HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Berat Albayrak’ın İstifası ve Ekonomideki Durum

Hizb-ut Tahrir Türkiye medya bürosu başkanı Mahmut Kar, Türkiye ve dünya gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Haftalık Değerlendirme Toplantısı

BERAT ALBAYRAK’IN İSTİFASI VE EKONOMİDEKİ DURUM

Bu hafta toplantımızda yeni sıcak gelişmeleri gündemimize alacağız. Malum Türkiye’de kamuoyu Amerika’daki başkanlık seçimlerini çok yakından takip etti. ABD seçimlerini birçok yönü ile değerlendireceğiz. Yine dün gece Azerbaycan-Ermenistan savaşı ile ilgili yeni gelişmeler yaşandı, Rusya öncülüğünde bir ateşkes imzalandı. Bu anlaşmayı değerlendireceğiz.  Ama öncesinde iki gündür Türkiye’nin gündemini meşgul eden Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifası ile toplantımıza başlamak istiyorum. Yapılan hamasi açıklamaların aksine Türkiye ekonomisi her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Türk lirası dolar karşısında eridikçe eriyor. Bu durum döviz rezervi gün be gün eriyen Türkiye’nin dış borç yükünü daha da fazla artırıyor tabi. Merkez Bankası’nın gizlice faiz yükseltmesi de doların ateşini düşürmeyince sürpriz gelişmeler yaşandı. Önce cuma günü Merkez Bankası Başkanı değişti, Murat Uysal’ın yerine Naci Ağbal atandı. Ardından Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak sosyal medya hesabından istifa ettiğini açıkladı. İstifa etti etmesine de Albayrak’ın istifasının üzerinden neredeyse 24 saat geçtikten sonra istifa resmi ağızdan teyit edildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklama ile istifanın kabul edildiği, istifanın değil af talebinin kabul edildiği duyuruldu.

Kıymetli Müslümanlar!

Türkiye siyasetin seviyesi artık öylesine düştü ki ekonomiden sorumlu bakan istifasını sosyal medyadan duyuruyor. Kimse de çıkıp kendisine “adam akıllı halkın karşısına çık ve televizyondan açıklama yaparak istifanı duyur.” demiyor. Bırakın bunu demeyi böyle bir istifa var mı yok mu buna bile uzun süre resmi bir açıklama getirilmedi. Sadece siyasetin seviyesi düşük değil, Türkiye ekonomisi öylesine çürük temeller üzerine kurulmuş ki en ufak sarsıntılar, en ufak gelişmeler piyasaları alt üst ediyor. 10 bin km. uzaklıktaki ABD’de yapılan seçimlerin sonuçları Türk Lirası-döviz kur oranlarını alt üst ediyor, bir bakan istifası doların seyrini değiştiriyor. Şimdi iki gündür dolar TL karşısında düşüşe geçti, yeni bakan ataması yapıldı dolar yine yükselişe, tırmanmaya başladı. Ne bekliyorduk, doların çok daha aşağılara inmesini mi bekliyorduk, bu ekonomide bu tür gelişmeler aynen yaz rüzgârı gibidir, gelir geçer. Dışa bağımlı iktisat siyaseti, teslim olunan faiz lobisi, türlü oyunların oynandığı borsa sistemi, birikmiş dış borçlar, savurganlık, vurdumduymazlık var oldukça Türk lirası erimeye devam eder, dolar rekor kırmaya devam eder. Dolayısıyla sorun sadece ekonomi bakanının değişikliği ile çözülecek bir sorun değil, sistemsel bir sorun var. Türkiye gibi, sömürgeci devletlerin kıskacında olan ülkelerde Hazine ve Maliye Bakanının ekonomiye etkisi sadece psikolojiktir. Bakanın fiili somut bir etkisi yoktur ekonomiye…

