HAFTALIK GÜNDEM DEĞERLENDİRME

KILIÇDAROĞLU’NUN HELALLEŞME ÇAĞRISI

Ey Kılıçdaroğlu! Helalleşme öyle “Kırdığımız, üzdüğümüz kesimlerden helallik istiyoruz” demekle olmaz. Helalleşme hakların iadesini gerektirir, helalleşme bedel ödemeyi gerektirir. Helalleşelim demekle helalleşme olmaz Ey Kılıçdaroğlu! Helallik isteyen önce Müslümanlara bu kötülükleri yapan zihniyeti lanetler. Onlardan beri olduğunu ilan eder. Allah’a tövbe eder, halktan özür diler ondan sonra kalkıp helallik istemeye cesaret eder. Bütün bunları yapmaya, bedel ödemeye hazır mısınız?

Haftalık Gündem Değerlendirme Toplantısı

KEMALİSTLERİN 10 KASIM ZORBALIĞI

Geçtiğimiz hafta Gündem Değerlendirme Toplantısı’na “Çocuklarınızı Kemalizim’den Koruyun” çağrısı yaparak başlamıştık hatırlarsanız. Yaptığımız bu çağrı sonrasında konu Twitter’de Türkiye gündemine oturdu, saatelerce hatta ertesi gün mesai bitimine kadar gündemde kaldı. Duyarlı birçok Müslüman bu çağrıya destek verdiler, okullardaki kemalist uygulamalara tepkilerini dile getirdiler. Hakaret ve küfürden başka bir şey bilmeyen laik Kemalist çevre ve onlarla beraber faşist Milliyetçiler de tabi boş durmadılar. Saldırdılar, tehdit ettiler, küfrettiler, hakaret ettiler. Biz kendimize yakışanı ayptık, onlar da kendilerine yakışanı yaptılar.

Kıymetli Müslümanlar!

Bu konu twitter de gündemdeyken Konya Selçuk Üniversitesi İslâmi İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Hüseyin Gökalp hoca bir paylaşım yaptı. 10 Kasım’da kendi hesabından eski bir ezginin sözlerini paylaştı ve şöyle dedi: “Doğ ey güneş erit taştan adamı, ve kurut taşları diken elleri” Söz konusu paylaşımın hemen akabinde Cumhuriyet Gazetesi Hüseyin hocayı hedef gösterdi. Bunun üzerine fikri zeminde tartışma kabiliyeti olmayan Kemalistler bu paylaşıma tepki gösterdiler. Cumhur ittifakının ortağı MHP’nin Ülkücü Ocakları’na bağlı bir grup, İslami İlimler Fakültesi önünde açıklama yaparak Hüseyin hocayı tehdit ettiler. Hatta kendini bilmez bu güruh daha da ileri giderek hocanın odasını basmaya kalktılar. Küfürle, hakaretle, tehdit ve saldırılarla baskı kurmaya çalışmak Kemalistlerin, milliyetçilerin, cumhuriyetçilerin gelenek ve göreneklerindendir. Zannediyorlar ki Müslümanlar bu tehdtilere papuç bırakacaklar, zannediyorlar ki Müslümanları korkutacaklar. Zannediyorlar ki samimi Müslümanlar linç etmeye çalıştıkları Hüseyin hocayı yalnız bırakacak. Doğruyu ve hakkı söyleyenlerin her daim yanında olduk olmaya da devam edeceğiz.

Hüseyin hocaya yapılan saldırı ve tehditlerin benzeri, kapalı çarşıda 10 Kasım’da sirenler çalarken yürümeye devam eden bir Müslüman’a da yapıldı. Densiz biri kendi bağnaz ilkel ibadetini oradan geçen Müslüman kardeşime de dayatmaya çalıştı. Tehdit ederek darp etmeye kalkıştı. Sonra da Suriyeli mülteci kardeşlerimin en azılı düşmanı olan Ümit ÖZDAĞ, gidip bu darpçıyı tebrik etti. Bunlar gizli değil, herkesin gözü önünde, Türkiye kamuoyuna açık bir şekilde yaşandı. Ama biz biliyoruz ki bunlara bu cesareti veren iktidardan başkası değil. Biz biliyoruz ki bunlar bu cesareti Cumhur ittifakının milliyetçi, devletçi, Atatürkçü söylemlerinden alıyorlar. Şunu da biliyoruz tabiki; Kemalistlerin bu tahammülsüzlük ve vandallığı İslâm düşmanlığından ileri geliyor. Bu sebeple açılıp saçılmayı çağdaşlık zannedip, İslâm’a ve değerlerimize saldıran Kemalistlere buradan sesleniyoruz! Biz sizin İslâm ve Müslümanlara olan kininizin çok eskiye dayandığını pekâlâ biliyoruz. Sizin iç dünyanızda İslâm’a beslediğiniz kinin ağızlarından çıkan galiz sözlerden çok daha büyük olduğu da biliyoruz.

قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَٓاءُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۚ وَمَا تُخْف۪ي صُدُورُهُمْ اَكْبَرُۜ

Allah Azze ve Celle bakınız nasıl buyuruyor: “Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür.”

Atalarınız gibi siz de İslâm’ın varlığına tahammül edemiyorsunuz. İslâm’a dair her şey sizi rahatsız ediyor. İlkel, çağ dışı, bağnaz olduğunuzu söylediğimizde, resimlerin, büstlerin önünde eğilmeyin dediğimizde rahatsız oluyorsunuz. Çünkü siz İslam’dan başka bir din icat ediyorsunuz, siz Allah’tan başkasına kutsiyet atfediyorusnuz. Siz Kur’an başka bir kaynağı rehber ediniyorsunuz. Evet, kuşkusuz sizin kininiz İslâm’a, Allah’a ve Kur’an’adır. Siz İslam güneşinin yeniden doğmasından korkuyorsunuz, modern putlarınızın yıkılmasından korkuyorsunuz. Kuşkusuz her şeyin bir eceli var! Her şey için taktir edilmiş bir zaman var. Elbet İslam’ı  dışı düzenlerin de bir eceli var. Allah’ın takdir ettiği vakit geldiğinde hepsi yok olup gidecekler. Ve o gün İslâm’ın güneşi doğacak. Doğan o güneş, nasıl ki Mekke’de taştan putları eritti ise bugün de eritecektir. Doğan o güneş nasıl ki Ebu Leheb’in elini kurttu ise bugünkü putperestlerin de elini kurutacaktır.

BAŞAK CENGİZ CİNAYETİ

Geçtiğimiz hafta Türkiye kamuoyu kan dondurucu yeni bir cinayet haberi ile şok oldu. Daha önceleri, tartıştığı için anne babasını öldüren, annesinin kafasını kesen evlat haberlerini çok duymuştuk. Ancak bu gerçekten kan dondurucu... “Canım birini öldürmek istedi” diyerek sokağa çıkan bir kişinin samuray kılıcı ile vahşice işlediği cinayeti ilk defa gördük. İstanbul Ataşehir’de oldu bu olay, kendi halinde mesai çıkışı evine giden Başak Gengiz böyle bir katil tarafından öldürüldü. Bu vesileyle Başak Cengiz kardeşimize Allah’tan rahmet, ailesine baş sağlığı ve sabırlar diliyorum.

Kuşkusuz bu üzücü hadisede dikkat çeken asıl unsur medya ve kamuoyunda hiç konuşulmadı. Medya kan dondurucu bu cinayetin kamera görüntülerini yayınlamakla yetindi maalesef. Burada konuşulması gereken asıl unsur da katilin ailesidir, bu ailenin durumudur. Ailenin durumuna baktığımızda kötülüğü cehalete havale edenleri yalancı çıkaran bir durumu görüyoruz. Katilin annesi bir avukat, babası ise hem mühendis, girişimci iş adamı hem de siyasetçi... Ve ailenin maddi durumu gayet iyi... Bu şok edici hadiseden sonra şimdi herkes şu soruyu soruyor; nasıl bu hale geldik? Nasıl böyle cani ruhlu bir nesil yetişti?

