HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı 11 Ekim 2022

Mahmut Kar, Suriye halkını bazen varil bombaları ile, bazen cezaevlerinde işkence ile, bazen şebbihalarının kasaturalarıyla, bazen kimyasal silah, bazen de diri diri toprağa gömerek öldüren bir katil ile görüşmenin vaktini beklemek size utanç olarak yeter!

CUMHURBAŞKANI’NIN NEBEVİ DAVET METODU AÇIKLAMASI

Sözlerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve onun gönderiliş gayesini hatırlatarak başlamak istiyorum. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“Müşrikler istemeseler de İslam’ı bütün dinlere üstün kılmak üzere Rasülünü hidayet ve hak din ile gönderen odur.” (Saf-9)

İnsanların kurtuluşu için Rasulünü hidayet ve hak din ile gönderen Allah’a hamd ediyoruz. Salat ve selam onun habibinin Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in üzerine olsun. Ehine, ailesine, sahabelerine ve onların yolunu takip edenlere selam olsun.

Kıymetli Müslümanlar! Malum geçtiğimiz hafta Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in dünyaya teşriflerinin yıldönümü münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bazı etkinlikler düzenlendi. Mevlid-i Nebi Haftası ismi ile yapılan bu etkinliklerin açılış programında Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı. Allah Rasulü’nün tüm insanlık için üsve-i hasene, güzel örnek olduğunu ifade ettikten sonra, “Gençliğinden yaşlılığına, ticaretinden idareciliğine, aile reisliğinden davet metoduna kadar hayatının tüm safhalarıyla Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhisselatu Vesselam, bizim yegane önderimizdir, sultanımızdır, rehberimizdir.” Dedi. Cumhurbaşkanı, elimizdeki reçeteyi yani İslam’ı sahih bilgi, doğru yöntem ve güzel bir üslupla tüm insanlığa ulaştırmamız gerektiğini, bunun yolunun ise Peygamber Efendimizin siretine bakmaktan, nebevi irşat ve davet metodunu takip etmekten geçtiğini söyledi.

Ne kadar da doğru sözler değil mi? Evet, Erdoğan’ın sarf etmiş olduğu sözler çok doğru. Zira Allah Azze ve Celle Ahzab Suresi’nde Allah’a, ahiret gününe iman eden ve de Allah’ı çokca zikredenler için Rasulullah’ta güzel örneklik olduğunu beyan etmiştir.

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ticaretinden siyasetine, aile reisliğinden idareciliğine, İslam davetini yaymasından, bu davetin metoduna kadar her şeyi ile Müslümanlar için örnektir. O, alemlere rahmet olarak gönderilmiş Müslümanların önderi ve lideridir evet... O yegane önderimiz, rehberimiz, liderimizdir. O’na, getirdiği vahye ve vahyin her emrine iman ediyoruz Elhamdulillah… Sahabe efendilerimiz ve onları takip eden Müslümanlar da bu iman ve sünnete bağlılık anlayışı ile İslam’ın gölgesi altında ömür tükettiler.

Peki bugün! Rasulullah efendimizin rehberliğine ve bize bıraktığı önderliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü onun gönderiliş gayesi olan, bütün dinlere üstün olarak gelen dinimiz, yani İslam, İslam’ın hükümleri ayaklar altında. Çünkü bugün Rasulullah’ın sünnetinin hayatta bir karşılığı yok, bugün sünnete bağlılık yok, ona müracaat edilmiyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkan sözün doğruluğu, sözün sahibini doğru kılmaz. Sözü söyleyenin doğruluğunu göstermez, göstermiyor. Çünkü uygulama ortada... Cumhurbaşkanı’nın konuşmasındaki sözler söylem olarak güzel. “Hazreti Muhammed Mustafa Aleyhisselatu Vesselam bizim yegane önderimizdir, sultanımızdır, rehberimizdir.” Diyor. Müslüman Türkiye halkını cezbeden ifadeler bunlar. Ama gelgelelim ki, sözler başka, yapılanlar başka, fiiller başka… Diyanetin düzenlediği Mevlidi Nebi Haftası programında demokrasiyi örnek aldığınızı, laikliği rehber edindiğinizi söyleyecek değilsiniz. Ama gerçekte öylesiniz, gerçekte demokratsınız, laik sevicisiniz, Hz. Peygamberin liderliğinden, örnekliğinden nasiplenmiş değilsiniz.