Eski bakan Albayrak, yaptığı açıklamalar, kırdığı potlar ile piyasanın güvenini kaybetmiş bir bakandır. Onun bu raddeye kadar o koltukta oturmasını sağlayan tek şey damat olmasıdır, ancak sorun damat olmasıyla ilgili bir sorun değil, sorun şahıslarda ilgili bir sorun değil sorun sistem sorunudur. Sorun sistemin kendisindedir.  Kapitalist sistemin çarkına kim girerse öğütülmeye mahkûm olur. Yapılması gereken, şahıslar üzerinden gündem oluşturarak günü kurtarmak değildir. Yapılması gereken köklü bir değişimdir. Sistemsel bir değişimdir! Bütün bu yaşananlardan sonra bu sabah 10 Kasım ile ilgili yapılan bir anma toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı ne söyledi: Osmanlı Hilafet Devleti’ne vurdu, Hilafeti yıkıp Müslüman Türkiye halkını, kültür, dil, sosyal ve ekonomik hayatta, her alanda Batı’ya mahkûm eden Mustafa Kemal'i övdü. Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’in bu ülkeye en büyük hizmetlerinden birinin kapitülasyonları kaldırmak olduğunu söyledi. “O gün kapitülasyon bugün IMF, Türkiye'yi faiz, kur, enflasyon prangası ile modern kapitülasyonlara mahkûm etmek isteyenlere dün olduğu gibi bugünde tarihi bir mücadele veriyoruz.” dedi. Osmanlı Hilafetini son dönemlerinde borca sürükleyenlerin İngiliz artığı ittihatçılar olduğunu söyleyemedi.

Sayın Erdoğan! Kapitülasyon ne demek daha bunu bile bilmiyorsunuz? Kapitülasyon demek bir devletin yabancı tacirlere, yatırımcılara kendi topraklarını açması izin vermesi demektir. Yahu siz değil misiniz, Amerika ve Batılı yatırımcılara brifing vererek, Türkiye’de yatırım yapmaları için yalvaran. Siz değil misiniz bu nedenle Türkiye’nin kredi notunu düşüren uluslararası fon kuruluşlarına kızan, öfkelenen… O yabancı yatırımcılar Türkiye’yi neden tercih ediyorlar? Çünkü işgücü ucuz, Müslüman halkın sırtından kazanmak daha az maliyetli. Siz kendi halkınızı sömürgeci Batılı tüccarların, kan emicilerin insafına terk ediyorsunuz. Sonra da 10 yıldır aynı nakaratı tekrarlayıp IMF’e borcumuzu sıfırladık diyorsunuz. Peki ya Avrupa Bankaları’na Amerika bankalarına olan borç kimin borcu?

Bakınız biz neredeyse her hafta buradan size sesleniyoruz, çağrı yapıyoruz, bugün bir kez daha bu çağrımızı tekrarlıyoruz. Zengini zenginleştiren, fakiri fakirleştiren bu köhne sistem değişmelidir, kaldırıp atılmalıdır! Haydi! Halkımızı her geçen gün daha da fakirleştiren, muhtaç hale düşüren bu sistemden yüz çevirin. Haydi! Halkın elinde ne varsa alan, işçiyi karın tokluğuna mahkûm eden bu kapitalist sistemi bir kenara atın ve İslam’ın iktisat nizamını tatbik edin! Hilafeti kurun! İslam topraklarını, Müslümanların zenginliklerini, kaynaklarını birleştirin! İşte o zaman bolluk ve bereket, izzet ve şeref üzerinize yağmur gibi yağacaktır! Yapabilirsiniz ihtiyacınız olan tek şey biraz cesaret!

 

ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ

Amerika’da 3 Kasım'da gerçekleştirilen başkanlık seçimlerinde Demokratların adayı Joe Biden, Trump karşısında toplam 290 delege alarak yarışı önde bitirdi ve ABD’nin yeni başkanı oldu. Seçim öncesi her ne kadar kamuoyu anketleri Biden’in önde olduğunu gösterse de Türkiye ve dünyada genel kanaat Trump’ın kazanacağı yönündeydi malum. Bu mesele dünyada olduğu gibi Türk kamuoyunda da günlerce konuşuldu. ABD’nin başkanlık seçim sonuçları Türk televizyonlarının ekranlarından anbean günlerce verildi. Sanki sandık Türkiye’de kurulmuş, sanki seçimler Türkiye’de yapılıyor gibi sonuçlar bu denli çok merak ediliyor.

