UKRAYNA - RUSYA GERGİNLİĞİ
Kerç Boğazı’nı geçmeye çalışırken Rusya tarafından Ukrayna gemilerinin alıkonulması olayıyla ilgili Fox News’e konuşan Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Rus sınır güvenlik güçlerinin eylemlerini “saldırganlık” olarak nitelendirdi. Poroşenko “Sayın Putin, bu saldırganlık, Sayın Putin, bu savaş. Bu şaka değil, olay değil, kriz değil” dedi. [12.12.2018 https://arabic.sputniknews.com] Rusya, 25 Kasım 2018’de Rus sınır güvenlik güçlerinin, Kırım Yarımadası’nın doğusundaki Azak Denizi ile Karadeniz arasındaki Kerç Boğazı yakınlarında Rus sularını ihlal ettiği gerekçesiyle üç Ukrayna savaş gemisini alıkoyduklarını açıkladı. Olayın ardından ABD, Rusya’ya karşı daha sert yaptırımlar uygulanması talebinde bulunurken, Avrupa bunu reddetti. Rusya-Ukrayna arasındaki gerilim sürüyor. Gerilimin arkasında kim var? İpler neden yeniden gerildi?
Konuyla ilgili olarak gelişen olaylara bir göz attığımızda cevap İnşallah açığa çıkacaktır:
1- Şubat 2014’te Rusya, Amerika ve Avrupa, Rus yanlısı eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in iktidarda kalması konusunda mutabakata vardılar. Ancak mutabakat sonrası ayaklanmalar patlak verdi. Ayaklanmaların silahlı eylemlere dönüşmesiyle birlikte Yanukoviç, Rusya’ya kaçmak zorunda kaldı. Olayların arkasında Batının olduğu açığa çıktı... Rusya, Batının aldatması sonucunda Ukrayna’yı kaybettiğinin farkına varınca Kırım’ı ilhak ettiğini açıkladı. Ukrayna’nın doğusunda bulunan Donetsk’deki Rusları kışkırtması sonrasında Ruslar, Donetsk ve Lugansk cumhuriyetinin bağımsızlığını ilan ettiler. Akabinde Amerika ve Avrupa, Rusya’ya yaptırım uyguladı ve onu G-7 zirvesinden dışladı.
2- Amerika’nın Ukrayna’yı silahlandırma çağrısına karşılık Avrupa bunu reddetti. Çünkü silahlandırmanın Rusya ile arasında gerginlik yaratacağını, sular ısındığında bunun Avrupa üzerinde yansımalarının olacağını biliyordu... Fransa ve Almanya, gerginliğin ateşini düşürmek ve siyasi bir çözüm bulmak için Rusya ile temasa geçtiler. Ve ardından 6 Şubat 2015 tarihinde ABD’siz üç ülke, Minsk Anlaşması’nı imzaladı. Biz bunu 21 Şubat 2015 tarihli soru cevapta açıkladık. “Avrupa “Fransa ile Almanya”, Amerika’nın tavrındaki bu sıcak gelişmenin, Ukrayna’ya yönelik askeri eylemlerin artmasına yol açabileceğinden korktu. Çünkü Ukrayna’da çıkacak bir savaş veya benzeri durum, Ukrayna tarafında yer almadığı takdirde Avrupa’yı sıkıntıya düşürecekken Amerika bundan pek fazla etkilemeyecektir. İşte Avrupa’nın, Amerika ile aynı paralelde giden Ukrayna politikasını değiştirme konusunda ısrar etmesinin nedeni budur. Bu yüzden Avrupa, siyasi bir çözüm bulmak amacıyla Rusya Devlet Başkanı ile temasa geçmeye karar verdi. Böylece Avrupa ile Rusya arasında çıkabilecek gerginliğin önünü aldı. Bilfiil de öyle oldu. Konuyu görüşmek üzere bir araya gelen Avrupalı liderler “Fransa ile Almanya”, 06 Şubat 2015’de Amerika’sız bir anlaşmaya vardılar. Ardından Merkel, izin almak için değil Obama’yı bilgilendirmek için 08 Şubat 2015 tarihinde Washington’a uçtu... Açıktır ki Avrupa, Amerika’dan yeşil ışık almadan ilk kez kendi başına bir iş yapmıştır. 06 Şubat 2015’de bir araya gelen üç lider Vladimir Putin, Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, izlenecek yol haritası konusunda mutabakata vardılar. Geriye sadece anlaşmayı imzalamak üzere Ukraynalı tarafları “Ukrayna Cumhurbaşkanı ve ayrılıkçıları” ikna etme meselesi kalmıştı. Sonra Merkel, Obama’yı bilgilendirmek amacıyla Washington’a gitti.”
