HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 30 Mayıs 2023

Mahmut Kar, "Bu toprakların asıl sahibi olduğunuzu onlara hissettirin. Kur’an’a ve Sünnete sımsıkı sarılarak, Türkiye yüzyılının İslam’ın yüzyılı hilafetin yüzyılı olacağını dosta düşmana gösterin."

YÖNETİCİLER, ALİMLER VE MÜSLÜMANLARA ÇAĞRIMIZDIR!

Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantımıza hepiniz hoş geldiniz. Bu hafta tek bir gündemi ele alıp değerlendireceğiz. Malum Türkiye’nin gündemi belli… Türkiye kamuoyu aylardır Cumhurbaşkanlığı ve meclis genel seçimleri ile meşgul ediliyor. Ha bugün ha yarın bir erken seçim olur mu olmaz mı diye bu seçim gündem yıllara yayıldı. Pandemi sürecinde onca sıkıntı yaşandı, artan enflasyon, hayat pahalılığı ile hayat yaşanmaz hale geldi. Daha yeni bu yılın başında 11 ili etkileyen büyük bir afet yaşadık. Enkazlar, yıkımlar, feryatlar, göçler, kayıplar… Bütün bunlar seçim gündeminin içinde kaybolup gitti kıymetli Müslümanlar… Unutuldu, unutturuldu. Ne ile? Altılı masa ile, ittifaklar ile, ittifaklara yeni katılan partiler ile, cumhurbaşkanı adayları, kasetler, şantajlar, videolar ile… Evleri, işyerleri yıkılan, hayatları tarumar olan depremzedeler konuşulmadı, bunlar konuşuldu. Parti liderleri, siyasiler, STK temsilcileri, kanaat önderleri, gazeteciler, yazarlar hatta ilim ehli hocalar dahi sabah akşam 14 Mayıs’ı, 28 Mayıs’ı konuştular.

Geçen 100 yılda tam 20 kez yapılmış buna rağmen hiçbir şeyi değiştirmemiş demokratik seçimlerin 21.si yapıldı. Müslümanlar ve tüm Türkiye halkı seçim sürecinde hiç olmadığı kadar bu kirli siyasetin parçası ve tarafı olmaya zorlandılar. Ya Amerikan tipi Başkanlık Sistemini isteyen Cumhur İttifakı’ndan yanasınız ya da İngiliz tipi Parlamenter Sistemini isteyen Millet İttifakı’ndan yanasınız denildi. Her iki taraf bu seçimleri ölüm kalım meselesi olarak gördü. Seçimleri kazanmak için her şey yapıldı. Ekranların, sosyal medya platformlarının zaten olmayan ahlakı iyice bozuldu. Siyasetçilerin, partililerin, gazetecilerin yüzünde ne ar ne haya kaldı. Küfür, hakaret, itham, iftira hepsinin biri bin para… Seçimler yapıldı, sonuçlar açıklandı. İlkelerin ayaklar altına alınması, pazarlıklar, keskin u dönüşleri, bütün bunlar ne içindi Allah aşkına. Koltuk, makam, çıkar ve menfaat için değil mi? Seçim sürecinde yaptığınız kavgalardan, kullandığınız o çirkin dilden, yüzünüzden dökülen o kirden sonra çıktınız hepiniz tek bir ağızdan “demokrasi kazandı” dediniz. Bütün bu yaşananlardan, bu topluma yaşattıklarınızdan sonra çıkıp “demokrasi kazandı” deyince temizlenmiş mi oldunuz. Pürü pak mı oldunuz? Kıymetli Müslümanlar, bakın göreceksiniz, seçimi kazanan kaybeden bütün bu partilerin vekilleri, bütün siyasetçiler birkaç gün sonra aynı çatı altında bir araya gelecekler. Hiçbir şey olmamış gibi bütün bunlar yaşanmamış gibi yüz yüze bakacaklar, birbirini tebrik edecekler. Hepsi birden laik demokratik sisteme bağlılık yemini verecekler. Zaten bu partilerin Türkiye siyasetine katkıları 100 yıllık laik rejimin varlığını sürdürmek değil mi? İktidarların varlık gayesi, sömürgeci Batılı devletlerin, ABD ya da Avrupa devletlerinin Türkiye ve bölgedeki çıkarlarını korumak değil mi?