Kıymetli Müslümanlar Sayın Basın Mensupları! Bu soruya fertlerdeki bazı ruhsal problemleri bahane edecek cevap verilmemesi lazım. Daha derin bir sorunla ve daha kapsamlı bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu herkesin kabul etmesi gerekir. Sorunun kaynağının bu laik kapitalist sistem olduğunu artık herkes dile getirmelidir. İşte Kemalistlerin, laiklerin, milliyetçilerin, muhafazakar demokratların öve öve bitiremedikleri bu düzen, Cumhuriyet düzeni yetiştirdi bu katili. Laik sistem, insanı kötü davranışlardan koruyan İslam’ı, Allah’ı hayattan uzaklaştırarak camilere hapsetti. Allah’ın, hesap gününün, helal ve haramın, cennet ve cehennemin konuşulmadığı bir hayatta kötülük bulaşıcı bir hastalık gibi yayılır ve insanlığı ele geçirir. İşte kafir batılı devletler! Onlara bakın ve bu ülkenin, Türkiye’nin geleceğini görün! Hurafeler dini olan Hristiyanlığın hayata müdahalesini engellediler. Dini hayattan uzaklaştırdılar. Dinin hayattan uzaklaşması demek ateist bir toplumun inşa edilmesi demektir. Dinin hayattan uzaklaşması demek kişinin otokontrolünü sağlayan mekanizmanın çökmesi demektir. Zira öyle de olmuştur, mekanizma çökmüş ve insanlar, şeytanın, nefsin kendisine fısıldadığı her şeyi yapmaya başlamışlardır.Avrupa ve Amerika’daki okul baskınlarında ölen yüzlerce masum çocuk bu hakikatin açık bir beyanıdır! Kimse gelecekte benzer olayların ülkemizde yaşanmayacağının garantisini veremez! Allah korusun benzer olaylar yaşanırsa bu olayların faili tetiği çekenler değil onları insanlıktan uzaklaştıranlardır! Bunlara göz yumanlardır!

Şimdi yapılması gereken ortadadır! Bu laik sistem suç üreten bir makinedir! Bu laik sistem bir yandan fakir halkımızı sömüren, insanca yaşamdan uzaklaştıran bir sistemdir. Diğer yandan da halkımızın dini değerlerini hiçe sayan, Allah yokmuş gibi bir yaşam sürmelerini sağlayan kokuşmuş bir sistemdir. Bu sistem Müslümanların çocuklarını, göz bebeklerini, ciğerparelerini cehennem ateşine sürükleyen bir sistemdir. Bu sistem Müslümanların sistemi değildir! Hiç olmamıştır!  Öyleyse değişmesi lazım! Yok olup tarihin çöplüğüne gömülmesi lazım! Çocuklarınızın geleceğinden endişe ediyorsanız. Bu kokuşmuş sistemden rahatsızsanız çağrımıza icabet edin kıymetli Müslümanlar! İcabet edin ki kötülükler İslam ile, İslam nizamı ile izole edilsin. İcabet edin ki insanca bir hayat İslam Devleti ile yeniden başlasın ve bu topraklara yeniden can gelsin. Kuşkusuz Müslümanların devleti Raşidi Hilafet Devletidir. O devlet halkı tüm kötülüklerden korur. Onlara bir kötülük ulaşmaması için devletin başındaki Halife her şeyini seferber eder. Çünkü Halife kalkandır, koruyucudur. Bu nedenle biz sizleri ve tüm Müslümanları Hilafeti yeniden ikame etmeye çağırıyoruz.

KILIÇDAROĞLU’NUN HELALLEŞME ÇAĞRISI

Seçimler yaklaştıkça siyasi partiler türlü türlü plan yapıyorlar, yeni yeni söylem geliştiriyorlar. Bugünlerde iktidar kanadı %50 +1 meselesini gündeme getirirken muhalefet kanadı helalleşme peşine düştü. Menfaat öyle bir şey ki, peşinden gidenleri esir de ediyor rezil de. Bugünün en büyük menfaatperestleri de malum çıkarcı siyasetçiler. Şu an devletin başında bulunan yöneticilerin halkın inanç ve değerlerini siyasetlerine, iktidarlarına, makamlarına nasıl sermaye ettikleri herkesin malumu.  Anlatmaya gerek yok, 20 yıldır bu iktidar Müslümanların inanç ve değerlerini istismar etti, hala da devam ediyor. İslam düşmanı CHP, baktı ki bu işe yarıyor, din ve değerler üzerinden siyaset yapmak para ediyor, oda kolları sıvadı... Bu ülke yaralı insanların ülkesi, bu yaraları kapatmak lazım diyor, Türkiye’nin şifaya ihtiyacı var diyor. Kılıçdaroğlu, CHP olarak geçmişte kırdığımız, korkuttuğumuz topluluklarla buluşmaya, görüşmeye başlayacağım diyor. Küskünlüğü bırakıp, barışalım diyor.

