Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 14 Ekim 2025
"Gazze’deki savaşın tarafı olan, askeri, siyasi ve ekonomik olarak her şeyiyle Siyonist İsrail’in arkasında duran sömürgeci Amerika’nın Gazze’ye barış getirmek istemesini kimse sorgulamıyor. Amerika ve barış..."
TRUMP’IN İŞGALCİ VARLIK “İSRAİL”İ ZİYARETİ
Bugün toplantımıza yine Gazze ile başlıyoruz, bugün yine Gazze’yi konuşacağız. Ancak bugün Gazze’nin iki yıldır yaşadıklarını değil, Gazze’nin sahipsizliğini ve yalnızlığını değil, Gazze’nin açlığını ve ölümünü değil, Gazze’deki işgal, soykırım, katliam ve savaşı değil Gazze’deki “barışı” konuşacağız. Gazze iki yıldır ölümle pençeleşirken, toplanıp toplanıp kınama kararları alan ve bundan başka hiçbir şey yapmayan İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler var ya hani, işte o ülkelerin yöneticilerinin güya garantör olduğu “barışı” konuşacağız. ABD Başkanı Trump’ın sözde Gazze Barış Planı’ndan bahsediyorum. Trump’ın; çok çalıştılar, çok büyük fedakârlık gösterdiler, iyi iş çıkardılar, hepsiyle çok iyi anlaşıyorum, hepsi benim arkadaşlarım dediği liderlerden bahsediyorum. Masasında oturmak, toplu fotoğraflarda yanı başında, sağında solunda poz vermek için adeta birbiriyle yarışan, Trump’ın dostum dediği bu yöneticilerin imzaladığı anlaşmadan bahsediyorum.
Mısır’da yapılan anlaşmaya, burada yaşananlara birazdan değineceğim. Ama öncesinde, Trump’ın asıl dostu olan Netanyahu’yu ziyaretini, ABD’nin gerçek müttefiki olan işgalci “İsrail”e ziyaretini ve burada yaşananları değerlendirelim. “Rabbimizin buyurduğu gibi onlar birbirinin dostudurlar.”
Evet, Trump önce gerçek dostunu ziyaret etti, sonra da dostum diyerek kendisine hizmetkâr ettiği yöneticileri aşağılamak için Mısır’a gitti. Ama hiç kimse Trump’ın küstahça yaptığı bu aşağılamayı görmedi, görmek istemedi, göstermedi, göstermek te istemedi. İşte bu sebeple ben, öncelikle bütün bu kukla yöneticilerin, zalim rejimlerin, ulus devletlerin, kiralık iktidarların ve satın alınmış medyanın üzerinde hiç durmadığı, görmediği, gündeme getirmediği bu önemli hususu hatırlatmak istiyorum.
Düşünebiliyor musunuz; Gazze’deki savaşın tarafı olan, askeri, siyasi ve ekonomik olarak her şeyiyle Siyonist İsrail’in arkasında duran sömürgeci Amerika’nın Gazze’ye barış getirmek istemesini kimse sorgulamıyor. Amerika ve barış! Sokakta herhangi bir insana söyleseniz, “Amerika Gazze’de savaşı bitirmiş, Filistin’de barış istiyormuş” deseniz kim inanır, kimse inanmaz. Ama Müslümanların başındaki yöneticiler inanıyorlar ve insanları da buna inandırmaya çalışıyorlar. Kan emici sermayedarlar, bu sermayedarların yemlenmiş medya şirketleri, onur ve şerefi beş paralık gazeteciler, kalemini satmış yazarlar, üniversitelerde odalarına hapsolmuş akademisyenler, Amerika’nın gelmiş geçmiş en barbar, en küstah, en kibirli ve en aptal başkanından barış bekliyorlar. Mısır’a gitmeden önce 67 bin Müslümanın katilini, Netanyahu’yu ziyaret etmesini sorgulamadan ona umut bağlıyorlar. Daha birkaç saat önce “İsrail” Parlamentosunda Netenyahu için “beni defalarca aradı, benden adını bile duymadığım silahları istedi, biz de bu silahları verdik ve çok güzel kullandı” diyen Trump’ın barış planını imzalamak için bu yöneticiler Mısır’da onu saatlerce bekliyorlar. Gazze’deki savaşta, hastaneler, okullar ve çadırlara yönelik en ağır katliamların sorumlusu, bebek katili generaller ve Siyonist bakanları ayakta alkışlatan Trump’ı ayakta alkışlıyorlar.