Evet 100 yıllık laik Cumhuriyet rejiminde 21. demokratik genel seçimler de tamamlandı. Kim kazandı kim kaybetti? CHP, bu seçimlerin en büyük kaybedeni oldu. Müslüman Türkiye halkı dün olduğu gibi bugünde seçimlerde CHP’ye büyük bir ders verdi. Güçlü olduğunu zannettiği, seçimleri kazanacağına ilk defa bu kadar çok inandığı bir dönemde bile %25’i geçemedi. Yanına Saadet ve Gelecek gibi İslami motifli partileri almasına rağmen, helalleşme çağrılarına rağmen Kılıçdaroğlu seçimleri kaybetti.  Geçmişte zulmettiği Kürt halkının oyunu almak için HDP’ye yanaşmasına rağmen CHP zihniyeti kaybetti. Bu demek oluyor ki, Müslüman Türkiye halkı laik Kemalist CHP’ye geçmişte olduğu gibi bugünde pirim vermemiştir. Bu demek oluyor ki ne kadar ağız değiştirirse değiştirsin ne kadar merkeze kaymaya çalışırsa çalışsın bu halk, Müslümanlar Kemalist zihniyete, CHP zihniyetine asla güvenmiyor. Aynı zamanda CHP üzerinden değerlendirdiğimizde bu seçim sonuçları, 100 yıllık Laik Kemalist Cumhuriyet’in başarısızlığının da açık bir göstergesi olmuştur. Türkiye halkı İslam’a düşmanlık besleyenlere pirim vermemiştir. Türkiye halkı geçmişini, tarihini unutmamıştır, unutmayacaktır.

Şimdi gelelim seçimleri kazanan ittifak ve partilere… Bu seçimde matematik olarak kazanan partiler var mı var. Ancak kitlelerine ve tabanlarına verdikleri sözlerden, dillendirdikleri “ilkelerden” taviz verdikleri için bu partiler gerçekte kaybetmişlerdir. Matematik onları “kazandı” gibi gösterebilir ama taviz ve ilkelerden ödün vermek kamuoyu vicdanında kaybettirir. Doğru ya da yanlış, varoluş gayelerini unutanlar, kırmızı çizgilerini çiğneyenler, kendilerine ait ideali, toplumun geleceğine dair kaygıları olmayanlar başkalarının ajandasında yer almaya mahkûm olurlar.

Seçimleri kazanan iktidar partisine gelince hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Ak Parti yöneticilerine buradan seslenmek istiyorum. Sayın Erdoğan! Bu halk CHP’nin adayı Kılıçdaroğlu’na değil de size niçin oy verdi biliyor musunuz?  Ey Ak Parti yöneticileri! Bu halk CHP zihniyetini değil de sizi niçin iktidara taşıdı biliyor musunuz? Bu halk size dilinizden düşürmediğiniz İslami söylemler sebebiyle oy verdi. Bu halk İslam düşmanı CHP’yi değil sizi bu sebeple tercih etti. Müslümanlar 100 yıllık Cumhuriyet tarihi sürecinde sizden başka birçok lideri, birçok partiyi aynı kaygı ve duygu ile iktidara taşıdılar. Ama iktidara gelen lider ve partilerin hepsi Müslümanları kandırdı, onların beklentilerine cevap vermedi. Aynen sizin gibi. Siz de 20 küsur yıldır Ak Parti’ye giydirdiğiniz İslami elbise ile bu halkı kandırıyorsunuz! Dilinize doladığınız Kudüs davası ile, Rabia davası ile ümmet davası ile Müslümanların samimi duygularını istismar ediyorsunuz. İktidar olduğunuz çeyrek asırlık dönemde, İslam ahkamını yok saymanıza, faizi yaymanıza, aile kurumunun yıkılmasına hizmet etmenize rağmen bu halk CHP’yi değil sizi tercih ediyor. Irak işgalinde, Afganistan işgalinde ABD ve Batı ile müttefik olmanıza rağmen sizi tercih ediyor. İsrail’in bombardıman, katliam ve cinayetleri sonrasında İşgalci Herzog’u bu topraklarda ağırlamanıza rağmen sizi tercih ediyor.

