Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 6 Ağustos 2024
Mahmut Kar, "Gazze; kınama açıklamaları değil, orduları bekliyor. Artık kınama mesajlarıyla ucuz kahramanlık peşinde koşmayın, harekete geçin! İşte bu sizin açınızdan hem dünyada hem de ahirette daha hayırlıdır."
İSMAİL HENİYYE SUİKASTI
Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantımıza hepiniz hoş geldiniz. Bu hafta toplantımıza İran’ın Başkenti Tahran’da kalleşçe suikasta uğrayan ve şehit edilen İsmail Heniye’yi anarak başlamak istiyorum. Bildiğiniz üzere Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Mesud Pezeşkiyan'ın yemin törenine katılmak için gittiği İran’da, 31 Temmuz Çarşamba günü suikasta uğramıştı. Allah rahmet eylesin, İsmail Haniye kardeşimize rabbimizden rahmet niyaz ediyorum. Onu şehitlerden kabul etmesini diliyorum. Ailesi, evlatları, Filistin halkı ve tüm Müslümanların başı sağ olsun.
İran Devrim Muhafızları, Heniyye'ye düzenlenen suikasta ilişkin incelemelerin sonuçlarını paylaştı. Saldırının savaş başlığı taşıyan kısa menzilli bir roketle gerçekleştirildiğini belirtti. İsmail Haniye’nin misafir edildiği resmi konutta kaldığı odaya yerleştirilen bir bombanın patlatılması ile bu hain suikastın gerçekleştiğine dair iddialar da var. Her ne olursa olsun, İran İsmail Heniyye’yi işgalci varlığa yem etti bu apaçık ortada. Kendini büyük ve güçlü devlet olarak gösteren İran’ın yüksek korunaklı bir bölgede misafir ettiği Heniyye’yi koruyamamış olması başka hiçbir şey ile izah edilemez. Sonrasında yapılan intikam açıklamaları lafı güzaftan başka bir şey değildir. Yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, İran’ın işgalci teröristleri pişman edeceğini söyledi. Henüz daha bugüne kadar ne bu suikast ile ilgili ne de daha önce yaptıkları ile ilgili işgalci “İsrail”i yaptığına pişman eden bir İran görmüş değiliz. BM Genel Kurulunda konuşan İran Temsilcisi İravani saldırıyı kınadığını söyleyip ”meşru müdafaa hakkımız saklıdır, uygun gördüğümüz zaman ve şekilde cevap vereceğiz."dedi. Sormak lazım İran bugüne kadar işgalci varlığın hangi saldırısına misli ile cevap vermiş?
İran’ın bu intikam açıklamaları ilk değil, daha önce Şam’daki büyükelçilik binası vurulduğu zaman bedeli ağır olacak demişlerdi. ABD’ye bilgi verip gönderdikleri SİHA’lar Tel Aviv’e ulaşmadan düşmüştü. Uygun gördüğümüz zaman ve şekilde cevap vereceğiz diyorlar ya aslında İran değil ABD uygun görürse cevap verebilirler. ABD uygun görürse göstermelik bir iki SİHA gönderirler onları da Ürdün rejimi düşürür. Hülasa İran “İsrail” ve Amerika’ya karşı sahte kabadayılık yapan ama gerçekte korkak ve pısırık mahalle abisinden farklı değildir. O Afganistan ve Irak’ta Amerika’ya hizmet eden, askeri gücünü Suriye’de Müslüman katlederek gösteren bir devlettir ve bunları yaparak gerçek yüzünü Müslümanlara göstermiştir.
Gelgelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Heniyye suikastına karşı tepkisine; Cumhurbaşkanı suikastı şiddetle kınadığını ve lanetlediğini söyledi. "İslam dünyasının daha güçlü duruşu ve insanlığın ittifakıyla inşallah Gazze’deki zulüm ve soykırım başta olmak üzere İsrail’in coğrafyamızda estirdiği terör mutlaka son bulacak, bölgemiz ve dünyamız huzura kavuşacaktır.”dedi. Sonra da “1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, özgür, egemen ve bağımsız Filistin Devleti’nin tesisi için çalışmayı sürdüreceğiz."dedi. Daha 10 gün önce gerekirse Libya ve Karabağ’a girdiğimiz gibi “İsrail”e de gireriz diyen Cumhurbaşkanı bugün İnsanlığın ittifakı ile Gazze’deki soykırım son bulacak diyor. Sayın Erdoğan! Siz de çok iyi biliyorsunuz ki demir demirle dövülür, güce güç ile karşılık verilir. “İsrail”in ardında ABD’nin başını çektiği Batılı ittifak var ve bu ittifak her ne şekilde olursa olsun, İsrail”i koruyacağız diyor. Siz insanlık ittifakından bahsediyorsunuz, bu ittifakın bir toprağı var mı, bir ordusu var mı bir lideri var mı? Gazze yanıyor, Gazze tarumar ediliyor, işgalci Siyonistler vahşi şekilde Müslümanları katlediyor, siz felsefe yapıyorsunuz. Allah’tan korkun!
