HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 08 Kasım 2022

Muhammed Emin Yıldırım, Sadece uyuşturucudan kazanılan kirli para mı haram? Faizden kazanılan para, devletin vergi alarak resmiyet kazandırdığı kumar ve şans oyunlarından gelen para temiz mi? Fabrikalarını çoğaltmakla övündüğünüz içki ve alkolden gelen para temiz mi?

 

KİRLİ PARA VE UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE

Türkiye gündeminde konuşulan önemli bir mesele var malumunuz. Ana muhalefet partisi CHP bu meseleyi geçtiğimiz hafta gündeme getirdi. Uyuşturucu ticaretinden kazanılan kirli paranın Türkiye ekonomisinde aklandığına dair bir iddia ortaya atıldı. Hatta bu para ile iktidarın cari açığı kapattığını iddia ediyor. Kim? CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Türkiye’ye Londra’dan güya temiz para getireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu ziyaretin hemen öncesinde böyle bir iddia attı ortaya.

Kemal Kılıçdaroğlu iktidar ile ilgili "Uyuşturucu paralarını cari açığının finansmanında kullandılar" diye açıklama yaptı. İktidarın, Türkiye'ye giren kara paraya göz yumduğunu söyledi ve Türkiye’de bir metamfetamin salgını olduğunu, iktidarın bu salgını beslediğini iddia etti. Kılıçdaroğlu’nun bu iddialarına konunun muhatabı olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu cevap verdi ve iddiaları yalanladı. CHP liderine karşı tazminat davası açacaklarını söyledi ve devletin uyuşturucu ile mücadeledeki başarısını anlatmak için bazı verileri kamuoyu ile paylaştı.

İçişleri Bakanı’nın kamuoyu ile paylaştığı verilere göre Türkiye’de 2017 yılında uyuşturucuya bağlı 941 ölüm vakası gerçekleşmiş. Bu sayı 2021 yılında 270'e düşmüş. Yani uyuşturucuya bağlı ölüm vakalarında ciddi bir düşüş var. Yine paylaşılan bir başka resmi veriye göre 15 Temmuz 2016 tarihinde uyuşturucu satışı ve kullanımı sebebiyle hapis cezası alanların sayısı 35000 imiş. Ancak bu sayı 2022’de 115 binin üzerine çıkmış. Bu ne demek biliyor musunuz? Türkiye’de son 6 yılda uyuşturucu pazarında %200’den fazla bir artış var demek. Uyuşturucu baronları, uyuşturucudan kazanan kirli para tacirleri Türkiye’yi rahat bir pazar olarak görüyorlar demek ki. Türkiye’yi bu kirli paranın geçiş yolu olarak, trafiği olarak görüyorlar demek ki. Kısaca uyuşturucu sattığı ya da kullandığı için hapis cezası alanların sayısı 2016’ya oranla bugün 3 kat daha artmış. Yani bu şunu gösteriyor, uyuşturucu Türkiye pazarında daha fazla yaygınlaşmış. Bundan başka bir anlam çıkmaz.

Peki devlet, hükumet ne ile mücadele ediyor o halde? Türkiye’ye bu uyuşturucu nereden, hangi yollarla kimlerin kanalı ile nasıl giriş yapabiliyor? Niçin gençliğimizi ve geleceğimizi zehirleyen, aileleri yıkıp dağıtan bu lanet maddenin kökü kurutulmuyor, uyuşturucu pazarına niçin sağlam bir darbe vurulmuyor?

