HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

BOĞAZİÇİ PROTESTOLARI İSLAM DÜŞMANLIĞINA DÖNÜŞTÜ

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Sayın Mahmut Kar gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. -CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI -BOĞAZİÇİ PROTESTOLARI İSLAM DÜŞMANLIĞINA DÖNÜŞTÜ

BOĞAZİÇİ PROTESTOLARI İSLAM DÜŞMANLIĞINA DÖNÜŞTÜ

 
Boğaziçi üniversitesinde birkaç hafta önce rektör ataması ile başlayan tartışmalar ve ardından yaşanan protestolar bugün farklı bir mecraya evirildi. Daha doğrusu İslam’ın kutsallarını hedef alan bir alçaklığa dönüştü. İlim yuvası olması gereken üniversiteleri cahiliye bataklığına çeviren LGBT’li sapkınlar hükümetin politikalarını bahane ederek yine İslam’a kin kustu. Sözde sanat adı altında yapılan bir sergide ne kadar çirkinlik ne kadar ucubelik, ne kadar ahlaksızlık varsa ortalığa saçıldı. Tıpkı batılı kafirlerin mizah ve fikir özgürlüğü adı altında Peygamberimize yaptıkları hakaretler gibi. 
Şimdi bir düşünelim! Üzerinde yaşadıkları toprakların ve ilişki içinde oldukları toplumun değerlerine düşman kesilen bu gençler kimin eseri? Rabbini tanımayan, maddeyi ilah edinen, kadın ve erkeğin yaratılıştan gelen rollerini ters yüz eden ve utanmadan bunu “onur” diye adlandıran bu sapkınlar nasıl türediler? Hangi fikir, hangi nizam, hangi eğitim sistemi onları bu hale getirdi? Dahası nasıl bu kadar çoğaldılar, nasıl bu kadar ulu orta arsızlık yapabiliyorlar? Allah’ın evi olan Kabe’ye saldıracak cüreti kimden ve nereden alıyorlar? EVET! Evlatlarını ilim öğrenip insanlığa faydalı olsunlar diye üniversitelere gönderen birçok anne ve babanın zihninde bu can yakıcı sorular var. Mesele sadece iktidara muhalefet etmek mi? Mesele rektörün seçimle gelmesi mi? Mesele özgür üniversiteler mi? Görünen o ki, meselenin aslı bunlar değil. Çünkü üniversiteler hiç olmadığı kadar özgür, o kadar özgür ki, LGBT denilen fesat oluşumları üniversitelerde kulüp kurup örgütlenebiliyor. Ve bu sapkınların yaşam tarzları iktidar tarafından yasal güvence altına alınmış durumda. Dolayısıyla meselenin gerçek motivasyonu İslam düşmanlığıdır.


