HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 17 Aralık 2024

Mahmut Kar, "Suriye devrimi bir zafer kazandı, Şam, Halep, Humus kurtuldu, Esed soluğu efendilerinin yanında aldı. Şimdi işimiz, tüm unsurlarıyla bu kokuşmuş rejimi ortadan kaldırmak ve Allah Rasulünün müjdesine koşmaktır."

ŞAM’I KURTARAN DEVRİMCİLERE…  

İzzet ve şeref dolu Biladü’ş Şam’ın, Dimeşk’in, Halep’in, Hama’nın, Humus’un kurtarılmasının üzerinden bir hafta geçti. 2011’de başlayan Suriye kıyamında, ödenen onca bedeller, verilen canlar, dökülen kanlar, yurdundan edilen milyonlar, ihanetler, zulümler ve katliamların ardından Allah’ın sabredenlere ve cihad edenlere vaad ettiği zafer ve kurtuluş Müslümanları büyük bir sevince gark etti. Elhamdülillah… Mübarek Şam topraklarından yükselen Allah’u ekber sesleri, dünyanın dört bir tarafından yükselen tekbirlerle birleşti. Müslümanların izzetine susamış yürekler şükür secdesine kapandı. Müslümanların topraklarına çöreklenmiş zorba rejimlerden birinin yıkılışını görmek, zalim ve tağut yöneticilerin kaçışına şahit olmak müminlerin kalplerini ferahlattı. Elhamdülillah…

Ve Esad rejiminin yıllardır kendi halkına uyguladığı vahşetler, katliam ve zulümler bir bir ortaya çıkmaya başladı. Yer altındaki zindanlar, toplu mezarlar, işkencelerle katledilen mazlumlar, cesetlerin preslendiği makineler, asit kuyuları ve daha neler neler… Bütün bunlar bu rejimin nasıl insanlık dışı vahşiler sürüsü olduğunu tüm dünyaya gösterdi. 

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ   “Onlardan ancak Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam aldılar.” [Buruc 8]

İşte Batılı kâfirlerin on yıllardır üzerine yatırım yaptığı Baas rejimi buydu. İşte bazı devletlerin yıllardır diyalog kurmayı talep ettikleri, reform yapmasını istedikleri, uzlaşıp anlaşma yolunu seçmesi için çağrı yaptıkları Esad rejimi buydu. Aslında bu rejimin ne olduğunu Suriye halkı biliyordu. Bunu Batılı kâfirler de çok iyi biliyorlardı. Ama gözleri İslam düşmanlığı ile kör olmuş kesimler Esad’ın gerçek yüzünü ve Baas zulmünün bir türlü görmek istemediler. İşte bizim yıllardan söylediğimiz; “Esed rejimi ile kurulacak diyalog, yapılacak barış görüşmeleri ve Esed’e uzatılacak el, ihanet elidir, Devrime ve Suriye kıyamına karşı bir darbedir.” dememizin sebebi buydu. Bunu ta 2015’te Esed neredeyse yıkılacakken Baas rejimi ile anlaşma yapıp geri çekilen Suriyeli gruplara da söyledik, bunu çatışmasızlık anlaşmasına evet diyen İdlib’deki gruplara da söyledik bunu normalleşme çağrıları yapan Türkiye yönetimine de söyledik. “ABD’nin gözetiminde Cenevre’de, Astana’da, Soçi’de, Tahran’da ve Ankara’da kurulan masalara oturmak, Müslümanları zalim rejimin eline teslim etmektir.”diye uyardık. 

Biz bu rejimin masada uzlaşma yolu ile değil savaşla düşeceğini hep söyledik. Öyle de oldu, bakınız bu zorba katil rejim ne kadar zayıfmış tüm dünya gördü öyle değil mi? Evet, bunu devrimin ilk yıllarından itibaren, hem Türkiye’de yaptığımız programlarda, eylemlerde, hem İdlib, Halep ve Suriye’nin şehirlerinde yaptığımız gösterilerde açıkça haykırdık. “Ey devrimci gruplar, ey Suriye halkı, ey mücahitler! Hedefiniz Şam olsun, hedefiniz rejimi tüm unsurlarıyla yıkmak olsun.” “Nihai hedefiniz mübarek Şam topraklarında Allah Rasulü Aleyhis Salatu ves Selam’ın müjdelediği ikinci Raşidi Hilafet olsun.” “Sizleri, Esed zalimi ile masaya davet edenlere itibar etmeyin, rejim ile uzlaşmaya çağıranlara güvenmeyin.”dedik. 

