HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

Haftalık Değerlendirme Toplantısı - 8 Ekim 2024

Mahmut Kar, "İşgalci varlığı gözünü Anadolu topraklarına dikince tehdit sayıyorsunuz, Filistin topraklarına dikince meşru mu kabul ediyorsunuz?"

7 EKİM AKSA TUFANI’NIN YIL DÖNÜMÜ  

Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantımıza hepiniz hoş geldiniz. Bu hafta 7 Ekim Aksa Tufanı’nın yıldönümünde toplantımıza yine Gazze ile başlamak istiyorum. Bundan bir yıl önce Aksa Tufanı ile Yahudi varlığının kâğıttan kaplan olduğunu bize gösteren, işbirlikçi devlet ve rejimlerin “İsrail”e verdikleri yenilmezlik unvanını yerle bir eden mücahitlere selam olsun. İşgalci varlığın askerlerini 7 Ekim sabahına büyük bir mağlubiyet, bölgedeki yönetimleri ise büyük bir şok ile uyandıran kahramanlara selam olsun. 7 Ekim Aksa Tufanı ile rejimlerin normalleşme planlarını bozan, Siyonist “İsrail” ile iş tutan ülkelerin ve yöneticilerin hesaplarını alt üst eden basiretli adamlara selam olsun. Yine bu harekât ile İslam ümmetinin zulme boyun eğmeyen, düşmana teslim olmayan, cihat ve direniş ruhunu hep canlı tutan bir ümmet olduğunu bize yeniden hatırlatan Gazzeli ve tüm Filistinli Müslümanlara selam olsun. 

ABD başta olmak üzere Batılı kâfirlerin işgalci “İsrail”e verdikleri askeri, siyasi ve ekonomik desteğe rağmen geçen bir yılda Gazze yenilgiye uğratılamadı, uğratılamayacakta inşaAllah… İslam beldelerindeki işbirlikçi yönetimler Müslümanları yüz üstü bırakmamış olsaydı bugün mücahitlerin zaferini konuşuyor olacaktık ama olmadı. Bu bir yılda Müslümanlar meydanları hınca hınç doldurup yöneticilere seslendiler, sınırlara yürüdüler, ordulara, güç sahiplerine çağrı yaptılar, harekete geçin dediler ama olmadı, yöneticiler sessizce izlediler. Âlimler bu bir yılda bir araya gelip defalarca ortak fetvalar yayınladılar. Gazze ve Filistin’in işgalden kurtarılması için hükümetlerin, devletlerin orduları harekete geçirmeleri üzerlerine vaciptir dediler ama olmadı, yöneticiler sadece kınadılar. İşte yöneticilerin pısırıklığından cesaret alan işgalci Siyonistler Aksa Tufanı’nı bir intikam savaşına dönüştürdüler ve ne var ne yok yakıp yıktılar. Rabbimizin buyurduğu gibi: "Onlardan, sırf azîz ve hamîd olan Allah'a iman ettikleri için müminlerden intikam aldılar." (Buruç 8)

Dedim ya geçen bu bir yılda Müslümanlar büyük bir duyarlılık örneği göstererek Gazze’nin yanında oldular ve işgalin bitmesi için dertlendiler. Müslümanlara öncülük eden âlimler de hakeza kınayıcının kınamasından korkmadan yöneticileri muhasebe ettiler. Ümmetin sahipsizliğinin gerçek sebebini anladılar ve anlattılar. Allah âlimlerimiz başta olmak üzere tüm Müslümanlardan razı olsun. 

Hizb-ut Tahrir / Türkiye olarak biz de geçen bu bir yılda Gazzeli kardeşlerimize destek olmak için yürüyüşler, basın açıklamaları, konferanslar, paneller ve söyleşiler ile birlikte yüzlerce faaliyet gerçekleştirdik. “Ordular Aksa’ya” diyerek işgali bitirecek somut, net ve samimi bir çağrı yaptık. Ve bu çağrımız Müslümanlar tarafından sahiplenildi, gerçek çözümü bu olduğu anlaşıldı. Çünkü işgal ancak orduların harekete geçmesi ile bitebilir başka bir şekilde değil… Tüm bu çağrılarımıza rağmen geçen bu bir yılda Gazze’deki soykırımın durması için yöneticiler hiçbir adım atmadı. Biz hakkı haykırmaya, yöneticilere çağrı yapmaya, icabet etmeyenleri uyarmaya, işbirliği içinde olanların ihanetlerini ifşa etmeye devam edeceğiz. Ta ki Müslümanlar ve tüm ümmet nazarında yöneticilerin gerçek yüzü ihzar olsun. 