Peki yapılan saldırı ve hakaretler karşısında İslam’ı savunmak kimin görevi? Elbette ki tüm Müslümanların görevi. Müslümanlar bu görevlerini “Kâbe kutsalımızdır” diyerek dilleriyle yerine getiriyorlar. Ancak bu görev; yani böyle şerli bir münkeri elle değiştirip yok etmek, öncelikle gücü elinde bulunduran yöneticilerin sorumluluğudur. 
Şimdi buradan yöneticilere seslenmek istiyorum: İktidarınız döneminde tekrar eden bu kaçıncı alçaklık, bu kaçıncı rezalet! Sakın bize kendinizi LGBT karşıtı gibi göstermeye kalkmayın. Ortaya çıkan bu rezil tabloda en büyük sorumluluk size aittir. Zira İstanbul sözleşmesi ile LGBT sapkınlığını yasal güvence altına alan bu hükumettir, yani sizsiniz. Bu sapkınlıklar gece gündüz TV ekranlarında boy gösterirken ses çıkarmadınız. Dahası bunların rol modellerini iftar sofralarında siz ağırladınız. Nesilleri bu sapkınlıktan korumak için uyarılar yapan alimleri ve akademisyenleri solcu ve Kemalistlerle ele ele vererek linç ettiniz. Şimdi Müslüman halkı arkanıza almak için Boğaziçi’ndeki LGBT kulübünü kapatarak göz boyamaya çalışıyorsunuz. Allah’tan korkun ve birazcık da olsa samimi olun!Ayrıca şunu da unutmayın! Üniversitelerdeki bu onursuz ve kimliksiz güruhu rektör değiştirerek veya gözaltına alarak bitiremezsiniz! Zira onlar bu ilhamı ve bu cesareti sizin yere göğe sığdırmadığınız demokrasiden alıyor! Siz onların istediği rektörü atasanız da onlar yine İslam’a saldırmaya devam edecekler. Siz onların yaşam tarzlarını güvence altına alsanız da onlar Müslümanları aşağılamaktan vazgeçmeyecekler. Çünkü bu bir hak batıl mücadelesidir. Ve ne yazık ki siz, hak ile batılı birbirine karıştırdığınız ve adam gibi hakkın yanında yer almadığınız için böyle belalara maruz kalıyorsunuz. Laik Kemalistlerden tepki görmemek için her türlü tavizi veriyorsunuz, taviz verdikçe de batıyorsunuz. “Kâbe kutsalımızdır” diyorsunuz fakat Kabe’nin Rabbinin indirdiği nizam ile hükmetmiyorsunuz! Dolayısıyla siz bu halinizle İslam’ı değil, bugüne kadar yaptığınız gibi ancak köhne demokrasiyi korumuş oluyorsunuz. Eğer gerçekten LGBT’ ye karşıysanız Türkiye’de bu yönde faaliyet yapan tüm dernekleri kapatın. Amerika ve Avrupa’dan gelen fonları engelleyin. İstanbul sözleşmesini feshedin. Müslüman mahallesinde salyangoz sattıran laik düzenin bekçiliğini terk edin. 


Kıymetli Müslümanlar Sayın Basın Mensupları! Buradan ayrıca muhalefet partilerine de sesleniyorum. İslam düşmanı CHP başta olmak üzere HDP, DEVA partisi, İYİ parti ve Kabe’ye hakaret eden alçakları savunan tüm destekçilerine şunu söylüyorum. Özellikle de başında örtü olduğu halde Kabe’ye hakareti savunan zavallılara sesleniyorum. Sırf iktidarı devirebilmek için her türlü pis işlere arka çıkarak Müslüman halkımızın desteğini alacağınızı zannetmeyin. Müslümanların size alışacağını, rezilliklerinizi sineye çekeceğini dinini ve kıblesini sahipsiz bırakacağını zannetmeyin. Müslümanlar geleceklerini sizin gibi eziklere asla teslim etmezler. Batılı kafirlerin vaatleri sizi aldatmasın! Sonunda kaybeden İslam düşmanları, kazanan ise kınayıcının kınamasından korkmadan İslam’ı savunan Müslümanlar olacaktır. İşte bu mutlaka gerçekleşecek olan ilahi bir vaattir.


CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün yapılan kabine toplantısı sonrasında yeni tartışmalara kapı aralayacak bir açıklama yaptı ve “Yeni bir anayasa için harekete geçebiliriz” dedi. Peşinden ittifakın diğer ortağı Devlet Bahçeli bugün bir açıklama yaptı. “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin amacı, görüşü ve düşüncesi bu yöndedir.” Dedi. Türkiye’de anayasa değişikliği tartışmaları çok eski değil malum biliyorsunuz. Daha 3 sene önce 2017 Referandumu ile Anayasa da değişiklik yapıldı ve Başkanlık Sistemi’ne geçildi. Çok eskilere fazla gitmeye gerek yok, Ak Parti ve Erdoğan bugün için hasım ve kavgalı olduğu Gülen grubu ile 2011 referandumuna kol kola gitmişti biliyorsunuz. Şu an yürürlükte olan 82 Anayasası’nda bugüne kadar 19 defa değişiklik yapılmış ve tam 184 maddede değişiklik yapılmış. Peki halk için değişen bir şey olmuş mu? Hayır! Anayasa değişikliği bugüne kadar halkın hangi sorunlarını çözmüş ki bundan sonra da çözsün? 


