HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 19 Mart 2024

Muhammed Emin Yıldırım, "Çanakkale destan yazan bu ümmet Gazze’de bir avuç korkak Siyonist çeteye niçin karşı koyamıyor? Gazze halkının kahramanca direnişine niye ortak olamıyor? 109 yıl önce Gazzeli Müslümanların Çanakkale’ye koştukları gibi bizler Gazze’ye neden koşamıyoruz?"

SURİYE DEVRİMİ VE ÇANAKKALE ZAFERİ’NİN YILDÖNÜMÜ

15 Mart 2011 tarihinde Dera şehrinde çocukların okul duvarına yazı yazmasıyla başlayan Suriye İslami Devrimi 13. yılını geride bıraktı. Esad diktatörlüğüne karşı kıyam eden Suriyeli Müslümanlar 13 yıl önce sömürgeci kafirlerin uykularını kaçıran sarsıcı bir devrime imza attılar. Halk cuma namazlarında organize olduğu için “Mescid Devrimi” de denilen Suriye İslami Devrimi taşıdığı ruh, ortaya koyulan irade, gösterilen sabır ve fedakarlıklar açısından gerçek bir halk devrimidir ve asla unutulmaması unutturulmaması gerekir. Zira bu devrimin en önemli özelliği meydanlarda sadece Allah’ın kelimesinin yüceltmesi ve kendisine hedef olarak Hilafetin yeniden kurulmasını belirlemesidir.

İşte bu sebeple 13 yıl boyunca kafir Amerika’nın başını çektiği komplocu devletler Suriye devrimini öldürmek için çalıştılar. Devrimi ve halkını dizginleyebilecekleri, rotasını saptırabilecekleri hiçbir araç bırakmadılar. Esad rejimi devrilip İslami Hilafet Devleti kurulmasın diye İran, Şii milisler, Rusya, DAEŞ ve PKK Suriye halkıyla açıktan savaştılar. Amerika, Türkiye ve bölgedeki Arap rejimler ise arka planda devrimcileri aldatmak için tuzak üzerine tuzak kurdular. Birbirini izleyen konferanslar üstün olunduğu halde yapılan ateşkesler ve kirli siyasi para, devletlerin hedeflerine ulaşması konusunda önemli bir rol oynadı.

Tüm bu yaşananlar neticesinde Suriyeli Müslümanlar kâfirler tarafından büyük saldırılara, dost sandıkları insanlar tarafından büyük ihanetlere uğrayarak devrimin birçok kazanımını kaybettiler. Dışarıdan yardım almadığı dönemlerde Suriye’nin %70’ine hakim olan, Şam’ın kapısına dayanan devrimci gruplar son birkaç yıldır İdlib’e sıkışıp kaldılar. Ne acıdır ki kirli paranın etki ettiği bu grupların çoğu yıllarca enerjilerini birbirleriyle savaşarak harcadı. Bugün İdlib’teki Cevlani yönetimi ise Esad rejimiyle savaşmak yerine devrimin sabitelerine geri dönülmesini isteyen dava taşıyıcılarına zulmetmek hak sözü söyleyenleri tutuklamakla meşgul. Suriye halkıyla el ele verip devrim iradesini geri almak varken küçük bir otorite uğruna Batının Esad rejimini yüzdürme politikasına hizmet ediyorlar. Ne utanıyorlar ne de ibret alıyorlar.

Her kim Suriye halkına rağmen Suriye’nin geleceğinde var olacağını düşünüyorsa büyük bir hezeyan içindedir. Allah’ın izniyle bu gerçekleşmeyecektir. Suriyeli Müslümanların kalbinde iman ateşi hala canlıdır. Zafer düşüncesi hala güçlü ve diridir. Devrim bir yerde bitse diğer yerde yeniden başlayacaktır. Amerikan uşağı zalim ve katil Esad rejimi yıkılıp Şam İkinci Raşidi Hilafetin merkezi oluncaya kadar bu devrim çok daha bilinçli bir şekilde yoluna edecektir inşallah. Bu vesile ile 13. yıldönümünde Suriye devrimini ve Suriyeli Müslümanların iradesini bir kez daha selamlıyorum. Mübarek Ramazan ayında onlar için Allah’tan nusret ve zafer diliyorum.

