Asıl Terörist ve Hastalıklı Olan Müslümanlara Zulmeden Çin Yönetimidir
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ve beraberindeki heyet 16 Mayıs 2019 günü gerçekleştirdikleri Çin ziyareti kapsamında Pekin’de Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile bir toplantı düzenledi. Yapılan ortak açıklamada Vang Yi, “Türkiye’den Çin’in Doğu Türkistan’daki terörist oluşumlara karşı mücadelesini desteklemesini ve ülkelerimiz arasındaki genel stratejik işbirliği ortamını korumasını umuyoruz” derken, Bakan Yardımcısı Sedat Önal: “Türkiye’nin Çin’in milli birliğini ve terörist güçlerle savaşını desteklediğini, ayrıca Türkiye’nin Çin ile faydalı işbirliğini derinleştirmeye istekli olduklarını” ifade etti.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ve beraberindeki heyet 16 Mayıs 2019 günü gerçekleştirdikleri Çin ziyareti kapsamında Pekin’de Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile bir toplantı düzenledi. Yapılan ortak açıklamada Vang Yi, “Türkiye’den Çin’in Doğu Türkistan’daki terörist oluşumlara karşı mücadelesini desteklemesini ve ülkelerimiz arasındaki genel stratejik işbirliği ortamını korumasını umuyoruz” derken, Bakan Yardımcısı Sedat Önal: “Türkiye’nin Çin’in milli birliğini ve terörist güçlerle savaşını desteklediğini, ayrıca Türkiye’nin Çin ile faydalı işbirliğini derinleştirmeye istekli olduklarını” ifade etti.
Çin’in Doğu Türkistan’a yönelik devam ettirdiği işgal ve Müslüman Uygur halkına yönelik başlattığı zulüm, soykırım ve tecrit politikaları sebebiyle topraklarını terk etmek zorunda kalan onbinlerce kişi muhacir olurken, kalanların payına ise sahipsizlik ve zulüm düştü. Doğru Türkistanlılar bir umut Türkiye’den sorunlarına çözüm bekleseler de görüyoruz ki hükümet Uygurlu Müslümanların haklarını savunma konusunda isteksiz ve samimiyetsizdir. Sedat Önal’ın yaptığı bu talihsiz açıklamalar daha önce hem Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun hem de dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın yaptığı benzer açıklamaları destekler niteliktedir. Zira onlar da Doğu Türkistan’a Çin toprağı, Müslüman Uygur halkına ise terörist diyecek kadar ileri gitmişlerdi. Demek ki, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un Uygur halkının yüreğine azıcık da olsa su serpen 9 Şubat 2019 tarihli açıklaması, seçim öncesi gözleri boyamaktan başka bir şey değilmiş!
Eğer hükümet bu konuda samimi olsaydı, işgalci Çin’in İstanbul Başkonsolosu Cui Wei’nin küstah açıklamalarına da en azından bir cevap verirdi. Başkonsolos Cui Wei katıldığı bir etkinlikte toplama kamplarına “eğitim merkezi”, kamplarda tutulan Müslümanlara ise “radikal teröristler” dedi. Hatta daha da ileri giderek toplama kamplarında tutulan Müslüman Uygurlar için: “Onların beyinleri hastalandı. Bu hastalığı tedavi etmek için o okulları kurduk” ifadelerini kullandı.
Doğu Türkistan meselesinde samimi davranmayan, ekonomik kaygı ve beklentiler ile Çin’e kompliman yapan, Çinli yöneticilerin küstah ve kibirli açıklamalarına sessiz kalan Türkiye yöneticilerine diyoruz ki; sizler Doğu Türkistan’ı Çin’in egemenliğine bıraksanız da, bizler bu toprakların İslam toprağı olduğunu haykırmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Görülen o ki Yahudi varlığının Filistin üzerindeki işgalini meşru gördüğünüz yetmezmiş gibi, şimdi de komünist Çin’in Doğu Türkistan’daki işgalini meşru görmekten hayâ etmiyorsunuz. Sizler Uygur halkını “terörist” ve “hastalıklı” kabul edenleri haklı ve meşru görseniz de, bizler asıl teröristin Çin devleti ve işbirlikçileri olduğunu ilan etmekten geri durmayacağız. Hakikat şudur ki asıl hastalıklı beyinler, Doğu Türkistan’ı Çin toprağı olarak görenlerdir! Asıl hastalıklı beyinler, orada kadim İslam toprağında Çin’in egemenliğini tanıyanlardır! Asıl hastalıklı beyinler, İslam’dan nasiplenmemiş olan Çinlilerdir! Doğu Türkistan’da Müslümanların zulüm görmediğini söyleyip yalan ve yanlış haberler yaparak Çin’e şirin görünenlerdir. Allah’ın izni ile Müslümanlar çok yakında bu hastalıklı beyinlerden Raşidi Hilafet Devleti’nin ikamesi ile kurtulacaktır. Muhakkak ki bu, Allah’a hiç de zor değildir.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
19.05.2019
PDF'i indirmek için tıklayınız
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!