HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 17 Ocak 2023

Mahmut Kar, gençler ve aileler olmak üzere toplumun içine düştüğü tehlikeye karşı farkındalık oluşturmak ve bu çöküşü durdurmak için var gücümüz ile çalışacağız.

KAMPANYAMIZ LAİKLERİ RAHATSIZ ETTİ

Bu hafta toplantımıza, partimizin yaptığı çalışmalar ile başlamak istiyorum. Malum aralık ayının sonunda “Tehlikenin Farkında mısınız” diyerek “Toplumsal Çöküş-Sorunlar ve Çözüm” başlıklı bir kampanya başlattık. Bu kampanya kapsamında bazı faaliyetler gerçekleştirdik. Şimdi öncelikle gerçekleştirdiğimiz bu faaliyetleri sizlerle paylaşmak istiyorum: 

21 Aralık 2022 tarihinde İstanbul ofisimizde gerçekleştirdiğimiz bir basın toplantısı ile “Toplumsal Çöküş-Sorunlar ve Çözüm” başlıklı raporumuzu kamuoyuna tanıtmıştık. Bu toplantıda gençliğin karşı karşıya olduğu sorunları, aile kurumunun yıkılma tehlikesini ve toplumsal çöküşün sebeplerini ortaya koymuştuk. Aynı zamanda bütün bu sorunlara yönelik çözüm önerilerimizi de kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu konuyu bir kampanya kapsamında, Türkiye’nin bütün bölgelerinde yapacağımız faaliyetlerle halka anlatacağımızı, bu konuda toplumsal bir duyarlılık oluşturmak istediğimizi söylemiştik. Öyle de yaptık elhamdülillah.

İlk olarak 25 Aralık 2022 tarihinde Ankara Kızılay’da büyük bir konferans gerçekleştirdik. Peşinden 8 Ocak’ta İstanbul Esenyurt’ta bir konferansımız daha oldu. Geçtiğimiz hafta cuma günü Adana’da, pazar günü ise Bursa’da aynı şekilde birer konferans gerçekleştirdik. Konferanslarımıza katılan farklı Sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri, muhtarlar, hocalar ve diğer davetliler yaptığımız bu çalışmanın çok kıymetli olduğunu söyleyip memnuniyetlerini bildirdiler. Tabi konferansların yanında Türkiye’nin dört bir yanında, çalışma yaptığımız her yerde toplumun tüm kesimlerine ziyaretler gerçekleştirdik. Siyasi Parti ve STK temsilcileri, akademisyenler, gazeteciler ve tüm Müslümanların kapısını çaldık, oturduk, konuştuk, dertleştik. Gençliği inançsızlık krizine sokan, alkol ve madde bağımlılığına mahkûm edenin kim olduğunu, laik eğitim sistemi ile zihinleri kirletilen gençleri bu tehditten nasıl koruyacağımızı konuştuk. CEDAW ve 6284 sayılı kanun ile parçalanan aile kurumunun halini, süslü cümlelerle propagandası yapılan “toplumsal cinsiyet eşitliği” tehlikesini konuştuk. Toplumda her geçen gün artan suç oranlarının sebebini ve yine adalet ve yargıya karşı güvensizliğin neden kaynaklandığını konuştuk. Gördük ki herkes dertli, evde anne ve babalar dertli, mahallede esnaf ve muhtarlar dertli, okulda öğretmenler, camide imamlar dertli, adliye de avukatlar, fabrika da işçiler dertli. Gençliği kaybediyoruz, aile kurumu yıkılıyor, sokak artık yaşanılmaz bir hal alıyor. Herkes dertli ama kimse derdine çare bulamıyor ve toplum çözümsüzlük girdabında debelenip duruyor. 

Evet işte biz, toplumun bu vahim durumunu gündeme getirip bütün bu sorunların kaynağının laik düzen ve kapitalist sistem olduğunu, çözümün ise İslam olduğunu söylediğimizde, birileri hemen zıpladı. Yaralarına nasıl bastıysak artık, çıbanlarını nasıl sızlattıysak artık “laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor” diye avazları çıktığı kadar bağırmaya başladılar. 