Suriye devriminin yıl dönümünden tarihimizde unutulması mümkün olmayan bir başka yıl dönümüne geçmek onu hatırlatmak istiyorum. Dün 18 Mart’tı malumunuz. Kafirler için yürek acısı olan destansı Çanakkale zaferinin 109’uncu yıl dönümüydü. Tıpkı bugün Suriye, Gazze ve birçok İslam beldesinde Hilafet yeniden kurulmasın diye kafirlerin tek millet olarak ümmete saldırdığı gibi 109 yıl önce de Hilafet yıkılıp ümmet bugünkü çaresiz haline düşsün diye yedi düvel kafir ümmete saldırdılar. Lakin büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Allah’ın yardımı Müslümanların cihat ruhu karşısında hezimete uğradılar. Dönemin en güçlü donanmalarına sahip olmalarına karşın, İslâm ordularının azim ve kararlılığı karşısında Çanakkale’yi geçemediler. Yenilmiş ve aşağılanmış olarak geri çekildiler. Allah Azze ve Celle Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Çanakkale’de İslam’ın izzetini kahramanca savunan tüm Müslümanlardan razı olsun. Şehitlerimize bir kez daha rahmet olsun. Onlar İslam ümmetinin cihat meydanlarında yenilemeyeceğini kafirlere bir kez daha öğrettiler. Onlar İslam düşmanı İngiliz Churchill’e şu sözü söylettiler: “Biz Çanakkale’de sadece Türklerle değil, Allah’ın dinini gaye edinmiş Müslümanlarla savaştık.

Peki sonra ne oldu biliyor musunuz? Ümmetin her milletten evladının İslam’ın sancağı yere düşmesin diye verdiği destansı mücadele içimizdeki batı hayranı hainler tarafından heder edildi. İslam ümmetinin Çanakkale’de savaş meydanında kazandığı büyük zafer masada kaybedildi. Daha doğrusu kasıtlı bir şekilde peşkeş çekildi. İngilizlerin talebi ve yardımı ile batıya meftun halkına düşman yerli işbirlikçiler tarafından 13 asırlık Hilafet çınarı yıkıldı. Sonrasını hepimizin malumu…

Ümmet başsız korumasız ve sahipsiz bırakıldı. Çanakkale’de hayata geçirilemeyen Sykes Picot sınırları Hilafet sonrası uygulamaya konuldu. Küfür milletleri aç kurtlar gibi ümmetin üzerine üşüştüler. Çünkü hilafet kaldırılınca kafirlerin önünde hiçbir engel kalmadı. Mübarek Aksa topraklarında 76 yıldır süren işgal ve bugün Gazze’de 6 aydır devam eden Yahudi varlığının katliamları aynı şekilde kafirlerin önünde bir engel olmadığı içindir. Müslümanları koruyacak bir kalkan olmadığı için cihat çağrısı yaparak orduları ve Müslümanları harekete geçirecek bir halifemiz olmadığı içindir.

Çanakkale destan yazan bu ümmet Gazze’de bir avuç korkak Siyonist çeteye niçin karşı koyamıyor? Gazze halkının kahramanca direnişine niye ortak olamıyor? 109 yıl önce Gazzeli Müslümanların Çanakkale’ye koştukları gibi bizler Gazze’ye neden koşamıyoruz?


Üstelik Çanakkale savaşındakinden çok daha fazla imkana askeri ve ekonomik güce sahip olduğumuz halde… 57 İslam beldesi yönetimi bırakın Gazze’yi işgalden kurtarmayı bırakın katliama engel olmayı Gazze’ye bir yudum su bir lokma ekmek bile sokmaktan acizler. Ama aynı yöneticiler Amerika bir telefon etse askerlerimizi uzak yakın gözetmeden ekonomi bozulur demeden dünyanın ücra köşesine gönül rızasıyla gönderirler. Fakat Gazze’ye karşı kıllarını kıpırdatamıyorlar. İslam ümmeti gece gündüz onlara beddua ettiği halde Gazze halkı onları her gün Allah’a şikayet ettiği halde harekete geçmiyorlar.

20 YERDE GAZZE İÇİN TOPLANDIK

Dedim ya Gazze bir Halife olmadığı için 5 aydır yıkılıyor, kardeşlerimiz katlediliyor, çocuklar ve yaşlılar açlıkla sınanıyor. Müslümanlara cihat çağrısı yapacak bir yöneticimiz olmadığı için cihat ayı olan Ramazan’da da Gazze’de katliam ve zulüm devam ediyor. Onlarca, yüzlerce çağrı yaptık, Filistin’in kurtuluşu ile ilgili madde madde yapılacakları anlattık ama 5 aydan fazla bir süredir Gazze için harekete geçen ne bir yönetici ne de bir komutan görmedik. Hepsi Türkiye’nin gündeminden çıktı, ne televizyon kanallarında ne de gazetelerde Gazze ile ilgili bir haber göremezsiniz. Türkiye’nin tek gündemi 31 Mart yerel seçimleri…

Biz Gazze’yi gündemimizden çıkarmadık çıkarmayacağız da, zira mümin ve Müslüman olmamızın gereği budur. Rasulüllah Sallallahu aleyhi ve Sellem “Müminler bir vücudun azaları gibidirler, o vücuttan bir uzuv rahatsızlandığında diğer bütün uzuvlar onun sızısına iştirak ederler.” buyuruyor. Yine “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” diye buyuruyor. Gazze’de Müslümanlar acı çekerken biz de onların acısına ortak olmalıyız, Gazze’de çocuklar aç susuz haldeyken biz tok uyuyamayız. 

