Asrın En Büyük Felaketi: "Hilafetin Yıkılışı” Konferansı
Asrın En Büyük Felaketi: "Hilafetin Yıkılışı” Konferansı, Türkiye ve farklı İslam beldelerinden birçok konuşmacının katılımı ile Köklü Değişim Medya’nın Ankara’daki konferans salonunda gerçekleştirildi.
Köklü Değişim Yazarı Muhammed Emin Yıldırım’ın günün ehemmiyetine değinen selamlama konuşması ile başlayan konferans, videokonferans yoluyla katılanların mesajları ve salonda bulunan konuşmacıların sunumlarıyla devam etti.
Salonda konuşmasına gerçekleştiren Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut Kar, 3 Mart'ın kara bir gün olduğunu, bu tarihte bir ucu Endonezya'ya diğer ucu Fas'a kadar uzanan büyük bir fayın kırıldığını, İngiltere öncülüğünde batılı kafirler ve yerli işbirlikçiler eliyle İslam Hilafet devletinin yıkıldığını söyledi. Kar, bu sebeple 3 Mart'ın Müslümanlar için kara bir gün olduğunu ve Müslümanların bu günü elem ve kahırla hatırladıklarını ifade etti.
Hilafetin yıkılmasının asrın en büyük felaketi olduğunu söyleyen Mahmut Kar, bu felaketleri tek tek sıraladı.
Kar Hilafetin yıkılmasıyla etrafı mübarek kılınan Mescid-i Aksa'nın Yahudi varlığı tarafından işgal edildiğini söyledi. Yine Hilafetin yıkılmasıyla Halep, Şam ve İdlib'in, Semerkant, Buhara ve Taşkent'in Bosna, Kırım ve Urumçi'nin kaybedildiğini, Mekke'nin, Medine'nin ve İstanbul'un kaybedildiğini hatırlattı.
Mahmut Kar, konuşmasının son bölümünde ise Hilafet’in yeniden kurulmasının Müslümanlar için farz olduğunu, Hilafetin kurulmasının Müslümanlar için ölüm kalım meselesi olduğunu, Varlık yokluk meselesi olduğunu söyledi ve şunları ekledi:
“Hilafet yoksa İslam yoktur! Hilafet yoksa mizan yoktur! Hilafet’in yokluğunda küçücük parçalara razı edildik. Hilafetin yokluğunda kuru bir ekmeğe muhtaç edildik. Hilafet kurulduğunda o parçalara ayrılmış topraklar birleşecek, çalınmış servetler bize verilecek. Hilafet kurulduğunda Ümmet kaybettiklerini geri kazanacak hilafet ile bu topraklara yeniden bolluk bereket ve refah gelecek"
Videokonferans yoluyla konferansa çeşitli İslam beldeleri ve Avrupa’dan katılan Müslümanlar, mesajlarını salondaki ve Değişim TV’den canlı izleyenlere iletti.
FİLİSTİN
Videokonferans ile programa Filistin’den katılan Şeyh Yusuf Muharezeh, Kahramanmaraş’ta meydana gelen depreme işaret edip, evlerimizi yıktığına, evlatlarımız, babalarımız, annelerimiz, kardeşlerimizin enkaz altında kaldığına değindikten sonra “Fakat devletimizi yıkan, bizi dinimizden, izzetimizden ve şerefimizden uzaklaştıran o büyük depremden daha yıkıcı değildi” ifadesi ile Hilafet’in yıkılışının vahametini betimlemeye çalıştı.
Nusretin vaktinin Allah’ın izniyle çok yakın olduğunu ifade eden Muharezeh, Hilafet ile Ümmet’in dünya çapında dümeni eline alacağını söyledi.
SURİYE
Suriye’den konferansa katılan Nasır Şeyh Abdulhay, “Hilafet’in İslam’ın muazzam kalesi ve Müslümanların izzetinin, kuvvetinin ve vahdetinin sembolü olduğunu ve burada onun yasını tutmak ve ağlatmak için bu yıldönümünü anmıyoruz” diyerek sözlerine başladı. Türkiyeli ya da Suriyeli tüm ümmeti kardeş olduğunu ve Hilafet’in yıkılışı ile arasına sınırlar çekilerek birbirinden koparıldığını hatırlattı.
Suriye halkının Hilafet ile ilgili duruşunu “Şam halkı ve İslam topraklarındaki kardeşleri sözlerini hala bozmamıştır…” diyerek ifade eden Abdulhay, “En yakın zamanda hep birlikte Müslümanları Halifesi’ne el vererek biat etmeyi umarım” temennisi ile sözlerini sonlandırdı.