Düşünebiliyor musunuz? En azılı İslam düşmanı CHP helalleşmek istiyor.  Kimle peki? 28 Şubat sürecinde ikna odalarına sokulan başörtülüler ile... Görünen o ki CHP lideri Kılıçdaroğlu helalleşme çağrısı ile CHP’nin karanlık geçmişini silebileceğini zannediyor. Başka kimle helalleşeceksin Ey Kılıçdaroğlu! İstiklal Mahkemelerinde haksız ve hukusuz şekilde yargılayıp darağaçlarında sallandırdığınız alimlerle helalleşecek misiniz? O alimlerin acıları Müslümanların yüreğinde hala bir kor gibi duruyor. Çıkardığınız şapka kanununa muhalefet ettiği için astığınız İskilipli Atıf ile helalleşecek misiniz? Çağdaşlık zırvasıyla Müslüman kadınların kılık kıyafetlerini zorla değiştirdiniz onlarla helalleşecek misiniz? Hilafet’in kaldırılması, İslam’ın ayaklar altına alınması ve Batılı yaşam tarzına geçilmesini kabul etmediği için şehit edilen Şeyh Sait ile helalleşecek misiniz? Doğu ve Güneydoğu illerinde Kürt oldukları için, Müslüman oldukları için, dilini, örfünü geleneğini yok saydığınız halklar ile helalleşecek misiniz? Yakıp yıktığınız, bombalar ile dümdüz ettiğiniz köyler ile helalleşecek misiniz?

Müslümanların camilerini ahır yapanlar, ezanı Türkçe’ye çevirenler, Kur’anı yasaklayanlar CHP zihniyetiydi Ey Kılıçdaroğlu! Hile ve aldatmayla, Müslümanların devleti olan Hilafeti yıkanlar CHP zihniyetiydi... 28 şubat sürecinde on binlerce başI örtülü öğrenciyi üniversitelerden, okullardan atan zihniyet CHP zihniyetiydi... Türkiye’de darbelerle halkı korkutan, katleden, mahpus eden, sürgün eden zihniyet CHP zihniyetiydi. Bütün bunlara rağmen şimdi hangi yüzle Müslüman halktan helallik isteyebiliyorsunuz?

Ey Kılıçdaroğlu! Helalleşme öyle “Kırdığımız, üzdüğümüz kesimlerden helallik istiyoruz” demekle olmaz. Helalleşme hakların iadesini gerektirir, helalleşme bedel ödemeyi gerektirir. Helalleşelim demekle helalleşme olmaz Ey Kılıçdaroğlu! Helallik isteyen önce Müslümanlara bu kötülükleri yapan zihniyeti lanetler. Onlardan beri olduğunu ilan eder. Allah’a tövbe eder, halktan özür diler ondan sonra kalkıp helallik istemeye cesaret eder. Bütün bunları yapmaya, bedel ödemeye hazır mısınız? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi hem İngilizci CHP zihniyetini devam ettireceksiniz, hem de iktidar menfaati için helalleşmeden bahsedeceksiniz... Bu olacak bir şey değil ey Kılıçdaroğlu! Bu halk sizin süslü sözlerinize kanmaz. Bu halk İslam’ın düşmanları ile barışmaz. Bu halkın yüreğinde İslam düşmanı CHP’nin açtığı yara öyle kolay kapanacak bir yara değil.

Kıymetli Müslümanlar siz siz olun, sakın ha bu yalancı, düzenbaz yöneticilerin boş sözlerine kanmayın. Sizi sadece seçim zamanlarında hatırlayan, siz açlık ve sefalet içindeyken kendileri lüks hayat yaşayan yöneticiler sizi bir kez daha aldatmasın! Ne İslam düşmanı CHP’nin ne de sizi İslam ile kandıran AKP’nin boş sözlerine kanmayın, sakın ha bir kez daha aldanmayın.

 

Kıymetli Müslümanlar toplantımıza son vermeden önce bir hatırlatma yapmak istiyorum. Biliyorsunuz geçtiğimiz Cuma günü Diyanet İşleri Başkanlığı bir genelge yayınladı. Camilerde saf düzenine geçilmesinin önünde artık bir engel kalmadığını bildirildi. Aslında en başından beri Müslümanların omuz opmuza namaz kılmasına engel olan Diyanet’in bizatihi kendisiydi. Hiçbir şer’i gerekçe ortaya koymadan keyfi olarak Müslümanların ibadetine bidat bulaştıran Diyanet bu uygulamadan geri adım attı. Bu konuda biliyorsunuz bu kürsüden ve başka platformlardan bir çok kez çağrı yaptık, imamlara, hocalara ve tüm Müslümanlara... Safları birleştirin, safları sıklaştırın dedik. Elhamdülillah şimdi omuz omuza verme, kenetlenme zamanı. Allah için camilerde safları daha da sıklaştıralım, engel olmaya çalışanlara müsaade etmeyelim. Rabbimize dua edelim ki bir daha bizi bu tür musibetlerle imtihan etmesin inşaAllah...

Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu

16 KASIM 2021                                

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.