Daha bunun gibi 20 yıla sığdırdığınız onca zulüm, onca ihanete rağmen bu halk sizi tercih ediyor. Neden çünkü İslam adına sizlerde bir şey görüyor. İslam adına sizlerden bir şey bekliyor. Şimdi size soruyorum. Sayın Erdoğan! Halkın bu tercihine karşılık siz ne yapacaksınız? Onlara sırtınızı dönüp İslam ve Müslümanların düşmanları ile görüşmeye, anlaşmaya, iş birliği yapmaya devam mı edeceksiniz? Seçim süreci boyunca CHP ve Millet İttifakı’nın adayını terör örgütleri ile iş birliği yaptığı için eleştirdiniz. Şimdi dünyanın en büyük terör devleti olan ABD seçimi kazandığınız için sizi tebrik ediyor, sizinle çalışmak için sabırsızlanıyor. Söyleyin hadi! Terör devleti ABD ile dost olmakla PKK ile iş birliği yapmak arasında ne fark var? Sayın Erdoğan! Bu halk İslam düşmanı CHP’ye oy vermiyor, onu iktidara taşımıyorsa hala daha bu halkta hayır vardır. Buna karşılık, halkın sizden beklentisine Kemalist güzellemeler yaparak mı cevap vereceksiniz. Kemalizm İslam ve Müslümanlara düşmanlığı temsil ediyor, siz Beştepe’ye yansıttığınız fotoğraf ile neyi ve kimi temsil ediyorsunuz. Söyleyin!

Seçim süreci boyunca Müslümanları cihada davet eder gibi demokratik seçimlere davet eden, verdikleri fetvalar sayesinde dolaylı yoldan demokratik rejimin bekasına vesile olan alim ve hocalara seslenmek istiyorum. Zira artık seçimler bitti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tekrar kazandı. Anadolu irfanı bir kez daha galip geldi ve İslam düşmanı CHP zihniyeti bir kez daha kaybetti. Öyleyse şimdi alimlerimize sormak istiyorum. Peki ne değişti? Müslümanlar İslami bir hayatın inşası noktasında ne elde edebildiler? Alemlerin Rabbine ait olan egemenlik hakkı sahibine iade edildi mi? Nesilleri ifsat eden içki, faiz, kumar, zina gibi Allah’ın haram kıldığı münkerlerden hangisi yasaklandı? Allah’ın farz kıldığı hangi İslami hüküm uygulandı? Krizler içinde yaşayan halkımızın sorunlarına karşı İslam’ın hangi çözümü hayata geçirildi? Siz de biliyorsunuz ki bunların hiçbiri olmadı, demokratik anlayış ve menfaat eksenli siyaset devam ettiği sürece de olmayacak. Aksine biraz önce dediğim gibi Müslümanların desteğini alan siyasiler yine meclise gidecekler, laik cumhuriyete, Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacaklarına dair yemin edecekler. Böylece, insanlar yine İslam’ın rahmet ve adaletinden mahrum kalacaklar! İşte kulağa hoş gelmeyen acı gerçek budur!

Kıymetli hocalar, değerli alimlerimiz! Hakikat bu kadar ortadayken sizlere düşen demokratik partilere destek vermek değildir. Müslümanları ibadet eder gibi demokrasi sandığına davet ederek batıl düzenlerin ömrünü uzatmak değildir. Bilakis sizlere düşen Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeleri için yöneticilere nasihat etmek, Müslümanları da bu düşünce temelinde harekete geçirmektir.

