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ فَسَيُنْفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ

"Şüphesiz ki kâfirlik edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar, daha da harcayacaklardır. Sonra bu onlar için hasret (yürek acısı) olacak ve sonra (nihâyetinde) mağlup olacaklardır. Kâfirlikte ısrâr edenler ise Cehenneme toplanacaklardır." [el-Enfâl 36]

 

حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir Türkiye Resmi Sözcülüğü

PDF'i indirmek için tıklayınız

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.