Bütün bunları bu zalim rejimi tanıdığımız, bu rejimin arkasındaki kâfir ülkeleri tanıdığımız için kendimizden emin olarak açıkça söyledik. Ve Elhamdülillah, Allah’ın fazlı ve keremiyle, mücahitlerin cesaretiyle zalim Esed’in eli, kolu kırıldı. Şam toprakları Müslümanlar eli ile kurtuldu. Ve şimdi artık Allah Rasulünün müjdesi olan ikinci Raşidi Hilafet’in ikamesi için adımların atılmasına sıra geldi. Bugüne kadar nasılsa bundan sonra da bizim Suriye halkına, devrimci gruplara ve onurlu mücahitlere nasihatimiz ve çağrımız bu minvalde olacaktır. 

Nasıl ki Esed zalimi ile masaya oturmayıp, ona teslim olmadınız, sabrettiniz, ebat ettiniz Allah sizi Şam’ın kurtuluşu ile onurlandırdı. Bundan sonrada ABD ve Batılı küfür devletleri, BM ve diğer uluslararası kuruluşlar ile sakın masaya oturmayın, Batının sözcülüğünü yapan bölgedeki rejimlerin yöneticilerine sakın güvenmeyin. Allah’ın vaadi, Allah Rasulünün müjdesi olan Raşidi Hilafeti ikame etmek için adımlarınızı sıklaştırın, basiretli olun, İslami devriminize mani olmaya çalışanların tuzaklarını görün. Asla unutmayın, şundan hiç şüpheniz olmasın. Suriye halkı sizin arkanızda, yeryüzündeki tüm Müslümanlar da sizin destekçiniz, her şeyden öte Allah sizin yardımcınız. Evet, Kıymetli Müslümanlar! Bizim Şam ehline ve devrimcilere çağrımız ve nasihatimiz budur. 

Buradan bir de, yıllarca Esed’e arka çıkan, ilk günden beri devrimi itibarsızlaştırmaya çalışan, her fırsatta Esed rejimini bir çözüm olarak sunan laik Kemalistlere, Türkiye’deki, İran sevicilere bir iki lafım var. Sizler, öyle fesat insanlarsınız ki, 14 yıldır Suriye halkının başlattığı kıyamı yalanlarınız ve iftiralarınız ile kirletmeye çalıştınız, hep fitne sokmaya çalıştığın. Şimdi Suriye Esed zaliminin zulmünden kurtuldu, Kahramanlaştırdığınız katil Esed kaçtı gitti, Sednaya ve Tedmur hapishanelerindeki görüntülere rağmen katilleri savunuyorsunuz, utanmadan fitneye sarılıyorsunuz. Müslümanların izzetli yürüyüşünü değersizleştirmeye çalışıyorsunuz. Devrimin arkasında “İsrail”in olduğunu söyleyecek kadar alçalıyorsunuz. Esed’in ibretlik yıkılışına kılıf bulmaya çalışıyorsunuz ve hala Esed güzellemeleri yapıyorsunuz. Ama ne yaparsanız yapın, yüreği İslam için çarpan Müslümanların kıyamına bugüne kadar mani olamadığınız gibi bundan sonrada olamayacaksınız. Şanlı kıyamı bugüne kadar kirletemediğiniz gibi bundan sonra da kirletemeyeceksiniz. Şam’ın kurtuluşundan sonra Allah Rasulünün müjdelediği ikinci Raşidi Hilafet ile sonuçlanmasını gördüğünüzde bu sizlere yürek acısı olacak. Bekleyin!  Muhakkak ki o gün çok uzak olmayacaktır…

Suriye devrimi bir zafer kazandı, Şam, Halep, Humus kurtuldu, Esed soluğu efendilerinin yanında aldı. Şimdi işimiz tüm unsurlarıyla bu kokuşmuş rejimi ortadan kaldırmak ve Allah Rasulünün müjdesine koşmaktır. Bir an evvel yeryüzündeki tüm Müslümanların liderliği olan Raşidi Hilafeti ikame etmek için adımları hızlandırmaktır. İslami hayatı yeryüzünde hâkim kılmak için çabalamaktır. Bizler, şeri hükümlerin tacı ve tüm hükümlerin kendisine bağlı olduğu Raşidi Hilafetin ikamesi için nasihatlerimize ve tavsiyelerimize devam edeceğiz. Devrimci grupları ve mücahitleri sömürgeci Batılı kâfirlerin ve onların uşaklarının hile ve tuzaklarına karşı, devrimi saptırma tehlikelerine karşı uyarmaya devam edeceğiz. 