Ha bir de Hakan Fidan suikast ile ilgili Mısır’da konuştu ve hiç kimsenin üzerinde durmadığı bir gerçeği itiraf etti. “İsrail” Gazze’de Müslümanları katletmeye başladığında ABD’lilerin kendilerine Mısırlı yetkililere gelip “aman diğer ülkelere taraflara söyleyin savaşa girmesinler” dediklerini aktardı. Yine “İsrail” İran’ın Şam’daki büyükelçiliğini vurunca ABD’lilerin aynı şekilde geldiklerini “aman müdahale edin İran’a söyleyin saldırı yapmasın” dediklerini söyledi. Aynı şeyin İsmail Heniyye Suikastında da bunun olduğunu ifade etti Hakan Fidan. Ve daha vahim olanı ne biliyor musunuz bütün bu taleplerin hepsine Türkiye tamam diyerek karşılık vermiş bu ABD’nin istediklerini yapmış. Bu apaçık ihanetin itirafıdır Kıymetli Müslümanlar bu anlatılanlar başka hiçbir şey ile izah edilemez. Bu Müslümanların başındaki yöneticilerin Amerika’nın kirli oyunlarının bir aparatı bir parçası olduklarının kanıtıdır. Bunu ben söylemiyorum bizzat Hakan Fidan söylüyor. “Bu artık sürdürülebilir bir paten değil biz bu oyunda oynamıyoruz artık.” dedi. Demek ki bugüne kadar hepsi Amerika’nın oyuncağı olmuşlar bundan sonra olmayacaklarmış. Olacaklar mı olmayacaklar mı onu da göreceğiz bakalım.
HAKAN FİDAN’IN MISIR ZİYARETİ
7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı Harekâtı sonrası işgalci varlığın Gazze’ye yönelik saldırılarının üzerinden tam on ay geçti. Geçen bu on aylık süre içinde nelere şahit olmadık ki? Gasıp Yahudi varlığı her gün onlarca, yüzlerce Müslüman’ı katletti. Hiçbir hedef gözetmeksizin Müslümanların üzerine attığı tonlarca bomba ile kadın, çocuk, yaşlı genç demeden kardeşlerimizi şehit etti. Hastaneleri, okulları, camileri, sığınma alanlarını yakıp yıktı. Gazzeli Müslümanları Refah kentine sıkıştırdı ve burada kampları bombaladı. Evet, on aydır bütün bu yıkımlara, katliamlara ve soykırıma çaresizlik içinde şahit olduk.
Aynı zamanda Gazze halkının imanına, sabrına, sadakatine ve üstün takvasına da şahit olduk. Filistinli mücahitlerin cesur direnişlerine, kıt imkânlara rağmen verdikleri mücadeleye, cihada ve Siyonistlere tattırdıkları yenilgiye de şahit olduk. Dünyadaki bütün Müslümanların ve vicdanlı insanların Gazze’ye verdikleri desteğe de şahit olduk.
Bütün bunlar yaşanırken bir de yöneticilerin sessizliğine, korkaklığına, pısırıklığına şahit olduk. Kardeşlerimiz katledilirken diplomasi masalarında onların temiz kanlarını nasıl heder ettiklerine şahit olduk. 57 İslam beldesinin yöneticilerinin sessizliğinden cesaret alan işgalci katilin haydutluğuna, ABD başta olmak üzere Avrupa ve tüm küfür devletlerini arkasına alan “İsrail” karşısındaki Filistin halkının ve ümmetin sahipsizliğine şahit olduk. Ve bu süreçte korkak yöneticilerin bitmeyen kınamalarına şahit olduk. İşgalci varlık ve işbirlikçi kâfirler kardeşlerimizi katlettikçe başımızdaki yöneticiler kınadılar. Yeri geldi normal, yeri geldi şiddetli, yeri geldi çok şiddetli kınadılar ama sadece kınadılar. Biz bu süreçte yaşanan onca katliama karşı misliyle cevap veren kimseyi görmedik. Gezdiler, toplandılar, konuştular, kınadılar ve dağıldılar.