Bilimsel bir veriye dayanmıyor lakin uyuşturucu ile mücadelede uzman kişilerin, bu kirli ticaretin pazarını, ağ ve ilişkilerini, giriş çıkış kanallarını bilenlerin rivayet ettiği bir şey var: Yakalanan miktar, pazarda olanın yüzde 10'udur diyorlar. Yani bu %90’ı satılıyor, kullanılıyor demektir. Bu işten birileri çok büyük kazanıyor ama gençliğimiz ve geleceğimiz yok olup gidiyor. Geleceğimizi yitiriyoruz ama kimsenin umurunda değil. Birileri bu meseleyi 2023 seçimleri için siyasi malzeme haline getiriyor. Diğerleri ise pazarın %10’una vurdukları darbe ile övünüyor. Türkiye'de resmi verilere göre yılda 20 ton eroin, 5 tondan fazla metamfetamin yakalanıyor. 2 tonu aşan kokain yakalanıyor. Bunların hepsi resmi veri… Bu verileri %10 olarak görürsek olayın vahametini varın siz düşünün. 200 ton eroin, 50 ton kimyasal zehir olan metamfetamin, 20 ton kokain satışı ne demek. Ve bu uyuşturucu trafiği sadece bu hükümet döneminde değil eski hükümetlerde de vardı. Zihniyet değişmediği müddetçe bundan sonraki hükümetlerde de olacak. Siz zannediyor musunuz ki Kılıçdaroğlu gelince uyuşturucunun kökünü kurutacak. Londra’da tefeci kuruluşlardan para dilenen biri yarın ne yapacak sıkışınca bu trafiğe göz yumacak. Çünkü bu Pazar uluslararası bir Pazar ve asıl baronlar kapitalist devletler.

Kapitalist devletler bir yandan uyuşturucu madde kullanımına karşı çıkar gibi görünürler, diğer yandan da onun halkları esir almasını, halklar arasında yaygınlaşmasını keyifle seyrederler. Dünyada en fazla uyuşturucu kullanımının olduğu ülkeler ABD ve Avrupa ülkeleri… Peki bu uyuşturucu özellikle Avrupa’ya nereden taşınıyor. Afganistan, İran, Türkiye ve Balkan hattı üzerinden… Yaklaşık 1,5 trilyon dolar bütçesi olan bu uyuşturucu madde ticareti kayıt dışı ekonominin bel kemiğidir. Bütün ülkeler bu kirli parayı kendi ekonomilerinde aklayarak kullanıyorlar. Kapitalist ülkelerin siyasileri, askerleri, istihbarat örgütleri ve bunlarla ilişki içinde olan uyuşturucu baronları işte bu kirli parayı bölüşüyorlar. Olan halklara, olan bu uyuşturucu ticaretine yol açan Türkiye gibi ülkelerin gençlerine ve geleceğine oluyor.  Sonra çıkıp biz haramı helali iyi biliriz diye açıklama yapıyor Cumhurbaşkanı! Sayın Erdoğan helali haramı biliyorsanız bu ülke neden uyuşturucu baronlarının cirit attığı bir ülke oldu. Bu kirli para sahiplerinin ülkeye girmesine neden izin veriyorsunuz. Turist olarak bile girmesine müsaade etmeyin. Bunların Türkiye’ye niçin girdiklerini, ne iş üzerine ticaret yaptıklarını bilmiyor musunuz? Bunların kökünü kurutmanız lazım. Değil 20 ton, değil 50 ton, değil 20 ton, bu maddenin bir gramının bile bu topraklara girmesine müsaade etmemeniz gerekir. Helal ve haramı bilmek bunu gerektirir.

Ayrıca sadece uyuşturucudan kazanılar kirli para mı haram? Faizden kazanılan para temiz mi, devletin vergi alarak resmiyet kazandırdığı kumar ve şans oyunlarından gelen para temiz mi? Fabrikalarını çoğaltmakla övündüğünüz içki ve alkolden gelen para temiz mi? Helal ve haramı bilen bütün bu kirli paradan uzak durması lazım, ekonomik nizamını bütün bu kirli paradan arındırması lazım, bunları yasaklaması lazım. Nasıl ki uyuşturucuyu kullanmak suçsa faiz almakta suç. Ama siz ne yapıyorsunuz halkı faize krediye çağırıyorsun, vatandaşı bankalara köle ediyorsunuz. Nasıl ki uyuşturucu satmak suçsa faiz vermek, içki ve alkol üretip satmakta suç. Siz ne yapıyorsunuz faiz ile para veren tefeci bankaları ayakta tutuyor, içki fabrikalarını çoğaltıyorsunuz.