Evet, bu hafta 7 Ekim Aksa Tufanı’nın yıldönümünde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok şehirde faaliyetler yaptık. Adana, Mersin, Hatay ve Şanlıurfa’da, Siverek, Van, Tatvan ve Gaziantep’te, Konya, Karaman, Aksaray ve Düzce’de yine İzmir ve Aydın ile birlikte Türkiye genelinde toplam 16 ayrı şehirde yürüyüş ve basın açıklamaları gerçekleştirdik. Basın açıklamalarımızda yöneticilere bir kez daha seslendik: “Ey Yöneticiler! İşgalci Yahudi varlığı laftan anlamaz. Müzakere, ateşkes, diplomasi ve boykottan anlamaz. Sadece güç ve savaştan anlar.”dedik. “Gazze ve Filistin’in işgalden kurtulması, Yahudi varlığının katliam ve cinayetlerini durdurmasının tek yolu orduları harekete geçirmektir.”dedik. “İş işten geçmeden Aziz ve hâkim olan Rabbinizin emrine icabet edin!” “Din uğrunda sizden yardım isterlerse onlara yardım etmek üzerinize borçtur.” (Enfal 72) Allah’ın bu emrine icabet edin dedik.  

Yine geçtiğimiz hafta içerisinde 23 ayrı yerde panel ve konferans faaliyetleri gerçekleştirdik.  Gazze’yi ve yapılması gerekenleri konuştuk.  Faaliyetlerimize katılan tüm Müslümanlardan, Gazze ve Filistin için hakkı haykıran, yöneticileri muhasebe eden âlim ve kanaat önderlerinden, Gazze’yi gündeminden düşürmeyen cemaat ve kitlelerden, kalbi Gazze ile atan tüm ümmetten Allah razı olsun. Rabbimiz Gazze ve Filistin’i işgalden kurtaracak Raşid-i Hilafet’i ikame etmeyi Müslümanlara nasip etsin, Raşid bir Halife ve cesur komutanlar eliyle nusretini göndersin. Amin…

“İSRAİL”İN HEDEFİNDE TÜRKİYE Mİ VAR?

İşgalci Yahudi Varlığının Gazze, Batı Şeria ve Filistin’in diğer şehirlerinde yaptığı katliam ve cinayetleri engelleyemeyen, zulüm ve soykırım yapmaktan onu alıkoyamayan, atacakları adımlarla onu korkutamayan hatta ve hatta ufak herhangi bir endişe duymasına dahi sebep olamayan yöneticiler geçen bu 1 yılda sınıfta kaldılar. 7 Ekim’de Aksa Tufanı ile burnu yere sürtülen işgalci varlık, ABD ve Batının kendisine verdiği desteğe, bölge ülkelerinin işbirlikçiliğine ve Gazze’de 1 yılda yaptığı katliam ve soykırımlara rağmen başarı elde edemeyince şimdi Lübnan’a saldırmaya başladı. “İsrail” Lübnan’a saldırınca ülkemizde yönetici ve siyasetçiler “bir sonraki hedef Türkiye” diyerek konuşmaya ve gündem oluşturmaya başladılar. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde meclisin açılışında yaptığı konuşmada “İsrail” yönetiminin Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü Türkiye’ye dikeceğini, vadedilmiş topraklar hezeyanı ile topraklarımıza yöneleceğini söyledi. Bunun üzerine ana muhalefet partisi CHP “ne biliyorsanız anlatın” diyerek mecliste bu konu ile ilgili bir kapalı oturum talebinde bulundu ve bugün TBMM’de kapalı oturum gerçekleştirildi. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, oturumun açılış konuşmasında “İsrail”in yayılmasının bir milli güvenlik sorunu olduğunu söyledi. Sormak istiyorum Gazze’nin güvenlik sorunu sizi hiç ilgilendirmiyor mu?

