Soçi’de ABD’nin Kırmızı Çizgileri Olan Rejim ve PYD Korundu Türkiye’nin Tüm Kırmızı Çizgilerinin Üzeri Çizildi!
14 Şubat 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus lider Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin katılımıyla Soçi’de bir toplantı düzenlendi. Toplantıda Fırat’ın doğusu ve siyasal açıdan PYD üzerinden Kürtlerin Suriye’deki geleceği, İdlib ve Suriye’de bundan sonra izlenecek siyasi süreç konuları ele alındı. Yayımlanan ortak bildiri ve yapılan açıklamalarda, ABD’nin Suriye’deki kırmızı çizgileri korundu. Buna göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı olan 2254 sayılı “Esed’li geçişe” ortak vurgunun yanı sıra Suriye’nin geleceğinde PYD’nin de söz sahibi olmasına ABD ve Rusya’dan sonra İran da destek verdi. Türkiye’nin güvenli bölge konusundaki talebine yeşil ışık yakılmazken İdlib’in “terörden” temizlenmesine vurgu yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ise biraz daha “sabır” denildi. Çünkü Amerika Suriye’de siyasi çözüm gerçekleşmeden İdlib’e bir operasyona sıcak bakmıyor. Bunun yanısıra Türkiye, Rus Himeymim üssünü HTŞ’ye karşı koruma rolünü de üstlendi.
Fırat’ın doğusuna birkaç güne operasyon yapacağını söyleyen Erdoğan, aylar geçtiği halde bu yönde hiçbir adım atabilmiş değildir. Oysa Suriye devrimini baltalamak, grupları parçalamak ve Amerikan çıkarlarını gerçekleştirmek uğrunda “Fırat Kalkanı” ve “Zeytin Dalı” operasyonlarını, havadan Amerika’nın, karadan ise Rusya, İran ve rejimin garantisi altında süratle gerçekleştirmiş, Membiç'e yaklaştığı anda ise durdurulmuş, orada devriye göreviyle yetinmek zorunda kalmıştır. Yazık ki Türkiye, Washington’dan esen rüzgâra göre yön değiştiriyor. Kendi kırmızı çizgilerinden ziyade Amerika’nın kırmızı çizgilerine bağlı kalıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2011'de reform vadeden Esed için “Suriye halkı şu anda Esed’e inanmıyor; ben de inanmıyorum” demişti, 27 Aralık 2017 tarihinde, “Devlet terörü estirmiş bir teröristtir” dedi. 24 Ocak 2019 tarihine gelindiğinde ise Rusya’nın hatırlatmasıyla; “Adana Mutabakatı masaya gelmeli” diyerek Esed ile görüşmelerin sürdüğünü ima ediyor. Bu son Soçi zivesinde ise “geleceğimizi Adana Mutabakatı çerçevesinde planlıyoruz” diyerek 900 km sınırı olan Suriye’ye yönelik Amerikan mutfağında pişen politikalardan başka bir politikası olmadığını açıkça gösteriyor. Geçmişte mücrim Suriye rejimini katil ve zalim olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye ile diplomatik ilişkilerin altyapısını oluşturmaya çalışıyor. Dün terörist dediği Esed için bugün “geçiş sürecine liderlik edebilir” diyor. Dün Suriye halkının yanındayız derken bugün onları zalimlerin insafına terk ediyor. Dün Ensar-Muhacir modeliyle söz ettiği Suriyeli muhacirleri bugün geri göndermekten bahsediyor. Dün birkaç güne operasyon düzenleyeceğim derken, bugün operasyon iznini Amerika’dan, Rusya’dan, hatta rejimden almaya çalışıyor. Nereden nereye!
Sömürgeci kâfir devletler ve yerel işbirlikçileri, sekizinci yılına giren Suriye devrimini yok etmek, halkın direncini kırmak, grup liderlerini müzakere masalarında kandırmak, mücrim rejimi yeniden ihya etmek ve “toprak bütünlüğü” adı altında Suriye’yi bir bütün olarak yeniden rejime teslim etmek için tüm güçlerini seferber ettiler. Can çekişen devrime öldürücü darbeyi vurmak için diplomatik mekik dokudular, masadan masaya koştular. Katledilen canlar, yok edilen hayatlar, harap edilen şehirler, göç ettirilen milyonlar umurlarında değil! Oysa Amerika, Rusya ve tüm zalimleri memnun etmek, çıkarlarını korumak, ne onları Allah’ın gazabından, ne aziz İslam ümmetinin öfkesinden kurtarabilir.
وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلًا عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ “Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” [İbrâhîm 42]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
PDF'i indirmek için tıklayınız
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!