Bundan kısa bir süre önce yargı reformundan bahsediliyordu, şimdi ne olduysa yeni anayasa gündeme getirildi. Bu krizde, bu pandemi koşullarında, halkın yeni anayasayı düşünecek hali kaldı mı ki Cumhurbaşkanı yeni anayasa için harekete geçmeliyiz diyor. Sayın Erdoğan! Bu halk yeni anayasayı düşünecek durumda değil, siz bunun farkında değil misiniz? Halk bu pahalılık şartlarında kışı nasıl geçiririm, bunun derdinde! Halk marketlerdeki fahiş fiyatlarla boğuşuyor! Vatandaş aldığı maaşın bir ay içinde nasıl yok olup gittiğini anlamaya çalışıyor! Halk yaptığınız zamları, koyduğunuz yeni vergileri konuşmaktan, kara kara ne yapacağını düşünmekten vakit bulamıyor ki yeni anayasayı gündemine alsın, konuşsun. Siz bütün bunlara rağmen kalkmış “yeni anayasa için harekete geçebiliriz” diyorsunuz. Kimin umurunda! Gerçekten kimin umurunda! Sokağa çıkın, şu halkın haline bir bakın! Pazara inin, tezgâhları dolaşın fiyatlara bir bakın. Bir ay, sadece bir ay işçiye reva gördüğünüz o asgari ücret ile evinizin sadece mutfağı için pazardan alışveriş yapın. Diğer masrafları, efendim misafirlere verdiğiniz lüks yemek davetlerini, yüzlerce danışmana ödediğiniz dolgun maaşları vs. saymıyorum. Cumhurbaşkanlığı çalışanları ve bakanlık bürokratlarının her yıl değiştirdiği makam araçlarına ödenen paraları saymıyorum. Sadece Emine Hanım’ın mutfak masrafları için bir asgari ücretlinin maaşı ile pazara çıkın ve bir aylık alışveriş yapın. Bakalım yetecek mi? Gerçekten siz hiçbir şeyin farkında değilsiniz, halk bir vadide yaşıyor, siz bambaşka bir vadide yaşıyorsunuz. Halkın gündeminde yargı reformu diye bir şey yok! Halkın gündeminde özgürlükler diye bir şey yok! Halkın gündeminde yeni anayasa diye bir şey yok! Halkın tek gündemi var o da geçim derdi! 


Bir taraftan asgari ücretliye %21 zam yaptık diye övünüyorsunuz, diğer taraftan verdiğiniz parayı yaptığınız yeni zamlarla geri alıyorsunuz. Daha önce de demiştik ya, kaşıkla verip kepçe ile alıyorsunuz.  Daha yeni ÖTV’ye %25 oranında zam yaptınız.  Köprü ve otoyol ücretlerine %26 zam yaptınız. Genel olarak tüm vergi ve harçlara %9,11 oranında zam yaptınız. Tüketim ürünlerine yapılan zamların pazar enflasyonuna etkisi %25 ile %30 arasında değişiyor. Hülasa asgari ücretliye verdiğiniz 500 liralık zam daha vatandaşın cebine girmeden pul oldu, eridi bitti.   Hal böyle iken şimdi siz çıkıp yeni anayasadan bahsediyorsunuz. Ne için? Gerçekten halkın yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu için mi? Tatbiki hayır!  Ekonomik krizi gölgelemek, krizin yansımalarını gözlerden uzaklaştırmak için! Şimdi televizyonlarda boş konuşan uzmanlar günlerce yaptığınız bu açıklamayı konuşacak öyle değil mi? Aynen yöneticiler gibi, vekiller gibi, siyasetçiler gibi halkın derdinden uzak bir hayat yaşayan uzmanlar, profesörler, doktorlar çıkıp günlerce yeni anayasayı tartışacak. Ta ki siz yeni bir gündem ortaya atana kadar! Böylece insanları bu boş gündemlerle oyalamış olacaksınız.