Allah’tan korkun sayın Erdoğan! CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun siyasi hesaplar için ortaya attığı delilsiz iddialara cevap veriyorsunuz. Peki ya Allah’ın huzurunda her şeyin ayan beyan olduğu, adaletin işletileceği o günde, “ey kulum niçin halkını faize çağırdın diye sorulduğunda, niçin ülkende devletin imkanları ile kumar oynattın denildiğinde, niçin içki fabrikalarının açılışına katıldın, içkiyi, kumarı ve şans oyunlarını niçin yasaklamadın diye sorulduğunda, halkı, gençliği, insanları faiz, kumar ve içki belasından niçin korumadın diye sorulduğunda ne cevap vereceksin?

Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyuruyor:

“Helak olan açık delil üzere helak olsun, hayat bulan da açık delil üzere hayat bulsun. Ve Allah, gerçekten işiten ve her şeyi bilendir.” (Enfâl, 42)

 

KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN LONDRA ZİYARETİ

Toplantımıza CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İngiltere ziyareti ile devam etmek istiyorum. Hatırlarsanız CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz ay Amerika’ya gitmişti ve birtakım çevrelerle görüşmeler gerçekleştirmişti. Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti Türkiye’de yaptığı önemli görüşmeler ile değil, kayıp 8 saat ve hamburger yemesi ile gündeme geldi. Yani elle tutulur bir şey yok. ABD ziyaretinden beklediğini alamamış olmalı ki, Kılıçdaroğlu bu kez partisinin göbekten bağlı olduğu İngilizlere gitti.

Londra ziyaretinde Kılıçdaroğlu bilim ve teknoloji çevreleri ve yatırımcılarla bir araya geldi. Yaptığı açıklamalara bakılırsa İngiltere ziyaretinin amacının yabancı yatırımı Türkiye’ye getirmek olduğu anlaşılıyor. Bu şekilde Türkiye’yi krizden çıkarmayı amaçlıyormuş. Londra'da dünyanın farklı bölgelerine 100 milyar sterlin yatırım yapmış 14 devasa fon ile toplantı yaptığını, bu fonları Türkiye’ye getireceğini, çok güçlü geleceklerini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun İngiltere ziyareti aslında çok şaşılacak bir durum değil. CHP zaten yıllarca İngilizlerle birlikte kol kola hareket etmiş bir partidir. İngilizler önceden olduğu gibi şimdi de Türkiye ve bölgede kendi siyasi menfaatlerini kusursuz bir şekilde yerine getirecek partiyi iktidara taşımak istiyorlar. Bu parti de İngilizlere yakın olan CHP’den başkası değildir. 

Ancak Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi bu ziyaret, bilim ve teknoloji çevreleri ile görüşmek, fon bulmak ve yatırımcıları Türkiye’ye getirmek için yapılmış bir ziyaret değildir. Çünkü CHP iktidarda değil ki Londra’daki yatırımcılar onunla oturup konuşsun. İktidarda olan Ak Parti hükumetinin Maliye Bakanı Nebati’yi eli boş gönderen Londralı yatırımcılar seçimlerde daha kimin aday olacağını bile belirleyemeyen Kılıçdaroğlu’na mı torbanın ağzını açacaklar? Hem ABD hem İngiltere ziyaretinin amacı Kılıçdaroğlu’nun uluslararası arenada kendini göstermesi, Cumhurbaşkanlığına adaylık için icazet aramasıdır. Bundan başka bir şey değildir.    

Sayın Kılıçdaroğlu; Sömürgeci kafir İngiltere’ye hayranlık duymanız, onlardan övgüyle bahsetmeniz ve onlardan medet ummanız garipsenecek bir durum değildir. Bizler bunu asla garipsemedik. Çünkü siz ve sizden önceki seleflerinizde İngiltere’ye büyük bir muhabbet ve sevgi besliyorlardı. Çünkü sizin arkanızı dayadığınız güçtür İngilizlerdir.

