İdlib’deki Savaşın Tarafları Kâfirler ve İşbirlikçi Devletler ile Muhlis Müslümanlardır
Rusya 4 Eylül 2018 Salı günü aradan geçen 22 günden sonra İdlib’e yeniden hava saldırıları gerçekleştirdi. İdlib’in köy ve kasabalarına yapılan bu hava saldırılarında aralarında çocukların da olduğu onlarca masum sivil katledildi, daha fazlası yaralandı. Saldırılardan önce ve sonra ilgili devletlerin yetkililerinden birtakım açıklamalar geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 29 Ağustos tarihinde İdlib’deki grupları “terörist” olarak tanımlayıp Batılı ülkelere “terörle mücadele operasyonuna engel olmayın” mesajı verdi. Cani rejimin Dışişleri Bakanı Velid Muallim ise 2 Eylül tarihinde “İdlib’e yönelik olarak planlanan harekâtın bölgeyi cihatçı gruplardan temizlemeyi hedeflediğini” söyledi. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif 3 Eylül tarihinde “İdlib’in kalan bölümlerindeki “teröristler” temizlenmelidir ve bölge yeniden Suriye halkının kontrolüne geçmelidir.” dedi. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 31 Ağustos tarihinde “İdlib’deki bazı ekstremist grupların etkisiz hale getirilmesi için birlikte çalışmamız lazım.” şeklinde açıklama yaptı. Yine 29 Ağustos tarihli Türkiye Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle “Heyet-i Tahrir-i Şam” grubu terör örgütleri listesine dahil edildi. En son ABD Başkanı Trump, “Ruslar ve İranlılar bu potansiyel insanlık trajedisine ortaklık ederek çok ciddi bir insani hata yaparlar. Yüzbinlerce kişi ölebilir, buna izin vermeyin” açıklamasında bulundu. Sanki Rusya’nın, İran’ın ve rejimin arkasındaki kendisi değilmiş gibi! Zira ABD Başkanı bu açıklamasıyla Rusya’yı uyarmamış, adeta saldırı talimatı vermiştir. Rusya, ABD’nin izni ve talimatı olmadan bu saldırıları asla başlatamaz.
Başından beri rejimi ayakta tutmak için çırpınan Rusya ve İran bu hak-batıl savaşında küfrün yanında yer aldığı gibi, muhaliflerin ve mazlumların tarafında olduğu iddiasındaki Türk hükümeti de ABD’nin planlarına ortak olarak, çözüm süreçlerine iştirak ederek ve bilhassa istihbarat yoluyla sahada aktif rol üstlenerek yazıktır ki batılın yanında yer almıştır. Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın üst düzey yetkilileri son aylarda hızlı bir trafik içinde ülkeden ülkeye koşmakta, Rus, İranlı ve ABD’li müttefikleri arasında mekik dokumaktadır. Öte yandan ABD’li, Rus ve İranlı mevkidaşları sık sık Türkiye’yi ziyaret etmektedir. Bu yoğun trafiğin başlıca konusu kuşkusuz İdlib ve İdlib sonrası izlenecek yol haritasıydı. Yazıktır ki Suriye’ye komşu, halkı Müslüman ve bölgesinin lideri konumundaki Türkiye’nin Suriye konusunda hiçbir planı ve hedefi olmaması bir yana, tarihe kara bir leke olarak işlenecek bu savaşta kafirlerin yanında yer almaktadır. Ey Müslümanlar! İdlib’deki savaş ABD ve Batı’ya karşı Rusya, İran ve diktatör rejimin savaşı değildir. Bilakis ABD ve müttefiklerinin, İslam’ı ve İdlib’e sıkışmış bir avuç muhlis Müslümanı hedef alan vahşi bir savaşıdır. Bu savaş küfrün İslam’a, batılın hakka karşı asimetrik savaşıdır. Türkiye ise bu açık ve acımasız savaşta, ABD’nin emirlerine uymakta, katil Rusya ve işbirlikçisi İran ile birlikte hareket etmekte, hakikatte rejimin yanında ve defalarca kandırdığı muhaliflerin karşısında yer almaktadır.
Halep’teki ihanet yeniden tekrarlanmakta, İdlib de rejimin eline teslim edilmekte, milyonlarca masum insan rejimin insafına terk edilmektedir. Başkan Erdoğan, Allah’a veremeyeceği hesabı düşünerek bu hatadan ne zaman dönecek? Kafirlerin planını ne zaman tersine çevirecek acaba?
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
PDF'i indirmek için tıklayınız
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!