Sayın Erdoğan! Adet olduğu üzere icraatlarınız sözlerinizi yine yalanlıyor. Şayet siz sözlerinizde samimi olsaydınız ve Rasulullah’ı gerçekten örnek edinseydiniz; egemenliği Allah Azze ve Celle’den alıp insana veren demokrasiyle yönetmezdiniz! Siz gerçekten Rasulullah’ı rehber edinseydiniz; Allah’ın mülkünde Allah’a söz hakkı tanımayan laikliğe Rasulullah gibi “LA” derdiniz! Siz gerçekten Rasulullah’ı kendinize lider kabul etseydiniz; Müslümanların katillerine dostum demez, onlarla kol kola girmezdiniz. İslam davetini tüm insanlığa ulaştırmanın yolunun nebevi davet metodu olduğunu söylüyorsunuz. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, nebevi davet metoduyla İslam Devletini kurdu. Siz ise o İslam devletini yıkanların düzenini ayakta tutuyorsunuz. Hz. Muhammed davet metodu ile Allah’ın hükmünü hayatın her alanında var etti. İyilik ve hayrı yaydı, kötülük ve şerri yasakladı.  Vahyin çizdiği sınırları korudu, hadleri uyguladı.  Peki, bugün ne yapılıyor Sayın Erdoğan; Allah’ın hükümleri yok sayılıyor, haramlar yayılıyor helaller çiğneniyor. Faiz, içki, kumar, zina, yolsuzluk, hırsızlık hepsi serbest ve siz bu düzene liderlik ediyorsunuz.

Kıymetli Müslümanlar!

20 yıldır iktidarda olduğu halde daha hala “sandıkta bizi seçerseniz yolsuzluk ve rüşvet ile mücadele edeceğim” diyen Erdoğan nerede “şayet çalan kızım Fatıma olsaydı elini keserdim” diyerek haktan ve adaletten ayırılmayan peygamber nerede! Kamu malını çarçur edip kan emici çetelere, sermayedarlara yediren ve halkı bu servetten mahrum eden Erdoğan nerede; Hazinedeki ganimet ve malları bir gün e geciktirmeden halkına dağıtan Hz. Muhammed nerede? NATO, BM gibi şer örgütlerin üyesi olmak, ABD ve Rusya’nın müttefiki olmakla övünen Erdoğan nerede; Bizans ve Pers imparatorlarına bekleyim geliyorum diyerek elçi gönderen Cihat peygamberi nerede!

Sayın Erdoğan, hülasa siz neredesiniz, Rasulullah efendimiz ve sünneti nerede! Gelin henüz fırsat varken Rasulullah’ı sözde değil özde örnek edinin ve tıpkı Rasulullah gibi; zalimlere meyletmeyin, adaletle hükmedin, faiz ve faizli ekonomi politikasını terk edin, münkerleri yasaklayın ve marufları emredin. Rasulullah ve ondan sonra gelen Raşid Halifeler gibi İslam ile hükmedin. Yoksa Rabbimizin buyurduğu gibi iş işten geçince çok pişman olursunuz:

“O gün, kendisine yazık eden, parmaklarını ısırarak şöyle der: “Ah, keşke peygamberin yolunu tutsaydım!” (Furkan 27)

PRAG ZİRVESİNDE YAPILAN AÇIKLAMALAR

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan Prag’da gerçekleştirilen Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi’ne katıldı. Zirve sonrasında yapılan Basın toplantısında Erdoğan, Yunanistan ile ilişkiler ve Suriye devlet başkanı Esad ile görüşme konularında değerlendirmeler yaptı. Bir gazeteci "Bir gece ansızın gelebiliriz dediğinizde Yunanistan'a saldırıda bulunabiliriz mi demek istiyorsunuz?" diye Erdoğan’a sordu. Cumhurbaşkanı gazeteciye hitaben doğru anlamışsın dedi ve bunun sadece Yunanistan için geçerli olmadığını, Türkiye’yi rahatsız eden, saldıran hangi ülke olursa olsun onlara karşı cevabın “Bir gece ansızın gelebiliriz.” olduğunu söyledi.

Kıymetli Müslümanlar!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gece ansızın gelebiliriz diyor demesine de; bugüne kadar sabah kalktığımızda Türk Ordusu’nun Yunanistan ya da başka bir kafir devletin topraklarına girdiğine şahit olduk mu? Olmadık, ama Yunanistan eski Başbakanı Karamanlis’in Yunan müziği eşliğinde nikah şahitliğini gördük. İstanbul’daki Vahdettin Köşkünde şu anki Başbakan Miçotakis ile sıcak samimi yemekli toplantılara şahit olduk. Bırakın artık, bu sahte düşmanlık görüntüsü ile Türkiye halkını kandırmayı daha ne kadar sürdüreceksiniz? Türkiye Yunanistan ile dost mu düşman mı bilelim. Bir gece ansızın gelebiliriz sözünün gereğini yapın ve ilk önce İslam toprağı olan Kıbrıs’ın Türkiye’ye ilhakı için askeri harekat emri verin. Verin de görelim, bakalım sözünüzün arkasında mısınız yoksa değil misiniz!

