SİYASİ VİZYON

Kur'an'a Yönelik Saldırıların Perde Arkası

Batılı ülkelerde özellikle de İsveç ve Danimarka’da İslam’a ve Kur’an’a yönelik saldırılar devam ediyor. Sistemli bir şekilde kampanyaya dönüşen bu saldırıları, saldırıların motivasyonunu ve perde arkasını SİYASİ VİZYON farkı ile değerlendirdik.

Kur'an'a Yönelik Saldırıların Perde Arkası

Batılı ülkelerde özellikle de İsveç ve Danimarka’da İslam’a ve Kur’an’a yönelik saldırılar devam ediyor. Sistemli bir şekilde kampanyaya dönüşen bu saldırıları, saldırıların motivasyonunu ve perde arkasını SİYASİ VİZYON farkı ile değerlendirdik.

Kur’an’a yönelik saldırılar, İslam ve Müslümanlara yönelik nefretten mi kaynaklanıyor yoksa bu eylemlerin perde arkasında siyasi bir mahiyet var mı?

Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılara göz yumulması, bu eylemlerin yapılmasına imkân tanınması, Batılı yöneticiler ve istihbarat elemanlarının kalplerinde İslam ve Müslümanlara karşı büyük bir kin ve düşmanlık beslediklerini açığa çıkarıyor. Öyle ki bunlar her yerde Müslümanlara zehir kusuyorlar, İslam ve değerlerine yönelik nefreti meşrulaştırıyorlar. Fakat bu kin ve nefretin Avrupa toplumunda yayılması, gelişimi ve Batılı ülkelerde bölgeden bölgeye farklılık göstermesi, birçok hususu gündeme getiriyor. Bu hususların bilinmesi, Müslümanlara karşı kurulan siyasi tuzak ve entrikaların farkında olunması gerekiyor. Şimdi bu hususları özetleyelim:

Birincisi: İskandinav Ülkelerinin Tarihine ve Siyasi Zihniyetine Yön Veren Faktörler

İskandinav ülkelerinin tarihine ve siyasi zihniyetlerinin oluşumuna yön veren faktörler vardır. İskandinav ülkeleri, Avrupa’nın en kuzeyinde yer alan katıksız Avrupa ülkeleridir. O yüzden Avrupa’da büyük güçlerin ortaya çıkmasından önceki dönem, yani 8. yüzyıldan 11. yüzyıllara kazar uzanan “Vikingler” dönemi İskandinav halklarının altın dönemi olarak adlandırıldı. İskandinav ülkeleri bu dönemde sadece çevrelerindeki ülkeleri kolonileştirdiler. Kuzeybatı Avrupa’da İngiltere, Doğu Avrupa’da Rusya, Orta Avrupa’da Almanya süper güç olarak belirince, İskandinav ülkeleri balinaların önündeki küçük balıklar gibi kaldılar. Bu nedenle İngilizlerin Norveç’te, Rusların Finlandiya’da, Almanların Danimarka’da etkileri daha da arttı. İskandinav ülkelerinin merkezinde yer alan İsveç ise bir ölçüde bağımsızlığını korumuş ve hatırı sayılır bir ordu inşa etmişti. Bu yüzden diğer İskandinav ülkelerine oranla büyük güçlere bağımlılığı çok daha azdı. İngiltere 2. Dünya Savaşı öncesinde dünyanın süper gücü olduğu için tüm İskandinav ülkelerinde büyük etkiye sahipti. Onun bu gücü Rusya ve Almanya’yı bölgede etkili aktör olmaktan dışladı.

İkincisi: İskandinav Ülkelerinin İslami Coğrafya İle İlişki Boyutu

Danimarka hariç İskandinav ülkelerinin tamamı, coğrafi konumları sebebiyle Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra İslam dünyasını sömürgeleştiren ve Müslümanlarla çatışmaya giren Avrupa ülkeleri arasında yer almadılar. Dolayısıyla İskandinav ülkeleri, Müslüman beldeleri sömüren Batılı ülkeler ile Müslümanlar arasındaki düşmanlık v çatışmadan büyük ölçüde uzak durdular. Son zamanlarda Irak, Suriye ve Somalili Müslümanların yumuşak başlı İskandinav ülkelere göç etmelerinde gözle görülür bir artış yaşandı. Bu ülkelerin özellikle İsveç’in Müslüman göçmenlere misafirperverlik göstermesi, topraklarından kaçan göçmenler için öncelikli tercih edilen bir yer olmasını sağladı.

