HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 31 Ekim 2023

Mahmut Kar, "Sayın Erdoğan, Türkiye halkının Ordular Aksa’ya Mehmetçik Gazze’ye çağrılarına icabet etmek zorundasınız. Bu zorunluluk güç ve iktidar sahibi olarak size Allah’ın yüklediği bir görevdir.

GAZZE ÖLÜRKEN FİLİSTİN MİTİNGİ YAPILDI

Bugün Aksa Tufanı harekâtının 25. Günü. Filistinli mücahitler her türlü bedeli ödemek pahasına işgalci Yahudilere karşı başlattıkları savaşı abluka ve ihanetlere rağmen Allah’a tevekkül ederek devam ettiriyorlar. Bu savaş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Yahudi varlığı İsrail için artık sonun başlangıcı olan bir sürece girildiği hem batılı siyasetçiler hem Yahudi varlığı İsrail’in yetkilileri hem de İslam ülkelerindeki rejimler tarafından dile getiriliyor. Bunun içindir ki Yahudi terör varlığı azgınlaştıkça azgınlaşıyor, hiçbir hedef gözetmeksizin Gazze’deki kardeşlerimizi en ağır silahlarla katlediyor. Hastaneler, okullar, camiler, evler, gece gündüz bombalanıyor. Masum yavrular, savunmasız kadınlar zayıf ve çaresiz yüzlerce insan dünyanın gözleri önünde toplu halde öldürülüyorlar. Netanyahu bu savaşın “İsrail” için varlık yokluk savaşı olduğunu ve eğer savaşı Müslümanlar kazanırsa sıranın önce İsrail’i koruyan Arap rejimlerine sonra “İsrail”in dünyadaki dostlarına geleceğini söylüyor.

Netanyahu’nun üç gün önce yaptığı açıklamadaki ifadelerini biz geçen hafta bu kürsüden anlatmıştık. “İsrail”e bu katliamları yapma cesareti verenin ihanet içindeki Arap rejimleri olduğunu söylemiştik. Yine İran’ın Amerika’nın talimatı gereği bu savaşta tarafsız kalarak “İsrail”e dolaylı destek verdiğini söylemiştik. Türkiye konusunda ise yöneticilerin orduları harekete geçirmek yerine miting yaparak, kamuoyundaki öfkeyi yumuşatmak istediğinden bahsetmiştik. Süreç aynen bu şekilde devam ediyor. Nitekim Kassam mücahitlerinin komutanı Ebu Ubeyde yaptığı konuşmayla İslam ülkelerindeki yöneticilerin ipliğini pazara çıkardı. “Müslüman çocukları için ordularınızı harekete geçirmeyeceğinizi biliyoruz. Su ve gıda yardımlarını Gazze’ye sokamayacak kadar aciz olmanıza şaşırıyoruz” dedi. Bu sözler kalbinde birazcık şeref duygusu taşıyan Müslümanların başındaki yöneticileri yerin dibine sokmaya yeter!

Filistinli mücahitler ayrıca yıllardır ümmete pazarlanan "Büyük İsrail" "Yenilmez İsrail" algısını da yerle bir ettiler. İşte bu sebeple bir avuç mücahidin Yahudileri hezimete uğratması onları harekete geçirdi. Ya bir de ordular harekete geçseydi nasıl olurdu Kıymetli Müslümanlar? İşte o zaman Yahudi varlığının yok olmasının ardından sıra onu ümmetin başına bela eden sömürgeci kâfirlere gelecektir. Amerika bunun için uçak gemisini Doğu Akdeniz’e gönderdi, İngiltere bunun için Kraliyet donanmasını gönderdi. Almanya’sı Fransa’sı, bilcümle küfür şürekâsı bunu için apar topar “İsrail”i ziyaret edip desteklerini açıkladılar. İşgalci Yahudilerle müzakere isteyen, Amerika'nın iki devletli çözümüne davet eden İslam ülkelerinin yöneticileri işte bu karşılaşmanın olmaması için çabalıyorlar. Onun için uçaklarını Gazze’ye yardım için göndermek yerine kendi sınırları içinde gösteri uçuşları yaptırarak ordularının gücünü kendi halklarına gösteriyorlar.  Nitekim darbeci katil Sisi Mısır ordusunu bir çılgınlık yapmaması konusunda uyardı. İran boş laf üretmenin ötesine geçmedi. Türkiye’de ise İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı Büyük Filistin Mitingi düzenlendi.