Kıymetli Müslümanlar!

Cumhurbaşkanı Erdoğan Prag’daki zirvede birde Suriye rejiminin devlet başkanı Esad ile ilgili açıklama yaptı. Bir gazetecinin Suriye Devlet Başkanı ile bir görüşmeniz mümkün mü?" sorusuna "mümkün değildir diyemem ben alışılmış bir siyasetçi değilim.” Diyerek cevapladı. “Vakti saati geldiğinde biz Suriye'nin Başkanı ile de görüşme yoluna gidebiliriz.” dedi. Vakti zamanı geldiğinde... Sayın Cumhurbaşkanı, bu vakti bu zamanı kim belirliyor? Sizde birazcık kalp, birazcık vicdan varsa bu katil ve zalimin değil elini sıkmak, değil aynı masada oturmak isminin isminiz ile anılmasına razı olmazsınız. Katil ve zalim dediğiniz daha kaç liderin elini sıkacaksınız? Suriye halkını bazen varil bombaları ile, bazen cezaevlerinde işkence ile, bazen şebbihalarının kasaturalarıyla, bazen kimyasal silah, bazen de diri diri toprağa gömerek öldüren bir katil ile görüşmenin vaktini beklemek size utanç olarak yeter.

Halbuki Suriye halkı sizi ne kadar da çok bekledi. Banyas halkı sizi ne kadar da çok bekledi Ey Erdoğan. Katil Suriye rejimi ve aşağılık cani şebbiha çeteleri, çoluk çocuk demeden, genç yaşlı, kadın erkek yüzlerce Müslüman kardeşimizi katlettiler. Evleri yaktılar ve Banyas kasabasını talan ederek çekip gittiler. Banyas halkı şebbiha çetelerinin geleceğini kendilerini kurşuna dizeceğini size haber verdi, size mektup gönderdiler değil mi? Bizi bu canilerden kurtar, koru dediler. Çok beklediler ama gitmediniz, yardım göndermediniz, izlediniz! Sonra da çıkıp "Banyas'ta çocukların feryadı aşrı inletirken biz susan dilsiz şeytan olmayacağız.” Dediniz. “Ey Beşşar Esad! vallahi bunun hesabını vereceksin. Başkalarına göstermediğin cesareti kundaktaki bebelere göstermenin bedelini çok ama çok ağır ödeyeceksin.” Diye meydanlarda konuştunuz. Şimdi gitmediğiniz, yardım göndermediğiniz için Banyas’ın kundaktaki bebeklerini öldüren katil Esad ile görüşmenin zamanını, vaktini bekliyorsunuz. Ne diyelim?

Rabbimizin şu ayetini hatırlatarak sizi uyarıyoruz:  

Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlar, kendilerinden önce gelip geçenlerin başlarına gelen (azap dolu) günlerin benzerini mi bekliyorlar? De ki: “Bekleyin bakalım, ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.” (Yunus 102)

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDA YENİ GELİŞMELER

24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna savaşı iki ülkenin karşı saldırıları ile devam ediyor. Geride kalan sekiz ayda Ukrayna’ya askeri üstünlük sağlayamayan Rusya, sahada yaşadığı başarısızlığı gizlemek için Ukrayna’nın dört bölgesini ilhak etti.  Bu hafta başında ise başkent Kiev başta olmak üzere Ukrayna’nın birçok kentine Rusya tarafından füze saldırıları düzenlendi ve onlarca sivil hayatını kaybetti. Putin bu saldırıların Kırım’daki Kerç köprüsünde meydana gelen patlamaya misilleme olduğunu ve gerekirse daha sert karşılık vereceklerini açıkladı. Rusya bu tür saldırıları artırırken ülke içinde kısmi seferberlik ilan etti. Bu durum Rusya’nın aslında askeri başarısızlığını ortaya koymaktadır.