Çok ilginç değil mi, nasıl bir gerçeklik, nasıl bir algılayış, nasıl bir dünya, biz hangi dünyada yaşıyoruz? Her şey apaçık ortadayken, her şey tüm dünyanın gözü önünde yaşanmışken, neyin doğru neyin yanlış, kimin zalim kimin mazlum, kimin haklı kimin haksız olduğu konusunda bambaşka bir sorunla karşı karşıyayız. Daha dün Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp suçlu bulunmuş, bu sebeple Avrupa dâhil birçok ülkeye seyahat edemeyen Netanyahu bugün neredeyse Avrupalı liderlerin de bulunduğu Mısır’daki zirveye katılacaktı. Batı dünyasının kutsadığı özgürlükler, insan hakları beyannameleri, uluslararası sözleşmeler, uluslararası hukuk, adalet, eşitlik hepsinin yalan olduğu bir kez daha ortaya çıktı, Gazze bize bunu bir kez daha gösterdi.
MISIR’DAKİ SÖZDE BARIŞ ANLAŞMASI
Şimdi Trump’ın ziyaretinin ikinci durağı olan Mısır’ın Şarm el Şeyh kentinde gerçekleşen Gazze zirvesini değerlendirelim. Aslında bu toplantıyı zirve olarak değerlendirmek bundan önce yapılan tüm zirvelere haksızlık olur. Buna ABD başkanı Trump’ın ucuz sömürgecilik şovu demek en doğrusu… Zira bu sözde zirvede ne diplomatik bir teamül ne devletlerarası bir örf ne de devlet adamı ciddiyeti gördük. Gördüğümüz şuydu: Sahnenin ortasında sürekli kendisini öven küstah kibirli bir adam, arkasında ve karşısında onu alkışlamak için dizilmiş kuklalar. Evet, resim tam olarak böyleydi. Sözüm ona ülkelerini temsilen gelen koca koca devlet başkanları bir süslük gibi Trump’ın arkasında dikildiler. Toplantıda ne konuşulduğundan ne imzalandığından daha ziyade lisanı haller öne çıktı. Kim nerede duracak, kim ayakta dikilecek, kim oturup seyredecek, kim neyi konuşacak muhtemelen hepsi önceden planlanmış. Nihayetinde Gazze ve Ortadoğu barışı gibi acılı ve çetrefilli meselelerin sözde çözümü Amerikan talkshow bayağılığında dünya kamuoyuna servis edildi.
Bu toplantıyı değerlendirmeye nereden başlayalım. Daha henüz ilk aşaması bile tamamlanmamış, ikinci ve üçüncü aşamalarının akıbeti meçhul bir planı Ortadoğu'da barışı sağladık diye sunan Trump’ın hangi sözünü dikkate alalım? Her meseleyi oldubittiye getiren, Gazze’deki soykırımın bizzat suç ortağı olduğu halde kendisini barış adamı gibi takdim eden, sorgusuz sualsiz kendisini destekleyen liderlere de harika bir iş çıkardınız demekten başka bir şey söylemeyen küstah Trump’ın hangi sözünü kale alalım? Trump yarım saatlik konuşmasında Gazze ihanet planı hakkında hiçbir şey söylemedi. Gazze halkının yaşadığı işgal ve soykırımı ağzına bile almadı. Sürekli işgalci rehinelerin ne kadar acı çektiğine değindi. Zaten bizde fazlasını beklemiyorduk. Onun aşağılık karakterinden Müslümanların acısını hisseden bir tavır ortaya çıkmayacağını biliyorduk. Rabbimizin buyurduğu gibi biz, onun Yahudilerin dostu İslam’ın ve Müslümanların düşmanı olduğuna iman ediyoruz. Siyasete de bu zaviyeden bakıyoruz. Ve böyle baktığımızda yani İslam penceresinden mümin ferasetiyle baktığımızda o pis sırıtmaların o balla karıştırılırmış zehirli sözlerin arasında düşmanlık, tuzak ve aşağılama görüyoruz.
Müslümanların yöneticilerinin Trump’a hizmet etmesinden ar duyuyoruz. Mısır’daki sözde barış zirvesinde gördüğümüz ve duyduğumuzda bunlardan başkası değildi. Trump, favori diktatörüm dediği Sisi’den başlayarak Müslümanların başındaki tüm liderleri övdü. Daha doğrusu överek aşağıladı ve ifşa etti. Mısır ordusunun kendi uçağına eskortluk yapmak için altı savaş uçağı uçurmasını överken, bizden aldığınız uçaklarla bizi korudunuz diyerek Sisi’nin misyonunun ne olduğunu yüzüne çarptı. Pakistan başbakanı Şahbaz Şerif’e kasıtlı söz vererek bir kölenin efendisini övmesi gibi onun rezil yalanlarını dinledi. Sonra bu kadar övgüyü ben bile beklemiyorum diyerek onu aşağıladı. Irak hakkında “çok ama çok fazla petrolleri var ne yapacağımızı bilmiyoruz” dedi. Aynı şekilde Birleşik Arap Emirlikleri başkan yardımcısına çok fazla ve sınırsız paralı olduğunu söyleyerek salyalarını akıttı.