3- Amerika anlaşmaya pek şaşırmadı. Anlaşmanın uygulanması için değil, içeriğini boşaltmak ve başarısızlığa uğratmak için görünüşte anlaşmaya destek verdiğini açıkladı. Yine aynı soru cevapta şöyle dedik: “Fransa ile Almanya’nın bu pozisyonunun Obama yönetimi üzerinde çok büyük etkisi oldu. Bu durum Münih Zirvesi’nde, özellikle Amerika’nın Ukrayna’ya silah yardımı ile ilgili yaptığı açıklamaları Kerry ile Merkel arasında sözlü sataşmalara neden oldu... Beklentilere gelince, Amerika’nın Minsk Anlaşması’nın uygulanmasına engel olabilecek bazı sorunlar üretmesi kuvvetle muhtemeldir. Çünkü Ukrayna’da adamları var. Cumhurbaşkanı Poroşenko Avrupa’ya yakın biri olsa da Amerika’nın da onun üzerinde bir etkisi var... Dolayısıyla Amerika şu üç durumdan birisiyle ya da hepsiyle olayları iyice tırmandırabilir: Ukrayna’ya sofistike silahlar satmak. Ya da NATO üyeliği için Ukrayna ile görüşmeler yapmak. Ya da Ukrayna’daki bazı uşaklarını tahrik ederek anlaşmayı fiyaskoya uğratmak. Bu üç şeyin her biri de Rusya’yı kışkırtabilir, olayları etkileyip başarısızlığına yol açabilir...”İşte yaşanan olay budur. Amerika, anlaşmayı başarısızlığa uğratmak ve ipleri germek için çalışıyor...
4- Son olaylar Rusya’nın mürettebatıyla birlikte üç Ukrayna savaş gemisine el koyması nedeniyle meydana geldi... Ukrayna’nın Rusya’yı kışkırttığı anlaşılıyor... Ukrayna, Amerika’nın yeşil ışık yakmasıyla ancak böyle bir eyleme kalkışabilir. Rus TASS haber ajansının 25 Kasım 2018 tarihinde bildirdiğine göre “Üç Ukrayna savaş gemisi yasadışı yollarla Rus karasularına girerek tehlikeli manevralar yaptı.”Ardından Ukrayna, müdahil olması için Batıya çağrıda bulundu. Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, 29 Kasım 2018 tarihinde Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada, “Almanya bizim en sıkı müttefiklerimiz arasında yer alıyor. Şimdi NATO ülkelerinin Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak ve yardım etmek için Azak Denizi’ne donanma gemileri göndermeye hazır olmalarını umuyorum... Putin, Azak Denizi’ni işgal etmekten başka bir şey istemiyor. Anladığı tek dil, Batı dünyasının birliğidir. Eğer Putin’i durdurmazsak onun ne yapacağını Almanya da merak etmeli. Rusya’nın bu saldırgan politikasını kabul edemeyiz. Önce Kırım, sonra Ukrayna’nın doğusu, şimdi ise (Putin) Azak Denizi’ni istiyor. Putin eski Rus İmparatorluğunu geri getirmek istiyor. Kırım, Donbass ve bütün ülkeyi Rusya’ya katmak istiyor... Şansölye Merkel 2015 yılında Minsk’te yaptığı müzakerelerle ülkemizi bir kez kurtarmıştı. Şimdi o ve diğer müttefiklerimizin bizi bir kez daha destekleyeceğini umuyoruz.”diye konuştu. Fakat Almanya askeri operasyon yapmayı reddetti. Almanya Başbakanı Merkel yaptığı açıklamada, “Böyle anlaşmazlıklara askeri çözüm bulunmaz”dedi. [29.11.2018 DPA] Merkel, “Ukrayna tarafının da mantıklı olmasını istiyoruz. Tabii ki gerçekleri masaya yatıracağız ve neler yapabileceğimize bakacağız”ifadelerini kullandı. Ve konuyu Arjantin’de Putin ile görüşeceğini söyledi. Rusya’ya yaptırımların sıkılaştırılmasını kabul etmedi. 