Evet, Kıymetli Müslümanlar! Bu kınamaların bir yenisini daha Dışişleri Bakanı Hakan Fidan iki gün önce Mısır ziyareti sırasında Refah sınır kapısında, bir kaç yüz metre ötede gerçekleştirilen katliamların gölgesinde yaptı. Bir takım diplomatik temaslar gerçekleştirmek için başka bir katili katil Sisi’yi ziyaret için Mısır’a giden Hakan Fidan; Mısırlı yetkililerle birlikte Refah Sınır Kapısı’nda Gazze’de kardeşlerimizin maruz kaldıkları mezalimi anlatan duygusal hamasi bir konuşma yaptı.
“Bulunduğumuz yerden birkaç yüz metre ötede insanlık trajedisi meydana gelmekte, bir soykırım işlenmektedir.”dedi. “İki milyon insan yerlerinden edilmiş durumda, 40 bin kadın ve çocuk şehit edilmiş durumda. Şu anda ilaç yok, yiyecek yok, su yok, açık havada açlıkla mücadele eden Filistinli kardeşlerimiz var.”dedi. Sonrada bütün insanlığa seslendi; “eğer hep beraber bu katliamı burada durdurmazsak insanlık olarak bu katliamın ortağı olacağız. Onun için elimizden gelen bütün yardımı yapmaya gayret etmeliyiz, ‘İsrail’e yönelik bütün baskıyı artırmalıyız.”dedi.
Güler misin ağlar mısın? Sayın Fidan Gazze’de yaşananlara kayıtsız kalan insanlık değil sizsiniz. Bu sebeple Gazze’de yaşanan katliamın suç ortağı sizsiniz. Dünyanın dört bir tarafında Müslümanlar Gazze’ye sahip çıkmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar, meydanlarda yöneticilere çağrı yaptılar icabet edilmedi, sınırlara yürüdüler önleri kesildi, yardım gönderdiler kapılar kapalı olduğu için tırlarda çürüdü. Sizin bakanlık yaptığınız devlet Gazze’ye gidecek gemilere izin vermedi. Çocuklar marketten aldıkları boykot ürünü olan cipsleri, çikolataları iade ederken siz 7 ay boyunca Yahudi varlığının lojistiğini sağladınız onca çağrıya rağmen “İsrail” ile ticareti devam ettirdiniz. Hangi insanlıktan bahsediyorsunuz? Siz önce yanınızdaki Mısırlı yetkilere dönüp sorun bakalım; Refah sınır kapısı neden kapalı? Neden yardımlar mazlumlara ulaşmıyor, neden Refah’ta iki milyon Müslüman açlıkla kıtlıkla sınanıyor?
Siz bugüne kadar acizlerin yaptığı gibi kuru laf kalabalığından başka bir şey yapmadınız. Gazze’deki mezalime seyirci kaldınız, kalmaya da devam ediyorsunuz. Gazze’de tıpkı Ashab-ı Uhdud gibi cayır cayır yanan müminleri seyrediyorsunuz. İslam’ın sizden talep ettiği orduları harekete geçirme hükmünü yerine getirmediniz ve Siyonistlerin yaptığı bu katliamı ateş çukurunun kenarında sadece seyrettiniz. Müslümanların cayır cayır yanarken Birleşmiş Milletler’i göreve davet ettiniz, Amerika’nın size öğrettiği iki devletli çözüm planından bahsettiniz. قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ “Allah müminleri ateş çukurunda yakanları kahretsin!” Allah bunu seyredenlerden sizlerden hesap sorsun!
Sayın Fidan Refah sınır kapısında yaptığınız açıklamada “İsrail’e yönelik bütün baskıyı artırmalıyız.” Dediniz. Biz de merak ediyor ve soruyoruz; “İsrail”e yönelik baskıyı nasıl arttırmayı düşünüyorsunuz?
