Hükümet, Suriye'ye Yönelik Somut Adım Atmak İçin Daha Ne Bekliyor
Batılılar gibi sömürmek için değil, mazlum kardeşlerine yardım etmek için bunu yapmak zorundadırlar.
Batılılar gibi sömürmek için değil, mazlum kardeşlerine yardım etmek için bunu yapmak zorundadırlar.
23 Ekim sabahı Van'da meydana gelen deprem, onlarca kişinin ölümüne, onlarcasının yaralanmasına ve büyük maddi kayıplara yol açmıştır. Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilayeti aşağıdaki hususları vurgular:
Aktörleri içimizdeki odaklar olsa da esasen çatışma, Sömürgeci Kâfirlerin güç ve nüfuz çatışmasından ibarettir.
Bu bile tek başına İslami hayatın Allah'ın izniyle yeniden başlatılmasının an meselesi olduğunu gösteren net bir göstergedir. Keşke bilebilselerdi!
Dolayısıyla bu saldırının başlıca sorumlusu, Başbakan Erdoğan Hükümeti'dir.
Rus Büyükelçiliği heyet ile görüşmekten kaçındığı gibi beyanı almaktan da imtina etti. Heyet, daha sonra ikinci kez görüşmek istediyse de Rus büyükelçi bundan da kaçınmıştır.
Bu şekliyle Başbakan Erdoğan, Batılı değerlerin İslam Ümmeti'ne enjekte edilmesinde, sömürgeci kafir Batı'ya hizmetkar olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
Büyükelçinin şehir dışında olması nedeniyle görüşme, büyükelçinin asistanıyla gerçekleştirildi.
Bu cürüme rağmen Türkiye'nin Yasama Meclisi'nde bu kararı oylayan milletvekilleri, pişkin bir şekilde karşınıza çıkarak hazirandaki seçimler için oy istemektedirler.
Hizb-ut Tahrir hiçbir "Kaos Planı"nın parçası yada tarafı olmadığı ve olmayacağı gibi hiçbir "şer" odağıyla da ilişkisi yoktur.
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ "Onlardan sadece, Aziz ve Hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam alıyorlar." [el-Buruc
Şimdi ise takke düşmüş, kel görünmüştür. Allah Subhanehu ve Teala, kendi elleriyle kurdukları iğrenç tuzağı yine müfterilerin eliyle açığa çıkarmıştır.
Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Resmi Sözcülük Bürosu olarak bu operasyonları şiddetle kınamaktayız.
Kaldı ki Recep Erdoğan'ın "sabır" dediği bu zavallılığın, ihanetin sonu bir türlü gelmeyecektir.
İslam ümmeti adına yapılması gereken en acil insani ve İslami görev, gayri meşru Yahudi varlığının yok edilmesi, Filistin topraklarından sökülüp atılmasıdır.
Halen yargılaması süren, hakkında hükmü kesinleşen ve zindanlarda tutulan onlarca şebab bulunmaktadır.
Türkiye'de Ekim ayı ortalarından beri tartışılan bu konuda her şey sanki Türkiye'nin vereceği karara endekslenmiş gibi garip bir hava oluşturuldu.
İslami hükümlere güveninizi sarsmak ve İslami ümmetin İslam'la bağının koparılması ve nihayet fikirden, duygudan yoksun bir halde İslami ümmetin tamamen yok edilmesi hedeflenmektedir.
Bu vesileyle her ne kadar laik eğitim verilse de buluğa ermiş kız çocuklarının başörtü giyebildikleri İmam Hatip Liselerinin orta kısmının iptal edilmesi hedeflenmişti.
Böyle bir vahşete sessiz kalmamız mümkün değil." ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'ndan da "Kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz."
Ey Ümmet! Şüphesiz başınızdaki yöneticiler, sömürgeci kâfir efendileri için ister gizli ister açık olsun size ihanet etmekten asla vazgeçmeyeceklerdir.
İşte "Başkanlık Sistemi" ve "Demokratik Özerklik" tartışmaları da, yine sömürgeci kafir batının, çözüm olarak siyasi taşeronları vasıtasıyla dillendirdiği birbiriyle ilişkili fikirlerdir.
Esasları bakımından demokrasi ve onun her türlü uygulama biçimi, kula kulluğu hâkim kılarken, Hilafet Allah'ın arzında Allah'a kulluğu tesis eder.
Copyright © 1953 Tüm Hakları Saklıdır.