HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 16 Temmuz 2024

Muhammed Emin Yıldırım, "Sayın Erdoğan! Siz ve diğer 56 İslam beldesi yöneticisi, Gazze’yi kurtarmak için hiçbir şey yapmadınız. NATO liderlerinden çok da farklı davranmadınız. Onların birçoğu Yahudi varlığına silah ve para gönderdiler. Bebek katilerini siyasi ve hukuki koruma altına aldılar. Siz de 7 ay boyunca “İsrail’e” gemi gemi mal gönderdiniz."

NATO’NUN 75. YIL ZİRVESİ

NATO, 75’inci kuruluş yıl dönümünü 9-11 Temmuz tarihlerinde Washington’da yoğun katılımlı bir zirve düzenleyerek kutladı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD liderliğinde kurulan ittifakın kuruluşunda 12 olan üye sayısı, 7 Mart 2024’te İsveç’in de katılımıyla 32’ye yükseldi. Sadece bu da değil. NATO’nun ayrıca 40’tan fazla üye olmayan ülke ve uluslararası örgütle de ilişkileri bulunuyor. Nasıl olmasın ki? Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyada çok sayıda devlet, egemenliklerini adeta ABD’nin eline teslim etmiş durumdalar. ABD, dünya üzerinde emperyal ve sömürgeci politikalarını hayata geçirmek için NATO’yu bir aparat olarak kullanıyor. Tıpkı Birleşmiş Milletler’i, Dünya Bankası’nı, Dünya Sağlık Örgütü’nü ve birçok küresel oluşumu kullandığı gibi.

İşte o ABD, NATO’nun 75. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle eski yeni tüm üyeleri Washington’da bir araya getirdi. Bu yönüyle bu yılki NATO zirvesi, patronun ev sahipliğinde düzenlenen bir protokol zirvesi gibi gerçekleşti. Ve tabii her zamanki gibi ABD’nin tüm istekleri NATO zirvesinin sonuç bildirisine yansıtıldı. 2022’deki Madrid zirvesinde kararlaştırılan ve 2023 Vilnius zirvesinde ise revize edilen yeni stratejik konsept kapsamında Çin’in yükselişinin engellenmesi ve Rusya’nın askeri gücünün zayıflatılması hedefi tekrar vurgulandı, atılacak adımlar karara bağlandı. Elbette bu hedeflerin gerçekleşmesinin bir de ekonomik maliyeti var. ABD bu ağır maliyeti tüm üye ülkelere paylaştırdı ve NATO’nun 75. Yıl zirvesinde Ukrayna’daki savaş için 40 milyar dolarlık yardım taahhüdünde bulunuldu. Yani ABD, tabiri caizse üye ülkelere “pamuk eller cebe” dedi. Savaş ABD’nin küresel egemenlik savaşı ama ne savaşanlar ABD’li ne de savaşın siyasi ve ekonomik faturasını ödeyenler! Dolayısıyla NATO’nun 75. yıl zirvesi sonuç bildirisinde ABD’nin kibri, küstahlığı ve Batı hegemonyasını dayatma çabası açıkça görülüyor.

Gelelim Türkiye’nin bu zirveye katılımına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO zirvesi kapsamında yaptığı açıklamalara…

Bildiğiniz gibi Türkiye, NATO’dan askeri anlamda hiçbir katkı görmediği halde 1952 yılından bugüne ittifakın uygulamalarında hep en önde yer almaktadır. Türkiye, NATO’ya girebilmek için 700’den fazla askerini Kore Savaşı’nda feda etti. Yüzlerce Anadolu evladı ABD’nin pis çıkarları için Kore’de öldü, yaralandı, esir düştü ve birçoğu kayboldu. Dahası Türkiye, Afganistan ve Libya gibi İslam beldelerinin işgal edilmesinde utanç verici şekilde NATO’ya yardımcı oldu. Buna karşılık NATO, hiçbir zaman Türkiye’nin güvenliğine önem vermediği gibi Türkiye’nin uzun yıllardır mücadele ettiği terör örgütlerini bizzat askeri ve ekonomik olarak destekledi. Hâlâ desteklemeye devam ediyor.