Neredeyse yüz bin tona yakın patlayıcı kullanarak Gazze’yi tarumar eden işgalci varlığı nasıl durdurmayı düşünüyorsunuz? Açlık ve kıtlık ile denenen kardeşlerimizin ölümlerine nasıl engel olmayı düşünüyorsunuz? Sicili Müslüman katliamı ile kabarık olan BM’yi göreve çağırarak mı? Vahşi köpeğin tasmasını elinde tutan Amerika’ya çağrı yaparak mı? Netanyahu’nun tasmasını Amerika mı sıkı tutacak? Bu haydut daha 10 gün önce Amerikan Kongresi’nde konuştu, kinini, öfkesini kustu salyalarını akıttı ve ayakta alkışlandı. Siz hamasi açıklamalardan başka ne yaptınız? Yarın Amerikan seçimleri olduğunda yeni kongreyi ve seçilen başkanı tebrik edeceksiniz.
Sizi Kur’an’ın diliyle tekrar uyarıyoruz “فَاعْتَبِرُوا يَٓا اُو۬لِي الْاَبْصَارِ “Ey akıl sahipleri! İbret alın.” Sayın Fidan dönün, bakın ve ibret alın; insanlık tarihi nice Firavunların, nice tiranların yok olduğuna, yenilip yeryüzü haritasından silinip gittiğine şahittir. Oturduğunuz yöneticilik makamlarının gereğini yapın ve orduların Aksa’ya, Gazze’ye, Filistin’e gönderilmesi için adım atın. Gasıp Yahudi varlığı ile bütün ticari, askeri, diplomatik ilişkileri kesin. Bu dediklerimizi bugüne kadar yapmadınız; Müslümanlar sizin diplomasi trafiğinizin ve kınama açıklamalarınızın gölgesinde hunharca katledildi. Gazze; kınama açıklamaları değil, orduları bekliyor. Artık kınama mesajlarıyla ucuz kahramanlık peşinde koşmayın, harekete geçin! İşte bu sizin açınızdan hem dünyada hem de ahirette daha hayırlıdır.
TEMMUZ AYI ENFLASYON ORANLARI
Bildiğiniz gibi dün itibariyle Temmuz ayı enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan oranlara göre Temmuz ayında bir önceki aya göre % 3,23, bir önceki yılın aynı ayına göre % 61,78 olarak gerçekleşti. Tabi bu yüksek enflasyon rakamları bile artık hiç kimsenin güvenmediği, hükümetin baskı ve kontrolü altında olan TÜİK’in rakamları. Aynı zamanda Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) da temmuz ayı ve yıllık enflasyon verilerini paylaştı. ENAG'a göre enflasyon temmuz ayında % 5,91 artarken yıllık artış ise % 100,88 olarak gerçekleşti.
Kıymetli Müslümanlar! Bu rakamlar birileri için ne ifade ediyor bilmiyorum ama bizler için şunu ifade ediyor: Günden güne fakirleşiyoruz, her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz, emeklerimizin ve sermayelerimiz çalınıyor ve bu mevcut kapitalist düzenin sömürü çarkında öğütülmeye devam ediyoruz. Bu ve bunun gibi rakamlar ekonomik açıdan çok büyük ve kalıcı sorunlarla karşı karşıya olduğumuzun göstergeleridir. Fakirlik, yoksulluk, ülke olarak büyük bir borç yükünün altında olmamız, cari açık, işsizlik, vergi yükünün her geçen gün artması, ödemeler dengesinin bozulması, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon ve ardı arkası kesilmeyen zamlar gibi devasa ve kalıcı sorunlarla bir çöküşe sürüklendiğimizin göstergeleridir.