Ancak bu pek uzun sürmedi. Müslümanların saf ve temiz yaşam tarzı, İsveç’in içinde bulunduğu İskandinav ülkelerini ve hatta genel olarak Avrupa’yı etkisi altına almaya başladıktan sonra durum değişti. Avrupa’da Müslüman olanların sayısı her geçen gün arttı, camiler çoğaldı, Avrupa sokaklarında helal gıda marketleri dalga dalga yayıldı ve çığ gibi büyümeye başladı. Hatta “başörtülü Avrupalı kızlar” manzarası ortaya çıktı. Ve bu durum Müslümanlara olan saygılarını artırmak yerine Batılılardaki kin ve nefreti ortaya çıkartıp daha da büyüttü. Bu ülkeler; Kuran-ı Kerim’i yakan, İslam ve Müslümanlara karşı düşmanlık besleyen aşırılık yanlısı örgütlerin yuvaları haline gelmeye başladılar. Bu ülkelerde Türkiye, Irak ve Mısır gibi bazı ülkelerin bayrakları yakıldı, İslam ve Müslüman karşıtı kampanyalar yürütüldü. Bu kampanyaların en alçakça olanı İslami değerlerimize hakaretler içeren karikatür kampanyasıydı.

2005 yılında bir Danimarka gazetesi, Müslümanlara ve RasûlullahSallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret içerikli bir karikatür yayınladı. Peşinden 2006 yılında kötü şöhretli Fransız hiciv dergisi “Charlie Hebdo” aynı karikatürü tekrar yayınladı ve Müslümanları provoke etti. Ayrıca İslam’a karşı yayınlar yapan aşırı sağcı “İslamofobik” akımlar ortaya çıktı.

Peki, Kur'an-ı Kerim’eYönelik Saldırıların Asıl Hedefi Ne;

Bu eylemlerin Türkiye’ye yönelik olduğunun unutulmaması gerekir. Çünkü eylemlerin ilki, Türk Büyükelçiliği önüne gerçekleşmiş ve ardından Kur’an-ı Kerim ile birlikte Türk bayrağı ateşe verilmişti. Amerika’nın bu çirkin eylemlere karşı verdiği tepki, esasen saldırılar ile neyin amaçlandığını gözler önüne seriyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matt Miller, günlük basın toplantısında konu ile ilgili; dini metinlerin yakılmasının ve tahrip edilmesinin saygısız ve incitici olduğunu söyleyerek meseleyi geçiştirdi. Sözcü bu konuda açıklama yapmayı İsveç hükümetine ve güvenlik güçlerine bıraktıklarını ifade etti. Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına karşı İsveç hükümetine herhangi bir çağrı yapmayan ABD, BM Genel Kurulunda yapılan kınama oylamasında Almanya, Fransa ve İngiltere ile birlikte hayır oyu kullandı.

Aynı ABD, İsveç’in NATO’ya kabulü söz konusu olunca Türkiye’ye açık bir çağrı yaptı ve bu çağrı Türkiye tarafında hemen karşılık buldu. Sözcü Miller “Macaristan ve Türkiye’ye İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü gecikmeden onaylama çağrısı yapıyoruz.”dedi. NATO’nun Madrid Zirvesi sırasında İsveç’in Finlandiya ve Türkiye ile imzaladığı anlaşmadaki taahhütleri yerine getirdiğine inandıklarını ifade etti. Bütün bunlar Müslümanlara karşı düşmanlık, İslam’ın değerlerine ve Müslümanların kutsalı olan Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırı konusunda ABD ve tüm Avrupa’nın aynı saf ve noktada durduğunu gösteriyor.