NATO zirveleri, Türkiye için sözde müttefikler tarafından kendisine uygulanan ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması için dil dökülen bir platform haline geldi. Ha bir de Türkiye’nin NATO’ya ne kadar para ödeyeceği, Türk askerlerinin ABD’ye hizmet etmek için nerede konuşlanacağının belirlendiği zirveler olmaktan öteye gidemedi. Bu yılki zirvede de 1 milyar dolar taahhütte bulundu Türkiye. Ekonomik kriz ortamında iktidar ve diğer NATO sever siyasiler halkın hışmına uğramasın diye medya bu haberi çok dillendirmedi. Bunun yerine sanki çok büyük başarıymış gibi 2026 yılındaki NATO zirvesinin Türkiye’de yapılacak olması öne çıkarıldı.

Şimdi o zaman soralım, Washington’a seyahati öncesi Türkiye’nin NATO’nun belkemiği ilk beş ülke arasında olduğunu söyleyen ve bununla övünen Sayın Erdoğan’a soralım:

NATO'dan bugüne kadar ne fayda gördünüz? NATO size hangi askeri korumayı sağladı? Rusya, Suriye'de 34 askerimizi katlettiğinde NATO ne iş yapıyordu? Yahudi varlığı Mavi Marmara gemisinde 10 kardeşimizi şehit ettiğinde neredeydi o müttefikler? Niye kimse size yardım etmedi? Hani NATO’nun herhangi bir ülkesine yapılan saldırı NATO’ya yapılmış sayılıyordu ve siz daha önce birçok kez yaptığınız açıklamalarda Türkiye toprağı aslında NATO toprağıdır diyordunuz! Gerçek hiç de öyle değilmiş değil mi Sayın Erdoğan! Gerçek, Rabbimizin söylediği gibiymiş. Batıdan asla dost olunmazmış, onların fikri ve siyasi yapıları altına girilmezmiş, o kafirler dinlerine uymadıkça asla Müslümanlardan razı olmazlarmış. Keşke bunu anlayabilseydiniz.

Sahi Yahudi varlığı demişken, siz NATO zirvesinde Gazze'deki katliamları gündeme taşıyacağınızı söylemiştiniz. NATO liderlerinin bu konuda samimiyet testinden geçeceğini ifade etmiştiniz. Bir gazeteci size NATO üyesi olmamasına rağmen Ukrayna’ya verilen desteğin Filistin’e verilmediğini ve sizin bu konuda liderlere bir telkininiz olup olmadığını sorunca siz ne cevap verdiniz? “Bunu birbiriyle karıştırmamak lazım. O tarafla yani Gazze ile ilgili İslam dünyası farklı kampanyalar yürütüyor” dediniz.

Allah aşkına bu nasıl hızlı bir dönüş Sayın Erdoğan? NATO zirvesinde size ne söylediler ki sabah söylediğinizi akşam yalanlar hale geldiniz? Bırakın NATO’nun liderlerini, asıl samimiyet testini siz geçemediniz! Yoksa o liderlerin size “Sen ne yaptın Gazze için ey Erdoğan?” diye sormalarından mı çekindiniz? Eğer sebep buysa, sizin için söylenecek fazla bir şey kalmıyor. Çünkü gerçek tam olarak böyledir. Siz ve diğer 56 İslam beldesi yöneticisi, Gazze’yi kurtarmak için hiçbir şey yapmadınız. NATO liderlerinden çok da farklı davranmadınız. Onların birçoğu Yahudi varlığına silah ve para gönderdiler. Bebek katilerini siyasi ve hukuki koruma altına aldılar. Siz de 7 ay boyunca “İsrail’e” gemi gemi mal gönderdiniz. Hâlâ Azerbaycan rejiminin petrolü Türkiye üzerinden işgalci Siyonist çeteye akmaya devam ediyor.