Peki, Ya Türkiye! Trump sadece zengin Arap liderlerini övmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da iltifatlarda bulundu kendisine özel olarak teşekkür etti. Peki neden? Kâfir Trump neden her önemli meselede Erdoğan’a teşekkür ediyor. Çünkü Erdoğan Trump’ı ve ABD’yi hiçbir zaman yüz üstü bırakmamış, ABD ne zaman ihtiyaç duysa Türkiye hep yanında olmuş. Evet, Trump böyle söylüyor. Gazze halkı yardım çağrıları yaptığında koltuklarında çakılıp oturan, Trump çağırdığında Mısır’a koşarak gelen yöneticiler bu övgü dolu açıklamaları gurur kaynağı olarak görüyorlar. Bir de hiç utanmadan ülkelerinde bunun propagandasını yapıyorlar. Şimdi buradan hem Türkiye yönetimine hem de Trump’ın yanında izzet ve şeref arayan nasipsizlere soruyorum. ABD’nin yanında olmak ne demek? Küfrün, zulmün ve sömürünün yanında olmak değil mi? Trump’ı dost edinmek Gazzeli mazlumların hasmı olmak, Müslümanları düşman görmek değil mi? Gazze’yi cehenneme çevirmek istediğini söyleyen, Yahudi varlığına verdiği bombalarla övünen adam bu küstah Trump değil mi? Ortadoğu barışı adı altında işgalci İsrail’i bölgenin efendisi yapmak, ordularımızı ve servetlerimizi bu uğurda kullanmak istediğini açık açık söyleyen, bunun için liderlere imzalar attıran adam bu alçak Trump değil mi? İslam beldelerinde daha nice işgal ve katliamlara imza atan sömürgeci devlet ABD değil mi? Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek mi var? Başkanları kim olursa olsun ABD İslam’ın ve Müslümanların düşmanıdır, onu dost edinmek onunla müttefik olmak onun yanında olmak yöneticiler için büyük bir utanç ve zillettir. Allah’a Rasulü’ne ve müminlere apaçık ihanettir. Trump’ın peşinden giden rezil ve bedbaht olur. ABD ile örtünen çıplak ve açıkta kalır.
Aksa tufanının düşürdüğü maskelerden sonra dün Mısır’da yapılan bu rezil toplantı bu yöneticilerin hiç birinin ümmeti temsil etmediğini, ümmetin maslahatını benimsemediğini göstermiştir. Aynı zamanda bu manzara Müslümanlar olarak bizlere bir şeyi daha göstermiştir. Biz kendi devletimiz olan Raşidi Hilafeti kurmak için gece gündüz çalışmalıyız. Hilafet için çalışmak farzdır ve olmazsa olmazdır. Çünkü bu Allah’ın vaadi ve şeri bir hükmüdür. Bizim coğrafyalarımızdaki işgal ve sömürüye son verecek olan Hilafet’tir. Raşidi Hilafet devletinde egemenlik insana değil şeriata ait olacağı için siyasetimiz izzet ve kuvvetle yürüyecektir. İşgal zulüm ve aşağılanma bizden uzak olacaktır. Kutsallarımıza göz dikenler en güçlü ve hızlı şekilde karşılığını bulacaktır. Yine Raşidi Hilafet devletinde Halifeler İslam’ın izzeti ile karar alacakları için Müslümanların haysiyet ve onurlarını asla kâfirlere çiğnetmeyeceklerdir. Çünkü Halife İslam’ın devlet başkanıdır, devlet başkanı seçilmek için bir şart da hür olmaktır. Hürriyetini kaybetmiş bağımlı ve güdümlü kimseler karar alma salahiyetini kaybetmiş kimseler asla yönetici olamazlar. Allah’ın izniyle o günler yakındır, o günler geldiğinde Gazze Kudüs ve tüm ümmet özgürleşecektir. Kâfirler zelil Müslümanlar aziz olacaktır.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
14 Ekim 2025
#hizbut tahrir#gündem değerlendirme#trump'ın "israil" ziyareti#Trump'ın konuşması#Trump'ın barış planı#Gazze Barışı#Gazze anlaşması
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!