Saldırıların Arkasında Siyasi Bir Motivasyonun olduğu Gerçek

Kuran’ı Kerim’in yakılmasına yönelik alçakça eylemler dalgasının, İslam’a ve Müslümanlara karşı süregelen canice kinin bir parçası, bir yansıması olduğunu görüyoruz. Ayrıca bu eylemler ile Türkiye’yi kışkırtarak İsveç’in NATO’ya katılım sürecini sekteye uğratması da amaçlanıyor. Belki de bu eylemleri planlayanlar, Türkiye’nin eninde sonunda Amerika’nın İsveç’i NATO’ya dâhil etme arzusuna boyun eğeceğini ve bunu, Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya için bir başka stratejik kayıp haline getireceğini biliyordur. Bu arzuyu yerine getirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Temmuz 2023 tarihinde Litvanya’da gerçekleşen NATO zirvesinde İsveç’in NATO’ya katılımı konusunu TBMM’ye götürmeyi, yani NATO’ya katılımını onaylamayı kabul etti.

Öte yandan yaşananlarda Yahudi varlığının iki açıdan parmağı olduğu da göze çarpıyor: Birincisi; İsveç’te ikamet eden ve Kur’an’ı yakan Iraklı mültecinin MOSSAD ajanı olmasıdır. “İran İstihbarat Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsveç’te Kur’an-ı Kerim yakan Silwan Momika’nın MOSSAD ile bağlantısının olduğunu doğrulayan güvenilir bilgilere ulaştığını duyurdu. İran İstihbarat Bakanlığı’nın edindiği bilgilere göre Momika 2019 yılında MOSSAD’da görev almaya başlamış. Irak halkına ve İslam ümmetine ihanetin karşılığı olarak Siyonistlerden İsveç vatandaşlığını talep etmiş ve bu talebi kabul edilmiş. Kur’an-ı Kerim’i yakan diğer kişinin ise Momika’nın arkadaşı ve akrabası olduğu tespit edildi.

İkincisi, özellikle son dönemde Biden ile Netanyahu arasında yaşanan gerilim ışığında İsveç’in NATO üyeliğini sekteye uğratarak Rusya’ya şirin görünme arzusu.

Kur’an’a Yönelik Saldırılara Karşı İslami Beldelerdeki Yöneticilerin Tutumu Neden Zayıf?

İslam’ın kutsallarının uluslararası çatışma arenasında çiğnenmesi acı vericidir! Müslümanların başındaki yöneticiler ve siyasi partiler ise uykudadır. İçlerinden en uyanık ve zinde olanlar hiçbir işe yaramayan kınama açıklamalarından başka bir şey yapmıyorlar. İskandinav ülkeleri gibi zayıf ulusların, anayasa ve yasalarındaki çürük bir argümanı ileri sürerek Müslümanların en değerli hazinesini yakmaları gerçekten acı verici...

Allah’ın indirdikleriyle hükmeden, Allah yolunda cihat eden ve Allah’ın şeriatına hak ettiği değeri veren bir halife oluncaya kadar bu durumun böyle devam edeceğini bilmeliyiz. O halife olduğunda bu zayıf ülkelerden, hatta sözde büyük ülkelerden hiçbiri Müslümanların kutsallarına zarar verme cesaretini gösteremeyecektir. Sadece Kur’an-ı Kerim’e alçakça saldıran o kimselerin cezalandırılmasıyla yetinilmeyecek aynı zamanda o kişileri koruyan, barındıran ülke veya ülkeler de cezalandırılacaktır.

 وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ  “Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında

1 Yorum Yapılmış
  1. Avatar icon png

    Ömer söylemez

    16 Ağustos 2023

    Kâfirlerin ve zalim yöneticilerin ifsat edici plan ve oyunlarını her zaman sahih İslami fikirlerle ve olaylara aydın bakış açısıyla bakan,kalıcı ve köklü çözümler sunan Hizb-ut Tahrir ve mensuplarından Allah razı olsun.

Yorumunuz başarıyla gönderildi. Editör onayından geçtikten sonra sayfada yayınlanacaktır.
Yorumunuz iletilirken bir hatayla karşılaşıldı. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.