Bu sadece bize değil, tüm Müslüman âlimlere, cemaatlere, hareketlere ve kitlelere düşen İslami bir vecibedir. Bu sorumluluğu ihmal etmek Müslümanlara ve İslami camialara asla caiz değildir. Ve son olarak mübarek Şam ehline, İslam’ın hâkim olması için yıllardır mücadele eden mücahitlere ve Suriye devrimiyle gönülleri ferahlayan tüm Müslüman kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Zorba ve tağut Esed rejimi zelil oldu sizler ise izzet sahibi oldunuz. İzzet, Allah’a, Rasulüne ve müminlere aittir. Müminler, Allah’a ve Rasulüne itaat ettiği müddetçe, İslam’ın hâkimiyeti için mücadele ettiği müddetçe izzet sahibi olmaya devam edeceklerdir. Karşılarındaki tüm kâfirler ise bir bir zelil olacaklardır. Bundan dolayı izzetin sadece İslam’ın hükümlerinde olduğunu unutmayın. Sizlere bu minvalde yapılan nasihat ve tavsiyelere dört elle sarılın. Müslüman kardeşlerinizden gelen tavsiyelere karşı hayırhah olun. Nasihat almak istemeyen, biz doğru bildiğimizi yaparız diyenler gibi olmayın. Zira bizlere düşen ihsan ve İslam ile nasihat etmek sizlere düşen de bu nasihatlere kulak vermektir. Sömürgeci kâfirlerin ve onların işbirlikçilerinin tuzaklarına karşı her daim uyanık olun. Unutmayın ki; size hak üzere nasihat edenler sizin dostunuzdur. Sizi haktan saptıran, sizi laikliğe, demokrasiye, sivil devlete, Batılı özgürlüklere çağıran ise düşmanlarınızdır. Rabbim sizlere dostlarınızı ve düşmanlarınızı tam bir ayrım ile ayıracak basireti nasip etsin. Sizleri bu dünyada ve ahirette İslam ile izzetli kılsın. Sizlerin elleriyle Allah Rasulünün müjdelediği nübüvvet minhacı üzere Raşidi Hilafeti nasip etsin. 

GAZZE SAHİPSİZLİĞE TERK EDİLDİ

Bir taraftan Şam’ın kurtuluşuna, bir zalimin, bir katilin kaçışına, bir zulüm düzeninin yıkılışına seviniyoruz. Ama diğer taraftan Filistin’in sahipsizliğine, Gazze’nin yok oluşuna, bir şehrin tarumar edilişine, bir halkın topyekûn soykırımına şahit oluyor ve üzülüyoruz. Tam 438 gün geçti, Gazze 17 bin çocuk şehit verdi, Gazze 12 bin kadın şehit verdi, Gazze toplamda 55 bin şehit verdi, Gazze’de 105 bin yaralı ve 11 bin kayıp var. Daha yeni bir hafta içinde Gazze’nin Beyt Lahia ve Han Yunus kasabalarında işgalci “İsrail”in bombardımanıyla onlarca Müslüman katledildi. Bu katliamlarda Rim’in dedesi Halid Nebhan’da şehit oldu. Rabbimiz şahadetlerini kabul etsin, Rabbimiz onları adın cennetleri ile rızıklandırsın. Amin!