06 Aralık 2018’de İtalya’da AB Dışişleri Bakanları toplantısında Ukraynalı mevkidaşı Pavlo Klimkin’le görüşen Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas yaptığı açıklamada, “Almanya, gerilimi azaltma çabaları sürdüğü sürece Ukrayna anlaşmazlığı yüzünden AB tarafından Rusya’ya yaptırım uygulanmasını öngörmüyor. Şu anda yeni yaptırımlardan söz etmenin yanlış olacağı kanaatindeyim. Çünkü gerilimi düşürme yönünde çabalar var. Almanya, yeni yaptırımlar önerisinde bulunmayacak. AB’de yeni yaptırımlar uygulanması için görüş birliği olacağını sanmıyorum.”dedi. [07.12.2018 Reuters] Almanya ve diğer birçok Avrupa ülkesi, tehlikenin boyutunun ve Avrupa’ya vereceği zararın farkında. Bu yüzden askeri operasyon ve yaptırımların sıkılaştırılmasını istemiyor. Çünkü bu, hem Rusya hem de Avrupa için iki tarafı da keskin bir kılıçtır.
5- Amerikan tavrının, gerginlik ve yaptırımların sıkılaştırılması yönünde olduğu izahtan varestedir. Trump, Ukrayna gemilerinin alıkonulması konusunda hoşnutsuzluğunu göstermek amacıyla 30 Kasım 2018’de Arjantin’de G20 zirvesinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile yapacağı görüşmeyi iptal etti. Arjantin’in başkenti Buenos Aires’de Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile yapacağı görüşmesi öncesinde Ukrayna gemilerinin Rusya tarafından alıkonulması ile ilgili olarak gazetecilere açıklamalarda bulunan Trump, “Yaşananlar hoşumuza gitmiyor. Bundan memnun değiliz, kimse bundan hoşnut değil.”dedi. [30.11.2018 IRT Online] ABD’nin Ukrayna Özel elçisi Kurt Volker, 27 Kasım 2018’te yaptığı açıklamada, “Rus lider, Mariupol dâhil olmak üzere limanları tek taraflı denetlemek istiyor. Hiç kimse bu limanlara ulaşamıyor... Rusya’nın tek başına limanları denetleme çabası büyük bir endişe yaratıyor. Rusya, Azak Denizi’ndeki denizcilik kurallarıyla ilgili 2003 Anlaşmasına uyması gerekiyor... Rusya’nın Ukrayna topraklarında yeni bir provokasyona kalkışacağını düşünmüyorum. Böyle bir provokasyon olursa çok büyük bir sürpriz yaşanır...”şeklinde konuştu. [28.11.2018 Arapça Ukrayna sayfası] Söz konusu anlaşmaya göre Azak Denizi ve Kerç Boğazı Rusya ve Ukrayna’nın iç sularıdır. 6 Aralık 2018’de “Hello America” Radyosu’nun bildirdiğine göre “ABD’nin Ukrayna Özel Elçisi Kurt Volker, önümüzdeki iki hafta içinde Ukrayna’ya bir ziyaret gerçekleştirecek. Volker, Rusya’dan gözaltındaki Ukraynalı denizcilerin serbest bırakılmasını talep etti. Rusya’nın 2003 yılında imzalanan ikili anlaşma temelinde Kerç Boğazı ve Azak Denizi’nde Ukrayna ile işbirliği yapması gerektiğini vurguladı.” Bu açıklamadan da açıkça anlaşıldığı üzere Amerika, fevri davranmıyor, acele etmiyor. Ukrayna özel elçisi, iki hafta sonra Ukrayna’yı ziyaret edeceğini açıkladı. Demek ki, krizin çözümü umurunda değil, aksine gerilimin devamından yana. Dolayısıyla amacı, sorunun çözümünden ziyade gerilim ve gerilimin devam etmesidir!