Hem meclis başkanı Kurtulmuş hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bu açıklamalar, iktidarın bu yaklaşımı “hasmını yenemiyorsan güçlü göster ki zayıflığın ortaya çıkmasın” minvalinde bir yaklaşımdır. Yeni bir tehdit algısı ile safları toparlama ve gündem değiştirme saiki ile yapılan bu açıklama, herkesin bildiği sırrın ikrar edilmesidir. Şimdi buradan sormak istiyorum; Sayın Erdoğan; şayet bundan kastınız, yani “İsrail”in yayılmacı politikalarından kastınız Arz-ı Mev’ud toprakları ise bu öteden beri işgalci Yahudilerin ulaşmak istedikleri nihai hedefti. Bunu yeni öğrenmiyorsunuz, bu her Yahudi ve her Müslüman’ın bildiği bir hakikattir. Sizin bunu bildiğinizden asla şüphemiz yok. Peki, bunu bildiğiniz halde 20 Eylül 2023’de Netenyahu ile New York’ta neden görüştünüz? 7 Ekim öncesi ile sonrasında “İsrail” için ne değişti. 2010 yılında işgalci varlığın OECD’ye üye olmasını neden sağladınız? İki sene önce bu terör varlığının sözde Cumhurbaşkanı olan Herzog’u Anadolu İslam topraklarında en üst düzey karşılama ile neden ağırladınız? İşgalcinin paçavrasını askerlerimize neden taşıttınız? Sayın Erdoğan; bu aşağılık bebek katillerini, alınlarına zillet damgası vurulmuş bu hainleri yeni mi tanıyorsunuz? Bakınız Rabbimiz tam 1400 yıl önce onlar hakkında şöyle buyurmuştu: 

“Onlar incitmekten başka size bir zarar veremezler. Sizinle savaşa koyulurlarsa, geri dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da edilmez.” (Ali İmran 111)

Evet, şimdi Müslümanlara karşı Gazze’de hiçbir başarı elde edemeyen bu korkakların Türkiye topraklarına saldıracağını söylüyorsunuz. Onlar hakkında Rabbimiz yine şöyle buyuruyor:

“Allah'ın ve inanan insanların himayesinde olanlar müstesna nerede bulunursa bulunsunlar onlara alçaklık damgası vurulmuştur. Onlar Allah'ın gazabına uğradılar, onlara aşağılık damgası vuruldu.” (Ali İmran 112)

Allah onları alınlarına zillet damgası vurulmuş alçaklar olarak tanımladı ve siz bu ilahi emirleri yok saydınız! Allah’a Rasulüne ve Müslümanlara düşman olan teröristleri meşru kabul ettiniz. Dost addettiniz, ilişkileri normalleştirmek için adım attınız. Daha iki hafta önce BM Genel kurulunda yaptığınız konuşmada tüm bu mezalimi sadece Netenyahu’nun üzerine yıkıp, işgalci Yahudileri ve tüm kurumları ile bu varlığı aklamaya çalışmıştınız. Şimdi ise Kassam Tugaylarına dahi güç yetiremeyen, Aksa Tufanı ile ona verilmiş sahte yenilmezlik unvanını kaybeden, kara savaşında yani er meydanında korkak fareler gibi kaçan bu varlığı Türkiye için bir tehdit unsuru olarak niteliyorsunuz? Soruyorum size bu işgalci varlığı gözünü Anadolu topraklarına dikince tehdit sayıyorsunuz, Filistin topraklarına dikince meşru mu kabul ediyorsunuz? Bu yaklaşımız ile imajı yerle bir olan bu işgalci varlığa “güçlü, yenilmez, büyük İsrail“ unvanını kazandırma algısına hizmet ettiğinizi düşünmüyor musunuz? 

Bu meşum varlığın her tarafı ateş olsa ne çıkar. Onlar sadece bebekler, çocuklar, kadınlar ve zayıflara güç yetirebilir. Bu işgalci varlık, başkomutanı olduğunuz güçlü ordu karşısında, işgalci Yahudilere karşı savaşmak için cihat aşkı ile yanan Müslümanların karşısında hiçbir tehdit oluşturamaz. Eğer bizim bilmediğimiz somut bir tehdit varsa, o halde size düşen ateşin büyümesini beklemeden, işgalcinin hamle yapmasına fırsat vermeden mikrobu kendi bataklığında yok etmektir. Gasıp Yahudi varlığını işgal ettiği topraklarda boğmak ve onları köklerinden sökerek Filistin’den temizlemektir. Kim ne derse desin, Türkiye bunu yapabilecek ve savaşı kazanabilecek her türlü imkâna sahiptir. Ama siz bu imkânları kullanmak yerine Gazze’deki soykırımı muhalefet ile normalleşme oyunlarınıza meze yapıyorsunuz. Siz meydanlarda, alanlarda üst perdeden hamasi konuşmalar yapıyorsunuz. Bir gece ansızın gelebiliriz diyorsunuz. Evet, tek bir gece “İsrail”i Filistin topraklarından temizlemek için yeter, bunu yapacak askeri güce sahibiz ama ne yazık ki adım atacak Sultan Alparslan, Sultan Fatih ve Halife Abdulhamid gibi yöneticiler yok. 

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

08 Ekim 2024

 

 

 

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.