Dolayısıyla sizin Filistin politikanız NATO’dan farklı değil Sayın Erdoğan. Sizin tek farkınız bir haçlı küfür ittifakı olan ve 1991 yılında açıkça İslam’ı yeni düşman olarak ilan eden NATO’nun içinde halkı Müslüman tek ülkenin lideri olarak bulunmanızdır. Bu da size zül ve günah olarak yeter Sayın Erdoğan!

GAZZE’DE YAŞANAN KATLİAMLAR

İşgalci Yahudi Varlığı bu hafta sonu düzenlediği saldırılar sonucu Gazze’nin Han Yunus şehrinde 141 kardeşimiz şehit olurken 400 kardeşimiz yaralandı. Saldırının düzenlediği El Mevasi bölgesi, “İsrail” ordusu tarafından siviller için güvenli bölge ilan edilmişti. Yani oraya sığınanlara dokunulmayacağı söylenmişti. Böylece Yahudi varlığı İsrail’in ne kadar barbar ne kadar yalancı olduğu bir kez daha gün yüzüne çıkmış oldu.

Ancak bu bir şey değiştirmiyor! Müslümanlar zaten bu barbar Yahudi varlığını çok iyi tanıyor. Onun verdiği hiçbir söze riayet etmediğini, her sözünün yalan olduğunu çok iyi biliyor! Ama aynı Müslüman kardeşlerimiz yaşadığı topraklardaki yöneticilerin yalanlarını, iki yüzlülüğünü, pısırıklığını, umursamaz tavırlarını maalesef göremiyor! Ya da bazıları ısrarla görmek istemiyor!

Biz bu ekranlarda, meydanlarda, her yerde ve her platformda Müslümanların başındaki yöneticileri görevlerini yerine getirmeye davet ettik ve davet etmeye de devam ediyoruz. Müslümanların başındaki yöneticilerin görevi Gazze’yi kurtarmak için askeri müdahalede bulunmaktır! Diplomasi yalanı çökmüştür! BM kararları çökmüştür! Uluslararası Adalet Divanı kararları işlevsizdir! Bel bağlanan ABD, katliamlara seyirci kalmakta ve hatta “İsrail’e” askeri destek sağlamaktadır! Öyleyse geriye tek seçenek kalmaktadır ki o da Yahudi varlığı “İsrail’in” anladığı dil olan askeri müdahaledir!

Efendim Türkiye askeri müdahalede bulunursa bütün dünya karşımızda durur! Zaten ekonomik kriz kapıda tüm dünya bize kapılarını kapatır! İşte büyük yalan budur! Türkiye şayet Gazze’ye yönelik bir askeri müdahalede bulunursa inanın bunların hiçbirisi yaşanmayacaktır. Dünya halkları aylardır Gazze için ayakta, meydanlarda ve savaşın bir an önce bitmesini istiyor. “İsrail’e” kim müdahale ederse, Gazze’yi kim kurtarırsa onun yanında olacaklardır! Dünya Müslümanları, kanıyla canıyla malıyla yanınızda yer alacaktır! Avrupa Birliği, en fazla kınar ama ambargo uygulayamaz! Rusya ve Çin bu sürece sessiz kalır!

ABD ise ancak tehdit edebilir! Zira ABD başkanlık seçimlerine odaklanmış vaziyette. Seçim sürecinde ABD başkanı karar alma gücünü yitirmiş topal ördek konumundadır. Dolayısıyla Gazze’ye müdahale edersek şunlar olur bunlar olur, mahvoluruz, biteriz gibi sözler dünya siyasetinden ve gerçeklikten uzak, Müslümanların başındaki yöneticileri temize çıkarmak için uydurulmuş sözlerdir.