6- Amerika’nın, Ukrayna’ya silah ve teçhizat tedarik ettiğini ve ordusunu eğittiğini belirtmekte fayda var. ABD’nin Ukrayna Özel Elçisi Kurt Volker, 29 Kasım 2018’de Deutsche Welle sitesine yaptığı açıklamada, “Kiev ve Washington, savunma sektöründe normal bir işbirliği içerisinde... Ukrayna’nın modern ve güçlü bir savunma sistemine sahip olması için silahlı kuvvetlerinin reformu ve tanzimi konusunda Ukrayna ile işbirliği yapıyoruz.”dedi. ABD yetkilisi, ülkesinin Ukrayna’yı silahlandırdığını kabul ediyor. 09 Haziran 2018 günkü Russia Today sitesine göre “Amerika, Ukrayna’nın batısında bulunan Lviv kentindeki havalimanına stratejik uçaklarına yakıt sağlamak için dört uçak gönderdi. Washington, bu uçakların Doğu Avrupa’nın güvenliğini sağlamak için NATO ortakları ile işbirliği çerçevesinde gönderildiğini belirtti. Uçaklarla birlikte bakım için 150 Amerikalı bir ekibin de ülkeye geldiği kaydedildi. Site, Avrupa ve Afrika’daki ABD Hava Kuvvetleri basın ofisinden, “Bu adımın amacının, Doğu Avrupa’da ABD güvenliğini ve NATO üyeleri ile ortakları arasındaki askeri işbirliğini artırmak olduğunu”aktardı. Rus sitesine göre “ABD ile Ukrayna arasındaki işbirliği, 2014’de Ukrayna hükümetine yönelik girişilen darbeden bu yana istikrarlı bir şekilde artmıştır. Ukrayna, Donbass’ta kullanılmaması koşuluyla Amerikalılardan zırhlı araçlar, insansız hava araçları, radar, ekipman, ağır keskin nişancı tüfekleri ve anti-tank sistemi teslim almaya başladı.”Amerika’nın, Ukrayna’ya silah satışıyla ve Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtmasıyla gerginlik yaratmaya çalıştığı, Rusya’nın ise buna cevap vermek zorunda kaldığı açıktır. Ki Amerika’nın da istediği tam budur. ABD, gerginliğin devamından yanadır. Dolayısıyla ABD, Kırım ve Ukrayna krizini çıkarlarına göre ajite ediyor... Rusya’nın, Ukrayna’dan bir parça olan Kırım Yarımadası’nı 18 Mart 2014’te ilhak ettiğini açıkladıktan sonra yayınladığımız 22 Mart 2014 tarihli soru cevapta şöyle dediğimizi anımsatıyoruz: “...Uluslararası veya bölgesel koşullar Rusya ya da Batı lehine değiştiği an Ukrayna patlamaya hazır bir bomba gibidir. O zaman taraflar, gözlerini Ukrayna’ya dikecek ve uluslararası koşullara uygun olarak Ukrayna’yı ele geçirmeyi deneyeceklerdir. Ukrayna, Rusya’nın arka bahçesi iken aynı zamanda Avrupa’nın da (arka) kapısıdır...”
7- Amerika, Kırım’daki haklarını geri almak, Rusların kontrolündeki Doğu Ukrayna’da kontrolü yeniden sağlamak, Azak Denizi ve Kerç Boğazı’ndaki haklarını savunmak için Ukrayna’yı gizlice Rusya’ya karşı kışkırtıyor. Kerç Boğazı iki ülke için de stratejik öneme haizdir. Kuzeyde Azak Denizi’nden güneyde Karadeniz’e geçiş için başka bir koridor bulunmuyor... Amerika’nın, Ukrayna’yı silahlandırması Minsk Anlaşması’na aykırıdır. Böylece Amerika, Avrupa-Rus anlaşmasını iptal etmek ve gerginliği tırmandırmak için çalışıyor... Avrupa ise bunu kendisine karşı yapılmış bir hamle olarak gördüğü için gerilimin ateşini düşürme çabasında. Bu nedenle Avrupa’nın Rusya ile karşılıklı anlayışa varmak için işbirliği yaptığını görüyoruz. Öte yandan Avrupa, Amerikan hegemonyasından kurtulmanın çabası içerisinde ve bu yüzden Avrupa’da, Rusya ve Amerika’dan korunmak için bağımsız bir Avrupa ordusu kurulması çağrıları giderek yükseliyor... Avrupa ordusu çağrılarının Amerika’yı öfkelendirdiği apaçık ortada. Nitekim Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un 11 Eylül’de Paris’te Amerikalı mevkidaşı Trump ile yaptığı görüşmeye bu anlaşmazlık damgasını vurdu. Ayrıca Trump’ın, Avrupa’ya yönelik başlattığı ticaret savaşı, Avrupa Birliği’nin dağılması için açıktan yaptığı çağrılar, bu yıl ve geçtiğimiz yıl NATO ve G7 zirvelerinde Avrupalılar ile Amerikalılar arasında yaşanan tartışma ve atışmalar, Avrupalıların Ukrayna dâhil olmak üzere bazı konularda Amerika’ya meydan okuma girişimleri, Amerika’yı Avrupa-Ukrayna sınırında Rusya ile gerginlik çıkarmaya iten sebepler arasındadır.