Tüm bu sorunların kaynağı ise devletin uyguladığı kapitalist sistem ve onun ucube uygulamalarıdır. Ancak devleti yönetenler sorunun kaynağı ve sebepleri ile uğraşmak yerine, her zamanki gibi sorunun tezahürleri ile oyalanmaya devam ediyorlar. Bir avuç sermaye sahibinin servetlerine servet katmak için kurulmuş bu kapitalist sömürü düzeni devam ettikçe bu devasa ekonomik sorunlar, enflasyon ve hayat pahalılığı da son bulmayacaktır. Çünkü ekonomik krizlerin kaynağı bu sömürü düzeninin bizatihi kendisidir. Ne geçmişte uygulamaya kalktığınız ve faizleri bir miktar düşürmeye yarayan heterodoks ekonomi modeli ile ne de faizlerin arttığı mevcut ortodoks ekonomi modeli ile bu sorunları ve enflasyonu çözemezsiniz. Kemer sıkma politikaları adı altında yoksullukla boğuşan bu halkın üzerine bir yük daha yükleyerek bu sorunu çözemezsiniz. Elektrik, doğalgaz ve su faturalarını kabartarak, ulaşım, sağlık ve eğitim gibi toplumsal zaruri ihtiyaçların fiyatlarını artırarak bu sorunu çözemezsiniz. Bu halkın cebinden çaldığınız milyarlarca dolar ile zenginlerin faizlerini ödediğiniz Kur Korumalı Mevduat Sistemi ile sorunları çözemezsiniz. Uyguladığınız bu politikaların sorunu çözmek yerine daha da kökleştirip yaygınlaştırdığını görmüyor musunuz?
Sayın Erdoğan, Bizler hem bu kürsülerden hem de birçok platformdan sizlere defalarca seslendik. Enflasyon ve hayat pahalılığının sebeplerini ve çözümlerini defalarca açıkladık. Belki öğüt ve ibret alırsınız diye bir kez daha buradan size sesleniyoruz. Öncelikle şunu bilmeniz gerekir; paranın değer kaybetmesi ve enflasyonun en önemli sebebi, doların rezerv para kabul edildiği mevcut kâğıt para sistemidir. Bu para sisteminde Türkiye gibi ülkeler faizle paralarının değerlerini korumaya çalışmakta bu da doğal olarak ekonomik krizlere ve hayat pahalılığına yol açmaktadır. Şayet ülkeyi tam bir ekonomik çöküşe sürüklemek istemiyorsanız yapmanız gereken hızlıca altın ve gümüş para sistemine dönüş için adımlar atmanızdır. Zira altının zati bir kıymeti vardır ve altına dayalı para sisteminde, kur farkı diye bir şey olmaz ve para kıymetini korumaya devam eder. Paranın değerindeki bu istikrar aynı zamanda fiyat istikrarı demektir. Bu sistem kullanıldığı tüm dönemlerde istikrarı sağlamış, refahı ve kalkınmayı getirmiştir.
İkinci olarak, krizlerin ve enflasyonun en büyük sebebi faiz ve borsa sistemidir. Aynı zamanda faiz ve borsa sistemi üretimin ve istihdamın da katilidir. Faiz olduğu müddetçe müteşebbis bir kişi ticaret yapmak yerine parasını banka kasalarında bekletmekte, ticarette dönmesi gereken sermaye bankaların kontrolüne geçmektedir. Yine aynı şekilde borsa da faiz gibi üretim ve ticareti engelleyen bir faktördür. Parası olan kişiler borsada işlem gören şirketlerin hisse senetlerini alıp satmak yoluyla paralarını değerlendirmektedir. İşte bu faiz ve borsacılık sisteminin ortadan kaldırılması başlı başına ekonomik canlanma, üretim, istihdam ve istikrar demektir.
Üçüncü sorun ise Devletin, adeta işletme sahiplerinin gizli bir ortağı olduğu vergi sistemidir. Direk ve dolaylı alınan vergiler üretimin en büyük düşmanıdır. İşletmelerin giderlerinin büyük bir kısmı devlete ödedikleri paralardır. SGK, vergi, harç, stopaj, elektrik, su, doğalgaz derken işletme maliyetleri yükselmekte bu da fiyatlara yansımaktadır. Devlet, işletme sahiplerinden, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerden elini çekmelidir. İşte Sayın Erdoğan, bu 3 temel sorun ortadan kalktığında bu ülkenin gündeminden enflasyon, hayat pahalılığı ve ekonomik krizler de kalkacaktır. Bakalım halkının refahını düşünen bir lider gibi doğru çözümlere mi yöneleceksiniz yoksa ülkeyi çöküşe götüren bu ucube sistemi sürdürmeye devam mı edeceksiniz?
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
06 Ağustos 2024
#Hizbut Tahrir#Hizbut Tahrir Türkiye#Gündem Değerlendirme#İsmail Heniyye#Hakan Fidan#MısırTürkiye#Enflasyon#Ekonomi#Ekonomik Kriz
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!