Bu sebeple 7 Ekim’den bu yana Gazze’yi hep gündemde tuttuk tutmaya da devam ediyoruz. Ramazan ayını “Gazze İçin Birlik Zamanı” olarak isimlendirdik. Ve bu çerçevede geçtiğimiz hafta 20 merkezde Basın açıklamaları yaptık ve Gazze için dua ettik. İlk olarak 15 Mart Cuma günü; Ankara, İstanbul, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Siirt, Şanlıurfa, Siverek, Antalya, Çekmeköy ve Üsküdar’da, 16 Mart Cumartesi günü Adıyaman ve Düzce’de, 17 Mart Pazar günü ise Adana, Gaziantep, Bursa, Aydın, Kocaeli ve Pendik’te amellerimizi gerçekleştirdik. Öncelikle bu amellerimize katılan, Gazze için dertlenen ve hiçbir şey yapamıyorsa da gözyaşı döken Müslümanlardan Allah razı olsun.

Basın açıklamalarımızda Müslümanların dertleriyle dertlenmeyen, Gazzeli kardeşlerimizi açlığa mahkûm eden yöneticilere seslendik. Yanlıştan dönmeleri, hatalarını görmeleri ve kendilerini düzeltmeleri için bir kez daha hatırlattık.

Gazze’deki mezalime son verilmesi için atılması gereken adımları hatırlattık, Cumhurbaşkanı başta olmak üzere tüm yetkililere seslendik: “Terör varlığı “İsrail” ile ticari, diplomatik ve askeri bütün ilişkileri kesin. Topraklarımızdaki “İsrail”e ait elçilik ve bütün konsoloslukları kapatın, terör varlığının ülkemizdeki temsilcilerini derhal kovun!”dedik. Yine “İsrail’e destek veren ABD’nin topraklarımızdaki üslerini kapatın ve Amerikan askerlerini ülkemizden kovun! Mısır rejimine baskı yapın ve Gazze’ye insani yardımın girmesi için kapıların açılmasını sağlayın!”dedik. Ve en önemlisi de Filistin’de 76 yıldır devam eden işgale son vermenin esasi çözümünün Orduları Aksa’ya hareket ettirmek olduğunun altını bir kez daha çizdik. Yöneticilere “Ramazan ayı cihat ayıdır, Aksa’ya harekât için orduya emir verin!” dedik.

Son olarak ta Müslümanlara seslendik; Son yüzyılda maruz kaldığımız zulümlerin, özellikle de Gazze’de 5 aydır yaşanan soykırımın bizlere Hilâfet olmadan bu zulümlerin bitmesinin, mümkün olmadığını, Hilafet olmadan değerlerimizi korumamız mümkün olmadığını hatırlattık. Doğru değil mi kıymetli Müslümanlar! 57 İslam beldesi sahip oldukları devasa ordu gücüne rağmen irade gösterip Gazze’deki mezalimi sonlandıramadılar bakın. Hatta bir parça kuru ekmeği, bir bardak suyu, Refah sınır kapısından Gazze’ye ulaştıramadılar. Sadece Gazze de değil, Suriye’de, Keşmir’de, Doğu Türkistan’da, Özbekistan’da, Afrika’da ve daha başka diğer beldelerdeki zulümleri bitirecek olan Râşidî Hilâfet’ten başkası değil. O halde Fetih ve zafer ayı olan Ramazan’da, şu mübarek günlerde birlik ve beraberliğimizin tesisi için gayretlerimizi arttıralım.

Ramazan, Kur'an ve oruç ayı olduğu gibi davet ve cihat ayıdır. Ramazan, tövbe ve rahmet ayı olduğu gibi nusret ve zafer ayıdır. Ramazan Filistin’in işgalden kurtuluşu için bir fırsattır. O halde Gazze ve Ramazan ayı bizim için bir milat olsun. Rabbimizin farz kıldığı oruca nasıl özen gösteriyorsak İslami hayatı yeniden başlatacak Hilafet’in kurulması için çalışmaya da o derece özen gösterelim. Hilafet işgal ve esaretten kurtuluştur, Hilafet izzettir, Hilafet vahdettir, Hilafet Müslümanlar için farziyettir.

Çanakkale ruhunu yeniden kuşanmak, Gazze’yi ve Mescidi Aksa’yı kurtarmak, Suriye’de zafere ulaşmak, nihayetinde özgür, izzetli ve kalkınmış bir ümmet olarak Kelime-i Tevhid sancağının gölgesinde tek bir devletin çatısı altında yaşamak için Hilafete muhtacız. Hem de hiç olmadığı kadar. Öyleyse gelin ellerimizi hilafet için birleştirelim. Gelin bu Ramazan Gazze için birlik olalım ve Hilafet için çalışalım.

Rabbimden, mübarek Ramazan-ı Şerif ile birlikte üzerimize bereket ve hayır yağdırmasını diliyorum. Bu mübarek günleri, İslâm ümmetinin kurtuluşuna ve zulümleri bertaraf edecek koruyucu kalkan olan Râşidî Hilâfet Devleti’nin ikamesine vesile kılsın.

 

Hizb-ut Tahrir Türkiye

19 Mart 2024

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.