Mitinge katılan Müslümanların birçoğu “İsrail”in zulmünü bitirecek somut bir şey çıkmayacağını anlayınca mitingden ayrıldılar. 1,5 milyon kişini katıldığını söyledikleri mitingden somut hiçbir adım, hiçbir karar çıkmadı. Müslümanları kandıran, onları boş laf ve vaatler ile oyalayan yöneticilerin sessizliğini şu mısralar ne kadar da güzel özetliyor.

Milyonlar toplandı da bir örtü seremedi

Kardeşlik denen fide ayazda kaldı bugün
Dağlar taşlar eridi de bir kalpler erimedi

Gözyaşının üstüne kırağı yağdı bugün

Mitinge katılanların bir kısmı başkomutan Erdoğan’a görevini hatırlatmak için Mehmetçik Gazze’ye sloganları attılar fakat Erdoğan onların bu sesini duymazlıktan geldi. Erdoğan mitingde Gazze için kıyamda olduklarını söyledi. “Bu toplantıdan bir daha asla yeni Gazze’ler ortaya çıkmasına izin vermeme azmiyle ayrılmalıyız” dedi. Türkiye’nin kendi sınırlarını aşan çok büyük bir devlet olduğunu söyledi. Peki ya sonuç? Büyük Filistin Mitingi’nin ne faydası oldu? Gazze yine bombalanmaya Müslüman kardeşlerimiz yine katledilmeye devam ediyor. Hatta Erdoğan’ın açıklamasından sonra Yahudi varlığı İsrail Türk-Filistin dostluk hastanesini vurdu. Üstelik Türkiye’nin hastane koordinatlarını önceden “İsrail”e bildirilmesine rağmen… Türkiye bu küstahlık karşısında cılız bir kınama açıklamasından başka bir şey yapmadı. Şimdi buradan soruyorum! Bu mu sizin sınırları aşan büyük devlet vizyonunuz Sayın Erdoğan? Örgüt gibi davranan “İsrail”e karşısında büyük bir devlet olduğunu gösterecek iradeniz yok mu?

Konuşmanızda sadece Gazze’nin değil kendi istikbalimizin de müdafaasını yaptığınızı söylediniz.  Abdülhamid’in Yahudilerle mücadelesinden dem vurdunuz. Evet, halife Abdülhamid Yahudilere hiçbir zaman prim vermedi. Onları dost edinmedi, borç içinde olduğu halde onların kirli paralarına tamah etmedi. “Bedenim lime lime olmadan Filistin’den Yahudilere bir karış toprak vermem” dedi. Konjonktür demedi, reel politik demedi, İngiltere Amerika ne der demedi. Ve böylece Filistin’i korudu. Siz ise elinizde haritayla “İsrail”in her geçen gün işgali genişlettiğini anlatıyorsunuz. Bunu zaten herkes biliyor Sayın Erdoğan. Sizin işiniz bilgi vermek, sitem etmek değil ecdat yadigarı olan Filistin’i Mescidi Aksa’yı Yahudilerden temizlemektir. Bu işi sadece Filistinli Müslümanlara havale ederek vebalden kurtulamazsınız. “İsrail”i savaş suçlusu ilan etmeye hazırlandığınızı söyleyerek Müslümanları kandıramazsınız. Sadece Netanyahu hükümetini hedef alarak Yahudi varlığını temize çıkaramazsınız. Siz kabul etmeseniz de kâfirler bu savaşın haç ile hilal iman ile küfür mücadelesi olduğunu ilan ettiler. Şimdi siz de tarafınızı seçmek zorundasınız. Yürekleri yanmış annelerin, gözü yaşlı babaların korkudan tir tir titreyen çocukların feryadını duymak zorundasınız. Yahudi varlığının, kafir batının istikbalini düşünmeyi bırakıp mübarek Mescidi Aksa’nın topraklarının kurtuluşuna odaklanmak zorundasınız. Miting yapmayı bırakıp Türkiye halkının Ordular Aksa’ya Mehmetçik Gazze’ye çağrılarına icabet etmek zorundasınız. Bu zorunluluk güç ve iktidar sahibi olarak size Allah’ın yüklediği bir görevdir.