Siz Türkiye’de ekonomik krizi bitirmek için İngiltere’ye temiz para bulmaya gittiğinizi söylüyorsunuz bu söyleminizde hiç ama hiç samimi değilsiniz. Türkiye’de toplumun ekonomik sıkıntı içerisinde yaşaması sizin ve partinizin asla umurunda dahi değil. Sizin tek derdiniz iktidara gelmek ve sırtınızı dayadığınız İngilizlerin Âli çıkarlarıdır. Sizin temiz diye ifade ettiğiniz fon sahipleri senelerdir Müslümanların kanını emdi, bir hırsız misali ümmetin malını çaldı. Yine bu fon sahipleri ve arkasındaki İngiliz devleti bir çete misali ümmetin servetlerinin üzerine çöreklendi, gasp etti, zenginliklerini sömürdü. Şimdi siz kalkıp bu fon baronlarına methiyeler diziyorsunuz. Onları temize çıkarmak istiyorsunuz.

Sayın Kılıçdaroğlu biz onların ciğerini çok iyi biliriz. Şimdi kalkıp bize gazel okumayın. Yok efendim neymiş 100 milyar sterlin yatırım yapmış 14 devasa fon ile toplantı yapmışsınız, bu fonları Türkiye’ye getirecekmişsiniz, çok güçlü gelecekmişsiniz. Bahsettiğiniz yatırımcıların fon sağlayıcıların hepsi insanları sömüren ve daha çok para kazanmak için hiçbir insani ve ahlaki değer tanımayan uluslararası tefecilerdir.

Hem siz bu fon sahiplerinden Türkiye’ye yatırım yapmaları için bir söz almışsınız. Sayın Kılıçdaroğlu bu kapitalist yatırımcılar kimseye acımazlar, verdiklerinin on katını almadıkça yatırım yapmazlar. Peki sizler bunları Türkiye’ye çekmek için hangi sözleri verdiniz? Hangi vaatlerde bulundunuz? Hangi tavizleri verdiniz?

Kıymetli Müslümanlar; Sizi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar geleceklerinin teminatını batılı efendilerinin yanında arıyorlar. Bunun için kıtalar dolaşıyorlar. Zorda kaldıklarında onlardan yardım talebinde bulunuyorlar. Bazıları Amerikalılardan bazıları İngilizlerden medet umuyorlar. İzzet ve şerefi sömürgeci kafirlerin yanında arıyorlar. Oysa izzet ve şeref yalnızca Allah’a, Rasulu’ne ve Müminlere aittir.

 

ÜMİT ÖZDAĞ’IN KUR’AN’A HAKARET PAYLAŞIMI

Gün geçmiyor ki İslami değerlerimize yönelik bir saldırı, bir hakaret olmasın. Gün geçmiyor ki mankurtlaşmış Kemalist zihniyet tarafından İslam kültürü ve ümmet kardeşliği aşağılanmasın. Bunun en son örneğine iki gün önce şahit olduk. Muhacirlere karşı yürüttüğü iftira ve linç kampanyalarından tanıdığımız Zafer Partisi başkanı Ümit Özdağ bu kez Afganistan’da Kur’an eğitimi alan çocukların görüntülerini paylaşarak Müslümanlara hakaret etti. Özdağ, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “bir tarafta yapay zekâ, kuantum bilgisayarlar, uzay yürüyüşü diğer tarafta gördüğünüz manzara” ifadelerini kullanarak Kur’an’a saldırıda bulundu. Sanki Kur’an okumak, hafızlık yapmak bilimsel ve teknolojik gelişime engel oluyormuş gibi kirli, ucuz bir yalanı dolaşıma soktu. Müslümanları gerici olmakla, İslam dinini göçebe zihniyete teslim olmakla itham etti. Bunları yaparken bir de utanmadan dinin ilk emrinin “OKU” olduğundan bahsetti.