Kıymetli Müslümanlar, kimlerden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Müzmin İslam düşmanlarından bahsediyorum. Bu ülke ve bu halk için bugüne kadar hiçbir şey yapmamış, halkı ve değerlerini aşağılamayı görev edinmiş Cumhuriyetçilerden bahsediyorum. Bilimin arkasına sığınarak İslam’a saldıran örümcek kafalılardan bahsediyorum. Cumhuriyet Gazetesi, Sözcü’nün yavrusu olan Korkusuz Gazetesi, Tele1, Yeniçağ ve diğerlerinde bahsediyorum. Bunların 100 yıldır yaptıkları tek şey, Kemalizm kutsaması ve laiklik propagandası… Tabi biz de onların kutsadıkları bu düzeni tartışmaya açınca, üstünü örttükleri o kokuşmuş 100 yıllık fosilin çürümüş örtüsünü açınca pis koku ortaya yayıldı. “Gençlerde uyuşturucu kullanım yaşının 12-13’e inmesinin sorumlusu sizsiniz, toplumun 4’te birinin alkole müptela olmasının sorumlusu sizin laik düzeniniz, yaşama gayesi kalmamış bu gençliği intihara sürükleyen sizin laik eğitim sisteminiz” dediğimizde hemen bize saldırmaya koyuldular. “Bu ülkede sadece bir yılda 2,5 milyon mala karşı 1,300 bin cana karşı suç işlenmiş, bu sizin eseriniz bunu sizin laik düzeniniz başardı” dediğimizde hemen bizi hedefe koyuyorlar.

Neymiş efendim “Tehlikenin Farkında mısınız!” diyerek Müslümanlara broşür dağıtmışız. Evet dağıttık, suç mu? Biraz önce de söyledim; ev ev, dükkân dükkân dolaşıyoruz, herkesi bu tehlike ve bu tehdit karşısında uyanık olmaya çağırıyoruz, uyandırmaya çalışıyoruz. Geleceğimizi, gençliği sizin bağnazlığınıza terk edeceğimizi mi zannettiniz? Sizin bu laik düzeniniz, ülkenin geleceğini, gençliği alkol masalarına, uyuşturucu ve kumar bağımlılığına mahkûm edecek biz de izleyeceğiz öyle mi? Bu halkın hayatından 100 yılını çaldınız. İkinci bir yüzyıla fırsat vermeyeceğiz. Kimle beraber olursanız olun, hanginiz iktidara gelirseniz gelin, ister cumhur isterse millet hiç fark etmez! Sırtınızı hangi sömürgeci güce dayarsanız dayayın, Amerika ya da Avrupa hiç fark etmez… Bu köhnemiş düzeni kimse koruyamayacak. Bütün pisliğinizi ortaya dökeceğiz ve bu halk sizin ne mal olduğunuzu, kendisine nasıl düşman olduğunuzu görecek.

Kıymetli Müslümanlar, bunlar Batı aşığı, bunlar topraklarına yabancı, dedelerinin dinine düşman kesilmişler. Bakınız hazırladığımız raporda, eğitim konusunda OECD ülkeleri sıralamasında son sıralarda olan Türkiye’nin laik eğitim sistemi ile ilgili çözüm olarak demişiz ki; “Batılı ideolojiler ekseninde hazırlanmış eğitim müfredatı terk edilmeli, İslami eğitim müfredatı uygulanmalı” Evet dedik. “Karma eğitim kaldırılmalı, İslami eğitim modeline geçilmeli” demişiz, evet onu da dedik. Cumhuriyet Gazetesi de bunu kalın puntolarla haber yapmış “Şehir şehir Hilafet çağrısı” manşeti ile bizi hedef göstermiş. Neymiş efendim Hilafet istiyor muşuz ve bu Anayasa’ya göre suçmuş. Kim söylüyor bunu? Gazeteye demeç veren Türkiye Komünist Partili “yurtsever” bir hukukçu. Müslüman ülkede komünizm istemek serbest ama Hilafet istemek suç öyle mi? Bu ülkede komünizm istemek çağdaşlık, Hilafet İstemek gericilik öyle mi. Sizin savunduğunuz komünizmin liderlerinden Mao sadece Çin’de 5 milyon insanı astı, Stalin Sovyet Rusya’da 10 milyona yakın insanı katletti. Bu mu çağdaşlık, bu mu eşitlik, bu mu adalet… Çakma komünistler sizi… Kapitalizme yem olmuş, kapitalistlerin satıl aldığı beş paralık korkaklar… Kemalist laik düzenin maşası olmuşsunuz kendinizden haberiniz yok.