Kıymetli Müslümanlar! Bu yöneticilerin her 3-4 yılda bir yaptıkları anayasa değişikliğinde söyleyin Allah aşkına sizin için, sizin menfaatinize değişen bir şey oldu mu? Bir sorun bakalım bu yönelticilere, mevcut anayasa ile yeni yapılacak anayasa arasında ne fark olacak? Sorun bakalım ne diyecekler ne cevap verecekler? Mesela yaklaşık 100 yıldır Türkiye halkının fakir, yoksul ve geri kalmış olmasının en önemli sebebi olan laiklik bu anayasa ile değişecek mi? Türkiye Cumhuriyeti’nin laik demokratik bir devlet olduğu maddesini değiştirebilecekler mi? Ne olduğu bugün dahi bilinmeyen Atatürk milliyetçiliğine bağlılık ilkesi değişecek mi? Soruyoruz Sayın Erdoğan! Bu maddelerde değişiklik yapabilecek misiniz? Hayır! Bunları yapamayacaksınız! Aksine bu ilkelere bağlılığı bir kez daha teyit edeceksiniz! 
Oysa laiklik değil midir İslam ile aramızdaki bağı kopartan! Laiklik değil midir Allah’ın hükümlerini rafa kaldıran! Dini hayattan, devletten ve toplumdan uzaklaştıran? Müslüman Türkiye halkı bu sefaleti ve perişanlığı çekmek zorunda değil! Kafir batıdan alınan laiklik ve demokrasi bu halka bir şey vermedi? Laiklik ve demokrasi sefaletten başka bir şey getirmedi. Hangi kazanımları laikliğe borçluyuz söyler misiniz? Laiklik, İslam’a ve İslam peygamberine hakaret etme özgürlüğünü verdi! Laiklik, eş cinsel olma ve bunu utanmadan haykırma özgürlüğünü verdi! İşte Türkiye’nin en iyi üniversitesi olan Boğaziçi öğrencilerinin hali… Birileri çıkıp bu öğrenciler için “bunlar bizim geleceğimiz” diyor ve yaptıklarını savunuyorlar. Allah’ın helak ettiği kavimlerin halinden hiç ama hiç ibret almadan, insanca yaşamak yerine esfeli safilin olmayı tercih eden bu insanlara yazık… Laiklik insanlara güya bu sözde özgürlükleri verdi evet ama insanlardan insanlığını aldı! Onları hayvandan daha aşağı bir duruma düşürdü!


Sayın Erdoğan! Hal böyleyken nasıl olur da laikliğe, demokrasiye dayalı yeni bir anayasayı bu halkın önüne yeni bir değişim ve kazanç olarak sunmaya çalışırsınız! Siz yöneticisiniz, lidersiniz! Yöneticiler ve liderler her şeyden önce halkın menfaatini düşünür! Şayet samimi iseniz bizim size bir önerimiz var! Anayasa ise anayasa! Bu halk Müslüman bir halk ve bu halkın yaşadığı topraklara İslami bir anayasa gerekir. İslam akidesine dayalı ve her bir maddesi İslam’ın hükümlerinden çıkartılmış, hiçbir şeyi eksik bırakılmamış, tafsilatlı açıklamalara sahip bir anayasa! Haydi buyurun! Hizb-ut Tahrir’in hazırladığı 192 maddeli Hilafet Devleti Anayasa Taslağı her şeyi ile hazır. Her bir maddenin şer’i delillendirmesi var. Hiçbir şeyi eksik değil. Alın inceleyin, inceletin… Evet, bu halkın bir anayasaya ihtiyacı var ama o anayasa öncekinden hiçbir farkı olmayacak laik, demokratik bir anayasa değil! Bu halkın işte böyle İslam akidesine dayalı İslami bir anayasaya ihtiyacı var! Lakin şunu da söyleyelim, bu anayasayı ancak Allah’tan başka kimseden korkmayan, tüm İslam dışı fikir ve düşüncelerden kendini beri kılmış takva sahibi yöneticiler tatbik edebilir! Bu anayasayı benimsemek ve uygulamaya koymak, laiklik ve demokrasiyi reddetmeyi gerektirir. Dolayısıyla İslam akidesi üzerine kurulu bir İslami Devleti yeniden inşa etmeyi gerektir. İşte bu devlet Raşidi Hilafet Devleti’dir. Bu anayasayı tatbik edecek yönetici ise Raşid bir Halifedir. Rabbimiz bize halkının yiyemediğini yemeyen, giyemediğini giymeyen, ihlaslı halifeler nasip etsin! Onların eliyle bu anayasayı insanlar üzerinde en güzel bir şekilde tatbik etsin!


Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

02 ŞUBAT 2021

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.