Kıymetli Müslümanlar; Gerçek şu ki, Rusya Ukrayna’yı Suriye halkı gibi sahipsiz ve savunmasız sandı ve kibirlenerek işgale girişti. Ancak durum hiç ummadığı şekilde aleyhine gelişti. Ukrayna’da hiç ama hiç beklemediği bir direnişle karşılaştı. Amerika’nın Avrupa’yı da yanına alarak tüm güçleriyle Ukrayna’yı destekleyeceğini öngöremedi. Öngörmesi de beklenmiyordu aslında. Çünkü Rusya siyasi ahmaklıkta ün salmış bir ülkedir.  Normalde aklı başında bir lider Suriye’de içine düştüğü çıkmazdan kurtulmadan Avrupa’nın doğu sınırında böyle bir savaşa girmemesi gerekirdi. Ama Putin Amerika’nın Ukrayna’yı kışkırtması ve kendisini tahrik etmesine dayanamadı. Rusya, Suriye’de Esad rejimine can suyu olmak için Amerika’nın kendisine verdiği itibarı büyük devlet statüsü olarak algıladı. Amerika’nın Suriye halkının acımasızca katledilişini seyrettiği gibi Ukrayna işgalini de seyredeceğini zannetti. Suriye’de yaptıklarına karşılık rüşvet olarak verilen Kırım gibi, Ukrayna’nın tamamını da alacağını düşündü. Ama düşündüğü gibi olmadı, şimdi Ukrayna batağında bu ahmaklığın bedelini ödüyor.

Kıymetli Müslümanlar!

Biz isterdik ki Suriye’de, Afganistan ve Çeçenistan’da yaptıklarına karşılık Rusya’ya Müslümanlar ağır bir bedel ödetsin. Müslümanların orduları tarafından Rusya’ya had bildirilsin ve burnu yere sürülsün. Olmaz mı, doğru dürüst bir ordusu olmayan Ukrayna bile Rusya’ya bedel ödetti ise Türkiye bunu haydi haydi yapabilirdi. Eğer Batı’nın Ukrayna’ya yardım ettiği gibi İslam beldelerinin yöneticileri de birlik olup birbirine yardım etseydi sonuç böyle mi olurdu? Türkiye sahadaki taşeron örgütlere değil de terörist Esed rejimine askeri harekât düzenleseydi, Suriye’de terör diye bir şey kalır mıydı? Elbette ki hayır! Müslümanlar kafirlere karşı tek yumruk olsalardı, Allah için birbirleriyle yardımlaşsalardı kimse bize el uzatmaya cesaret edemezdi. Allah’ın inayetiyle Suriye’de bizim olurdu, Kırım’da bizim olurdu. Filistin, Arakan, Doğu Türkistan’da bizim olurdu. Kıymetli Müslümanlar gelin görün ki böyle olmadı. Müslümanların yöneticileri halklarına ihanet ettiler. Müminleri bırakıp kafirleri dost edindiler. Türkiye yöneticileri Emevi camiinde namaz kılmak yerine katil Putin’le Rusya’da dondurma yemeği tercih ettiler. İzzet ve şerefi Washington’da, çözümü ise Cenevre’de, Astana’da Soçi’de, aradılar. Bizlere sığınan muhacirler kardeşlerimizi Avrupa’ya karşı şantaj ve pazarlık konusu yaptılar. Onları Ümit Özdağ gibi Türkiye’deki ırkçı İslam düşmanlarının saldırısına açık hale getirdiler. Şimdi Esed celladına nasıl teslim ederizin hesabını yapıyorlar.

Kıymetli Müslümanlar!

Ne ilginç değil mi, Ümit Özdağ gibi ırkçı provokatörler, Ukrayna’dan gelen mültecilere hiç sesini çıkaramıyorlar. Çünkü ırkçı provokatörlerin düşmanlıkları sadece Müslümanlara... Çünkü bu provokatörler tıpkı Osmanlı Hilafet devletini yıkan ataları gibi sömürgecilik kültürüyle beslenen köle ruhlu zavallılardır. Hiçkimse de çıkıp Ümit ÖZDAĞ’a Ukrayna’dan ve Rusya’dan gelenleri provoke etmek için niye şehir şehir gezmiyorsun diye sormuyor. Çünkü Ümit ÖZDAĞ’ın Suriyeli mülteciler meselesini kaşımasını onlar istiyorlar. Evet iktidar ve çevresindekiler bunu açıkça istiyorlar. Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bugün dünyanın büyük güçleri, pis emellerini gerçekleştirmek için birbirleriyle çatışıyorlar. Bunu hiçbir insani veya ahlaki değeri umursamadan yapıyorlar. Bu kafir devletler, yerli işbirlikçilerinin yardımıyla yeryüzünde fesadı artırdıkça artırıyorlar. Dünya, ancak bu ülkelerin yok oluşuyla düzelecek Sonra Müslümanların çalışması ve alemlerin Rabbinin yardımıyla Nübüvvet metodu üzere Hilafet yeniden kurulacaktır. İşte o zaman İslam devleti ağırlığı ortaya koyacak. Gökyüzünün rahmeti, yeryüzünün bereketi eksik olmayacak. İslam’ın nuruyla insanlık ve tüm dünya aydınlanacaktır.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

11 Ekim 2022                                   

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.