Yöneticilerin Gazze için ne yapması gerektiğini çok hatırlattık çok nasihat ettik. Bugün yöneticilere değil de size düşen görevleri hatırlatmak istiyoruz. Zira Allah Subhanehu ve Teala hatırlatmanın müminlere fayda vereceğini buyurmuştur: Sen öğüt verip hatırlat! Çünkü öğüt verip hatırlatmak müminlere fayda verir. Rabbimizin bu kavli gereği diyoruz ki; Ey Müslümanlar! Gazze için artık esasi ve kesin çözümlere odaklanın! Gazze için tek çözüm orduların harekete geçmesidir! Bunu isteyin! Bu çözüme davet edin! Bu çözümü haykırın! Yöneticilerin sizi aldatmasına müsaade etmeyin! Onların süslü sözlerine itibar etmeyin! Gazze ölürken onların sadece izlediğini artık görün! Elimizden bir şey gelmiyor masalına inanmayın!

Biz biliyoruz ki Erdoğan gerçekten istese, orduların tamamını değil sadece küçük bir kısmını hareket ettirse, savaş gemilerinin, savaş uçaklarının rotalarını Gazze olarak işaretlese, korkak Yahudi varlığı kaçacak delik arayacaktır! Zira o korkaklar henüz gerçek bir orduyla hiç savaşmadı! Bir avuç mücahit karşısında hezimet üstüne hezimet yaşayan “İsrail” ordusu gerçek bir ordu karşısında tutunamaz! Ayakta kalamaz diz üstü çöker ve arkasında bakmadan savaş meydanlarından kaçar!

Öyleyse size düşen vazife yöneticilere taleplerinizi kesin bir dille ve ısrarla bildirmektir. Orduların harekete geçmesi için çalışmaktır! O zaman Gazze’den yükselen yardım feryatlarına icabet etmiş olursunuz! O zaman Gazze’nin sesi olmuş olursunuz! O zaman Gazze için bir umudunuz olur!

Gizli de ve açıkta her şey Allah’ın ilmindedir! Allah, dilinizle söylediklerinizi de kalbinizden geçenleri de en iyi bilendir. Rabbinizle karşılaştığınızda Gazze için elinizde bir hüccet olsun! Sessizler kervanından ayrılın! Hakikat kervanına katılın! Kuşkusuz bu sizin için daha hayırlıdır!

HAZİRAN AYI ENFLASYON RAKAMLARI

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 Haziran ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Yapılan açıklamaya göre; Enflasyon aylık bazda %1,64 artarken, yıllık bazda ortalama %71,6 oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konu ile ilgili olarak dezenflasyon sürecinin başladığını ifade ederek, finansal programa kararlılıkla devam edileceğini dile getirdi. Mehmet Şimşek’in ifade ettiği dezenflasyon, fiyat artış hızının yani enflasyon oranının zaman içinde azalması anlamına gelmektedir. Peki, gerçekten Mehmet Şimşek’in söylediği gibi dezenflasyon süreci başladı mı? Gerçekten fiyat artışlarında bir azalma söz konusu mu? Bunun olmadığını market ve pazarlarda ürün fiyatlarındaki artıştan görebiliyoruz. Aynı şekilde Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG)’ın hazırladığı haziran ayına ilişkin raporda ise enflasyon; aylık bazda %4,27 artış göstermiş yıllık bazda ise ortalamanın %113,08 olduğu tespit edilmiş.

Bizler bu platformda daha önce de defalarca enflasyon hesaplamalarında kullanılan verilerin gerçek olmadığını dile getirdik. Sepet oyunları ile halkın yıllarca aldatıldığını, bu veriler üzerinden seçimlerde içi boş vaatler verildiğini söyledik. Bu aldatma halen devam ediyor. İşte bakın enflasyon verilerinin açıklanması ile birlikte, basına yansıyan haberlerde, TÜİK’in enflasyon hesabında kullandığı fiyatlar ortaya çıktı ki, tüm söylemlerimizin delili niteliğinde.