Ümit Özdağ denilen İslam düşmanının bu ilk vukuatı değil. Bilakis düzenli olarak İslam’a saldırıyor, muhacirlere nefret kusuyor, toplumu birbirine karşı kin ve düşmanlığa sevk ediyor. Ancak ne hikmetse kendisine hiçbir şekilde dokunulmuyor. Yaptığı onca provokasyona rağmen ne yargı kurumu harekete geçiyor ne de kendisine haddini bildirecek bir adam çıkıyor. Bakınız iktidar olanı biteni sadece seyrediyor. Kendilerine saldırı ve hakaret olunca şahin kesilen iktidar yetkilileri İslam’ın kutsallarına saldırı olunca süt dökmüş kedi gibi. Küstah Ümit Özdağ, Kur’an’a ve İslam’a saldırma cesaretini iktidarın sessizliğinden alıyor. Özdağ İç işleri Bakanına hakaret edince hakkında dokunulmazlığının kaldırılması için hakkında fezleke hazırlanıyor. Özdağ Kur’an’a hakaret edince hiçbir yetkiliden ses çıkmıyor. Özdağ Cuma namazında Mustafa Kemal’e rahmet okunması için provokasyon yapınca hükümetten bir tepki yok. Ama Müslümanlar Cuma hutbesinde laik cumhuriyetin kutsanmasına itiraz edince tutuklama ve ceza var. Sizin itibarınız, sizin iktidarınız (haşa) İslam’ın ve Kur’an’ın şerefinden daha mı önemli ey yöneticiler! Ne kötü hüküm veriyorsunuz. Özdağ gibilerine cesaret verip küstahlaştıran bu ahlaksız saldırılara engel olmadığınız sürece İslam’a yapılan saldırıların vebaline ortaksınız! Allah size sessizliğinizin hesabını mutlaka soracaktır.

Şimdi buradan Ümit Özdağ’a seslenmek istiyorum:

Ey İslam düşmanı! Ey ırkçı Kemalist kafa! Müslümanlara attığın iftiraları sana iade ediyorum. Gerici de sensin, cahilde sensin, emperyalistlerin kölesi de sensin. Gerici sensin çünkü İslam gibi insanlığı hidayete ulaştıran aydınlık bir din geldikten sonra cahiliye devrindeki gibi karanlıkta yaşamak istiyorsun. Cahil sensin çünkü, İslam’dan yüz çevirerek bilim tapıcılığı yaparak, Allah’ın verdiği akıl nimetine nankörlük ediyorsun. Emperyalistlerin kölesi sensin çünkü senin taşıdığın laiklik, milliyetçilik, vatancılık gibi fikirlerin sahibi sömürgeci kafirlerdir. Sen ve senin gibi celladına aşık zavallılar İngiliz kültürel sömürgeciliğinin eserisiniz. İslam’a olan düşmanlığınız da bu kültürden kaynaklanıyor. Suriyeli muhacir kardeşlerimizi de Afganistan’daki Kur’an öğrenen çocukları da bu yüzden sevmiyorsunuz.

Sömürgeci kafirlerin bütün güçlerini harcamasına rağmen İslam’ın nurunu söndürememeleri zorunuza gidiyor değil mi? Öyleyse kininizden kahrolup ölebilirsiniz. Çünkü İslam’ın nurunu söndürmeye kimsenin gücü yetmez! Zira İslam hak, diğer tüm inanç ve düşünceler batıldır. Ümmet ve insan olmak hak, ırkçılık batıldır. Raşidi Hilafet hak, Kemalizm ve cumhuriyet batıldır. Batıl ise yıkılmaya mahkumdur. Mesele sadece zaman meselesidir.

Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurdu:

“De ki Hak geldi batıl yıkılıp gitti. Batıl zaten yıkılmaya mahkumdur.”

 

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

08 Kasım 2022

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.