Size söylüyoruz ey laikler, ey çakma komünistler, ey müzmin İslam düşmanları; sizden korkmuyoruz, iftiralarınız ve karalamalarınız bize zarar veremez. Sizden önce de iftira attılar, Pensilvanya’dan talimatla bizi kendi televizyon ve gazetelerinde karaladılar. Attıkları çamur yüzlerine öyle bir bulaştı ki iflah olmuyorlar bakın. Biz sırtımızı rabbimize Allah’ımıza dayadık, onlar gibi Amerika’ya değil, sizin gibi İngiltere ve Avrupa’ya değil…

Kıymetli Müslümanlar! Bakar mısınız bunlar aile kurumunu tehdit eden, eşleri birbirine düşman eden, çocukları annesiz ve babasız yaşamaya mahkûm eden bir düzeni savunuyorlar, bunlar “kadına şiddet” bahanesiyle İstanbul Sözleşmesini, CEDAW’ı 6284 sayılı kanunu savunuyorlar. Bunlar cinsiyet eşitliği projesini ve LGBTİ’yi savunuyorlar. Biz yaptığımız konferanslarda hazırladığımız rapor ve broşürlerde “LGBT gibi ifsat edici oluşumlara karşı topyekûn bir mücadele başlatılmalı.” Diyoruz, onlar bu sapkınlığı yayanları savunuyorlar. “İçki, zina, kumar, uyuşturucu gibi tüm haramlar yasaklanmalı,” diyoruz, onlar içkiyi, zinayı, uyuşturucuyu savunuyorlar. Biz “Türkiye’nin Batı’dan aldığı çürümüş yargı ve ceza sistemi kaldırılmalı, İslam’ın yargı ve ukubat sistemi tatbik edilmeli.” diyoruz, onlar 1980’li yıllara kadar yetim, öksüz, anne babası alkolik evsiz çocukların açık artırma ile satılmasına izin veren İsviçre’den alınan Medeni kanunu savunuyorlar. Sorsan kendileri medeni biz gerici… Onlar çağdaş bir geri kalmışız…

Ha birde halkın parası ile yapılan salonları kendi babalarının malı gibi görüyorlar. Neymiş biz bu konferansları nasıl yapıyor muşuz, neden izin veriliyormuş, bu salonları biz nasıl kullanıyor muşuz.

Kıymetli Müslümanlar! Bunlar ne kadar bağırıp çağırırlarsa çağırsınlar, bizler bu toplumu içine düştüğü bataklıkta bırakmayacağız. Bizim derdimiz sizsiniz, biz gençliği ve geleceğimizi düşünüyoruz. Biz içinde huzur ve mutluluğun hâkim olduğu aile kurumunu düşünüyor, bunu arzuluyoruz. Batılılar ve onlara aşık bu ülkedeki laikler ise gençlik heba olsun, aile yıkılsın istiyorlar. Sizi bunların insafına bırakmayacağız, sizi Batı’dan ithal fikir ve kanunların dehlizlerine terk etmeyeceğiz! Çünkü bu toplum bizim biz ümmetin hayrını, sizin hayrınızı istiyoruz.

Bu halkın hamurunda, mayasında ve fıtratında İslâm var. Bu toplum bizlere Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in emaneti. Bu sebeple biz bu emanete sahip çıkmak için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Gençler ve aileler olmak üzere toplumun içine düştüğü tehlikeye karşı farkındalık oluşturmak ve bu çöküşü durdurmak için var gücümüz ile çalışacağız. Siyasi partilerin temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlere, kanaat önderlerine, ayrıca esnaflara, memurlara, işçilere, öğrencilere yani toplumun tüm kesimlerine gidecek ve çözümlerimizi onlara sunacağız. Onlarla bu toplumsal tehlikeyi, sebeplerini ve çözümlerini konuşacağız. Bizler, fikirlerimize ve çözümlerimize güveniyoruz. Çünkü bizim referansımız İslam ve çözümlerimiz İslam’ın çözümleri. Bu çözümler Hilafet ile 13 asırlık İslam tarihinde uygulandı, Raşidi Hilafet ile yeniden uygulanabilir inşaAllah.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

17 Ocak 2023                                   

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.