Değil 117 Sene, 1170 Sene De Verseniz, Hizb-ut Tahrir'i Asla ve Kat'a Yıldıramayacaksınız!
bekçiliğini yaptıkları bu zalim rejimin Saddam'ın, Kaddafi'nin ve diğer zorbaların rejimleri gibi devrileceğini de kesinlikle bilmektedirler.
Hizb-ut Tahrir, 2 Eylül 2005 günü İstanbul'daki Fatih Camii önünde tüm Müslümanlara, İslam Ümmeti'nin geçmişini ve bugününü çarpıcı örnekler ve izahatlarla beyan edip tek kurtuluş yolunun Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet Devleti'nin kurulmasından geçtiğini bütün dünyaya haykıran muhteşem bir organizasyona imza atmıştı. Hilâfet'in yıkılışının Hicrî yıldönümü münasebetiyle Türkiye'de Fatih Camii'nde düzenlenen bu gösterinin aynı formattaki benzerleri, aynı günde, aynı vakitte, aynı konuşma metniyle Endonezya'dan Fas'a kadar çok sayıda halkı Müslüman ülkede de düzenlenmişti.
40'a yakın ülkede düzenlenen bu gösteriler akabinde, Türkiye'den güya demokrasi, güya insan hakları, güya sosyal reformlar, güya gelişmişlik bakımından çok daha geride kalmış olanlarında bile görülmemiş bir şiddet, görülmemiş bir medya yaygarası, görülmemiş bir terör kasırgası, görülmemiş bir yargı saldırısı ve görülmemiş bir ceza yağmuru Türkiye'de görülmüş, 24 Ocak 2011 günü sonuçlanan davada 49 Müslüman hakkında toplam 117 sene hapis cezası verilmiştir. Demokrasi, düşünce özgürlüğü, insan hakları havarisi kesilenler, söz konusu İslam olunca, söz konusu İslam Devleti Hilâfet olunca, söz konusu İslam'a davet eden Hizb-ut Tahrir olunca, söz konusu Ümmet'in ihlaslı evlatları olunca, bu kez aslan kesilip pervasızca adli takibatlar yapmaktan, tutuklama dalgaları başlatmaktan, son kullanma tarihi koyar gibi asırlık saçma sapan cezalar vermekten haya etmemektedirler.
Hizb-ut Tahrir, ideolojisi İslam olan siyasi bir partidir. İslami hayatı yeniden başlatma gayesini, hiçbir şiddet eylemine karışmaksızın, yalnızca fikri ve siyasi çalışmalarla gerçekleştirme çabası içerisindedir. Güneş balçıkla sıvanmaz misali, bütün dünya, hatta bu cezayı verenler ve verdirenler dahi bu gerçeği hiç kuşkusuz bilmektedir. Rasulullah (SallAllahu Aleyhi ve Sellem)'e "el-Emin" (güvenilir) deyip dindaşlarına vermedikleri emanetleri O'na verdikleri, O'nun gerçekten Allah'ın Rasulü olduğundan çocuklarının kendi çocukları olduğundan daha emin oldukları halde yine de kendi içlerinde kendilerini yalanlaya yalanlaya O'na, "sihirbaz, yalancı, fitneci" diyenlerle bugün Müslümanlara bile bile "terörist, fundamentalist, irticacı" diyenler arasında ne fark vardır? Kendi çürük, kokuşmuş ve Batılı fikirleriyle Müslümanlara karşı mücadeleden aciz kalanlar, bu ithamlarında yalancı ve iftiracı olduklarını kesinlikle bildikleri gibi, değil 117 sene 1170 sene de verseler, Hizb-ut Tahrir'i asla ve kat'a yolundan saptıramayacaklarını, Hilâfet'in kurulmasını gerçekleştirerek Allah Subhânehu'nun vaadini er veya geç gerçekleştireceğini ve bekçiliğini yaptıkları bu zalim rejimin Saddam'ın, Kaddafi'nin ve diğer zorbaların rejimleri gibi devrileceğini de kesinlikle bilmektedirler.
أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ، وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لاَ يَفْعَلُونَ، إِلاَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيراً وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
"Görmüyor musun, onlar her vâdide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapamayacakları şeyleri söylerler. Ancak îman edip sâlih amel işleyenler, Allah'ı çokça zikredip zulme uğratıldıktan sonra zafere ulaşmaya çalışanlar başkadır! Zaten zulmedenler, nasıl bir yıkılış ile yıkıldıklarını çok yakında bileceklerdir." [eş-Şu'arâ 224-227]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir Türkiye Resmi Sözcülüğü
PDF'i indirmek için tıklayınız#hapis cezası#yargı zulmü#islam duşmanlığı#Saddam#Kaddafi#erdoğan#islam#Hizbut Tahrir#İslam duşmanlığı#ümmet#hilafet
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!