Allah Subnahehu ve Teala şöyle buyurmaktadır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَا لَكُمْ اِذَا ق۪يلَ لَكُمُ انْفِرُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اثَّاقَلْتُمْ اِلَى الْاَرْض اَرَض۪يتُمْ بِالْحَيٰوةِ الدُّنْيَا مِنَ الْاٰخِرَةِۚ فَمَا مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا فِي الْاٰخِرَةِ اِلَّا قَل۪يلٌ

“Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.” (Tevbe 38)

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bilinmelidir ki; Mescidi Aksa sadece konuşan, meydanlarda Filistin mitingi yapan yöneticiler eliyle kurtulmaz. Filistin toprakları, işgalci “İsrail”i orada meşru gören ve ona senin güvenliğini ancak ben garanti edebilirim diyen yöneticiler eliyle işgalden temizlenmez. Amerika ve Batı ile müttefik olan yönetimler, bu ülkelerin başındaki kâfirler ile dost olan yöneticiler “İsrail”i haritadan silemezler. Çünkü işgalci “İsrail”, ABD ve Batı’nın Filistin topraklarındaki şımarık çocuğudur. İşgalci “İsrail” bu topraklarda meşru değildir. Ne 1967 sınırları ne de 1948 sınırlarından asla bir hak talep edemez. Dolayısıyla Müslümanların topraklarını, hem de mübarek beldeyi masada pazarlık konusu yapanlar Kudüs davasına asla sahip çıkamaz. Mescidi Aksa ancak; Filistinli kardeşlerimizin acılarını kendi acısı, döktükleri gözyaşlarını kendi gözyaşı, dertlerini de kendi derdi kabul eden yöneticilerle kurtulur. Filistin, Ayasofya’da Cuma hutbesinde kınından çıkarılan göstermelik kör bir kılıç ile değil, Mescidi Aksa işgal altındayken kendisine gülmeyi haram kılan Selahaddin Eyyubi gibi komutanların keskin kılıcı ile kurtulur. Raşidi Hilafet devletinin ordularıyla kurtulur. Rabbimizden o günleri yakınlaştırmasını niyaz ediyorum.

29 EKİM KUTLAMALARI

Cumhuriyet’in kuruluşunun yüzüncü yılı münasebetiyle iktidar, 29 Ekim kutlamaları için bir yıldır uzun soluklu hazırlıklar yaptı. Türkiye Yüzyılı kampanyası çerçevesinde bir dizi etkinlikler planladı ve geçen 1 asırdan sonra gelecek yüzyılın Türkiye yüzyılı olacağını dillendirdi. Türkiye yüzyılı için şarkılar besteledi, programlar yaptı, bu şekilde Müslümanlara laik Cumhuriyeti sevdirmek için didindi durdu.  Geçen bir asırlık dönem ile yüzleşmeye cesaret edemeyen iktidar, Cumhuriyet rejiminin baskıcı, zorba, dikta rejimi olduğunu bile artık söyleyemiyor. Her anlamda çürümeye yüz tutan Cumhuriyet’i Müslümanlara kutsal göstermeye çalışıyor. Tabi bütün bu çalışma ve gayretler iktidar destekçilerinde de karşılık buldu. Eskiden 29 Ekim kutlaması yapmayanlar şimdi “öyle değil böyle kutlanır” diyerek kutlama mesajı yayınlamak için sıraya girdiler. Cumhuriyet rejiminin Müslümanlara yaptıklarını bilmiyorlarmış gibi onun ne denli “kıymetli” olduğunu anlatmaya kalkıştılar. Cumhuriyetin tek adam sultasından kurtulmak ve halk iradesini yönetime yansıtmak olduğunu söylediler. Hâlbuki İngiltere liderliğindeki sömürgeci devletler, Cumhuriyet’in kurulmasını Hilafetin kaldırılması şartı ile tanımadılar mı?