Bir tarafta iktidar ve iktidar medyası var. Bunlar Trump’ın kazanması için neredeyse dua edecek hale geldiler. Hiç utanmadan, arlanmadan ve Allah’tan korkmadan bunu yaptılar. Neymiş efendim; Biden başkan seçilirse Türk-Amerikan ilişkileri sıkıntılı bir sürece girermiş, ilişkiler zedelenirmiş, Türkiye ekonomisi daha da kötüye gidermiş. Sanki Trump olduğunda ekonomi çok iyiye gidiyordu. Adam sabah kalkıp bir twet atıyordu Türkiye ekonomisi alt üst oluyordu. Merak etmeyin; sizdeki bu Amerika seviciliği var olduğu sürece ABD ile ilişkileriniz zedelenmez. Diğer tarafta ise muhalif medya ve Amerika’daki demokratlardan medet uman muhalefet partileri var. Bunlarda bu süreçte Biden güzellemeleri yaparak Trump için adeta “gidiyor, gidiyor” diye bağırdılar. Neymiş efendim Biden gelince Amerika’da demokrasi daha da güçlenecekmiş. ABD’de demokrasi güçlenirse Türkiye’de de güçlenir umudunu taşıyorlar. Amerika’da yapılan son seçimler bir kez daha demokrasinin büyük bir yalan olduğunu açığa çıkardı, ama siz daha hala Amerikan demokrasisinden medet umuyorsunuz.. Bu seçim demokrasilerde halkın egemenliğinin kutsal olduğu yalanını bir kez daha ifşa etti, ‘’Amerikan rüyasının’’ sona erdiğini gösterdi. Ama sizdeki körlük bunu görmeye engel maalesef.

Kıymetli Müslümanlar!

Biden’ı seçim zaferi sonrası ilk kutlayan CHP’nin genel başkanı Kılıçdaroğlu oldu. İktidar kanadından henüz resmi bir kutlama mesajı gelmedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Biden’nin seçilmesiyle ilişkilerin etkilenmeyeceğini, ana konuların şahıslarla ilgili olmadığını ifade eden bir açıklama yaptı sadece. Tek başına bu açıklama bile iktidarın dış siyasette ABD ekseninde hareket ettiğini, bundan sonra da bu eksenden çıkmayacağını göstermektedir. Bu mesaj başkan kim olursa olsun Amerika’ya sadakat ve itaatten ayrılmayacağına dair iktidarın Amerika’ya açık mesajıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bu akşam birkaç saat önce Biden’i tebrik etti ve “Türkiye-ABD ilişkileri köklü temellere dayanan stratejik bir nitelik taşımaktadır. ”dedi. Cumhurbaşkanı tebrik mesajında Türkiye ile ABD arasındaki güçlü işbirliği ve müttefiklik bağının bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de dünya barışına hayati katkılar sunmaya devam edeceğine inandığını söyledi.

Kıymetli Müslümanlar siz de ABD’nin dünya barışına katkı sunacağına inanıyor musunuz? Sayın Erdoğan gibi… Bu açıklamalar sizi rahatsız etmiyor mu, bu açıklamalar sebebiyle onurunuz kırılmıyor mu? Ben rahatsız oluyorum, açıkçası en büyük işgalci devlet olan, Müslüman katili ABD’ye barış elçisi gibi muamele yapılması benim onurumu kırıyor.