Ey ümmetin alimleri! Sizler, nebilerin varislerisiniz. Sizler Rasulullah’ın varislerisiniz. Nebilerin size miras bıraktığı şey ne dinar ne dirhem ne makam ne mevki ne de başka bir şeydir. Nebilerin size bıraktığı şey sadece ilimdir. Rasululllah’ın size bıraktığı şey İslam’ı yeryüzüne hakim kılma davasıdır. Sizler Allah’ın verdiği ilmi insanlara açıklamakla, hakkı üstün tutmakla sorumlusunuz. Aynı şekilde sizler kulları içinde Allah’tan en çok korkması gereken kimselersiniz. Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmaktadır:اِنَّمَا يَخْشَى اللّٰهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمٰٓؤُ۬اۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ غَفُورٌ  “Kulları içinde Allah'tan ancak âlimler korkar. Şüphe yok ki Allah çok güçlüdür. Hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fatır 28)

Rabbimiz Müslümanlardan, özellikle alimlerden dinin esasını ayakta tutmak için varlıklarını ortaya koyarak bütün imkanlarını sarf etmelerini istiyor. Alimler hakka yardım etmeyip, batıla karşı çıkmazlar ise varlıklarının ne anlamı olur. Alimler iyiliği emredip, kötülükten sakındırmazlar, yöneticileri kontrol ve muhasebe etmezlerse varlıklarının ne anlamı kalır?

Bakınız Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem alimlerin fazileti hakkında ne buyuruyor? “Yeryüzündeki âlimlerin misali, gökyüzündeki yıldızlar gibidir. Kara ve denizin karanlığında onlarla yol bulunur. Yıldızlar kaybolduğunda hidayet bulanlar neredeyse sapıtırlar.” (Ahmed b. Hanbel)

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bahsettiği bütün bu üstünlükler İslam’ı koruyan, Allah’ın dininin bekçiliğini yapan, hak söz ve sabırla yöneticileri İslam şeriatını uygulamaya çağıran alimlere aittir. İşte bu alimler, zalimlere zulmettiniz, ifsat edenlere ifsat ettiniz, günahkârlara günah işlediniz ve bu sebeple Allah’a isyan ettiniz derler. İslam’ın ruhuna zıt olan her şeyi düzeltirler, sapmaları doğrulturlar. Bütün bunları yaparken hiçbir kimseden korkmazlar. Kınayıcının kınamasından da çekinmezler. Yönetici olsun ya da tebaadan olsun fark etmez bütün insanlara İslâm’a; İslâm yoluna, kurtuluş yoluna, Aziz ve Hamîd olan Allah’ın yoluna koşun derler. Ne mutlu böyle alimlere. Ne mutlu gerçekten Nebilerin varisi olan alimlere.

Kıymetli Müslümanlar son olarak sizlere de bir çağrıda bulunmak istiyorum. Zira Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in buyurduğu gibi din bütün Müslümanlar için nasihattir/samimiyettir. Sizler kalplerinizdeki iman cevherinin gereği olarak İslami değerleri azıcık bile olsa savunanlara hep destek verdiniz. İslam düşmanlarını ise hiçbir zaman sevmediniz, onlara boyun eğmediniz. Hilafet devletimizi kaybettiğimiz günden beri laik sistemin sizleri ifsat etmek için yapmadığı zulüm, başvurmadığı hile ve desise kalmadı. Lakin aradan yüz yıl geçmesine rağmen başarılı olamadılar, sizi dininizden ve davanızdan saptıramadılar. Evet. Sizin inancınıza bağlılığınız onların tüm emellerini boşa çıkardı. Bu sebeple İslam düşmanları üslup değiştirdiler. Hak ile batılı birbirine karıştırarak İslam’ı milliyetçilik ve demokrasi kabuğuyla örtmeye çalıştılar. Laik cumhuriyetin fazilet olduğunu demokrasinin şura olduğunu, İslam’ın hoşgörü dini olduğunu söylediler. Ancak siz bu kabukları kırıp atmaya, söylenen tüm yalanları sona erdirmeye muktedirsiniz. İstediğiniz takdirde bu topraklarda İslami hayatı yeniden var edebilirsiniz. Yöneticilerinize ve sizi yönetmeye talip olanlara İslam’dan başkasına razı olmayacağınızı söyleyin. Bu toprakların asıl sahibi olduğunuzu onlara hissettirin. Kur’an’a ve Sünnete sımsıkı sarılarak, Türkiye yüzyılının İslam’ın yüzyılı hilafetin yüzyılı olacağını dosta düşmana gösterin. Zira sizler Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah’ da size mutlaka yardım edecektir.

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

30 Mayıs 2023

 

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.