1300 yıllık bir çınarı yıkma pahasına Hilafet’in enkazı üzerine kurulmuş Cumhuriyeti nasıl sahiplenirsiniz, ona nasıl kıymet ve değer yükleyebilirsiniz? Müslümanların inancına düşman olan, İslam’a ait ne kadar değer varsa varlığını bu değerler ile mücadeleye adayan Cumhuriyeti nasıl bu kadar sevebilirsiniz. Ne ara bu hale geldiniz, nasıl bu kadar bozuldunuz, ne için bu kadar eğildiniz? Bari Filistin’de yaşanan soykırım ve katliamların gölgesinde bunu yapmasaydınız. Hiç mi duygu kalmadı, hiç mi şuurunuz yok. Ne acı ne hazin bir durumdasınız? Daha hazin ve üzücü olan nedir biliyor musunuz? Gazze ölüyorken, çocuklar, kadınlar ve yaşlılar fosfor bombaları ile yanıyorken “Ya Allah Bismillah” diyerek startı verilen havai fişekli Cumhuriyeti kutladınız. Mutlumusunuz?

Cumhuriyet, Müslüman Anadolu halkının kendi talebi ile değil aksine Batı hayranı bir avuç azınlığın oldubittiye getirmesi ile kurulmuş bir rejimdir. Bazen Kemalist tek parti diktası, bazen laik demokrat iktidarlar, bazen askeri vesayet ve darbeler, bazen de muhafazakâr demokrat iktidarlar ile kötülüğü korunmuş bir rejimdir Cumhuriyet… Bir asırdır ne Türkiye halkına ne de Müslüman dünyaya hiçbir şey vermemiştir. Cumhuriyet insanlığın gelişmesi, refahı, huzuru ve emniyeti için Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın gönderdiği İslam’a düşmanlığı kendisine akide edinmiştir. Yapılan inkılâplara bakın bunu göreceksiniz. Müslümanların Kur’an ile bağını kesmek için Arapçayı kaldırdılar. Şapka kanununu çıkartarak Müslümanların giyim ve kuşamlarına müdahale ettiler, medrese ve mektepleri kapatarak dinin öğrenilmesini yasakladılar. Bu yapılanlara karşı gelenleri İstiklal Mahkemelerinde yargılayıp idam ettiler. Cumhuriyet’i kutlayanlara soruyorum buradan; bu rejim, mezardan çıkardığı Müslümanları yargılayıp darağaçlarında sallandırmış bir rejimdir. Ne ara bütün bunları unuttunuz? Bütün bu kutlama mesajları, bütün bu Cumhuriyet güzellemeleri ne için? Bir koltuk, üç kuruş maaş, bir makam ve mevki için mi? Bunlar için mi?

100. Yılı kutlanan Cumhuriyet, kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve efendimizin Sünnetini hayattan uzaklaştırdı. 100 yıllık Cumhuriyet erkeklere ahlaksızlığı, kadınlara çıplaklığı kanıksatmak için çalıştı. Çocuklarımızı ve gençlerimizi uyuşturucu batağına mahkûm etti, onları ateizm ve deizme sürükledi. Cinayetlerin, tecavüzlerin, şiddet olaylarının artmasını sağlayan sistemin yüzüncü yılı kutlandı. Faizi serbest bırakıp bütün bir halkı haram ve borç batağına sürükleyerek fakirleştiren düzenin yüzüncü yılı kutlandı. İşte Cumhuriyetin yüz yılda size layık gördükleri… İşte çağdaş muasır medeniyetler seviyesi denilen şeyler bunlar... Siz bu rejimden razı olmamalısınız, siz bu düzene mahkûm olmamalısınız, siz dininizi ve değerlerinizi kötüleyen bu laik sistemi meşru görmemelisiniz. Geçen yüz yıldan sonra Cumhuriyet düzenine değil bir yüz yıl daha, bir yıl hatta bir gün bile tahammül etmemelisiniz. Artık özünüze dönmelisiniz, dininize sarılmalısınız, bu batıl nizamdan ve eserlerinden yüz çevirmelisiniz. Çünkü sizler Rabbimiz Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya iman etmiş ve O’nun üstün kıldığı ümmetsiniz. İslam ümmetinin devlet düzeni Cumhuriyet değil Raşid-î Hilâfet’tir. İşte sizler bu devleti ikame etmek için çalışmalısınız.

بِاللّٰهِۜ وَتُؤْمِنُونَ الْمُنْكَرِ عَنِ وَتَنْهَوْنَ بِالْمَعْرُوفِ تَأْمُرُونَ لِلنَّاسِ اُخْرِجَتْ اُمَّةٍ خَيْرَ كُنْتُمْ

“Siz insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız ve Allah’a iman edersiniz.” [Âl-i İmran Suresi 110]

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

31 Ekim 2023

 

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.