Sosyal medyada infial uyandıran bu verilere göre; ev kirası 5.845 TL imiş, bu kirayı fazla bulan ve razı olmadığı için evinden taşınmak isteyen birinin vereceği ev taşıma ücreti 9.618 TL imiş. TÜİK Başkanına ve Maliye Bakanı’na sormak lazım varsa böyle kiraya verilecek evler haber edin de mahkeme kapılarında bekleyen kiracı ve ev sahiplerini bu dertten kurtarın. Uzman doktor muayenesini 34 TL olarak belirlemişsiniz, bu doktorların muayenehanesi neredeyse söyleyin de günlerce aylarca randevu almak için bekleyen hastalar gidip muayene olsunlar. Mobil ya da ev internet hizmeti sağlayan GSM şirketleri aylık faturaları 450-500 TL’ye çıkardıklarını en uygun indirimli paket duyuruları ile pazarlıyorlar sayın bakan siz 205 TL’ye demişsiniz. Bari bu şirketleri denetleyin, fahiş fiyatla internet hizmeti sunan şirketlere yaptırım uygulayın.

Yeme içme ücretleri, ulaşım ücretleri, faturalar için ödenen rakamları hangi gerçeklere dayandırdınız? Yıllardır vatandaşı kandırmaya devam ediyorsunuz. Ve çıkmışsınız pervasızca enflasyon düşme eğiliminde, dezenflasyon süreci başladı diyorsunuz.

Zaten hatırlarsanız TÜİK Nisan 2022’den itibaren enflasyon hesaplamalarında kullandığı verileri yayınlamama kararı almıştı. Böylelikle haklı daha kolay kandırabileceklerini, arka planda algı oyunlarıyla daha rahat hareket edebileceklerini sandılar. Fakat hakikatlerin er ya da geç ortaya çıkması gibi bir huyu vardır. O kadar sinsice plan yürütüyorlar ki; emekliye, memura, işçiye zam yapacakları zaman enflasyon hep düşüşe geçiyor! İşte bakın haziran ayı enflasyonunun açıklamasıyla birlikte emekli ve memur zamları netleşti. Sırf memur ve emekliye daha az ücret artışı yapmak için bütün kamu zamlarını Temmuz'a ertelediler. Bunu hangi akıl ile açıklayıp hangi vicdana kabul ettireceksiniz Sayın Mehmet Şimşek? Siz istediğiniz kadar yalan söyleyin, istediğiniz kadar karmaşık tablolar ile haklı aldatmaya çalışın, halk ne yaşadığını gayet iyi biliyor. Halkın bizzat hissettiği gerçek enflasyonu pembe tablolar çizerek gizleyemezsiniz.

Bizler özellikle seçim zamanında vaat edilen ekonomik iyileşme ve düşük enflasyon vaadinin, tıpkı bundan öncekiler gibi içi boş olduğunu dile getirdik. Karşı karşıya kaldığımız bu ekonomik sorunların, yöneticilerin çözemeyeceğiniz kadar büyük olduğunu, çünkü uygulanan kapitalist iktisat sisteminin, temelden yanlış olduğunu ifade ettik. Bu hakikati yöneticiler çok iyi bildikleri için sizleri sürekli oyalıyorlar, eğer gerçekten bu sorunu çözmeye muktedir olsalardı bunu çoktan yaparlardı. Ama yaptıkları tek şey halkı oyalamak, aldatmak ve kendi lüks hayatları ile oluşan ekonomik açığı halkın sırtına yüklemektir. Bu gerçek dün de böyleydi, bugünde böyle, yarın da böyle olacak.

Eğer bir gün gerçekten ülke ekonomisi iyiye gitmeye başlasın yapacakları ilk şey maddi servetleri aralarında pay etmek, halka da vergileri ve cari açıkları miras bırakmak olacaktır. Tıpkı şu an olduğu gibi… Gelin artık bu kandırılmaya bir son verelim. Gelin artık bu köhne demokratik sisteme dur diyelim. Bizler için tek doğru, Alemlerin Rabbi olan Allah Subhanehu ve Teala’dan gelen İslam ve onun İktisat nizamıdır.

Gelin artık bu doğruya icabet edelim.

 

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

16 Temmuz 2024

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.