DANİMARKA
Danimarka’dan Aqeel Ebu Usame, bugün sömürgeci kafirlerin Avrupa’da İslam’a ve mukaddesatına rahatça saldırmalarını ve hakaret etmelerini hatırlatıp, İslam’ın zayıflığının Hilafet’in yokluğundan kaynaklandığını vurguladı. Halife Abdulhamid’in bir isteği Fransa’da ve İngiltere’de Rasulullah (s.a.v.)’e hakaret içeren piyesi ve çirkin saldırıları nasıl yasaklatabildiğini anlatarak konuşmasını şöyle bitirdi: “Kur’an’ı ve Rasûlullah’ı (s.a.v.)’i korumak istiyorsak, Allah’ın (s.v.t.) Kitabı’nı ve Rasûlünü (s.a.v.) korumak üzere Batılı yöneticilere karşı adım atacak ve onlara karşı koyacak bir devlet kurmak zorundayız”
PAKİSTAN
Pakistan’dan konferansa katılan Adnan Khan, konuşmasının başında Hilafet’in yıkılmasıyla birlikte Pakistan ve Afganistan’da yaşanan İngiltere, Sovyetler ve ABD’nin işgallerine ve nasıl mağlub olduklarına değindi. “Amerika'nın 20 yıllık Afganistan işgali boyunca kapitalizm ve demokrasi dünya çapında tüm güvenilirliğini yitirmiş durumda” olduğunu ifade etti. Pakistan ve Türkiye’yi bugün uyuyan iki muazzam potansiyele sahip deve benzeten Khan, “Pakistan'da ve Türkiye'de iktidarı elinde bulunduranların dünyayı ve ümmeti içinde bulundukları sefaletten kurtarmasının zamanı gelmedi mi?, Nübüvvet Minhacı üzere Râşidî Hilâfet'i yeniden kurmanın zamanı gelmedi mi?” sorularıyla güç ve kuvvet ehline çağrıda bulundu.
ENDONEZYA
Köklü Değişim Medya’nın organize ettiği, "Asrın En Büyük Felaketi: Hilafetin Yıkılışı” başlıklı konferansta Endonezya'dan Üstad Rakhmat S. Labib de bir mesaj paylaştı.
Labib, Hilafet’in önemine değindiği konuşmasında, "Hilafet Allah'ın vaadi, Rasulullah sav'in müjdesidir" ifadesi ile er ya da geç bunun gerçekleşeceğini vurguladı.
SUDAN
Bir İslam beldesi olan Sudan’dan Dr. Nasır Rıza, “Cennet ırmaklarının tezahürü denilen Büyük Nil Nehri'nin kıyılarından, Ümmetin su ve gıda güvenliğinin merkezi kabul edilen Nil topraklarından sesleniyorum” ifadeleri ile misafirleri selamladı.
Afrika’nın İslam toprakları olduğunu hatırlatan Dr. Rıza, Osmanlı’nın 30 yıl boyunca sömürgeci kafir İspanyol ve Portekiz saldırılarından nasıl koruduğunu ve Amerika’yı da egemen olduğu denizlerde boyun eğdirdiğini anlattı. “Fatih’in torunlarısınız” diyerek Türkiye halkına ve özelde kuvvet ehline seslenip, şu çağrıda bulundu:
“Türk ordusunun cesur kahramanları! Hizb-ut Tahrir'deki kardeşlerinize destek verin. Hilafet yeniden sizin orada kurulsun, Hilafet'in yıkılış utancı artık ortadan kalksın”
Muhammed Emin Yıldırım
Videokonferans ile Hilafet konferansına katılan Siyer Vakfı Kurucusu Araştırmacı Yazar Muhammed Emin Yıldırım, “İmam ile cemaat arasındaki ilişki, Halife ile toplum arasındaki ilişki gibidir, rehberlik ederler” benzetmesinde bulunup, Hilafet’in önemini, Rasulullah (s.a.v.)’in cenazesi defnedilmeden Sahabe efendilerimizin toplanıp bir Halife seçmeye koyulması ile ortaya koydu.
Bunun bir iktidar kavgası değil, ümmetin dağılıp, nifaka düşmemesi, ehli küfrün elinin güçlenmemesi, İslam ahkamının uygulanması için sürdürülen üstün bir çaba olduğunu ifade etti. Hilafet’i Rasulullah ve Ashabı’nın anladığı gibi anlaşılması gerektiğinin altını çizen Muhammed Emin Yıldırım, dualarla konuşmasına son verdi.
Konferansta Hilafet’in nasıl bir oldu bitti ile kaldırıldığına ve sonrasında çekilen acılara değinen sinevizyon gösterimi de yapıldı.
Son olarak kürsüye çıkan İlahiyatçı Abdullah İmamoğlu, konuşmasına Hilafet’in farziyetini anlatmakla başladı. Ev yanarken su dökmek yerine nafile ibadetlere yönlendirilmesi benzetmesi üzerinden, İslam beldelerindeki zulümlerin de ancak Hilafet ile son bulacağına işaret etti.
"Namaza çağrı yapan nasıl ki eleştirilmiyorsa, farzların tacı Hilafet'e çağıran da eleştirilmez. Hilafet, Rasulullah'ın defnini geciktirecek kadar önemli bir şeri hükümdür" diyen İmamoğlu, bu yüzden Hizb-ut Tahrir’in İslam’ın hükümlerini uygulayacak yegane yönetim nizamı Hilafet’in kurulması için çaba gösterdiğinin altını çizdi.
İmamoğlu, "Kutsallarınızı namaz kılarak koruyamazsınız. Bir Halifemiz olsaydı Kur'an-ı Kerim'i yakamazlardı. Hilafet olsaydı, Ebu Gureyb'deki bacılarımızın yardımına koşardık. Namuslar kirletilmezdi” ifadeleri ile Hialfet’in ehemmiyetine dikkat çekip, kısa bir dua ile konuşmasını sonlandırdı.
Müslümanların yoğun teveccühüne mazhar olan konferansın sonunda izleyiciler, konuşmacıları tebrik etti.
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun Rabbim hayırlara vesile eylesin