8- Rusya, varlık yokluk meselesi olarak gördüğü Ukrayna konusunda sancılı bir durumda hatta çıkmazda. Ukrayna’yı kaybetmesi durumunda Batı karşısında savunmasız kalacak ve başkent Moskova tehdit altında olacaktır, özellikle de kendini savunmak için stratejik derinliğe sahip Doğu Avrupa’yı kaybettikten sonra. Batı özellikle de Amerika, Berlin Duvarı’nın yıkılmasına onay veren, Doğu Almanya’yı Batı Almanya’ya devreden, Polonya’yı terk edip bağımsızlığını tanıyan ve Doğu Avrupa ülkelerinin bağımsızlığını kabul eden Rusya’yı defalarca aldattı... Şimdi de Ukrayna konusunda kandırıyor. 2014 yılında ajanı Yanukoviç’in iktidarda kalması konusunda Batı ile mutabakata vardıktan sonra Batılılar Yanukoviç’i devirmek için Ukraynalıları kışkırttılar. Rusya, Suriye’de de kandırıldı! Amerika, Rusya’yı kandırdı. Amerika’sız ABD lehine Rusya’yı Suriye’de savaşa soktu. Rusya, Kırım’ın ilhakına ve Doğu Ukrayna’daki egemenliğine, bu bölgeler üzerindeki egemenliğini tanımasa da Amerika’nın sessiz kalacağı hayali ve rüyasına kapıldı! Rusya, aptal olmasaydı Suriye’ye girmezdi. Amerika’nın savaşta zor duruma düşmesine ve Afganistan’da olduğu gibi sıkışıp kalmasına izin verirdi...
9- Özetle:
A- Göstergeler, Ukrayna gemilerini Rusya ile koordinasyonsuz bir şekilde Azak Denizi’ne doğru provoke eden saikın Amerika olduğunu gösteriyor... Bununla ABD, Rusya, Avrupa ve Ukrayna’ya yönelik çıkarlarına hizmette kullanmak için ortamı gerginleştirmeyi amaçlıyor... Amerika, mevcut durumu koruyup gerginliğin sürmesini sağlamak için “ortamı germek” istiyor, sorunu çözmek değil...
B- Dünyada seküler kapitalist devletler hüküm sürdüğü sürece dünya, kötü niyetli entrikacılara, acımasız suçlara ve her türlü yaygın zulme sahnelik yapmaya devam edecektir... “Sömürgecilik”, nereye giderlerse gitsinler bu devletlerin karakteristik özelliğidir...
C- Dünyayı bu devletlerin ve insan yapımı ideolojilerin kötülüklerinden sadece yüce İslam ideolojisi kurtarabilir. Çünkü İslam, insanın Yaratıcısından gelmiştir. Yaratıkları için neyin en iyi olduğunu sadece yaratıcı bilebilir.
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ “Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.”[Mülk 14]
İşte adaleti tesis eden ve iyiliği yayan hak budur.
فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ إِلَّا الضَّلَالُ “Artık haktan (ayrıldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır?”[Yunus 32]
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ “Şüphesiz ki bunda kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kâf 37]
H.07 Rabiu’s Sânî 1440
M.14 Aralık 2018
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!