Evet! Müslümanlar olarak bizim Amerikan seçimlerine, kimin başkan seçileceğine karşı tavrımız, yaklaşımımız ne olmalı nasıl olmalı? Kim seçilirse seçilsin, ister Trump isterse de Biden olsun, her ikisinin de Müslümanların apaçık düşmanı olduğunu unutmamalıyız. İktidar ve muhalefetteki partiler, bu partilerin yöneticileri, kalemini satmış gazeteciler ve medya unutsa da biz unutmamalıyız. Onlar mahkûm olmayı, bağımlı olmayı, köle olmayı tercih ettiler. Biz bura asla rıza göstermemeliyiz. Hâlbuki bu çevreler İslami bir bakış açısına sahip olsalardı ne Trump ne de Biden’den bu topluma ve ümmete bir hayır gelmeyeceğini anlarlardı. Ama İslam ve Müslümanların menfaati, maslahatı açısından bakmadılar, kendi menfaatleri açısından baktılar. Trump’un seçilmesinin Türkiye ve bölge menfaatleri açısından daha hayırlı olacağını söylediler, şimdi Biden kazandı aynı şeyi onun için söylemekten de çekinmeyecekler. Çünkü bunlar utanmazlar, arlanmazlar…

Kıymetli Müslümanlar!

Trump veya Biden, Bush veya Clinton veya Obama fark etmez…  Cumhuriyetçiler veya Demokratlar, bunlar aynı madalyonun iki yüzü gibidirler.Bunların hepsi de İslam ümmetinin ve İslam akidesinin, inancının düşmanıdırlar. Aralarındaki fark, Cumhuriyetçiler bıçağı saklamadan Müslümanları, kardeşlerimizi kesiyorlar. Demokratlar bıçağı gizleyerek Müslümanları, bizi kesiyorlar. Düşmanımızın kim olduğunun farkına varmamız lazım. Amerika bizim düşmanımız, Amerika Müslümanların düşmanı… ABD’de başkan kim seçilirse seçilsin İslam’a ve Müslümanlara yaklaşımda en ufak bir değişiklik olmayacak, Amerikan siyasetinin genel hatları asla değişmeyecek. Sadece üsluplarda bazı değişiklikler olacak. Hatırlayın; önceki dönemde Obama başkan seçildiğinde, başta Türkiye olmak üzere diğer İslam beldeleri bunu sevinçle karşıladı. Hatta Obama adına kurbanlar kestirildi. Obama’nın Irak ve Afganistan’da, Suriye ve Mısır’da yaptıklarını, katliam ve zulümlerini hatırlayın. Trump başkan oldu, o da aynısını yaptı, işgaller, zulümler devam etti, aşağılamalar ve küstahlıklar devam etti.

Kıymetli izleyiciler;

ABD şu an dünyanın siyasi, askeri ve ekonomik yönden en büyük devleti. Bu gücünü kukla ve ajan yöneticiler ile ülkeleri sömürerek, işgal ederek ayakta tutuyor. Dolayısıyla ABD seçimlerinin dünya kamuoyunu meşgul etmesi, diktatörlerin, uşakların ve ajanların ABD başkanının kim olacağını merak etmeleri son derece doğal. Efendilerinin kim olacağını, kime kölelik yapacaklarını bilmek istiyorlar. Ancak yakın bir zamanda kurulacak olan İkinci Raşid-i Hilafet Devleti Amerika’dan daha güçlü olacak. Yeniden kurulduğunda tüm dünya kamuoyu Hilafet ile meşgul olacak. Gözler Raşid-i Hilafet Devletinde olacak. Allah’ın izni ile Hilafet Devleti’nde yapılacak olan bir Halife seçiminde dünyanın gözü oraya çevrilecektir. Nasıl ki bugün ABD başkanlık seçimleri tüm dünya kamuoyunu meşgul ediyorsa o günde bütün dünyanın gözü Hilafet Devleti’nin başkentinde olacaktır inşaAllah… 