Ne yazık ki bu işgale son vermek için elimizden bir şey gelmiyor, çünkü bütün bir küfür milleti lanet işgalci Yahudileri destekliyor. Yardım için çağrı yapılan bütün işbirlikçi rejimler, Müslümanların başındaki bütün liderler Gazze’ye yardım etmek yerine sadece “İsrail”i kınıyorlar ve hatta bu işgalci varlık ile ilişkiyi devam ettiriyorlar. Bakın, 13 yıldır Suriye’de 1 milyona yakın Müslüman’ı katleden Esed’e fiili bir yaptırım yapmayan Batı, Suriye’de şimdi azınlık haklarından bahsediyor. 1 yıldır Gazze’de taş üstünde taş bırakmayan “İsrail”i desteklemeye devam eden Amerika şimdi Suriye’de Müslümanlara insan hakları dersi vermeye kalkıyor. Ve daha acı olan şey ne biliyor musunuz? Batılı kâfir yöneticiler bu küstahlığı Müslümanların yöneticilerinin yüzüne baka baka yapıyorlar. Hatta bizim yöneticiler de bu Batılı kâfirlerin dili ile konuşuyorlar. Suriye’de kadın haklarının, insan haklarının, özgürlüklerin korunması gerekir diyorlar. 

Kahretsin, Gazze’de ölen 12 bin kadının hakkını savunmadınız. Kahretsin, Gazze’de katledilen 17 bin çocuğun hakkını savunmadınız. Kahretsin Refah’ta açlık ve kıtlıktan 1 yıldır kırılan 2 milyon Müslüman’ın bırakın Müslümanlığını, insanlığını hiçe saydınız. Allah sizi ıslah etsin! 

Gazze ve Filistin ihanete uğruyor, sadece 57 liderin ihanetine değil Filistin içindeki hainlerin, “İsrail” ile işbirliği yapan hainlerin de ihanetine uğruyor. Filistin yönetimi lideri Mahmut Abbas Batı Şeria’daki Cenin Kampında direniş gruplarına saldırdı ve bir mücahidi şehit etti. İsrail Gazze’yi bombalarken, işbirlikçisi Mahmud Abbas’da Batı Şeria’yı muhasara altına alıyor. Batı Şeria halkı ayaklanırsa diye korkuyor. Polislerini işgalci askerlerin üzerine sürmek yerine Müslümanları tehdit ediyor. İşte görün Gazze’yi bu hainin kontrolüne vermek istiyorlar. Kim, ABD, Batılı devletler, Mısır, Katar ve Türkiye…  Ateşkes olsun, “İsrail” kazansın, Gazze kaybetsin, ateşkes olsun Mahmut Abbas kazansın, mücahitler kaybetsin bunu istiyorlar. Evet, Gazze her taraftan sıkıştırılıyor, Gazze boğuluyor, Gazze nefessiz kalıyor, Müslümanlar evlerinde kalsalar bombalanıyorlar, dışarı çıksalar kurşunlanıyorlar, hastanelere sığınsalar öldürülüyorlar. Gazze, terk edilmiş halde, ona ne destek veren var ne de onun acısını yüreğinde hisseden… Biraz önce de söyledim ya Şam’ın kurtuluşuna sevindik ama Gazze yine sahipsiz… 

Esed rejiminin yıkılmasını fırsat bilen “İsrail” şimdi Golan’daki işgalciliğini daha da genişletiyor. Ama kimse ona bir şey demiyor. Amerika ve Batılı devletler Suriye’nin bölgede kendisine komşu olan ülkelere tehdit oluşturmaması gerektiğini söylüyorlar. Suriye kime tehdit oluşturacak? Müslüman Türkiye’ye mi, Hayır! Müslüman Ürdün’e mi, Lübnan’a mı, Irak’a mı Hayır! Peki ya kime? İşgalci “İsrail”e Evet! İsrail’in güvenliği Amerika ve Batı için bu kadar çok önemli. Çünkü İsrail abartıldığı gibi güçlü değil, işte 7 Ekim’de gördük. O halde Şam’ı Esed zulmünden kurtaran mücahitlerin Gazze ve tüm Filistin’i de bu işgalci katillerden kurtarması için eksik olan hiçbir şey yok. Zira eğer bunun için adım atılırsa Ürdün, Mısır, Lübnan, Türkiye ve bölgedeki diğer beldelerin hakları 75 yıllık işgalin bitmesi için seferber olurlar. Bu Allah için hiçte zor değildir, yeter ki Müslümanlar istesinler. 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ “Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” [Muhammed 7]

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

17 Aralık 2024

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.