KARABAĞ’DA İŞGALCİ ERMENİ GÜÇLERİ YERİNE İŞGALCİ RUS GÜÇLERİ YERLEŞTİ

Son gündem maddemiz Azerbaycan-Ermenistan savaşında yaşanan yeni gelişmeler. Malum Azerbaycan-Ermenistan savaşında cephe hattında Azerbaycan güçleri şimdiye kadar Ermenistan’ın daha önce işgal ettiği bölgelerden 5 şehri, 4 ilçeyi ve 287 köyü geri almıştı. En son Şuşa’yı kurtarmıştı. Hankenti, Hocavent ve Hocalı dahil diğer işgal altındaki 6 şehir de işgalden kurtarılabilirdi. Ama yapmadı, niye yapmadı çünkü Azerbaycan bu savaşı kendisi başlatmamıştı ki kendisi istediği zaman bitirsin. Amerika’nın başkanlık seçimleri ile uğraştığı dönemde Rusya devreye girdi ve dün gece Ermenistan-Azerbaycan-Rusya arasında bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşmayı Paşinyan "Karabağ’da bütün gücümüz tükenmişti bundan dolayı anlaşmayı kabul ettik." diyerek duyurdu. Ermenistan destekli Karabağ yönetimi ise ''Savaş birkaç gün daha davam etseydi bütün Karabağ'ı kaybedecektik'' diye açıklama yaptılar.

Sırtını Türkiye’ye yasladığını söyleyen Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ne yaptı peki? Tüm Karabağ’ı almak için harekâtı devam ettirmek yerine anlaşma masasına oturdu var olanla yetindi. Azerbaycan işgal edilen toprakları geri almak için savaşsaydı, anlaşmayı reddeder ve Ermenistan böyle perişan durumdayken Karabağ'ın tamamını kurtarmak için harekata devam ederdi. Şimdi bu anlaşma ile Azerbaycan mı kazandı, yok! Karabağ'daki işgalci varlık sadece el değiştirdi, Ermeni güçleri yerine Rus güçleri yerleşti. Kâfir Ermenistan bölgedeki en büyük destekçisi Rusya’ya sırtını dayayarak hezimeti tatmaktan kendini kurtardı. Buna Azerbaycan yönetimi izin verdi.

Kıymetli Müslümanlar!

13 Ekim’de yaptığımız toplantıda söylemiştik şimdi bugün bir kez daha tekrar ediyorum. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu çatışmalar sömürgeci güçlerin Kafkasya’daki nüfuz mücadelesinden başka bir şey değildir. Amerika Türkiye üzerinden Azerbaycan’da nüfuz oluşturmaya çalışıyor. İki devlet arasındaki gerginliği, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki kavgayı kaşıdı ve bir şekilde savaşın başlamasını sağladı ki çözüm masası kurulsun ve kendisi o masada yer alabilsin. Nihai nokta da Rusya’da bunu gördü ve ABD’nin bu meseledeki aktörü Türkiye’yi devre dışı bırakarak anlaşma masasını kendisi kurdu. 2000 kişilik askeri güç ile, tank, top ve savaş uçakları ile Karabağ’a girdi.  Türkiye ne yapıyor peki Hamasi açıklamalarla durumu idare ediyor, Azerbaycan’ın sözde zaferini kutlayarak durumdan kendine vazife çıkarmaya çalışıyor. Aliyev ne yapıyor? Abisinden öğrendiği gibi o da şov peşinde… Ne oldu Paşinyan diyor!

Ne olacak Aliyev, bir İslam toprağı olan Karabağ’a Rus güçleri girdi daha ne olacak? Eğer sen gerçekten samimi ve cesur olsaydın Putin’in masana koyduğu anlaşmayı imzalamazdın. Eğer gerçekten kahraman olsaydın Karabağ’a Rus askerlerin girişini alkışlamazdın, kendi askeri gücünle Ermeni işgalcileri it kovar gibi Karabağ’dan kovardın. Yazık ki, parfümünü, saatini, ehliyetini Ermeni hırsızlara kaptıran korkak Paşinyan karşısında bile Müslüman Azerbaycan halkına zaferi tattırmadın! Yazık ki bundan sonra Karabağ meselesi Müslümanlar için daha büyük bir sorun olarak devamlı kaşınacak. Amerika’nın Rusya’yı uluslararası arenada sıkıştırmak için Karabağ meselesini gündeme getirecek. Ruslar nasıl ki Kırım’a işgalci olarak girip kaldılar, çıkmıyorlar Karabağ’dan da çıkmayı düşünmeyecekler. Sana ve Türkiye yönetimine gelince siz, yıllar sonra ihanetleriniz ile anılacaksınız. Kıymetli Müslümanlar Selam ve dua ile kalın Allah’a emanet olun

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.